BEHZAT Ç. FİNALİ RAHAT YAPACAK

7 Mayıs 2013

Bülent Arınç’ın ‘vazgeçemediği’ dizi ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’. Arınç, son olarak RTÜK’ün kuruluşunun 19’uncu yıl dönümünde konuyu isim vermeden bu diziye getirerek; “Kapıyı açar açmaz insanın şişeye sarılması, (...) mesela çok meşhur birisinin, adeta o dizilerde insanın nefes almadan seyrettiği birilerinin sık sık alkole, kadehe elini sürmesi, şişeyle arkadaş olması, acaba o karakterin o dizide yaptığı rolle mi ilgilidir, yoksa gizli sponsorların cebine doldurdukları parayla ‘Bizim reklamımızı yap’ demesiyle mi ilgilidir. İsim vererek söylemiyorum. Ama bu tipler herkesin malumudur” sözleriyle malum karaktere bir kere daha yüklenmiştir.
Arınç böyle konuşunca gözler ister istemez ‘Behzat Ç.’ ye döner diye düşündüm RTÜK cephesinde. Daha dizi bitmedi, final yapacak. Uğraşacaklar mı? Kulağıma gelen finalin rahat yapılacağı. Yani “İç son biranı, sonra çek git kardeşim benim de başımı ağrıtma” diye düşünüyorlar bence.
Ne çektik şu Behzat’ın birasından, ne çektik!

DİZİ OYUNCULARININ CİLTLERİ NE DURUMDA?

Piyasadaki tecrübeli bir makyözle sohbetim oldu. Oyuncuların ciltlerine geldi konu. Kendisi birçok yabancı film setinde de görev almış. Farkı bu

Yazının Devamı

BU DİZİ BU KANALA OLMADI

6 Mayıs 2013

Samanyolu TV’de yayınlanan ‘Evlilik Okulu’ bugün final yapıyor. Son olarak günü değişmişti. Pazartesiye alınmıştı. Ben de “Gün değiştirmek pek hayırlı olmuyor” diye yazmıştım. Öyle de oldu. Dokuzuncu bölümle “Benden bu kadar” dedi. Birol Güven, “Bekledikleri izlenme oranını tutturamadıklarını, böyle durumların olabileceğini ve yeni projelere baktıklarını” söylüyor. Yeri gelmişken belirteyim; Birol Güven, bir fabrika kurmuş. Oyuncu, müzik, teknik ekip, vs. tam bir fabrika. Fabrika iş yaptıkça hepsi para kazanıyor. Yani, “Dizi bitti, işsiz kaldık”durumu pek olmuyor. Ekip işi yapıyorlar.
Gelelim ‘Evlilik Okulu’na.

Samanyolu tarzı diziler
Böyle bir durum var. Başından beri bir dizi formatı var bu kanalın. Dizilerinin kendi seyircisi var. ‘Farklı Desenler’, ‘Nizama Adanmış Ruhlar-Ekip 1’, ‘İki Dünya Arasında’, ‘Küçük Kıyamet’ tarzı dizilerin kanalı. Bunların arasına merkez medya kanallarında bugüne kadar iş yapan bir Birol Güven, çıkıp ‘farklı bir mahallede’ komedi dizisi yaptı. Sürpriz olmadı bu final. Dizinin kendisine baktığımda, çok fazla parıltılı oyunculuk görmedim. Biraz da “Bu kanalın izleyicisine ayak uyduralım” hali sezinledim. Galiba bu açıdan da bir

Yazının Devamı

BU KLİP TV’DE YAYINLANIR MI?

5 Mayıs 2013

Ünlü Fransız grup Indochine, ‘Black City Parade’ şarkısına bir klip çekti. Okullardaki teröre gönderme yapan, altı dakikalık siyah- beyaz klipte arkadaşına meyveli pasta atan bir öğrenci günah keçisi oluyor ve cezalandırılıyor. Ama ne ceza! Klipte iş, çarmıha gerilmeye kadar gidiyor. Kanadalı yönetmen Xavier Dolan’ın çektiği klipteki şiddet, Fransa’nın RTÜK’ünü (CSA) harekete geçirdi. “Bu, bir deneysel ya da sanatsal çalışma değil. Bir müzik klibi, bu nedenle +18 zorunluğu getiriyoruz” dediler.
Burada dikkat çekici nokta şu: Gerekçenin bizdeki gibi ‘gençlere kötü örnek’ kolaycılığından çıkıp “Ben klibin sanatsal kalitesine karşı değilim. Ancak klip, televizyonda yayınlanmaya uygun değil” diyerek ‘yasakçı’ olmakla ‘yayıncı’ olmak arasındaki farkı da ortaya koyması...

Yönetmen Xavier Dolan Kanadalı. Yani ABD’deki okul şiddetini bilen bir isim. Zaten buradan yola çıkmış, “Kardeşim bu klibe ‘şiddet içerikli’ diyenler ABD’deki silah lobilerinin şiddetini görmüyor mu?” diyor.

EKRANIN BİBER GAZI UZMANI KİM?
Deprem, sel, iş kazası... Başımıza bir iş gelince ‘uzmanını bul’ türü bir yayıncılık yapıyoruz. Biber gazı, ‘bir gün her vatandaşın tadacağı’ gündelik yaşam ritüeline

Yazının Devamı

TV KANALLARI TAKSİM’İ HANGİ AÇIDAN VERDİ?

3 Mayıs 2013

30 Nisan günü haber kanalları ve ana haber bültenlerinde Taksim görüntüleri vardı. TV kanalları bir gün öncesinden hazırlıklarını yapmış, haberlerini bu alandan geçmeye başlamıştı. Muhabirler etrafı dolaşıyor, izlenimlerini aktarıyor, konuklar ayaküstü kurulan stüdyolarda görüşlerini dile getiriyordu. Vali Mutlu’nun yaptığı basın toplantısı da veriliyordu. Hepsinin ortak bir noktası vardı; çekimler inşaat alanından meydana doğru yapılıyordu. Yani 30 Nisan akşamı televizyon haberleri izleyenlere verilen görüntüler “Kardeşim, her yer kum, çakıl, demir, bir de derin çukurlar mevcut; burada toplantı mı olur?” yargısını izleyicinin beynine bir güzel yerleştirdi.
Hatta CNN Türk’te canlı yayına katılan KESK Başkanı Lami Özgen, Saynur Tezel’e “İnşaat alanından çekim yapıyorsunuz. Örneğin Hill Otel’den yaptığınızda bambaşka bir görüntü çıkacak” eleştirisini yaptı. Bir gün önce ekranda bizler hemen hemen bütün kanallarda ‘Taksim, kutlama yapmaya müsait değil’ bilinçaltı çalışmasına maruz kaldık!

SURVIVOR YARIŞMACILARI OYUNCU SAYILIR MI?
Bu soruyu Fransa’daki bir ‘reality show’ programı için mahkemenin verdiği karadan sonra soruyorum. TF 1 kanalında yayınlanan, Türkçe’ye

Yazının Devamı

ABD’YE HİZMET EDEN SADIK KÖPEKLER

2 Mayıs 2013


Ne tesadüf Discovery Channel’da bu akşam ekrana gelecek iki yeni belgeselin kaynağı Afganistan. Bu ülke üzerine bir belgesel değil. Burada ‘bulunmak zorunda olan’ Amerikalıların hangi şartlar altında savaştıklarını anlatan iki yapım. ‘Muhteşem Köpekler’le (22.25) ilgili şu bilgi veriliyor tanıtım metninde: “Benzeri görülmemiş bir cesaret ve sadakatle savaş alanlarında ABD’ye hizmet eden bir grup muhteşem köpeğin hikayesi.”
Seyrederken etkilenmek mümkün olabilir ve “Vay be köpeklere bak” diyebilirsiniz. Ama hep aklın kenarında “Bunların orada hâlâ ne işi var?” diye sorduğunuzda, köpeklerin maharetleri, birden uçup gidebilir!
Diğer belgesel ‘Bomba İmha Ekibi Ölüm Yolunda’ (21.30). Askerlerin ve sivillerin güvenliği için dünyanın en sağlam araçlarıyla dolaşarak, bu bombaları bulup çıkaran ve bazen kendileri zarar gören iki bölüğü takip ediyor.
‘Heyecanla izleyeceğimiz’ bu belgeselde savaş alanındaki askerlerin karşılaştıkları ‘amansız gerçekler göz önüne’ de seriliyormuş. İki belgesel bu akşam arka arkaya.

NBA MAÇI MI, 1 MAYIS MI?
CNN Türk’te NBA maçı vardı saat 08.09 civarında açtığımda. İstanbul uzun yıllar sonra ‘OHAL hali’ yaşadı.

Yazının Devamı

MUHTEŞEM TEKLİF: “TEK YOLU VAR, DÜŞMÜŞ KADINI OYNA”

1 Mayıs 2013

Star’da, ‘Beni Affet’, hayata dair kalıcı önerilerde bulunuyor. ‘Herkesin kendisinden bir parça bulacağı aile dizisi’ olarak tanıtılan ‘Beni Affet’, haber bültenlerinin, adliye koridorlarındaki kavgaların, üçüncü sayfa ‘aile tipi cinayet’ haberlerinin nasıl hayata geçebileceğinin de ipuçlarını veriyor.
‘Aile dizisi’ denince akla ‘mutlu’lar kadar ‘mutsuz aileler’ de gelebilir. Aile sonuçta, kebap salonunun üst katı değildir sadece! Dizimiz oldukça gaddar bu konuda, fena halde öğütler veriyor. Nasıl mı? Handan’la Kenan arasındaki diyaloglar sanırım hayata dair dersleri içeriyor.



