‘Kötü Yol’ dizisi, ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ dizisinin yerine geldi. Ama bir türlü ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’nin yerini alamadı. Amaç buydu çünkü.
Okurum Emine Gün, uzun bir yorum yazmış bu konuda. Kadın gözüyle bu iki dizinin ana karakterlerine bakış açısından da mesajı önemli:
“Dizi kötüdür demiyorum. Ama hala aynı sorunun olduğunu düşünüyorum” diye girmiş sayın Gün. Peki nedir o sorun? Devam ediyor Emine Hanım; “Dizi bu kadar ilerledi hala Nuran her türlü hakaret sözünü eden Reşat’a ‘iyi adam’ diyor.” Okurum, yeni dizilerin yeni kadın karaterlerinin farklı yorumlar içinde olduklarının altını çiziyor:
“Kayıp Şehir’de Gökçe Bahadır’ın oynadığı kadına bakın. Daha ilk bölümde evine gelip tespihini cebinden çıkarıp, koltuğa yayılarak oturan alt kat komşusuna anında ayarı verebildi. Ama 7 bölümdür artık yaptıkları ayyuka çıkan Reşat için, Nuran’a bir basit ‘Ya sen nasıl bana bu kadar hakaret ediyorsun” dedirtmiyorlar?”
Emine Hanım bir de ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’yle karşılaştırma yapıyor: “İki yıl boyunca bir kadının nasıl erkek egemenliğinde mağdur edildiğini, o mağduriyeti hem erkek, hem de başka kadınların nasıl sürekli devam ettirdiğini anlatmaya çalıştılar. Yani hiçbir şey
Acun Ilıcalı’nın gidişi, Show TV’ye bu programı yaptırdı. İyi ki de yaptırdı. ‘Yeteneğin profesyonellerini’ görme şansını elde ettik. Ha reytingi ne olur, onu bilemem. Türk halkının zevkine bırakıyorum! Analar, babalar oturtsun çocuklarını, yetenek nasıl bir şey seyrettirsinler. Geçen haftada yazdım. Acun’un programı bizim kapasitemizi gösteriyor. Ve içlerinde gerçekten Show’daki şovun yeteneklerine ulaşan isimler var. Eksik birikim, çalışma ve para kazanacak iş bulabilmek. Bu yarışmadan çıkan kaç kişi bugün piyasada? Saba Tümer taklitte yeteneği olan Sefa Doğanay’ı yanına aldı. Sefa kardeşimiz de işte ‘Bülent Ersoy sınırı’nı aşamazsa (yani sadece taklitle kalırsa demek istiyorum!) kaybolur gider. Acun Ilıcalı’nın bu programda önemli yetenekleri bir araya getireceği bir kumpanya kurma projesi vardı. Mesela bu hayata geçerse işin rengi değişir.
Gelelim ‘En Büyük Show’a. Malzeme yabancı. Yerli olanı sunumu. İşte sorun da burada başlıyor. Sunucu farkı yani. Biri ‘bu işi yıllardır yapan profesyonel şov sunucusu’. Şov programı sunmak ayrı bir yetenek ve tecrübe ister. “Ağzı laf yapıyor, eh sabah program da sunuyor, o zaman altında kalkar”la iş olmuyor.
‘Private Practice’ yerli versiyonu ‘Merhaba Hayat’ önümüzdeki salı günü yayına başlıyor. Özetle ‘doktorculuk’ oynayan bir dizi. Tıpla aşk karışık ilişkiler mevcut. ‘3. sezon bitti birbiriyle yatmayan kalmadı’ diye not düşülmüş orjinalini izleyenler arasında. Tıbbi durumlarsa, çocuğu olmayan çiftlere ‘değişik öneriler’ yada “Kızımızın kızlık zarın ne durumda?” gibi başlıkları içerdiği yolunda notlar var. Ve aslında, dizinin izlenmesinde en büyük rolü Kate Walsh üstlenmekte. Yani Dr. Adison Montgomery. Bu rolü Vahide Gördüm oynayacak. Walsh için ‘seksi hanım’ diyorlar. Sanırım bu dizi ‘Türkiye’ ye uyarlanmış haliyle bu açıdan da orijinalinden ayrılacak. Hikayelerin Türk kültürüne ve yaşam biçimine uygun olacağı yönünde görüş bildirmiş Fox TV Genel Müdürü Pietro Vicari. Üç aşağı beş yukarı dizilerde ‘kültürler ortak temaları’ merak eder!
