Pazar sabahı... “Bir gezineyim” dedim televizyonlarda. Sabahın erken saatlerindeki notlar:
Bu kız kim, arkadaşım?
Eski Türk filmleri kesinlikle ‘kült’. Türkmax’ta ‘Babasının Oğlu’ filminde Cüneyt Abi garip oğluyla aynı evde yaşıyor. Çocuk bir kızın resmini görüyor. “Bu kız kim?” diye soruyor. Cüneyt Abi “Arkadaşım” diyor. Çocuk soruyor, “Evlenecek misin?” Cüneyt Abi cevaplıyor, “Nayırr!” O zaman o kızın resminin evde işi ne? Her arkadaşın resmi evde olsa... Türk filmi senaryosu. Ve gerçekten muhteşem!
60’lı yıllarda erotik kopya çekme sahnesi
Bu konular pek konuşulmaz. Hatta ‘gizlidir’. Peki doğru bilgi nereden alınır? Tabii ki kanallara teknoloji satanlardan. 2010-011 yıllarında yatırım yapan kanallar şöyle sıralanıyor:
1. TRT: Yeni kanallar açtı ve HD’ ye yatırım yaptı.
2. TV8: Yeni binaya taşındı, eskiyen ekipmanlar yenilendi.
3. ATV: Yeni bina, eskiyen ekipman değişti, yeni kanallar açıldı.
4. SHOW TV: Yeni binaya geçti.
5. NTV: Yeni yatırım planları var.
6. KANAL 24: Yeni binaya taşındı.
Bizim televizyon dünyasında sık rastlanan olaylar yaşanıyor: Adam dizide oynar, aynı zamanda program sunar. İki dizide birden farklı kanallarda oynar. Şimdi buna bir yenisi eklendi; Süheyl ve Behzat Uygur kardeşler. Klasik bir sıfat vardır ‘televizyonların vazgeçemediği isimler’ diye... Tam da buna uyuyor Uygurlar. ATV’de yarışma, TV8’ de ‘tiyatroyla şov’ karışımı bir programda izleyeceğiz onları. ‘Benimle Oynar mısın?’ anlatılanlara göre, klasikleşmiş tiyatro metinlerinin gündemle buluşması. Yani ‘Othello’nun cep telefonuyla dolaşması gibi. Daha doğrusu, izleyip göreceğiz.
Bu arada kulağıma gelen, TV8’deki programı burada gençlik kanalı projesinin başındaki Okan Bayülgen istemiş. Kaset teslim proje. Hepimiz ekranda izleyeceğiz ilk defa.
GENÇLİK KANALI NE ZAMAN BAŞLIYOR?
TV8’in iki yeni kanal projesi var; Okan Bayülgen ve ekibinin yaratacağı gençlik kanalıyla bir pazarlama kanalı. Pazarlama kanalının yeri belli. TV8’in eski yeri; Fulya.
Peki Okan’ın kanalı ne durumda? Sonbahara hazır olacağı yönünde bilgiler aldım. Okan Bayülgen aslında ilk denemelerini ‘Yalanımı Sevsinler’ ile Nihal Yalçın ve Özgür Çakıt, ‘Paranoyak’ ile Serhat Mustafa Kılıç ile yine TV8’de
Ödülün adı böyleydi. 25 spor yazarına verildi. 70-90 yaş aralığında. Babam Doğan Koloğlu da ödül aldı. Şişli Belediyesi ile TSYD düzenlemiş. Babam gidemedi, ödülünü bana verdiler. Onun adına ilk defa bir ödül aldım.
Bütün ödüllerini hep kendisi aldı. Odası onlarla dolu. Şimdi geçmişle gelecek arasında tatlı bir rüyada. Keyfi yerinde. Baktım salonda; ‘küçüktüm ufacıktım top oynadım acıktım’ yaşlarında hemen hemen hepsinin başımı okşadığı, kurşun kokulu gazetelerde haytalık yaptığım günlerin insanları var. Ya da Basınköy’den başlayıp Basın Sitesi’ne kadar giden mahalle yolculuklarında komşumuz.
Coşkun Ağabey (Özarı) ağır hasta. Oğlu Murat onun adına gelmiş ödülü almak için. Galatasaray Adası’nda (Şimdi buzz olan!) koştururduk, Coşkun Ağabey’in kral günleriydi. Ya Halit Kıvanç Ağabey... Esentepe’de otururlardı oğlu Ümit’in de oynadığı futbol takımı vardı, onlara maç yapmaya gitmiştik. Necmi Ağabey (Tanyolaç), Basınköy’den komşumuz, kızı Nedret’le gelmiş. Biz o zamanlar bisikletlerle gezerdik, daha otlar betona dönmemişti.
Ve daha kimler kimler... Her şey ama her şey, hikaye. Keyifli bir meslek, gaddar bir meslek, onurla onursuzluğun en keskin yaşandığı meslek, atılıp satılan
İlk defa karşılaşmak tazedir. ‘Survivor’ üzerine çok yazıldı çizildi. Dedikoduları sayfa, sayfa yapılıyor. Bir oyun kuşkusuz oynanan. Biz izleyenler için öyle. Dedim ya ilk defa karşılaşınca bir Robinson hikayesinin yazılmadığını, bir ‘Hollywood Tarzan’ filminin çekilmediğini anlayorsunuz. ‘Survivor’ bir eğlence değil. Taş devrinde yaşamak da değil. Hayatın zorluklarıyla uğraşmak hiç değil. Bütün o gün ve saate kadar olan yaşadıklarını ensesinden tutup çekmek gibi bir şey. Sudan çıkmış balık ya da gerçekle yüzleşmek. Haa, bilmem onlar kendi aralarında oyun mu oynuyorlar, yönlendiriliyorlar mı?
