AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, dün bir basın toplantısıyla Ergenekon davasında verilen kararlara ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, hükümet adına yaptığı açıklamadan sonra, Çelik de iktidar partisinin meseleye bakışını net biçimde ifade etti.
Çelik, dünkü toplantıya hazırlanırken, Başbakan Erdoğan’la da istişarede bulundu. Bu nedenle dünkü açıklamaları içinde yer alan iki mesajın özellikle vurgulanmak istediği açık.
Erdoğan’ın Başbuğ yaklaşımı
Bunlardan birincisi; özellikle Başbakan Erdoğan’ın, müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile ilgili bir süre önce yaptığı açıklamaların, pazartesi gününden bu yana çok yoğun biçimde kullanılmasına dönük.
Erdoğan, Başbuğ’un tutuksuz yargılanması gerektiğini savunmuş ve TSK’ya terör örgütü yaftalaması yapılmasına tepki göstermişti.
“İlker Başbuğ’a terör örgütü mensubu diyenleri tarih affetmez” demişti. Erdoğan, TSK’ya da sahip çıkmış ve “Bir defa TSK bir örgüttür ama terör örgütü değildir. Terör örgütü dediğin zaman affedilir bir yanı yok” ifadelerini kullanmıştı.
Çelik, hafta başından bu yana kamuoyu vicdanının terazisinde tartılan cezalara AK Parti’nin bakışını aktarırken bu konuya da açıklık getirerek şunları söyledi:
“Herkesin dilek ve temennisi olabilir. Genelkurmay Başkanlığı, mesai arkadaşlarının tutuklu olmasından, ceza almış olmasından dolayı son derece insani olarak duygularını ifade eden bildiriler yayımlayabilir. Sayın Başbakan, Sayın Başbuğ’un tutuksuz yargılanması gerektiğini ifade edebilir ama şunu unutmayın ki mahkeme eğer bağımsız bir mahkemeyse dosya ve delil üzerinden karar verir, ona göre işlem tesis eder. Sayın Başbakan’ın tavrı da Genelkurmay’ın mesai arkadaşlarına bu manada yakınlık duyması da son derece insanidir ama hüküm tesis edecek bir şey değildir. Hükmü tesis edecek, mahkemenin bizatihi kendisidir. Daha hukuki süreç bitmiş, son söz söylenmiş, son nokta konulmuş değil, son hüküm tesis edilmiş değil.”
“Yeni Gezi’lere geçit yok”
Çelik’in, üzerinde özellikle durduğu ikinci nokta ise, Ergenekon davasının karar duruşması öncesinde oluşturulmaya çalışılan muhalif dalgalanmaya dönüktü.
Son haftalarda Ankara’da en çok konuşulan konuların başında yer alan, “Okulların ve sahaların açılması, yaprakların dökülmeye başlamasıyla birlikte yeni toplumsal dalgalanmalar olacak” istihbaratını da ekleyince Çelik’in açıklamalarındaki ikinci önemli mesajın nedeni ortaya çıkıyor.
Çelik, Gezi Parkı odaklı gelişmelere benzer olayların sonbaharla birlikte tekrar gündeme gelebilme ihtimaliyle ilgili olarak dün şunları söyleme gereği duydu:
“Türkiye bir hukuk devletidir. Gösteri ve yürüyüş yapmak hukuk çerçevesinde yapılırsa son derece değerlidir. ‘Biz sonbaharda şöyle yaparız ha’ diyenler eğer yanlış yaparsa karşılığını bulacaktır. Kimse illegal yollarla, vatandaşın huzurunu kaçırarak, sokakları savaş alanına çevirerek amacına ulaşamaz, şimdiye kadar da ulaşamadı. ‘Her yere taarruz’ diyenler, gittiler devletin güvenlik güçlerinin aldığı tedbirlere tosladılar. ‘Silivri’yi basacağız’ diyenler, oraya kadar gittiler, geri geldiler. Onun için böyle ucuzculuklara kimsenin prim vermemesi gerekir. Kimse elini ovuşturmasın. Devlet, hükümet işinin başındadır. Endişeye ve topluma korku pompalanmasına gerek yoktur. Ayı ne kadar yol bilirse avcı da o kadar hile bilir.”
Çelik, dün vesayet ve darbecilerle hesaplaşmadan söz ederken, “Bütün bu olanları maalesef olmamış farz edemiyoruz” ifadesini de kullandı.
Çelik’in Gezi göndermelerinden anlaşılıyor ki, AK Parti, sonbahar sonrasına hazırlanırken, çok yakın geçmişte olan bitenleri de “olmamış farz etmeme” üzerinde yol alıyor.