İlk yayınlandığında büyük ilgi gören ‘Popstar’ yarışmasının ardından 6 sezon ‘alaturka’ halini izledik, son iki sezon da ‘O Ses Türkiye’ ekrana geldi. Peki hangisinden ‘star’ çıktı? Ya da hangi finalistin adını hatırlıyoruz? Kaç albüm yaptılar, kaç müzik ödülü kazandılar?
Olan şu; finalistlerin müzikli mekânlardaki fiyatları arttı. Amaç buysa bir şey diyemem. Şimdi ‘Popstar Alaturka’ başlıyor. Bu yarışmadan bir tek Mehtap çıktı. Sanırım onun da gazinolarda fiyatı arttı, müşteri kalitesi, yaşam standardı yükseldi. Peki yeni yarışmadan yeni star çıkar mı? Hiç zannetmiyorum.
Yakında Star’da başlayacak ‘Popstar 2013’ün jürisi...
Jenifer; ilk pop star birincisi
Fransa’dan bir örnek; Jenifer. 2002 yılında yapılan ‘Star Academy’ yarışmasının birincisi. O tarihten bugüne yaptıklarına bir bakalım; 5 albüm yapmış. MTV Europe Müzik Ödülü (2004) ve NRJ Müzik Ödülü (2003 ve 2011) almış. Bir müzisyen için önemli olan nedir? Konser. 2002-2003 arasında 87 konser, 2004-2005 yıllarında 73 konser, 2008’de 90 konser, 2011’de 54 konser ve bu yıl şu ana kadar 16 konser. Bunlar albüm turneleri oluyor dikkatinizi çekerim!
Ha, ben bizde de bu ‘boyutta’ olsun demiyorum. Bizde zaten
Ana haber bültenleri, çok izlenen televizyonların ‘reyting’ rekabetinin yaşandığı alan. Rahmetli Mehmet Ali Birand, Uğur Dündar ve Ali Kırca arasındaki ‘gizli çekişme’, uzun yıllar her akşam yaşandı. Geçen salı akşamı rastladım. Haber bülteni rekabetinde kadınlar vardı. Kanal D’de Anakara’da olduğu için ana haberi sunamayan (Nazlı Öztarhan da Ankara’daydı ama o haberi sundu!) Serdar Cebe’nin yerinde Gözde Atasoy (kendisi hafta sonu haberlerini sunuyor), Show TV’de Ali Kırca’nın yerinde Tuba Atav vardı. Star’ın bültenini Nazlı Öztarhan, Fox’unkini Nazlı Tolga sunuyordu. Bir düzeltme yapayım; geçen yıllarda tablo şöyleydi; Mehmet Ali Birand, Ali Kırca ve Uğur Dündar’ın karşısında tek başına Nazlı Tolga vardı. Uğur Dündar Star’dan ayrıldıktan sonra (daha doğrusu ayrılmaya mecbur edildikten sonra!) hafta sonu haberlerini sunan Nazlı Öztarhan, ana habere geçti. ATV ana haber bülteninde Cem Öğretir, zaman içinde kendini kabul ettirdi, yavaş yavaş yükselişe geçti.
Haberler Tuba Atav’a emanet
Normal olarak Ali Kırca’nın günüydü salı günü. Sordum Show TV’ye “Ali Kırca yurt dışında olduğu için haberleri Tuba Atav sundu” cevabı geldi. Bu durumda ilginç tabii ki.
Salı
ATV yeni dizisi ‘Tozlu Yollar’ın fragmanlarını döndürdü döndürdü, nihayet ilk bölümü yayınladı. Peki ilk intiba nasıl? Kıraç yeni bir albüm yapmış, üzerine klip çekmişler gibi mi desem; bir zengin düğününün bahçesindeki çitleri atlayıp bizlere bir şeyler anlatmaya çalışıyor mu desem; tedirgin bakışların donup kaldığı kareler mi desem... ‘Yol’ lafı zaten uzun bitmeyen hikayelerin işareti oluyor. ‘Tozu’na gelince; yutmamış olanımız var mı? Her kişi kendi meşrebinde nasibini almıştır.
Bu dizinin yolundaki toz abartılı olabilir, bunu da anlarım. İlk izlenimlerin haklı karmaşasının ayıklanıp, bizlere sunulması gerekiyor. Yoksa dizi her bölüm, toz yutmanın heyecanıyla ayakta kalacak diye düşünüyorlarsa, yanılma payının yüksek olduğunu söyleyebilirim.