Med Yapım uyarlamalarda’ ‘Umutsuz Ev Kadınıları’yla aslında iyi bir tecrübe yaşadı. Bir de ‘doktor hikayeleri’nde de ellerinde önemli bir veri var; Doktorlar. Hala tekrarı en çok izlenen dizilerin başında geliyor. Eh aynı hikayeleri tekrardan yeni karakterler içinde bizlere sunmaları şaşırtıcı olmaz.
M.UNITED - GALATASARAY MAÇI GS TV’DEN
BBC yeni genel müdürünü seçti: George Entwiste. Bir ayrıntı dikkatimi çekti. Adam, 1989’da BBC’ye stajyer olarak girmiş. Genel müdür olmadan önceki son görevi, görsel haber direktörlüğüymüş. Yani 23 yıldır bu kurumda çalışmış. Bizim TRT’nin genel müdürlerine baktım. Şöyle bir durum ortaya çıkıyor:
Öztrak avukattı
TRT’nin adı en çok hatırlanan genel müdürlerinden Adnan Öztrak A.Ü. Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra İçişleri Bakanlığı’nda maiyet memurluğu, nahiye müdürlüğü, kaymakamlık vs. gibi görevlerde çalıştıktan sonra bürokrasiden ayrılıp serbest avukatlık yapmaya başladı. 1964 yılında TRT genel müdürü oldu. Yani hiç TRT’de çalışmadı (1964 - 1971).
Musa Öğün askerdi
Ondan sonra malum 12 Mart dönemi! Musa Öğün geldi TRT’ye. Kendisi askerdi! (1971- 1973). Sonra kısa bir dönem İsmail Cem genel müdür oldu. Gazeteci kökenliydi. Ama o da TRT’de hiç çalışmadı.
Yeni bir yarışmayla tanışacak Türkiye, çok yakında. Büyük ödül 1 milyon TL olacak. Bugüne kadar televizyonlarda yayınlanan yarışmalarda verilen en büyük para olacak bu. Daha önceki yarışmalarda ‘en büyük para ödülü’ bir türlü verilemiyordu. Yeni yarışmanın farkı şu: Bu para mutlaka yarışmada birinci olana verilecek. Show TV’de yayınlanacak yarışmanın en büyük özelliği, tüm Türkiye’nin yarışmaya katılma şansının olması!
10 bin sorunun yer aldığı kitapçık dağıtılacak
Yarışmanın adı henüz belli değil. Endemol imzalı bir format. Türkiye çapında gerçekleşecek. 10 - 15 bin arasında soru ve cevaplarının yer aldığı bir kitapçık hazırlanıyor. Peki nasıl dağıtılacak? Eh, burası da ilginç olabilir! Kitapçığın nasıl dağıtılacağı konusunda karar verilemedi. Mevcut internet ortamında mı yoksa, bir gazete aracılığıyla mi dağıtılacağı net değil. Bir gazete eşliğinde dağıtılırsa, tirajı nasıl da alır götürür! Bunun için kitapçığın dağıtımı bile büyük ses getirecek.
Kitapçığı edinen her Türk vatandaşı
‘1 milyon’ hayaliyle oturup bu sorulara çalışacak! Türkiye’ nin gelmiş geçmiş en büyük ‘sınavı’ da denebilir yarışma için. Peki kitapçığı edinenler bir güzel çalıştıktan sonra ne yapacak?
Sabah programlarında sunucularımız, gazeteleri önlerine alır, başlıkları içerikleri okumaya başlar. Bu, haber kanallarıyla sınırlı değil. Hemen hemen o saatte yayında olan tüm kanallar bu işi yapar.
Peki, gazete seçimlerinde kıstas ne olmalı? Etki alanı, satış tirajı, ‘haberleri’ daha yakın gelenler göz önüne alınabilir...
Bu konuda ‘en tarafsız’ olması gereken kanal, TRT’dir. TRT Haber’i bir izleyin, hangi gazeteler seçiliyor, görün. Sevsen de sevmesen de kamu televizyonuysan okuyacaksın.
