Sina Koloğlu

2010 yılında yayınlandığı Güney Kore’de olay olan “Bread Love and Dreams” ANS tarafından “Aşk, Ekmek, Hayaller” olarak uyarlanacakmış. Bu ne ilk ne de son olacak. Biz Araplar’a dizi satıyoruz Koreliler bize. Sistemi böyle kurduk.

Kaleci ile baş başa kalmak nasıl bir şey?
Lig TV Fenerbahçe-Beşiktaş maçı anlatımı; “Beşiktaş takım olarak topun arkasına geçti...” Hadi hayal et Beşiktaş’ı . Tek sıra mı, ikişerli mi? ...
Ya “Egemen’den sıyrılsaydı Volkan’la baş başa kalacaklardı...” Ne hayal gücü, ne büyük fantazi. Volkan’la baş başa kalsalar ne olurdu kim bilir?
Tottenham- M.United maçındaysa spiker “Fırsatçı Ronny” dedi. Adamın işi bu, fırsat kollayıp golü atmak. Onun için para veriyorlar.

Ömer’den de kanserden de bıkmış

Ziraat Türkiye Kupası’nın sahadaki görüntüsü kadar, bir de ekran hali var. Yaklaşık 11 milyon dolar verdi, ATV ve A Haber’den yayınlanması için bu maçların. Bu para daha çok Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor turları geçsin, gruplara kalsın; sonra finali oynasın diye veriliyor. Bir yerde ATV’nin “reyting” silahlarından biri bu takımların maçları.
Oysa, en önemli “reyting” takımı olan Fenerbahçe elendi. Artı Trabzonspor da artık turnuvada yok. Kupanın tuzu biberi olan Süper Lig takımları da bu sene dökülüyor. Gençlerbirliği ile Gaziantep de gitti. Büyükler bu kupaya önem vermiyor. Galatasaray penaltı atışlarıyla zor kazandı, elenebilirdi. Bu yazı yazıldığı sırada Beşiktaş, Buca’yla daha oynamamıştı. Yayıncı kuruluş, “Başlarım ben böyle kupaya, takım kalmadı, devamını yayınlamıyorum” diyebilir mi?

Çarşamba ligi havasını kazanmalı
Futbol “ticaret” olmuşsa kuralına göre oynayacak ilgili taraflar. “Ben şampiyonluğu düşünürüm, kupayı boşver” diyemez bir takım. Federasyon “Yahu nerede hata yaptık, bu işi toparlamak lazım” demek zorunda. Bu konuda somut öneriyi sevgili Uğur Meleke söylemiş yazısında; “Geçmişte kupa bir ‘çarşamba ligi’

ATV’deki “Kaçak”ın son bölümünün teması “Bana Onun Kellesini Getirin”di. Bu sözler ünlü bir filmin adıdır aynı zamanda. “Şiddetin tarifi nedir?” sorusunun sinemada cevabıdır o film. Sam Peckinpah’ın elinden çıkmıştı. Orijinal adı “Bring Me The Head of Alfredo Garcia”...
Alfredo Garcio, Meksikalı çiftçinin kızını hamile bırakmış ve ortadan kaybolmuştur. Meksialı çiftçi, kızını lekeleyen bu adamın peşine elbette ki bir grup insanı takacaktır. Bennie adlı bir piyano sanatçısıysa adamın öldüğünü öğrenir ve ödülü kapmak için mezarını kazmaya karar verir. Ancak bu kellenin peşindeki tek kişi kendisi değildir.
“Kaçak”ta İsmet Ali Topçuoğlu, oğlunun böbreğini alan Serhat’ın kellesini ister. Başına 1 milyon lira ödül konur. Ve bu sloganı söyler: “Bana onun kellesini getirin.”

Dizilere ilgi Twitter’da ‘hashtag’lerle sağlanıyor
“Kaçak”a ilgiyi artırmak için bu slogan bulunmuş. Bizim twitter kullanıcıları için bütün gece oturup üzerine geyik yapacakları bir konu olmuş; “Bana Onun Kellesini Getirin...”
Bütün dizilerin bir “hashtag” deposu var. Bence bu tema gayet akıllı bir seçim. Hatta yakın zamanın “izlenme oranı” verilerinden biri olacağına kesin gözüyle bakılıyor.

ER

Bir deli kuyuya taş attı hikayesi mi, yoksa mahalle baskısı efsanesi mi? Bilemem. RTÜK, “Valla ben buzlayın demedim” diyor; televizyon kanalı, “Aman ceza yerim” diye korkuyor. Gençleri kötü alışkanlıklardan korumak adına sigara buzlaması hangi noktaya geldi? O “masum” halinden eser kalmadı. Korkunun, baskının simgesi oldu.
İşte garip bir örnek Cine5 kanalında, pazartesi günü yayınlanan Zeki Müren’in 1969 yılında çevirdiği “İnleyen Nağmeler” filminde yaşandı. Bu zamana kadar bu sahneyi izleyip de içkiye başlayan bir genç kardeşimiz var mıdır bilemem! Zeki Müren’in şöhretinin zirvesinde olduğu yıllar. Kederlidir, evine dostları ziyarete gelir. Masa donatılır. Bugüne kadar öyleydi. Ama 2013 yılında o masa buzlanıyor ve fotoğraftaki hale dönüyor. Kimse bana oturup hikaye anlatmasın.
Türkiye’de televizyonlarda
günde kaç filmin kaç sahnesi böyle buzlanıyor? Bu benim rastladıklarım. O masanın her tarafı içki olsa ne yazar, olmasa ne yazar!

