Kentin en kalabalık yerinde, İzmir Enternasyonal Fuarında (İEF) açılan Milliyet standında ziyaretçilerle sohbet ediyoruz...İlk konuklarım iki hemşire genç kız. İkisi de gurbetçi; biri Antakyadan, öbürü Konyadan gelmiş, ayn ıevi paylaşıyorlar . Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesinde çalışıyorlar. Biri türbanlı, öbürü modern. "Derdimiz yok, geleceğinizi duyduk; sizinle tanışmaya geldik" diyorlar, laflıyoruz.Türbanlı hemşireye "Oyun AKPye mi" diye soruyorum, "Dini siyasete karıştıranlara karşıyım,bizi kandıramazlar" yanıtını veriyor. Öbürü, kararsız.İzmirde kararsız, CHPyi düşünen demek. Kemal Dervişi, Deniz Baykalı 3 Kasıma kadar izlemeye alıyorlar. Türbanlı kızlar dans ediyor, bebeler şarkılı türkülü gecelerde kucaklarda sabahlıyor, ak saçlı teyzeler kitapçılarda geziyor, işsiz gençler etrafın şenliğinden ışık almaya çalışıyorlar; dertleri Türkiyeden ne bir eksik, ne bir fazla... Öldüren eğitimsizlik Anneler bebeklerini beslerlerken solunumlarını tıkadıklarının farkına varmıyorlar. Çarşafa doladıkları bebeklerini hemşirelerin kucaklarına koyup, "Bak bakalım, nefes alıyor mu" diye soruyorlar...Eğitimsizliğin yol açtığı ölümleri araştırmalı, sonuçları da ABden saklamalı!..Her hafta üç -
İzmirde duyacaklarım, öncelikleri farklı da olsa Milliyet TIRı ile gittiğim illerden çok farklı olmayacak biliyorum... Bu akşam İzmir Enternasyonal Fuarında Milliyetin "yazarlarla sohbet" standında olacağım, ziyaretçilerle buluşacağım. Bugünlerde nerede kalabalık görsem seçim nabzını tutma refleksiyle hareket ediyorum, muhtemelen akşam da öyle yapacağım. Ben yapmasam, onlar yapacak biliyorum; birey değil adeta seçmen seçmen dolaşır olduk!.. Ya ANAP, ya IMF Bugünlerde Giresunu dinliyorum.Fındık üreticilerinin yakınmaları kulaklarımda çınlıyor:"Mesut Yılmaza hemşerimiz diye oy verdik, ne oldu? Yılmaz fındık tüccarının ödemelerine garanti vermişti, hala paramızı alamadık..."Hükümet bugünlerde fındık fazlası için bütçeden 250 trilyon lira kaynak aktarmanın pazarlığını yürütüyor. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Masum Türker "Kaynak yok" diyor, Yılmaz, "Bütçeden yaratalım" diye bastırıyor.Yılmaz biliyor ki, fındık üreticisini tatmin edemezse seçim bölgesi Karadenize girmesi zorlaşır. Seçimlere IMF girse sorun değil, ANAP girecek... Seçmene "Sizin geleceğiniz için bu fındıkları alamayız" demek o kadar kolay olmayacak. Kafamda illerle dolaşır oldum... Ecevitin memur çıkmazı Memurlar
Bu yıl 30uncu kuruluş yıldönümünü kutlayan MAMı anlatmak isteyen Prof. Görür ve ekibi ile uzun bir akşam yemeği yedik. Seçim, ekonomik kriz, ABDnin Iraka müdahalesi, Marmarada deprem riski, siyasetçi ve bilim adamının taşıması gereken etik değerler gibi konuları konuştuk. Hepsinin buluştuğu yer, MAMdı; oysa biz bunun hiç farkında değildik. Herhangi biri başlıktaki saptamayı yapsa, "Kendi yorumu" deyip geçebilirsiniz, ancak bu sözün sahibi Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Başkanı Prof.Dr. Naci Görür ise üzerinde durup, uzun uzun düşünmeniz gerekir. Toplum da aç değil 700 elemanından, 400ü araştırma görevlisi olarak çalışan MAMa para akıyor, sanayi bakıyor. MAMın 2002 yılı bütçe hedeflerine göre; geliri 10 trilyon, gideri 21 trilyon lira. Gelire giren kalemler, kamu ve özel sektöre yaptıkları Ar - Ge çalışmaları veya sattıkları patent. Gider denince, personelden elektrik parasına kadar herşey. MAMı besleyecek tek kaynak toplumun bilgi açlığı, maalesef toplum da aç değil! Naci Görürü çok ama çok dertli buldum. Görür, sanayi devrimini ıskalayan Türkiyenin ABye üyelik ayracı önünde, bilgi toplumu olma yolunda attığı cılız adımlara