Bihter’in (Beren Saat) bir müziği vardı. Böyle bakmadan önce o, zaten başlamış olurdu.
DİZİ MÜZİKLERİ; SEYİRCİNİN BOYNUNA TAKILMIŞ BİR TASMA
Kıraç’tan bahsedince, dizilerin vazgeçilmezi müziklerine, bir kere daha eğilmek istedim. Zaman zaman bu konuda yazdıklarımın ortak paydası; haddinden fazla müzik yapıyor.
Dizilerde müzik, seyircinin boynuna takılmış tasma. Biraz dikkat dağılıyor, çekeceksin tasmayı (yani vereceksin
Lig TV’nin görüntüleri sadece ve sadece TRT’de. Kim haklı, kim haksız bilemem. Bildiğim, görüntü olmayınca çok özel günlerde futbol programlarının hayali pozisyon konuşmaları. Bu senenin en çarpıcı örneğini geçen hafta Fenerbahçe-Bursaspor maçında yaşadık. Meireles’in attığı gol üzerine çeşitlemeler.
Erman Hoca topu eline aldı
‘Telegol’ bu konuda hep şikayet ediyor. ‘Bize görüntü vermiyorlar’ ifadesi değişik zamanlarda programda konuşulur. Sonra da unutulur. Ama bu sefer üstü örtülecek bir durum yoktu. Pozisyon üzerine uzun uzun konuşmak gerekiyordu. Görüntüyü kendileri, kendi ekranlarında görüyorlar. “Serhat kardeşimiz geriye geriye. VTR’ci arkadaş geriye alamıyor mu?” diye söyleniyorlar. Erman Toroğlu, Ziya Kaptan, Gökmen Özdenak ve Kaya Çilingiroğlu kendilerini kaptırmışlar. Öyleydi, böyleydi. Sonunda Erman Hoca aldı topu eline Özdenak’ı da kaldırıp, golün neden sayılmaması gerektiğini anlatmaya başladı. Ama biz uzun bir süre onların neyi nasıl seyrettiğini bilmeden sadece görüntülerini izledik. Biz de görelim o zaman! Buna bir şekilde artık çözüm bulmak zorundalar.
Eski maç görüntüsü üzerine yeni yorum
Kadın evinin kadınıdır. Temizlik başlıca yeteneğidir. Onun için ‘temizlik yarışması’na katılır ve yarışır. Hatta bu yarışmayı kazanmak için elalemin ‘içine edilmiş’ evine gidip dahi temizlik yapar. Samanyolu TV kanalının ‘yarışması’ aslında özetle bunu anlatıyor.
‘Evim Evim Temiz Evim’ kendi sloganı içinde doğru ama yarışmaya dönünce bir nevi kadını ‘zeka özürlü’ hale sokuyor. Ha, bundan mutlu mu kadınlar? Yarışmaya katılıp bu ‘eziyeti’ çektiklerine göre durumlarından şikayetçi oldukları söylenemez.
Bir ev bulunuyor. Altı üstüne getiriliyor. Sonra temizliği yapacak yarışmacı ve ona oy verecek diğer kadınları bu eve doluşuyor.
Mesela son izlediğimde Berrak Hanım hayatında adımını atmayacağı bu eve gelip temizliğe başlar. Salonun bir köşesinde sandalyeler üzerine tünemiş jüri üyeleri de ekranda yapılan temizliği izlemektedir. Diyeceksiniz ki “Sanki sen hiç bilmiyorsun, kadınların temizlik dedikodularını. Ee, işte ne güzel biz de bunu ekrana taşıdık.”
Bu doğru. İki açıdan bakmak lazım konuya. Kendi komşu dedikoduları içinde olan; bir de, topluca bunların ekrana yansıması. Teyzeler, ablalar karizmalarını çizdiriyor da denilebilir.
‘Kadının yerinin ev ve
Ben farkını bilmiyordum, öğrendim tesettürlü gelin makyajının. Konu mankeni, iki tesettürlü makyaj uzmanı tarafından süsleniyor ve ‘kapanmaya’ başlıyor. Kanal 7’de ‘İkbal’le Hayatın İçinden’ programında seyrettik. TV’nin toplumun aynası olduğu yolunda iddialar da vardır. Bu görüntü gerçekti ve orada kurgulanmış bir sahne değildi. Soba dumanı kokan mahallelerin kızlarının gelinlik heyecan- larında böyle makyajlar vardı.
