Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun Ak Partili üyesi Mustafa Şentop, “Anlaşmamız gereken parti CHP. Kılıçdaroğlu, aslında reel politikayı iyi okuyan bir siyasetçi ama gücü yetmiyor partiye hakim olmaya” dedi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, yeni anayasa için son tarihi Mart sonu olarak açıklaması üzerine, daha başından “zor” denilen süreçte sona gelindi.
Çıkmadık candan umut kesilmez ama TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in samimi çabalarının da Türkiye’yi Mart sonunda yeni bir anayasaya kavuşturması zor görünüyor.
İktidar partisinin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndaki üyelerinden, Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Prof. Mustafa Şentop’tan, tıkanma noktalarını dinlerken bunu daha iyi anladım.
Şentop’un söylediği gibi bu işte anahtar da kilit de CHP’nin elindeydi. Oysa CHP, özellikle resmi ideoloji, Kürt meselesi ve yan unsurları gibi temel konularda hem Ak Parti ile hem de kendi içinde yanyana gelemiyor.
Buna, MHP-BDP temel ayrışması ve Ak Parti’nin yönetim sistemi ile din hürriyetlerinin kullanımı konusunda CHP ile taban tabana zıt yaklaşımını da ekleyince ortak bir metin hayal oluyor. Önümüzdeki günlerde zinciri tersine döndürecek bir gelişme olur mu göreceğiz diyerek Şentop’un değerlendirmelerini özetle aktarıyorum:
BAŞTAN ÜMİTLİ DEĞİLDİK: Diğer partilerin hazırlıklı olmadığını biliyorduk. Başından yüzde yüz ümitli değildik. Kafaları net olmadığı için tıkandı. 88 madde yazmışız 30 tanesinde mutabakat var 58’inde yok. Bunun 5 tanesi Başkanlık’la ilgili. Onu kaldırsak 53 tane daha var. Vatandaşlıkta, anadilde eğitimde olduğu gibi. Bunlar çok kritik maddeler. Komisyondan bunu nasıl çıkaracağız? Partilerin takıntıları var.
DÖRT İHTİLAFLI BAŞLIK: İhtilaflı bölümler dört başlıkta toplanıyor. Birincisi resmi ideoloji. Değişmez maddelerde sorun yaşanmaz ancak, başlangıç kısmı olur mu olmaz mı, ne olur; bu konuda CHP ve MHP ayrı bir yere düşer. BDP bize yakın durabilir. İkincisi vatandaşlık maddesi. MHP tamamen ayrı bir yerde. 3 parti aslında anlaşabilir ancak CHP sembollere takılmış vaziyette. Üçüncü başlık, anadilde eğitim. Burada tutuklamaya, savunmaya kadar 10 madde çıkabilir. Dördüncüsü de din hürriyeti meselesi. Bunda CHP dışında üç parti anlaşabilir. Mevcut anayasaya ilaveten dini pratikleri ve eğitim-öğretimi koymak istiyoruz. BDP ve MHP aynı düşüncede. Anayasa’nın 14. maddesine atıf yapan hürriyetin kötüye kullanılması bölümü ise başka hiç bir hürriyette yok. Buna karşı çıkıyoruz, CHP ise benzer biçimde formüle etmek istiyor. Bir de din hürriyeti maddesinin son kısmında Ceza Kanunu’nun 363. maddesinin kopyası var. Dinin kişisel menfaat için kullanılması. Bunun da olmaması gerektiğini düşünüyoruz. CHP bunun da olmasını istiyor. Dolayısıyla din hürriyetinde de tam mutabakat sağlayamayız.
MİLLET KARARI VERSİN: Ara formülüm şu: Mümkün olduğu kadar mutabakatı sağlayıp bunları Meclis’ten geçirelim. Anlaşamadığımız konularla ilgili her partinin paketini referanduma sunalım. Yüzde 50’yi geçeni Meclis’ten geçene ekleyelim. Millet versin kararını. Yoksa kendi paketimizi referanduma sunacağız. Meclis’te 330’u geçecek, endişemiz yok.