Daha önce bu konuyu burada dile getirmiştim. Özel televizyonlar için “İstediğim gazeteyi okurum sana ne” tavrı karşısında söylenecek bir laf yok. Ama bir televizyon kanalı, “İşte kardeşim istenildiği zaman nasıl da oluyormuş” dedirtiyor. Bu kanal, Habertürk. ‘Zafer Arapkirli ile Gün Başlıyor’da Aydınlık’ tan Akit’e kadar tüm gazete manşetleri veriliyor. Mesela hiçbir ‘merkez medya haber kanalı’nda Birgün gazetesinin esamesi okunmaz. Okunacaksa işte kıstas böyle olmalı. Yani olabiliyormuş.
SUNUCULARIN TV’DE PAZARLAMA YAPMASI
Kanal 7’de sabah pazarlama saati var. Baktım İkbal Gürpınar ekranda. Bir cilt bakım setinin tanıtımını yapıyor. Kendisinin kullandığını, ‘yararlı’ olmasa
Şöyle örnek vereyim; Mesut Yar, haftanın beş günü sohbet programı yapıyor. Her akşam dizi oyuncularından üçünü ağırlasa bir yılı rahat çıkarır. Hatta daha sonrasını da. Kabaca bir hesapla şöyle bir durum ortaya çıkıyor: Kış döneminde yayınlanan yerli dizi sayısı 90-100 arasında. Bir dizide, figüranlar hariç öne çıkan başrol ve yardımcı oyuncuların ortalaması, dizi başına 10-15 isim arasında. 15 dizi üzerinden hesaplasak ve ortalama oyuncu sayısını 12 olarak belirlesek, şu an piyasadaki oyuncu sayısı bin 140 gibi rakam ortaya çıkıyor. Ve her bir isim, kendini pazarlamak için büyük bir çaba içinde.
Basında en çok dizi oyuncularına haber yapılıyor
Böyle desem yanlış olmaz. Geçen ağustosta yani ‘ölü sezonda’ basında dizilerle ilgili (ki büyük çoğunluğu oyuncularıyla ilgili) 3 bin 160 haber yapıldı. (Kaynak: İnterpress Ajansı)
Nasıl rakam ama? Yukarıdaki ara başlığı doğrulayan bir rakam olduğunu düşünüyorum. Yeni sezonla birlikte bu rakamın daha da artacağını söyleyebilirim. Bu döngü giderek artacak.
‘Dizide oynamak’ genç kuşağın hayali. Oyunculuk ‘sanatsal’ tarafından çok, aslında şan ve şöhretiyle cazip hale geliyor. Şan ve şöhret, televizyonla ‘anlık bir olay’
Caner Erdem imzalı ‘En Büyük Show’, Show TV’ nin yeni programı. Kanalın bugüne kadar iç yapımları başarılı oldu. İzlenme oranı olarak söylüyorum. Bir çoğu tarzım değil, o ayrı. Ama Caner Erdem kanalın her zaman kurtarıcısı oldu. Acun gidince yerine bir şeylerin yapılması gerekiyordu. İllüzyon ve sihir ağırlıklı bir şov ‘En Büyük Show’. Yurt dışında bu işleri yapan hem de çeşit çeşit çok isim var. Öyle pahalı da değil. Bir çok organizasyon için getiriliyorlar. Anlaşılan ‘En Büyük Show’ da bunu yapıyor ve yapacak. Bu ‘eğlence çeşidini’ genişlettikleri ve bir kurgu içinde verdiklerinde program tutar. Ama şu haliyle dağınık. Sunumu yerli, aktörleri yabancı. Bir bütünlük yok. Şov programı gerçekten ayrı bir iş. “Görüntüsü iyi” ya da “İyi konuşuyor” demek, yeterli olmuyor. Hakan Akkaya’yla İvana Sert, ‘Bugün Ne Giysem’ de götürüyor. Ama o ayrı, bu ayrı. Çağla Şıkel eklenmiş. O da yetmiyor işte. Masa koymuşlar. Hepsinde içecek yiyecek olacak. Önde ünlü konuklar da mevcut, arkaya gittikçe masalar boş. Küçük ayrıntı ama önemli. Siyah örtü ne kadar doğru? RAI şovları var. Geçişler nasıl oluyor vs. bakmak, izlemek lazım.
Acun’la karşılaştırmamak lazım
Acun Ilıcalı’nın yaptığı,