Derviş, Milliyet TIRında "Açız" diyenlerin sesini, muhtemelen işadamı Bülent Eczacıbaşının evinde CNN - Türk ekranından duyuyordur, o da Ankara kulislerinden fırsat kalıyorsa.Halkın arasına karışmak Gaziantep çarşısına, Antalya manavına gitmeye benzemiyor; fuhuşun, hırsızlığın, tefeciliğin arttığını haykıranların, er meydanına çıkacaksın!Anadolu siyasetçiye ilgiyi konvoya katılan gönüllü otomobil sayısı ile ölçüyor, yollara düşeceksin bir kere!.. Kemal Dervişi ittifak sağlamaya davet ediyorum. Yanlış anlaşılmasın, DSP ve/veya YTP ile CHP arasında gerçekleşmesi istenen değil, sosyal demokrat siyasetin tabanı "halk" ile ittifaktan söz ediyorum. Ne yapacağını da bilsek Milliyet TIRında dertleri, çözüm yollarını dinledikçe, kafamda hep şu soru yankılanıyor:"Derviş burada olsaydı, halka ne derdi?"Sosyal demokrat olduğuna göre istihdam artırıcı önlemleri olmalı.Küçük ve orta ölçekli işletmelerin ayakta kalmalarını teşvik eden bir stratejisi olmalı.Nitelikli iş gücü planlamasına dayalı eğitim politikası olmalı.Bağımsız ve tam demokratik Türkiyenin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yatırıma dönüştürecek projesi olmalı.Bölgesel eşitsizlikleri ortadan kaldıracak, yerel kalkınma paketi
Batmanda kadın intiharlarına takıldım kaldım. Batman - Siirt Muhasebeci Mali Müşavirler Bölge Odası, "Güneydoğuda iç Göç ve Sonrasında Kadın intiharları" raporu hazırlamış. İlde sürdürülen çalışmalarla kadın intiharları son üç yılda 33 kişiden, 18e kadar gerilemiş ancak intihar nedenleri tam olarak ortadan kaldırılmış mı? Bunu anlayabilmek için nedenleri ve intihar edenlerin sosyolojik - ekonomik - psikolojik eğilimlerini ortaya koyan araştırma sonuçlarına bakıyorum. Milliyet TIRı Kilise doğru yol alırken, İstanbula dönüş yapmak o kadar kolay değil; yüreğine uçuş kartı alamıyorsun, onun yolculuğu sürüyor... Neye son veriliyor? Batmannın nüfusunun 1985 sayımlarında 146 bin olurken, 2000lerde 600 bine ulaştığı biliniyor. Sosyologlar bu verilerden yola çıkarak, Batmandaki kadın intiharlarını "hızlı göçe" bağlıyorlar.Anadolunun birçok ilinde aynı tablo karşımıza çıkıyor ama özellikle de kadın intiharlarında patlama yaşanmıyor. Karamsarlık ve psikolojik etkilerin ağır bastığı intihar eğiliminde, Batmana daha yakın bir bakış sağlanması gerekirdi diye düşünüyorum, öncelikle neden kadın intiharları sorusuna...Bu bölgede yaşayan erkeklerin sorunlarının kadınların yaşadıklarından daha az
