Sina Koloğlu

“Ulusal Kanal’da Levent Kırca... Uzun zamandır görmüyorduk. ‘Olacak O Kadar’ı şahsen arıyorum. Askeri darbe skecini bugün yapabilecek bir babayiğit var mı? ‘Güldür Güldür’le avunuyoruz. Onlar da istiyordur biraz ‘siyasi hiciv’ yapmayı...

Son 10 yılın skeçleri hazır, yapılacak iş, çıkıp oynamakta. Olmuyor işte!

Neyse Levent Kırca, Gülgün Feyman’a konuk oldu. İzleyici mektupları geliyor. “Halkı kışkırtan bir sanatçı

olamaz, yüreğiniz varsa yayınlayın” diye gelen bir mesaj. Raif Bey yazmış, başladı ‘Raif abi’ muhabbeti...

“Öpüyorum Raif abi”, “Levent abi, sen film müziği gibisin” gelen mesajlardan biri. Pek hoşuna gidiyor Kırca’nın o da “Duydun mu Raif abi” diyor. Sessizlik oluyor bazen; “Raif abi orada mısın?, Raif abiyi ihmal etmeyelim” Ve dayanamıyor Kırca:

“Raif abi bir gün gel rakı içelim.”

14 Şubat 2015’te yazdım bu yazıyı.

Ekrandaki en son sözleri bu oldu...

Fatih Portakal’ın elinde bir belge; ‘Milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde veya kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasının muhtemel olduğu durumlarda’ geçici yayın yasağı getirilebileceği öngörülmektedir’ diye başlıyor ve geçici yayın yasağı geldiğini belirtiyor. Yani, gelip geçici... Püf diyorsun gelip geçiyor. Bu güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerden bir hal olduk. Gereklilikten çok; bir hayat biçimi, ölüm ile yaşamanın ülkelerinden biri olmak! Böyle geçici yasaklarla, yasaksız ölümün yasaklı insanları oluyorsunuz. Yanı başımızdan gelen patlama haberlerinin farkında olmadan, kendi ülkenizin sınırları içinde, kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasının, muhtemel olduğu durumlara döndüğünü görüyorsunuz! Fatih Portakal da bir cumartesi tatil günü, siyah takımını giyip, ekrana çıkıyor. ‘Biz sizlerle bazı anları paylaşamayacağız, biz sizlerle görüntü detaylarını paylaşmayacağız paylaşamayacağız’... Elinde imzalı bir kağıt! Aman yanlış anlayan olur da... Kol; bacak, kan revan görüntüleri mi verilsin diyorsun; diye düşünecek olanlara, gün boyu televizyon kanalları neyi nasıl vereceğini bilerek yayın yaptı belirteyim...

Siyah kurdele

Önce Halk TV köşeye koydu. Yas

Gazeteci Tülay Cengiz telefonda; ekranda, koşuşan yerde yatan insanlar... Sesi titriyor: “Can çekişenler vardı” Ağlıyor sözcükler dökülürken, “Yıldıramayacaklar canavarlar”... Halk TV’de canlı yayında. “Daha fazla konuşamayacağım”...

Yazımı yazmıştım. Sildim. En fazla yaptığım yazıyı silmek ve bu satırları yazmak.

İstenilen bu değil mi? Hayatların en sıradan, en sessiz hallerini alıp götürmek. TRT Haber’de “IŞİD’in olması muhtemel” diye bir laf işitiyorum bunları düşünürken...

Muhtemel; olası, barış, terör, iktidar, etnik ne kadar sözcük varsa bu bombanın patlamasıyla kan ve feryat olarak yerlere saçıldı... Suruç’ta patladı sonra? Halay çekiyordu son karede Ankara’daki gençler... Bir alev topu yükseldi arkalarında.