GİZLİ OYLAMAYA GÜVENİYORUZ: Sandalye sayımız yetmiyor ama diğer partilere de güveniyoruz. Hatırlarsanız 2010’da referandumda CHP, vekillerine güvenemediği için katılmama kararı almıştı. Biz şu konsepti ortaya koyarız o zaman: ‘Yeni anayasa mı 82 anayasası mı?’ deriz. CHP’nin bu sefer böyle bir riski göze alabileceğini zannetmiyorum. MHP katılır, ‘hayır’ diyecekse der. Ama gizli oylamadır neticede. Biz gizli oylamaya güveniyoruz.
ANADİLE “BÖLGESEL DİL” FORMÜLÜ: Biz anadil gibi konularda anayasaya bazı şeyleri koymak yerine, bazı yasakları çıkarmak daha doğru olur diye düşünüyoruz. Anadilde eğitimle ilgili bir hüküm koymak yerine, anadilde eğitimi yasaklayan 42. maddenin hükmünü çıkarmanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz. 42. maddede diyor ki, ‘Türkçe’den başka hiçbir dil eğitim-öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.’ Bu kadar saçma bir şey yok. Kürtçe’yi seçimlik ders yaptık. Nasıl yaptık, buna aykırı mı? Değil. Çünkü ‘anadil’ demedik. Anadil diye okutamazsınız Kürtçe’yi. Anadil değil de ‘bölgesel dil’ derseniz okutabilirsiniz. BDP, ‘buraya anadilde eğitim-öğretim haktır’ diye yazalım diyor. Biz diyoruz ki bunu kaldırırsak zaten sorun çözülmüş olur. Bunu parlamentonun yetkisine bırakmış oluruz. Siyasetin çözüm alanı haline getirmiş oluruz.
FAHRİ KORUTÜRK GİBİ İSTİYORLAR: ‘Cumhurbaşkanının partisiyle ilişiği kesilir’ diye bir ifade var. Onu kaldırabiliriz ama daha ideal olan şey, cumhurbaşkanının aynı zamanda hükümetin de başı olması. MHP ile CHP’ninki çok geri bir teklif. Sembolik bir cumhurbaşkanı olsun istiyorlar. Fahri Korutürk gibi bir cumhurbaşkanı olsa ne olur, olmasa ne olur?
KILIÇDAROĞLU’NUN GÜCÜ YETMİYOR: BDP normal şartlarda bakarsanız bölgesel baskı grubu gibi birşey. MHP için de aynı şey geçerli. Aslında anlaşmamız gereken parti CHP. Ama CHP özellikle Ocak’tan itibaren, ‘Bu işi yaptırmayalım’ moduna geçti. CHP’nin içinde yaşadığı sıkıntılar var ve ‘bırakalım bu süreci’ diye çok ciddi bir baskı var. Kılıçdaroğlu, aslında reel politikayı iyi okuyan bir siyasetçi. Ancak gücü yetmiyor partiye hakim olmaya. Bence her şeyi biliyor, gidişatı anlayabiliyor. CHP burada iç tartışmaları taşıyamıyor. Masadan da kalkamıyorlar. Ama ‘kalksın’ diyen ulusalcılar var. Vatandaşlık tanımında 3 ay bekledik CHP’yi.
3 SENE SONRA YENİSİNİ YAPARIZ: Metnimizi hazırlarken, BDP’nin de, CHP’nin de, MHP’nin de makul insanlarının destekleyebileceği bir metin olarak tasarlarız. Türkiye bu kadar darbe dönemlerinden geçti. Bu anayasanın ömrü 3 sene, 5 sene olur. Türkiye o zaman yine oturur, bunun üzerine daha ileri bir anayasa yapabilir. Biz şimdi Türkiye’yi normalleştirecek bir metin yapalım, sonra bu metin üzerine yeni bir şey inşa edilebilir.