‘UMUTSUZ EV KADINLARI’ NEDEN CEZA ALDI?

RTÜK’ten bana göre her iki taraf açısından tartışılacak bir ceza örneği yaşandı. Tartışmanın diğer muhatabı FOX kanalı. “Umutsuz Ev Kadınları” dizisinin 86. bölümü (RTÜK, 85. bölüm diyor ama o

Star’da yayınlanan “Yetenek Sizsiniz Türkiye” yarışmasında sergilenen “yetenekler”in bir listesi çıksa sanırım başlıktaki üçlü, ilk sırayı alır. Yayınlandığı günden bugüne kadar büyük gelişme gösterdi yarışma. Ülkenin yetenekleri kendilerini geliştirdi ya da yavaş yavaş keşfedilmeye başlandı.
Son bölümde Çukurova Üniversitesi Ritmik Jimnastik Grubu örneğinde olduğu gibi... Yine son bölümde Boogalo-Ra rumuzuyla çıkan kardeşimiz... Bu dans işi özel bir durumdur. Kendine göre raconu vardır. Beni aşar. Biraz baktım. Bu arkadaşımız en popüler olan “popping” yapıyormuş ve bu “Yetenek Sizsiniz Türkiye”de en çok örneği tercih edilen dans türüymüş. İnternette yazılanlara baktım “Yarışmadakiler bu türün kötü kopyası”ymış.
Breakdance, hiphop, house, popping, techno, c-walk, street krumping, river, reggaeton say say bitmiyor... Hepsinin kendine göre bir hali tavrı var. Bale eğitimi almak gibi bir şey bu. Sokağın balesi. Boogalo-Ra hem sunum hem kıyafet ve makyajla dans, dekor kostüm vs. bir araya getirerek işin sanat karşılığını verdi ve sanırım örneklerinin hepsinden farkını ortaya koydu.
Bu yarışmaların bizlere tanıttığı diğer bir yetenekse kum sanatı. Sanırım bu yarışma

Bugün yeni bir kanal yayına başlıyor; Sokak TV. Ekip eski Artı Bir kanalının ekibi diyeyim. Sorunlu bir şekilde ayrılmışlardı. Şimdi o uzun hikaye. Bugün Sokak TV test yayından normal yayına geçiş yapıyor. Beraberinde “alternatif” dizi ve programlarıyla geliyorlar. Bunlardan biri “Kızlı Erkekli” adlı dizi.
“Mahalle baskısı, komşular ve polise rağmen kızlı-erkekli yaşam mücadelesi verilen bir öğrenci evinin saçma sapan günlük hikayeleri...” slogan böyle. Her gün 10 dakikalık kısa hikayeler. Caner Özyurtlu ve Alper Özyurtlu işin başında. Enteresan adamlardır kendileri. Ünlü oyuncu yok. Ekip konservatuarlı gençlerden diye duydum. Ama sürprizlerde yok değil.

Polis rolünde kim var?
Dizide polis rolünde Barbaros Şansal var. Polis ve Barbaros Şansal... Değişik bir polis yorumu olacağı kesin.

Penguen kuklalar; Antarktika

Bizim de bir James Bond'umuz var artık. Osman Sınav, TRT'de yayınlanmak üzere yeni dizisi "Kızılelma"nın çalışmalarına başladı. Osman Sınav'a neden bu ismi seçtiğini sordum. "Türk mitolojisinde var olması gereken hedef"tir dedi. Ama "Turancılık" olmayacağını söyledi dizide.
MİT denince akla çok şey geliyor. Yakın zamanda Hakan Fidan'ın konumuyla ilgili tartışmalar yaşandı. Teşkilatın adını son zamanlarda böyle duyar olduk. "Politik bir şeye girmeyeceğiz" diyor Sınav. Peki nasıl girmeyecek? "Devletin tek istihbarat örgütü MİT, hedefleri doğrultusunda çalışan bir kurum. Bizim ajanımız hedeflerine ters düşen faaliyetlerle mücadele edecek" diye ekliyor.
"Yani siyaset var" dedim içimden. Osman Sınav, "Güncele gireceğiz" diyerek bir yerde beni doğrulamış oluyor daha sonra. "Bu coğrafyada savaş, istihbarat örgütleri arasında oluyor. Artık Türkiye hedefleri olan bir ülke. Bu hedefleri doğrultusunda yerini alacak" derken dizinin ana kahramanı genç MİT'çi Murat Altay'ın hedeflerini de çiziyor. Dizinin ilgi alanı içinde Suriye, Iran, Irak, Kuzey Irak vs. olacak. ABD'ye ve İsrail'e de gidecek büyük olasılıkla ajanımız...

Macera ve aşk da var
Bundan sonrasına tam "James Bond"a

Acun Iılıcalı TV8’i satın aldı. “Yeni kanalımda haber bülteni olmayacak” diyerek haber merkezini kapattı. Peki şimdi bu saat diliminde hangi program var:
“Komedi Dükkanı”nın tekrarları.

Aynı anda iki kanalda!
Sinema TV şifreli film kanalı. D-Smart ve Tele Dünya’da var. Sinema TV HD ve Sinema TV HD 2 kanalları bunlardan ikisi. Sinema TV HD 2 için şöyle bir tanım var:
“Sinema TV 2, Sinema TV HD’de oynayan filmi, 1 saat 45 dakika sonra tekrarını veren kanal.”
“Paul” adlı bilimkurgu komediyi aynı anda iki kanalda birden oynadığını gördüm. Çok film tüketince böyle! Ama vatandaş parayı, o saatte iki ayrı film izlemek için yatırıyor!