Malum bıçaklandı ve ağır yaralı hastaneye kaldırıldı, aceleyle ameliyata alındı. ‘Poyraz Karayel’de senaryosu muhteşem bir ‘Sinan rüyası’ vardı. Sinan öbür tarafta sırasını bekliyor. Sıra gelince, camdan memur hanımın kendisine uzattığı kağıdı alıyor. “Sorgu sual dairesine git, müdüre imzalat gel” Kağıtlar karışmış, Sinan Karamel adında kanser hastası 42 yaşında bir vatandaşın gelmesi gerekiyormuş. Memur hanım “Yanlışlık olmuş, şimdi değil bir dahakine inşallah” diyerek Sinan’ı dünyaya yolluyor! Önemlidir, her baba yiğit yapamaz bu espriyi. Sonra adamı, neyse...

Sema gidecek mi?

Sema’nın unutkanlıklarının altı çizildi. Ev ahalisi ‘alzheimer başlangıcı’ teşhisi koydu. Annesi de öyleydi. Başına bir işler gelecek Sema’nın o belli. Yoksa sezonu görmeden gidecek mi?

SADECE DENİZALTI SAHNESİ İLGİ ÇEKİCİ

‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ dizisini bir ‘mafya dizisi’ olarak izlemeyin. Mafyayla devlet ilişkisi gibi izleyin. Hızır’ın vatansever bir ‘mafya’ babası olmasıyla Ünal’ın ‘kötü mafya babası’ olması arasındaki farkın öneminden çok, bütün olarak mafyanın ne olduğunu anlatan diziyi bu pencereden izleyin.

Senaryonun üstündeki kumu temizlediğinizde altından ‘ilginç diyalogların’ çıktığını fark edeceksiniz. Bu bilerek ve isteyerek yapılmış olabilir ya da tersi, bilemem.

Devletin güvenlik görevlileriyle bazen mafyayla iyi geçinip sonra onları birbirlerine düşürdüğünü ya da mafyanın değişik kollarının devlete karşı mücadelesini ya da hep beraber iş görmelerinin küçük ayrıntıları bu dizinin diyaloglarında mevcut.

Mesela son bölümde bir babalar operasyonu vardı. Bu operasyonların nasıl pazarlıklar sonucu olabileceğinin ipuçları yok muydu? Ne baba operasyonu haberleri görmedik mi? Murat’ın işyerine atılan bombanın hikayesi yaşadığımız hangi bombalara gitti?

İlyas korktu

Servet’in yaptığı bomba, Murat’ın iş yerini dümdüz eder. Aile toplanır. Servet: “Bunu bana nasıl yaparsın İlyas benim yaptığım bombayı adamın plazasına (yeni Türkçe oluyor) koymuşsun” diyor. Çekincesi, polisin

‘Güneşin Kızları’nda Selin (Hande Erçel) gülerken ve ağlarken ve hatta isyan ederken aynı bakıyor. Dizinin adı ‘Güneşin Kızları’ndan ama kızlardan biri Nazlı (Burcu Özberk).

Sanki ‘bilerek’ çiftleri oynayan, oynamayan diye ayırmışlar! Savaş (Berk Atan) sadece yakışıklı ve şöyle bir yandan bakıyor, ergenler yerlerde sanıyorum. Diğer ikili, Selin dediğim gibi öyle bakıyor. Karşısında Ali (Tolga Sarıtaş) çırpınıp duruyor. Arkadaşını oynatmak, rolüne sokmak için sanki ‘elimden gelen budur’ der gibi.

Son bölümde “Nazlı’nın o adamla görüşme, o adam anneme tecavüz etti” diye bağırdığı sahne. ‘Kapı çalıyor kapıyı açsanaaa’ der gibi. Biliyorum onu böyle sevenlerin sayısı çok fazla. Ben geleceğe bakıyorum. Marka olarak, kendi üzerine yapılan bir projedeki oyunculuğunu merak ediyorum.

BAŞINDAN BERİ SÖYLEDİM

Ev ahalisiyle ‘Paramparça’ dizisini izlerken dikkatimizi çekti; Nurgül Yeşilçay çok fazla görünmüyor.

