İmralı süreci, aslında birbirini besleyen bir durumu ifade etse de yeni anayasa sürecine duyulan ilgiyi biraz dağıttı.
Şu ana kadar sadece 29 maddede mutabakat var. Haliyle, ana tıkanma noktası Başkanlık’ta düğümlenen, yürütme ve sistem maddeleri.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, bağlamından koparılan, “BDP ile referandum noktasında müşterek adım atabiliriz” açıklaması ve BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın, “Anayasada yakın olduğumuz parti Ak Parti” sözleri, muhalefetin, İmralı süreci ile Başkanlık sistemini “al-ver” pazarlığı olarak nitelemesine yol açtı.
Öcalan, BDP görüşmesinde Başkanlık konusunda destek ifadeleri kullanırken, BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, “Başkanlığı tartışalım. AKP’nin ne dediği tam öğrenilemedi” dedi.
Demirtaş’tan son nokta
Meclis’te Demirtaş ile sohbet ederken, söz bu meseleye geldi. BDP liderinin, ilk kez çok net ifadeler kullanması bir rahatsızlığın ifadesiydi. Hükümetin hassasiyetini yansıtan bir tonda konuştuğunu düşünüyorum. Şunları söyledi Demirtaş:
“Asla aramızda bir pazarlık, anlaşma yoktur başkanlık meselesi ile ilgili. Olmamıştır da. İmralı’da da arkadaşlarımızın ziyareti sırasında tesadüfen konuşulmuş bir konudur. Öcalan ile bu konu heyet tarafından görüşülmemiştir. Bunu, yaptığımız son görüşmede de anladım. Biz BDP olarak kesinlikle AKP’ye Başkanlık konusunda bir taahhüt vermiş değiliz.”
Demirtaş, üstüne basa basa, “Uzlaşma da yoktur, olmayacaktır da. Bunun da garantisini veriyorum, olmayacaktır” dedi. Şöyle devam etti:
“AKP’nin çizdiği şekildeki bir başkanlığa biz, şu, bu hak karşılığında asla ‘evet’ demeyeceğiz. Biz başkanlığın model olarak tartışılmasına karşı değiliz. Çünkü bu sistem de demokratik bir modele dönüştürülebilir. Ama AKP’nin; tartışıldığı şekli ile, iktidar partisinin bazı sözcülerinin ifade ettiği tarzdaki bir başkanlığa ‘evet’ demedik, demeyiz de. Sayın Öcalan da arkadaşlarımıza Amerika’daki çifte senato, demokratik bir model; genel itibarıyla bunlardan söz etmiştir.”
‘Kılıçdaroğlu ile görüşebilirim’
Sürecin kilit aktörü olmak, düne kadar “rüştünü ispatlamamakla” eleştirilen BDP’de siyasi özgüveni artırmış görünüyor.
Demirtaş, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile bizzat görüşebileceğini belirterek, şunları söyledi:
“CHP de Akil İnsanlar Komisyonu’nu destekliyor. ‘Parlamentoda olsun’ diyor Sayın Kılıçdaroğlu. Komisyonun adını Kılıçdaroğlu koysun. İmralı’da Öcalan bize; ‘Bu mektup okunduğunda CHP, MHP neresine itiraz edecek merak ediyorum. Onların önerileridir. Hepsini takip ettim’ dedi. Dolayısıyla CHP bu işin dışında kalmamalı. Sürecin içinde olmalarını çok arzularım. Başbakan, tünelin ucundaki ışığı görmüş. Görmese şimdi CHP’yi çekmeye çalışırdı. Gördüğü için çekmeye çalışmıyor. CHP’nin kendisinin ısrarla girmesi lazım. Aksi hükümete yarar. Biz resmi olarak, ‘bir heyetimiz sizi bilgilendirmeye hazırdır’ mesajı gönderdik. 15 gündür yanıt gelmedi. Halen de hazırız. Gerekirse genel başkanlar buluşması yapabiliriz.”
Demirtaş’ın, “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganlarına, “Onun da zamanı gelecek” yanıtını veren MHP lideri Devlet Bahçeli’ye mesajı da şöyle:
“Her halükarda Sayın Bahçeli’nin sağduyulu davranacağını düşünüyorum. Ülkücü gençliği sokağa davet etmeyecektir. Belki şu anki tansiyonu yönetmek istiyor. Olup bitenlere karşı tabanını tatmin etmeye çalışıyor. Ama Sayın Bahçeli’nin de tehlikeli bir boyuta ulaştığında çılgınca bir politika uygulayacağını düşünmüyorum.”
İmralı’da ses kaydı
BDP lideri, Kandil’in, Öcalan’ın örgütün orta kademesine, “kendi sesiyle” çağrıda bulunması talebini hatırlatırken, “Tekniği mi kullanırlar, başka bir iletişim aracını mı bilmiyorum. İmralı’yla Kandil’in birbirine gitme durumu olmadığına göre mektup dışında bir iletişim mekanizması kurulacak” dedi.
Yakında, İmralı’da Öcalan’ın sesinden kaydedilen bir konuşmanın PKK telsizlerinden çınladığını öğrenebiliriz.