CNN Türk’te Mesut Yar’ın ‘Burada Laf Çok’ programına katılan Ferhan Şensoy’a kavuk soruldu. İsmail Dümbüllü’nün kavuğu. Daha sonra yazacaktım ama tam da denk geldi.
Bu kavuk işi karışık. Ferhan Ağabey alınmasın ama ortalarda dolaşan laflar var. Dümbüllü’nün kızı “Babam kimseye kavuk vermedi” diye açıklama yapıyor. Yine dostum Mehmet Esen, “Kavuk bende” diyor. Ama Mesut Yar geçmişten bir görüntü getirdi ekrana. Münir Özkul kavuğu, kendisine İsmail Dümbüllü’nün verdiğini söylüyor. Ve Ferhan Şensoy’a neden devrettiğini açıklıyor.
Bir başka iddiaysa yine Dümbüllü’nün kızından geliyor: “Babam çıraklığın nişanı olarak bir takke vermiştir, kavuk kimseye gitmemiştir.”
Böyle karışık bir durum. Neyse onlar kendi aralarında çözer, aslında konu başka yönden önemli. Şensoy, kavuğu gençlere vermek istediğini söyledi. Ama birini bulamamış. Hayatını tiyatroya veren, tiyatrosu olan ve muhalif bir genç oyuncu arıyormuş.
“Yetenekliler var ama dizi çekiyorlar”
Konservatuarı bitiren gençlerin akıllarında sadece dizilerde oynamak olduğunu söyleyen Şensoy, yeni nesil oyuncuları şöyle yorumladı: “Tiyatrosu yok, dizisi var.”
Fransız OCS Max (Fransa’nın en büyük telekomünikasyon kuruluşu Orange’ın televizyon platformunda yer alan dizi kanalı) kanalında ikinci sezonu gösterime başlayan komedi dizisi, ‘QI’ büyük ilgi görüyor. ‘Yarı porno’, yarı ‘felsefi dizi’ olarak yorumlanıyor. Alysson Paradis’in başrolde oynadığı dizinin konusu şöyle: Karine, pornonun yükselen yıldızıdır. Candice Doll takma adıyla bilinir. Sağlık sorunları nedeniyle, kendini felsefeye verir ve Sorbonne’a yazılır. Yeni sezonda Candice, Soizic adında bir rahibeden etkilenecek; özellikle cinsellikten arınma vaazlarından. Sansasyon olsun diye verdim örneği. Biz mi çok ahlaklıyız yoksa, bu diziyi yayınlayanlar mı çok ahlaksız onu bilemedim! Mizah garip bir şey, kimin neye güleceği belli olmuyor!
Porno yıldızı Karine kendini felsefeye vermiştir. Kant’ın ‘Saf Aklın Eleştirisi’ni okurken kapı komşusu da onu izlemektedir!
CNN TÜRK VE HABERTÜRK DİZİ OYNATABİLİR!
Frekans ihalesi sonuçlandı. Sonuçlar üzerine çok yazı çıkar. Ben de zaman zaman burada ihalenin ‘kod’larını çözmeye çalışacağım. Mesela enteresan şekilde ‘genel yayın yapan’ ve ‘tematik yayın yapan’ durumu ortaya çıkıyor. Haber kanalları duruma göre ihaleden pay almışlar.
Dizi haberlerinin önemli konu başlıklarından biri de “Dizi kahramanı bu bölümde ölüyor” haberleridir. Bunun değişik nedenleri vardır. Beklenen oyunculuk performansı olmayabilir, yönetmen “Çıkarın bu karakteri” der. Oyuncuyla yapımcı parada anlaşamaz, o karakter ölür. Vatandaş beğenmez, onun yüzünden dizi izlenmiyor zannedilip karakter öldürülür. Heyecan yaratmak için de o karakterin ölümüne karar verilebilir ki buna en çarpıcı örnek ‘Kurtlar Vadisi’dir.