Ağır makyaj yakışmaz
Açılışı İkbal Hanım yapıyor. Gelin makyajının önemini anlatıyor. Abartılı yapıldığından bahsediyor. Tesettürlü gelin makyajınınsa buna engel olduğunu belirtiyor; “Hele hele tesettürlü biriyse çok ağır makyaj hiç yakışmıyor” dedikten sonra günün olayına geçiyor. Güzellik uzmanı Hayrünnisa Erkoyuncu ve yardımcısı geliyor. Baktım kendi sitelerine, bilinen, tanınan sanırım işleri de çok iyi giden insanlar. Her şey Nişantaşı sosyetesinin güzellik salonlarından geçmiyor. ‘Muhafazakâr sosyetenin’ de icabında botoks, masaj, makyaj gibi ihtiyacı var. Ve konu mankenimiz ‘daha henüz kapanmamış’ haliyle oturuyor makyaj sandalyesine...
Tesettür makyajı; Fresh&Soft
Ali Sürmeli, eski sevgilisi Sultan Ertuğrul’un, oynadığı tiyatro oyunundan sonra yanına gidip kafasına yumurta fırlatmasıyla (ya da kimine göre vurma eylemini de gerçekleştirerek) gündemde... A Haber’de ‘Jurnal’ programına konuk oldu. İzlediğim kadarıyla yaptığından hoşnut olmayan ama bu hoşnutsuzluktan da bir şekilde fazla rahatsızlık duymayan bir görüntü sergiledi. Bu iş bir şekilde mahkemede biter. Sonra? Ali Sürmeli’nin “37 yıllık sahne hayatımdan sonra kendi dünyama çekilmeye karar verdim” dediği kendi yalnızlığıyla unutulur gider.
Ah bu ‘Kurtlar Vadisi’!
Ona karşı eleştiriler hep “Zaten ‘Kurtlar Vadisi’ndeki rolü onu fena halde etkiledi” sözüyle başlıyor. Elinde sustalıyla Zaza Dayı hali karşımıza çıkıyor. Programın sunucusu Şirin Sever de bir yerde bu soruyu sordu: “Kurtlar Vadisi’ ne kattı sizin oyunculuğunuza? Memnun muydunuz?”
Ali Sürmeli, “Bakın ben size sevgiden saygıdan, bu soruları cevaplamak istemeyeceğim bir köşeye çekildim” cevabını verdi. “Neden ondan da mı memnun değildiniz?” diye ısrarlı soruya Sürmeli, “Memnun değilim çünkü gerçekten gazeteci diyemeyeceğim üslup, fotoğraf.” (Bu arada stüdyoda kendisiyle ilgili yer alan, elinde
Efendim Fox için çekilen yeni bir dizi ‘Aşk Hikayesi’... Kore yapımı ‘I’m Sorry I Love You’ (Mianhada, Saranghanda) dizisinden uyarlandı. Özetle ‘tüm Asya’yı ağlatan’ dizi olarak biliniyor. Karşılıksız aşklar, evlatlık verilmiş çocuklar, aşkın en saf haliyle (yani en cozutmuş hali diyelim!) seyircinin mendilsiz bir bölümü geçirmediği dizi. Koreli oyuncuların çok başarılı olduğu, özellikle ağlama konusunda olağanüstü etkileyici sahneler çektikleri söyleniyor.
Başrol karakteri Moo-Hyuk, zaten tek başına diziyi alıp götürüyormuş. Çekildiği 2004’te tüm ödülleri toplamış bir dizi. Peki bizdeki uyarlaması ne olacak?
‘Aşk Hikayesi’nde Seçkin Özdemir ve Damla Sönmez başrolde.
Kore dizisi ‘I’m Sorry I Love You’da Moo Hyuk veEun Chae karakterleri Asya ülkelerinde piyasadamendil bırakmadı.
Moo-Hyuk oldu, Korkut Ali
‘Genç bir adamın; annesini arayan Korkut Ali’nin hikayesi’ olarak tercümesi yapılmış dizinin. ‘İlk bakışta aşk çok anlatıldı biz son bakışta aşkı anlatıyoruz’ bir başka önemli mesaj! Başrolde ‘yeni yakışıklımız’ olarak adlandırılan Seçkin Özdemir var. Onunla ilgili yorumların özeti şu: “Çok yakışıklı!”