Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün “demokrasi, hukuk ve toplumsal barış için” CHP’nin önerilerini ve önceliklerini açıkladı.
CHP liderinin 19 maddede sıraladığı bu önerilere, Türkiye’de tam demokrasi ile eşit yurttaşlık isteyen kimse itiraz edemez.
Örneğin; “düşünceyi ifade ve inanç özgürlüğünü güvence altına alalım”, “demokrasi ve insan haklarının önündeki engelleri temizleyelim”, “Uludere’nin hesabı verilmelidir”, “yüzde 10 seçim barajını kaldıralım”, “Meclis iradesi hapsedilemez.”
CHP lideri, dünkü açıklamalarında haklılık payı olan bazı sorular da yöneltti.
Ak Parti yetkililerinin; sürecin çok iyi gittiğini, halkın da durumdan memnun olduğunu söylediklerini hatırlatarak, “Süreç bu kadar başarıyla devam ediyorsa AKP bu başarıya CHP’yi neden ortak etmek istesin? AKP, CHP’nin katılmasıyla bugün yapamadığı hangi işi yapacaktır?” diye sordu.
Çözüm süreci ile yeni anayasa hazırlıklarının iç içe geçtiğini tekrar vurgulayarak, “Halkımız AKP’nin başkanlık sistemine destek karşılığında Öcalan’a tavizler verdiğini düşünmektedir. Öcalan’la yapılan görüşmelerde başkanlık sisteminin de konu edilmesi buna işaret etmektedir” dedi.
CHP lideri, partisi tarafından Meclis’e demokratikleşme, özgürlükler ve insan hakları alanında çok sayıda yasa teklifi sunulduğunu, ancak bunların Ak Parti’nin olumsuz tutumuyla hayata geçirilemediğini de hatırlattı. Bunlar arasında Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı ile Siyasi Partiler Kanunu’na ilişkin tekliflerin yer aldığını vurguladı.
Kılıçdaroğlu’nun yaptığı değerlendirmelere genel olarak baktığımızda, “sorumlu” bir ana muhalefet liderinin, barış sürecine değil, sürecin yönetilme biçimine ilişkin eleştirilerini sıraladığını söylemek yanlış olmaz.
Ancak bu tablo, işin başından itibaren CHP’nin içine çekildiği tuzaktan kurtulması anlamına gelmiyor.
Yani, her şey olup biterken bunun dışında kalma tuzağı. CHP’nin, Türkiye’nin en temel meselesinde MHP’lileşmesi tuzağı. “CHP’de bir yönetim sorunu var. Konu terörün bitmesi, barışın gelmesi olduğunda bile parti ikiye bölünüyor” diyerek, elini ovuşturanların kazanması tuzağı.
PKK öyle ya da böyle sınır dışına çekilme sürecine girdi. Zaten haftalar önce başlayan bu süreç, önümüzdeki günlerde kamuoyuna daha da güçlü biçimde yansıtılacak şekilde ete kemiğe büründü.
Ülkenin ve sistemin DNA’larıyla oynandığı düşünülüyorsa buna karşı çıkmak elbette anamuhalefet partisinin temel görevidir. Ancak bunu, etkin ve sonuç alıcı yöntemlerle, ağız birliğiyle ve doğru zamanlamalarla yapmak gerekiyor.
Geçtiğimiz hafta, CHP’nin eski ve yeni genel başkanlarını bir araya getiren, dar kapsamlı bir yemek vardı. Yemekte, Galatasaray taraftarı olan Deniz Baykal ile Fenerbahçeli Kılıçdaroğlu arasında yarın oynanacak derbi maç da gündeme gelmiş.
Baykal, maçı Cimbom’un alacağını söylemiş. Masadaki diğer milletvekilleri de, “Zaten Galatasaray yenemezse şampiyonluk yara alır” demiş. Kılıçdaroğlu, ortadan konuşmuş. “Maç zor geçer” demekle yetinmiş.
Derbi maçlar hep zor geçer. Golü az, tartışmalı pozisyonu çoktur. Lakin Cimbom bu maça şampiyon olarak çıkıyor. Üstelik Fenerbahçe’nin, “önümüzdeki maçlara bakıyoruz” diyecek vakti de yok.