Bir de babasının isteği üzerine rolü elinden alınan oyuncu olabileceğini gördük. Fox’un ‘Bir Aşk Hikayesi’ dizisinde Eda kardeşimiz sete gelir. Kendisine ‘senaryoda öldüğü’ söylenir. Şaşkına döner, arkadaşlarını kendisini satmakla suçlar; “Bir gecede ipimi çektiler” der. Ama gerçek hiç de düşündüğü gibi değildir. Çünkü babası işini bitirmiştir Eda’nın. ‘Rezil’ bir hayat sürdüğünü, her gün gazetelerde magazin sayfalarında yer aldığını söylemiş, bundan böyle ülkeyi terk etmesini istemiştir. Senarist acaba dizilerin bir özeleşitirisini mi yapmış oluyor?
ARTI 1 KANALI YAYINDA
Ana haber bültenini Uğur Dündar’ın sunacağı için adından çok söz ettiren kanal, test yayınlarına Digitürk’te başladı. Ece Temelkuran, Banu Güven gibi
Bazen yarışmalara katılan sonra kendi gerçek hayatlarına dönüp yaşadıklarını kaleme alan okurlar oluyor. Onların anlattıkları sanki başlıktaki ‘Atları da Vururlar’ filmini andırıyor. Malum filmde, ABD’de 1930’larda yaşanan Büyük Ekonomik Buhran sırasında çaresiz bir grup yarışmacının para ödüllü bir dans maratonunda onurlarını çiğnetmek pahasına da olsa ölümüne yarışmaları anlatılıyor.
Okurum tabii böyle ‘ölümüne bir yarışma’ya katılmadı. Ama bir yarışmaya katıldı ve orada yaşadıklarını ‘ironi’ çerçevesinde bu filmle bağdaştırıyor. Hani yarışmalarda yarışanlar ve sunucu neşelidir. Sunucu onlarla ilgilidir ve biz öyle seyrederiz. Demek ki öyle olmuyormuş.
O akşamın birincisi oldu ve...
Aziz Naci Doğan, bilgisine güvendi, kalitesiyle her daim farklı bir yere konulan ‘Kelime Oyunu’nda yarıştı geçen 20 Mart günü. Ve gün birincisi oldu. Üç gün sonra da diğer birincilerle cuma gecesi bir araya gelindi televizyon kanalında. Devamını kendisinden dinleyelim:
“22 Mart Cuma akşamı, önce o günün gün birinciliği yarışmasının canlı yayını gerçekleştirildi. Gün birincisi olan yarışmacıyla benim de aralarında bulunduğum diğer üç gün birincisi, ıssız kanal
Belgeselin adı ‘Anton ile Bir Yaz’... Son olarak Fransa’da meclis kanalı LCP’de gösterildi. Bugün Rusya’da 6-15 yaş arasındaki nüfusun yüzde 60’ı yazın ‘askeri eğitim kampları’nda ‘eğitim’ (!) görüyor. Kamplarda Çeçen savaşında ve Afganistan’da bulunmuş eski askerler eğitim veriyor.
Peki neler yapılıyor? İyi birer vatan kahramanı yetiştiriliyor! Le Nouvel Observateur’de ‘Tele Obs’ bölümünde yer alan bu belgeselle ilgili yazıda anlatılıyor neler yapıldığı. Çocuklara üniforma giydiriliyor, teçhizat veriliyor, savaş sanatları öğretiliyor. Belgeselde Anton adında 12 yaşındaki çocuğun yaşadığı köy, ailesiyle ilişkileri ve onun hayallerinden yola çıkılarak bu kamplardan biri anlatılıyor. Kaskad, Anton’un gittiği kamp. 1986 yılında Afganistan’da savaşmış eski askerler kurmuş. Putin döneminde bu kampların sayısı giderek artmış. Belgeselde yorum yok. Görüntülerin ve seslerin kendisi her şeyi anlatıyor.