Ben vizörün bana sunduğu görüntülerden bakıyorum. Haklıyım, sonuçta bu bir televizyon programı. Tepegöz kameranın beni götürdüğü yere giderim.
Anneler, ablalar, çok yakın arkadaşlar çıkageldi son bölümde. Sürprizdi. Işınlanmış gibi. Oyunun bir parçasıydı. Kan-ter içinde, güneşin kösele yaptığı derilerin, tuz kokusuna alışmış bir günü, “Size sevdiklerinizi uçakla getirdik” dediler. Kumsalda bezlerle örtülü tahta iskelenin arasından tek tek çıktı anneler, kardeşler, arkadaşlar. Çok izlenen bir yarışmanın hafifliği hiç değildi. “Nihat yarışmayı kazanamadı gözyaşları içinde arkadaşına
Televizyonun yayıncı ayağı karşısında izleyici gelecekte ağırlığını koyacak. Bizde “Günde iki dizi veririm, otur izle” mantığıyla yayıncılık yapılıyor. Yayıncılar kendilerini çok akıllı zannediyor. Ama içten içe izleyici profilinde bir değişim var. Çünkü yayıncının ‘buyurgan bir anlayışı’ hüküm sürdürdüğü oranda karşı taraftaki izleyici, kendi izlemek istediği televizyonu mutlaka kuracak.
Konuşulan ‘geleceğin televizyonu’ projelerinden biri ‘playlist TV’ olayı. Yani kendi programlarını kendin yapacaksınız. Sizin bir yayın akışınız olacak. Birçok TV kanalından seçeceksiniz o programları. Bunu internet ortamında sunabileceksiniz. Yaptığınız ‘playlist’ler başkaları tarafından tutulunca, bu iş ticarete dökülecek. Kanallar kendi programlarının, filmlerinin listenize alması için belki de para ödeyecek. Bu kişisel olmaktan çıkıp ciddi ekiplerden oluşan internet üzeri yapılara dönüşebilecek.
Meraklıları için reklamlar da olacak
Reklamlar bitmeyecek, hani o çok sıkıldığımız. Hatta bu ‘playlist’ yayıncılığın içinde ‘reklamlı olan programlar’ da olacak. Meraklıları için. Reklam izlemek isteyenler de yok değil. 50 yıldan önce olabilir deniliyor. Bu ‘kendi kanalını kendin yap’la
Bu ‘Pişti’ kendi içinde olay oldu. ‘Pişti’ bir format oldu neredeyse. Hikayesi 2006’ya dayanır. O yıllar Hülya Avşar, Reha Muhtar, Demet Akbağ ve Metin Uca bu işe başlamışlardı. Metin Uca ayrıldı. Onlar bir süre devam etti. Hesapta ‘şan şöhret sahibi ama halktan uzak’ zannedilenlerin nasıl da gündelik olaylara hakim oldukları üzerine kurulu bir program özetle. Eh işte, biraz idare etti, sonra yok oldu.
Metin Uca’nın böyle bir proje için uğraştığı kulağıma gelmişti. Fakat Gani Müjde anlaşılan hızlı çıktı. Haa bu arada Metin Uca’nın Star’ı ziyaret ettiğini biliyorum. Tabii bunu konuştular mı, konuşmadılar mı bilemem, yani ortada bir ‘Pişti’ durumu var mı yok mu?
Şimdi ‘Pişti’de Şafak Sezer ve Özlem Tekin olacak. Gani Müjde de katılacak hem de durumu idare edecek. Bu tarz buluşmaların tek formülü vardır; yanımdakiyle sokakta yan yana yürüyebilir miyim? Ya da, hayatımın bir anında karşılaşsam bizim sohbet devam eder mi? Şafak Sezer’le Özlem Tekin’i göreceğiz. Bakın küçük ayrıntılar önemlidir. Sonra “Söylemedi” demeyin. Bir de işin mizah yanı var; siyaset konusunda hele... Hani evde haberlerde bir lider çıkınca nasıl konuşuruz, (küfür vs.den bahsetmiyorum tabii), nasıl
Eksik gedik olabilir. Şöyle bir turladım kanalları 19 Mayıs günü. Tüm gün değerlendirenler vardı, haber olsun diye geçiştirenler... Eleştirmek ya da gençlik bayramı olarak ne bileyim, güzel rock konserleri vermek ya da güzel gösterilere dönüştürmek, tartışmak... Her şey yapılabilirdi. Yapanlar oldu. NTV mesela, gençlik konserlerini verdi. En keyiflisi TRT Haber’di. ‘ ‘Swingle Singers’ ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın birlikte verdikleri gençlik konserini yayınladı. Keşke bunun DVD’si çıksa. İKSV yapsa bu projeyi, bilet fiyatları en az 100 TL olurdu! Bedavaya millet müzik dinledi hem de en iyisini. CNN Türk, Habertürk, A Haber, Bugün TV, Kanal B, Avrasya, Sky Türk gün boyu bayramdaydı. Araya tartışmaları da serpiştirdi.
TRT’NİN GÖRÜNTÜLERİ HANGİ KANALLARDA?
TRT’nin 19 Mayıs tören yayına baktım ‘izinli’ ya da ‘izinsiz’ değişik kanallarda. Yerel kanallar yani. Avrasya, Kanal 35, Bengü Türk logoları ‘sanki kendi yayınları’ gibi koymuşlar. Bazı yerel kanallar kendi bölgelerindeki kutlamaları canlı yayınladı; Ege TV İzmir Atatürk Stadı’ndaki gösteriyi, Rumeli TV Samsun’daki, Olay TV Bursa Atatürk Stadı’ndaki törenleri verdi.
FARKLI BAKIŞLAR