Ben de oturdum, son bölümde kaç dakika oynamış baktım. Saat 21.00’de yeni bölüm başladı. Aradaki reklamları çıkarınca kemiksiz 2 saat. Nurgül Yeşilçay’ın yaklaşık oynadığı süre 19 dakika. Bundan önceki bölümde yaklaşık oynadığı süre 10 dakika...

Geçtiğimiz şubat ayında yazmı

‘Evli ve Öfkeli’ dizisinin ilk bölümünü ev ahalisiyle oturduk izledik. İlk kareler için “Yok olmamış galiba” dedik. Baktık izliyoruz. Yani ilk bölüm, ‘ben aslında onu hiç sevmem’ isimleri olmasına rağmen ilgi ve alaka gördü. Aklım hemen ‘Umutsuz Ev Kadınları’na gitti.

Birinci bölüm bittiğinde karakterlerin kendi özgün hallerini bizlere ilettiklerini farkettim...
Birce Akalay (Esra), Ebru Cündübeyoğlu (Seray), Yıldız Çağrı Atiksoy (Mine) ve dizinin gizli başrol oyuncusu Ayça Erturan (Dilek).

Kadro iyi

Dizinin erkek tarafı da yerinde, usturuplu oynuyor. Aldatanlar listesi; Metin (Mine’nin eşi), Engin (Dilek’in eşi Kemal Pekser), Cihan (Esra’nın eşi Burak Sevinç), Macit (Seray’ın eşi Yıldırım Fikret Urağ)... Bunların yanı sıra yeni sevgili adayları; Cenk (Sinan Eroğlu), Tarık (Serkan Altunorak) bilindik laf olacak ama, hiç sırıtmıyorlar. Tabii bir de istemeden aldatan kadınlar var... Genç ve seksi dizi oyuncusu Gülendam ile Metin Bey’in fazla içki içtikten sonra hamile bıraktığı Gaye... Hatta dizinin belki de ileriye taşıyacağı bir sahnenin kahramanı... Mine’ye “Ben kocandan hamileyim” demek için hastaneye geliyor. Odaya Metin giriyor; duruma el koyacak, olan olmuş!

Genç oyuncular diziden diziye koşmalı. Tecrübe kazanıp, iyi oyuncu olma yolunda doğru adımlar atmalı. Örneklerden biri Melisa Şenolsun. ‘Tatlı Küçük Yalancılar’ final yaparken o yeni işini kapmış bile. ‘Kiralık Aşk’ta Neriman İplikçi’nin kızı Sude olmuştu. Her iki dizi de Star’ın dizisi. Kanal yönetimi, oyunculuğundan memnun kalmış ve onu yeni diziye monte etmiş olabilir diye düşünüyorum.

İyi gidiyor

Star’ın iyi giden yazlık dizilerinden ‘Kiralık Aşk’taki Sude rolüne Hande Doğandemir gelecek diye söylenmişti. Melisa kızımız kaptı. Hande kızımızın bu rolün altından kalkıp kalkamayacağını bilemem. Melisa Şenolsun daha ‘dakka bir gol bir’ hesabı, karaktere yorumunu çoktan katmış. Cazibeli ve erkekleri baştan çıkarıcı halini öne çıkarmış. 19 yaşında, genç bir oyuncu.

‘Tatlı Küçük Yalancılar’da daha bir saf küçük çaplı cinlikleriyle dikkat çekiyordu. Sude’yle yaşını ileriye taşımasını bilmiş. Genç iş adamlarının kalbini fethetmek üzere Amerika’dan gelmiş olduğu her halinden belli! ‘Bu isme dikkat edin’ dedirtiyor kendine.

EKRANIN ‘CÜCÜ’LERİ

‘Güllerin Savaşı’nda Cüneyt karakteri yani Gülfem’in ‘Cücüş’ü. Bir de hemen yanı başında ‘Kiralık Aşk’ta Neriman’ın ‘Koriş’i var...