Tek düşman müslümanlar
Yazıda bu kamplarda ‘ortodoks hıristiyan beyin yıkama’yla ilgili belgeselde yer alan bir bölüm aktarılıyor. Buna göre Çeçenistan’da savaşmış eski yüzbaşı ve kampın öğretmenlerinden Guennadi öğrencilere soruyor: “Genel olarak teröristler hangi
TRT’de ekrana gelen ‘Aileler Yarışıyor’da, sunucu Ufuk Özkan, “Sayın seyirciler Türk televizyon tarihinde bir ilk” diyerek elmayı kafasına yerleştirdi. Yarışmacıların bir bölümü milli okçularımızdı. Bildik hikaye, okla elmanın yarıya bölünmesi. Okçularımız attığını vuruyor. Onlar için öyle zor bir iş değil. Ne kadar “Şaka bir yana, onlara güveniyorum onun için bu gösteriyi yapıyorum” dese de tabii ki ortada bir ‘reyting’ gerçeği var. Ben gördüm, bunca zamandır oturup iki satır yazmadım, ama tuttum bu görüntü üzerine döşeniyorum mesela. Tabii ki olay mutlu sonla bitti. Sunucumuz alkışlar arasında, “Daha sizin için ne yapayım?” diyerek ‘reyting’i işaret etmiş oldu. Hepimiz heyecanlandık ve izledik, bu gerçek! ‘Sakın denemeyin’ yazdım ona göre! Ekranda o saat diliminde bu yarışmayı izleyen ‘aklı evvel’ küçükler mutlaka vardır. Evde yalnız ya da arkadaşıyla haytalık yaparken, tesadüf bu görüntüye takılabilir. Ne tesadüf, ok ve yay da vardır hani oyuncaklar arasında. Dolapta elma da vardır. Plastik filan da olsa, ok büyük olasılık hedefe gitmeyecektir. Gideceği yer, göz hizası olacaktır mesela! TRT bunu düşünmüş, altta kocaman ‘Sakın denemeyin’ diye yazmış. Öyle demekle olsa! Ya da
Geçen hafta yapılan ihalenin sonucunda 2015 yılından itibaren bu görüntüler tarihe karışacak.
Hafta içinde yapılan ihaleyle televizyon kanallarımız ‘yayın plakalarını’ aldılar. Yeterlilik belgesi alan 41 kanalın katıldığı ihale sonucu, ulusal planda yayın yapan (yani basit antenimizle izlemeye çalıştığımız) 20 kanala, 13 yeni kanal eklenmiş oluyor. Bundan böyle eğer uydunuz yoksa ya da bir dijital platforma üyesi değilseniz, şu kanalları evinizden çıplak antenle izleme şansınız olmayacak: Meltem TV, TV8, CNBC-E.
İstanbul ne zaman kanalları net izleyebilecek?
Türkiye her daim İstanbul olduğu için (!) örnek olarak bu şehri verelim. Efendim, şimdi 8 Aralık 2014 tarihinde İstanbul’da oturan vatandaşlar şu an çıplak antenle izledikleri 20 kanalı (ki çoğu semtlere göre birbiriyle karışıyor) sorunsuz alacakları çubuk antenle izleyebilecek.
2013 yılında özel televizyon sektörünün atakta olan kanalı Fox oldu. Kanalın yetkilileriyle geçen gün bir yemek yedik. İzlenimlerimi bu yazıda aktaracağım.
Fox’çular, ‘ünlü oyuncular ve pahalı yapımlar’ listesine girdiği ‘Karagül’ dizisinden hayli memnun. Şimdiye kadar ‘Brezilya tarzı yerli diziler’le düşük bütçeli ekip işleri yaptılar ve başarılı oldular. Şimdi, ünlü şöhretli ve pahalı diziler dönemi.
Fox artık, “Bu dizi tuttu, bu tutmadı” yoluna zorunlu olarak girdi. Eylül ayında, yeni sezona 5 yeni diziyle başlamayı düşünüyorlar. “Peki bu beş diziden hangileri ayakta kalır?” sorusuna tabii ki cevap vermiyorlar. Bazı isimlerin daha dizi başlamadan işi bitirdiğinin altını çiziyorlar. Kısacası Fox’un iddialı dizileriyle seneye kendinden daha fazla söz ettirmesi gerekiyor.
Bu arada bu sezon bana göre yaptıkları iki dizide ‘gün değiştirme’ yanlışı oldu: ‘Ali Ayşe’yi Seviyor’ ve ‘Harem’. ‘Harem’, pazar gününün dizisiydi. Hani takip ettiğim dizilerden biriydi. Günü değişti, ben de değiştim. ‘Ali Ayşe’yi Seviyor’sa bana göre, seneye olmayacak dizilerden biri.
Bir dizinin tutmasının işareti nedir?
Bunu da sordum. Dedikleri şu: “Bir dizinin izlenme oranı bugünkü