Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Partide ciddi bir kırılma yok

CHP?lideri Kılıçdaroğlu, merak edilen konuları Milliyet’e anlattı.
Fotoğraf: MUSTAFA İSTEMİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün, Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmayı dinlerken medyaya yüklendiği bölümü not ettim. Grup konuşmasının ardından, odasında sohbet ederken de söze oradan başladım:
“Medyaya çok yüklendiniz. Milletvekillerini, ‘A’ dersiniz ‘B’ yazarlar diye uyardınız ama İzmir milletvekiliniz Birgül Ayman Güler’in sözlerinin basına yansıtılmasında bir çarpıtma yoktu” dedim.
“Ben bütün medya mensuplarını kastetmiyorum elbette. Ancak, CHP’nin içinin özellikle karıştılmak istendiği bir süreçten geçiyoruz” dedi.

‘İlkemiz parti programı’
Doğrudur, kritik süreçlerde “CHP’ye saldırmanın dayanılmaz hafifliği” geçerlidir ancak partinin de buna katkı verdiği gerçeğini gözardı edemeyiz.
Partide, temel bir başka problem de yaşanan sorunları halının altına süpürme geleneği. O nedenle Kılıçdaroğlu’na, “Sayın Güler’in sözleriyle başlayan tartışma da kapanacak mı?” diye sordum. Şöyle dedi:
“Çok samimi söylüyorum. Ortada ciddi bir kırılma falan sözkonusu değil. Bir tasarı parlamentoda konuşulurken olan bir tartışma. Sayın Güler bana, ‘Tamamen akademik bağlamda bir ifade kullandım. Yoksa insanların eşitliği konusunda sonsuz saygım var’ dedi. Bakın bizim parti programımızın milliyetçilik bölümünün tamamını özellikle okudum grup toplantısında. Temel ilkemiz odur. Parlamento kürsüsünden akademik dil kullanmanın farklı yerlere çekileceğini de bu örnek gösterdi bize. O nedenle daha dikkatli konuşmalıyız.”

‘Programı ben yazmadım’
Partiyi “ırkçı” eleştirisinin hedefi yapan son olay, CHP liderinin İmralı sürecine kredi verdiğini açıklanmasından sonra yaşanıyor. Kılıçdaroğlu’na bunun bir tesadüf olup olmadığını sordum.
“Herşeyden önce biz yeni sürece krediyi belli koşullarda verdik. Onun ötesinde tutanaklara bakın. Gerginleşen ortamda ortaya çıkan bir olaydır son olaydır” demekle yetindi.
CHP lideri, “Sayın Güler’in son çıkışı, partide yaşanan ideolojik bir ayrışmayı ifade etmiyor mu?” sorumu da şöyle yanıtladı:
“Hayır. Parti programına bağlıysak zaten bir sorunumuz yok. Kim ne derse desin parti programına bağlıdır. O programı oturup kendim yazmadım. Tartışıldı, yazıldı ve kurultay kabul etti. ‘Artık bizim milliyetçilik anlayışımız budur’ denildi. O çerçevede yolumuza devam ediyoruz. Buna bütün arkadaşlarım uymalı. İster milletvekili, ister il başkanı, ister ilçe başkanı olsun. Parti programının koyduğu temel ilkeler partinin ilkeleridir. Bunlara hepimiz uyacağız ve söylemimizi o çerçevede geliştireceğiz.”

‘İdeolojik ayrışma yok’
Kılıçdaroğlu, “Ya aksi olursa? Sizin grupta okuduğunuz milliyetçilik tanımı ile Sayın Güler’inki birbirini hiç tutmuyor” soruma ise şu yanıtı verdi:
“Sayın Güler, bilimsel bazlı ifadelerle olaya tepki vermeye çalıştığını açıkladı. Ama burası akademik kürsü değil. Pek çok insan ‘CHP’yi acaba nasıl karıştırırım’ diye beklerken, bizim çok dikkat etmemiz gerekir. İktidar kanadının, CHP’nin içini çok sayıda haber yapın diye talimat verdiğini biliyoruz.”
CHP liderine göre partide bir ideolojik ayrışma yok:
“Eğer bir grup ‘Bu parti programı bize uygun değil’ diyorsa o zaman ideolojik kırılma, ayrışma olur. Yoksa orada kırılma olmaz. O sıcak tartışma içinde söylenen bir sözü alıp da ideolojik kırılma diye bağlamak doğru değil. İdelojik kırılma çok ciddi bir şeydir ve bunun için oturulup en azından düşünsel olarak parti programından farklı bir söylem geliştirmek gerekiyor. Uzun uzun tartışılacak ve farklı bir şey geliştirilecek ki ideolojik kırılma olsun. Şu anda öyle birşey yok.”

‘Tasfiye söz konusu değil’
Kılıçdaroğlu’na “partiyi yönetemiyor” eleştirilerini sorduğumda da şunları söyledi:
“O yorumları saygıyla karşılaşıyorum. Partide iki yönetim var. Bir grup yönetimi, bir de parti yönetimi. İkisinin başkanı da genel başkan. Grup yönetiminde grup başkanvekilleri, parti yönetiminde genel başkan yardımcıları asıl aktörler. Olaya biraz böyle bakmamız lazım.”
Peki, bu süreç iddia edildiği gibi kısa vadede, partide “ulusalcı” olarak nitelendiren grubun tasfiyesini getirir mi? CHP liderinin yanıtı şöyle:
“Hayır, böyle birşey sözkonusu değil. Ama bu olay gösterdi ki herkes konuşmasına dikkat edecek. Kesinlikle böyle olacak. Önümüzde devleti ele geçiren bir iktidar var. Dolayısıyla bizim normal demokratik yollardan mücadelemizi sürdürmemiz gerekiyor. Ancak o gerçeği görerek politika üretmek, söylem geliştirmek zorundayız. Aksi CHP’ye zarar verir.”

Haberin Devamı

‘Artık hoşgörü göstermez’
Meclis’te sohbet ettiğimiz CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ise parti içi tartışma konusunda sert:
“Elbette bu durum son derece rahatsız edici. Burası bir siyasi parti ve genel başkan olağanüstü hoşgörülü. O yüzden dışarıda milletvekillerinin twettle, sosyal medyada birbirine cevap vermesi kabul edilebilir birş ey değil. Genel Başkan bu konuda çok rahatsız. Belki yarından itibaren gereğini yapar. Kuralları ve disiplini işletir ve en acımasız şekilde işletir.”
Tekin, “Tasfiye olmaz. Ama 135 milletvekili de Sayın Genel Başkan’ın tayin ettiği milletvekilleridir. Hiç kimse kerameti kendisinde bulmasın. 2011’de, ‘Eşit, çoğulcu ve anayasal yurttaşlık ilkesini egemen kılacağız’ demişiz. Bu arkadaşlarımızın hepsi parti kurullarında görevliydi. ‘itirazım var’ dediler mi? Partileri bağlayan programlarıdır. Onun dışına kim çıkarsa tasfiyeyse de tasfiye olsun” diyor.