Handan, “Bir çuval inciri berbat ettin. Sevgi Teyze kapıma dayandı, ‘Oğluma iftira atma’ diye” sözleriyle Kenan’a çıkışır. (Burada araya girelim, Handan, Sevgi Teyze’nin oğlu Umut’la işi pişirmişti.) Kenan gülerek, “Ne iftirası, siz zaten yatmadınız mı?” der. Handan, “Ben bu pisliği nasıl temizleyeceğim, artık beni gelinleri olarak kabul edeler mi?” diye eski sevgilisinden kendisine yardım etmesini ister. Kenan bir tek öneride bulunur, “Ağzınla kuş tutsan istemezler seni. Senin tek bir yolun var o da kullanılmış kadınlık. Başka da yok, sen sıfırsın” diyerek durumun ne kadar vahim olduğunu

Yazının Devamı

BENİ KANDIRIYORSUN BARİ ALDATMA

30 Nisan 2013

Oturduğumda bazen bu hisse kapılıyorum. Daha çok ‘tartışma programlarında’... Biliyorum, tanıyorum, ne diyeceğini defalarca söylemiş ama yine karşımda. Yıllardır süregelen tartışmalara bakıyorum. O zamanlarda aynı şeyleri söyleyenlerin şimdi sustuğunu fakat oyunun başka oyuncularla devam ettiğini görüyorum.
Tanınmış olmak, popüler olmakla eşdeğerde bir resmi geçittir. Önümde o beyaz mı renkli mi neyin nesiyse, küçülürken ne kadar çok feryat ettiğini, ne kadar hırslı olduğunu görür gibi oluyorum. ‘Yeni bir dizimiz başlıyor’ tanıtımı geliyor. Sadece bir kere şöyle bir bakmak hikayeyi oyuncuları ele veriyor. Veriyor da tek başına kalıyorsun. Her dizinin tekrarı diyaloglar, seslendirmeler, müzikler, bakışlar... Bin defa versen izleyen gözlerden olmamak gibi bir boş durum.
Beğendim ve beğenmedim, en azından sayıyı azaltıyor ama yok etmiyor. Bu hoşa gitmeyecek bir durum değil. Beğendim, beğenmedim. Bir tane beğenilmeyen bir beğenilenin yerine geliyor. Ama artık hiç beğenmemek; çünkü sana beğenilmek adına yapılanların bir kandırmaca olduğunu hissetmek. Daha açıkçası kandırmacanın aldatma kalitesinin iyice yerlere serilmesini fark etmek. Bütün mesela burada.

BİR SPORLA DAHA

Yazının Devamı

TRT’DEN KÖTÜ SÜRPRİZ!

29 Nisan 2013

Aynen böyle oldu. Yakından tanıdığım bir aile 23 Nisan şenliklerine gelen ülkelerden birinin ekibinde yer alan minik öğrenciyi evlerinde konuk etti. Keyifli bir tatil düşü vardı. Ama olmadı. Çünkü küçük çocuk kaldığı süre içinde provalara gitmekten İzmir’i ancak gösteri günü görebildi! Peki neden böyle oldu? Gelmeden önce TRT, katılacak ülkelere hazırlayacakları gösterilerin 3 dakikayla sınırlı olduğunu söylemişti. Küçükler de hazırlıklarını buna göre yaptılar. Fakat bu gösteriye üç gün kala ‘gösteriler 3 dakika değil 1 dakika olacak’ dediler. Bu ne demekti? Tüm yapılan hazırlıkların çöpe atılıp yeniden koreografilerin yapılmasıydı. Hem gösteri hem de tatil yapmaya gelen küçükler, gece gündüz ‘bir dakikalık yeni gösterileri’ için çalışmaya başladılar. Zamana karşı yarıştılar ve sonunda bitap düştüler.
Bir de işin gösteri tarafı vardı sahnede. Gong çalıyor, ülkelerini temsilen çıkan küçükler gösterileri hızla bitirip iniyor, ardından bir başka ülke hızla sahneye gelip aynı zaman diliminde bitirip iniyordu. İki saat gibi bir sürede ‘hızlı bir şekilde’ 35’inci 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği bitti. Bu arada bizim tanıdık ailenin yanına gelen çocuk bu koşuşturma içinde

Yazının Devamı