Koçer de, Arık da "Ellerini vicdanlarına koysunlar!" dileğinde birleşiyor. DİSKe bağlı Genel - İş Sendikası Başkanı Nihat Bencan çok mu farklı düşünüyor? SSKya kayıtlı işçi sayısı son 2.5 yılda, 75 binden 45 bine düşmüş, sanayide kayıtlı işsiz sayısı 100 bini geçiyor. Bencan da sanayiciler gibi, istihdamı artıracak ekonomik önlemleri beklediklerini söylüyor. Aşiretler şehri Şanlıurfadan sanayi şehri Gaziantepe geldiğimde en çarpıcı yorumu TOBB Başkenvekili ve Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer yapıyor: "Doğuda işyeri yok, işsizlik var; bizde işyeri olmasına rağmen işsizlik var..." Milliyet TIRının ateşli konuşmacısı 13 yaşındaki genç adam İbrahim Arık, etrafını saran kameralar ve işsizler arasında belki biraz da sesi tescilli güzel olmasının verdiği cesaretle olanca gücüyle yakınıyor: "Babam işsiz, eve gittiğimde üç kardeşim Bize ne getirdin diye soruyor, gözlerim doluyor. Eve bir ekmek götürmek bile şereftir. İş bulamıyoruz, torpilin yoksa açsın." Yeni yatırımlar var Gelelim krizin etkilerine... Ekonomik krizin etkilerini tam aşmak üzerelerken, Başbakan Ecevitin sağlığı inşa edilen kuleleri yıkmaya başlıyor... 1999dan bu yana kapasite kullanım oranları tekstilde yüzde
Altı ayda 1.5 milyar lira, yanında da 8 - 10 çocuk, GAP gerçeği bu. Güney Anadolu Projesine 15 milyar dolar akıtıldı; baraj yapıldı elektrik geldi, su gelemedi. Plana göre projenin bitimi için 10 yıl var. Yılda 2.5 milyar dolar eder, bu para yok. Dün Diyarbakırdan aynı durumu yazmıştım, GAP arazisinin yüzde 50sini il sınırlarında barındıran Şanlıurfadan naklediyorum. Pazar yerindeyim, yanıma işsiz bir genç adam yanaşıyor, "Masraflar bize ait olmak üzere, pamuğun yüzde 30unu veriyorlar, para ağalara gidiyor" diye yakınıyor, Milliyet TIRında aynı sözler koro haline dönüşüyor. Halk pamuktan sağlanan gelirin istihdam yerine, ağalarının lüks yaşamına gittiğine inanıyor. Rehber sokak çocukları Sokak satıcısı çocuklar gözüme çarpıyor, emniyet yetkililerinden öğreniyorum ki, yılda 30 bin göç alan Urfada bu önemli bir sorun. Saat 23.00 ile 01.00 arasında uykuya dalmış, en az 10 - 15 çocuğu sokaktan evlerine taşıdıklarını söylüyorlar. Çukurovaya gitmek yerine, Harran Ovasında geçimini arayanların mücadelesi çetin geçiyor.GAP ve bölgenin turizm dokusu nedeniyle Balıklı Gölün ziyaretçileri malum... Emniyet son aylarda sokaklardaki 20 çocuğu rehber olarak eğitmiş, eğitim bursu veriyor; halkla
"Sosyal demokrat bir parti Mecliste olmalı" diyerek CHPye oy atacağını söyleyenlere rastlıyorum, Dervişe ise "Şişirilmiş balon" diyenler, "Diyarbakırlı işadamı yok mu, hep TÜSİADcılarla görüşüyor. Herşeyi yakından takip ediyoruz, milleti aptal sanmasınlar, kimdir o müteahhit" sözleriyle aslında küskünlüklerini ifade ediyorlar. Konuştuğum kişilerin isimlerini not etmiyorum, duyduklarım öyle yakın sorunlar ki, ha Ahmet ha Mehmet söylemiş... Diyarbakırda durum farklı, "Adımı yazdın mı" diye soruyorlar ısrarla... En kısa konuşmayı yapan cübbeli, sakallı bir amca; "Adım Remzi Kan. Irak ile savaş istemiyorum, ANAPı istiyorum" diyor ve gidiyor... Dertleri toplayıp gelmişler "Dünden beri nöbetteyim, yolunuzu gözlüyorum. Açlıktan nefesi kokuyor, particilik yapıyor adam. Açız, yazın ki bilsinler. HADEPe oy vermeyebilirim, kim bize yardım elini uzatacaksa o gelsin." Diyarbakır Milliyet TIRını görünce son 15 - 20 yılın sorunlarını toplayıp getirmiş. İşsizlik, gelir dağılımı bozukluğu, eğitimsizlik, yolsuzluk, siyasi rantcılık, ağalık ne varsa önümüze konuyor. "Taşı toprağı petrol buraların" diye inanılmış. Mermer, krom, kömür için de aynı iddiayı taşıyorlar. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası