SkyTürk’te ‘İzzet Paşa’ programının konuklarından biri Fatih Ürek’ti. Televizyona en çok çıkan isimlerden biri. Orkestrasıyla bir de şov hazırlamış. Bu arada entrümanların tümü ve vokalistlerin sesi yerindeydi. Sadece Fatih Ürek’in sesi duyulmuyordu. Öncelikle duyulması gereken kendisi oluyor. Neyse sohbet sırasında Ürek’in ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinde oynamak istediğinden söz açıldı. Kendisi “Evet” dedi. Ve oynamak istediği rolü söyledi; ‘Sümbül Ağa’. Valla şu an onu oynayan Selim Bayraktar’ın yanına kimse yaklaşamaz gibime geliyor.
Bilginer ve Kutman’lı dizi
Bu arada bir haber verdi, (eğlence dünyasının haber başlıklarından biri yani!) yeni dizi çekecekmiş. Haluk Bilginer ve Perran Kutman ekipte. Haluk Bilginer her an, her yerde karşımıza çıkıyor.
‘GÜLDÜR GÜLDÜR’ BU ÇARŞAMBA BAŞLIYOR
Ali Sunal, ekranda örnekleri az bir alanda yoğunlaştı. ‘Komedi tiyatro’ formatında önce ATV’de ‘5’er Beşer’ sonra, Star’da ‘İnsanlar Alemi’ni yaptı. Şimdi bu çarşamba Fox TV’de ‘zenginleştirilmiş ekibi’yle karşımızda. Okan Çabalar ve Erdem Yener yok. Yeni isimler geliyor. Doğa Rutkay, ekibe katılmış mesela. Nasıl olur göreceğiz. Bir tecrübe var sonuçta Ali Sunal’da. Senaryo iyi
Konu şu; TRT FM’in ‘benzeri olmayan’ marka müzik programı ‘Stüdyo FM’i kurum bitirmeye karar verdi. Yavuz Aydar ve Şebnem Savaşçı tam 34 yıl bu programı yaptı. Ve geçen 28 Aralık’ta son programlarını yaparak TRT’ye veda ettiler. Ben de yazdım “Bu program bitirilemez” diye. Kamuoyu oluştu. NTV Radyo, ‘Stüdyo FM’i yapmaları için ikiliyle anlaştı.
Ne olduysa ondan sonra oldu. İkili ilk programlarını 12 Şubat’ta yaptı. Ama logosuz ve o bildik jenerik müziği olmadan. Çünkü TRT, NTV?Radyo’ya programın kendisine ait olduğunu, ne ismini ne de jenerik müziğini kullanabileceklerini belirten bir faks çekmişti.
Programın adı şimdi ‘Stüdyo NTV’ oldu. Tabii ki ideali ‘Stüdyo FM’di.
TRT için bu kadar kıymetliyse program niye bitirdi? ‘Stüdyo FM’in turşusunu mu kuracaklar? Şimdi yeni birilerini bulup programı yaparlarsa şaşırmam! Olsun, sadece program ismi yetmiyor, onu yapanların imzaları da önemli.
AKASYALAR AÇARKEN; BAKIŞMAK MI SEVİŞMEK Mİ?
Kanal 7’de İkbal Gürpınar’ın sunduğu sabah programında konuk Pınar Altınok’tu. TSM örnekleri veriyordu. ‘Akasyalar Açarken’ eserini yorumladı. ‘Bakışırız göz göze’ dedi Altınok.
Birden evde tartışma başladı, iddia şuydu;
Aynı saatte oynanan Milan-Barcelona maçında bira marka-sının adı, G.Saray-Schalke 04 maçında sloganı kullanıldı.
Arsenal-Bayern Munih maçını (19 Şubat Salı) izlerken evde baktık, silme ‘Heineken bira’ reklamı vardı. Ee, adam sponsor. Tonla para vermiş, tabii ki reklamı çıkacak. Bizde, televizyonlarda bira reklamı yasak. Maç canlı yayınlanıyor. Herhangi bir teknik var mı anında buzlayacak. O da yok! Yani bal gibi adamlar bira reklamını yaptı, biz de izledik.
Şimdi RTÜK ne yapar? Hiçbir şey. NTV’ye alkollü içecekler durumundan ceza verebilir mi? Yayınlanan Şampiyonlar Ligi maçı. Şöyle bir haberi düşünün, “NTV’ye bira cezası. Şampiyonlar Ligi maçını yayınlayan kanal, sahadaki bira reklamları yüzünden ceza aldı.”
Daha önce yazdım, TRT 3’te milli takımın eski maç görüntüleri veriliyordu. 80’li yıllar. O zamanlar Efes’in reklam panoları sahada yerini alıyordu. TRT üşenmeyip, onları buzlamıştı ceza yerim korkusuyla. RTÜK, “Ne kadar geçmişe dönük böyle komik işlerle uğraşmıyoruz” dese de, bir korku sarmış durumda içimizi!
Adı yok ama kendisi var, yani gizli reklam!
‘O Ses Türkiye’nin galibi Ahmet Kaya oldu. Zaten finalde ‘Şafak Türküsü’nü söyleyen Mustafa Bozkurt’un birinci olmaması imkansızdı. Bu oylar Ahmet Kaya oylarıydı. Bu şarkı özel bir şarkıydı. Bekliyordum ve öyle oldu. Kendisi de söyledi “Kazanan Ahmet Kaya oldu” diye. Bundan sonra ne olur? Türkü barların vazgeçilmez isimlerinden biri olur Mustafa Bozkurt. Albüm de yapar ve belli oranda satar. Ama dediğim gibi türkü barlarda kesin iyi iş yapar. Bunu da küçümsek anlamında söylemiyorum. Oraları da çok sever ve zaman zaman giderim.
‘FIRILDAK AİLESİ’ BİR BAŞLANGIÇ
Aile bizden, konular bizden diye “Bizden olan bir animasyonumuz” var diye sevinmemiz lazım. Ben de biliyorum CNBC-E’de çok başarılı (hem teknik hem espri olarak) örnekleri yayınlanıyor, izliyoruz. Karşılaştırma yapmak işin kolay yolu. Kesip atabilirsin baştan. Şartlara, ülkeye ve de yayınlandığı kanala bakmak lazım. “Daha iyi bir teknoloji kullanıyoruz” diyen biri çıkar, yapar; o da yayınlanır biz de şapka çıkarırız. “Daha uçuk diyaloglara yer veririz” diyen çıkabilir, “Helal olsun bunu da yazabildiler” deriz.
Bunun dışında ‘Fırıldak Ailesi’ için iki şık kalıyor, “Ağabey bu iş olmadı, biz animasyon
Yaptığı sanal eylemleriyle ‘yerli gündemi’ sarstılar, onlar için “Robin Hood” diyenler oldu. Yaptıkları işin ‘devleti parçalamak olduğunu’ söyleyenler de... YÖK belgeleriyle üniversitelerin halini ortaya dökmeleriyle, galiba hepsinin ötesinde ‘alın size gerçekler’le belki de iddialara en çarpıcı cevabı vermiş oldular. Red Hack, 15 yıllık tarihinde ilk kez bir televizyon programına çıktı. Daha doğrusu orak çekiç bandanayla ağzı örtülü, kapişonlu bir görüntü ve ‘anlaşılmasın’ diye deforme bir ses. Stüdyodan gelen “Hep maskeli mi dolaşırsınız?” sorusuna “Bizim öyle maskelerimiz yok. Öyle bir şey olur mu?” cevabını vererek, bunun bir nevi saklanma yöntemi olduğunu belirtmiş oldular. Ulusal Kanal’ın ‘Ezber Bozanlar’ programında konuklar Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Haber Müdürü Barış Terkoğlu, ‘Red Hack’ kitabının yazarı gazeteci-yazar Orhan Gökdemir ve ‘Red’ filminin yönetmeni Mustafa Kenan Aybastı’ydı. Uzun bir programdı. Önemli sorulardan biri, Barış Pehlivan’dan geldi. Devletin bir ‘siber tim’ oluşturduğunu yani ‘siber bir savaşın’ olacağını, buna hazırlıklı olup olmadıklarını sordu. Red Hack sözcüsünün açıklaması enteresandı; “Bize kimse ulaşamaz” demiyorlardı.
Böyle oldu. Cumartesi akşamı ‘Hababam Sınıfı Uyanıyor’ filmini ‘çok izlenen zaman diliminde’ gösterdi. Film, kesik kesik gösterildi. ‘En çok gülünen bölümlerinden’ oluşan haliyle! Filmden çok, bir güldürü programı yayınlanıyor izlenimi vardı. Kendilerine göre ‘en komik sahneler’, yan yana getirilmişti. Bu hali TRT’nin işi mi yoksa, kopya onların eline böyle mi geçti, bilemem. Ekranda olan, ‘Hababam Sınıfı Uyanıyor’ değildi. Onun yeniden yorumlanmış haliydi ve bu gerçekten kara mizah bir durumdu.
KAYNANALAR, GERÇEKTEN UNUTULMAZ
Sevgili Tekin Akmansoy’u kaybettik. Bir rol bazen her şeydir. Öyle anılırsın, bilinirsin. Bu sanatçı için nasıl bir durumdur onu bilemem. ‘Nöri Kantar’, işte böyle bir karakterdi. Kanaltürk’teki ‘2. Sayfa’ya unutulmaz dizinin ‘Döndü’sü Defne Yalnız konuktu. Tekin Akmansoy’u ve ‘Kaynanalar’ günlerini anlattı. Şöhreti de anlattı; “Yolda giderken hâlâ tanınır olmak” diyerek. Bilmem ‘Kaynanalar’ dizisini oynatan bir kanal var mı? Bir daha hatırlatmak nasıl olur? Bir ‘nostalji dizi’ kanalı kurulsa nasıl olur?
MORFİN DEMEK AYIP MI?
Festival filmlerini gösteriyor Smart Fest. 2012 Berlin Film Festivali’nin ödüllü filmi ‘Barbara’ gösterildi cumartesi
Kanal D’nin yeni dizisi ‘Merhamet’in senaristleri, “Yemeğin sosunu bol koyalım” demişler. Dayamışlar acıyı, dayamışlar biberi, gözyaşını. “Sen her gün haberlerde dövülen ve sövülen kadınları, çocukları seyretmiyor musun” diye soracaklardır mutlaka. ‘Gerçeğin kendisi midir?’ yoksa, ‘Bu seyirciye vereceksiniz acıyı, sonu başı olmayacak, seyredecek diziyi’ yaklaşımı mı?
Bir kere “Ailece seyredelim” diyenlerin bir bölümünün çocukları odaya yolladığını biliyorum. Zaten ‘ailece dizi’ izlemek diye bir şey olamaz. Olmamalı. Veletin dizi seyretmeyle işi de olmamalı. Çocuk izleyemiyor diye şikayet edilecek hali yok ‘Merhamet’in. Oturup uğraşmışlar. Belli, gözyaşı her daim olacak. Sonra aşk acıları başlayacak. Sonra Narin’in hırsları ve iniş çıkışları...
Bütün mesele dozunu iyi ayarlamak. Birinci bölüm hızlı girdi. Kondisyonu ayarlama meselesi. Bir bakarsın iş baymış. Bugün için izlenir bir dizi olmuş. Kendim için değil millet için! Kaçıranlar için ilk bölüm bu gece tekrarlanıyor. (23.15)
Bu diziden bir yıldız çıkıyor
13 Şubat tarihli yazımda ‘Merhamet’ başlarken yazmıştım bunu. Narin’in küçüklüğünü oynayan Ceren Balıkçı için “İlk bölümün flaş ismi olacak” demişim.
TV dünyasında büyük kanallarının rekabeti kadar, başka bir mecrada rekabet yaşanıyor; çocuk kanalları. 17 çocuk kanalı yayında bugün. Peki neden bu kadar çocuk kanalı var?
Bugün çocukların reklam pastası 30-50 milyon dolar arasında. Ve giderek büyüyor. Bu kadar çok çocuk kanalı olan başka bir gelişmiş, gelişmekte olan ya da benzer kategorilere sokulabilecek hiçbir ülke bulunmuyor. Çocuk, bugün ebeveynlere beş basacak tüketim çılgınlığında ya da bir nevi saatli bomba. Ve ‘genç nüfusu’yla Türkiye’nin tartışmasız böyle bir hali var ve daha da büyüyor.
Disney Channel ve kardeşleri (Disney Junior, Disney XD) boşuna yayına başlamadı Türkiye’de. Cartoon Network, Nickelodeon’dan sonra 2011’de bu piyasayı keşfetti. Walt Disney Company CEO’sunun Türkiye ziyaretinde yaptığı; “4 gelişmiş pazardan (Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya) sonraki 10 ülkenin ilk sırasında Türkiye yer alıyor” yorumu sanırım sorunun cevabı. Yine Disney Company Türkiye Müdürü Sinan Ceylan’ın aynı zamanda Kıbrıs ve Yunanistan sorumlusu olmasının da nedeni bu.
Walt Disney’in Türkiye stratejisi
Disney Channel ‘reyting’ ölçümlerine girdiğini açıkladı. Bu işi Türkiye’de yapan TNS’nin sıralamasına giren üç çocuk