Kemal Sunal’ın başrolde oynadığı “Şark Bülbülü” filmi 1995 yılından beri kaç defa ekrana gelmiştir? Özel televizyon tarihinin bir karesidir. Bugüne kadar iddia ediyorum, böylesini hiç seyretmedim. Bir yerde sansür de nereden nereye geldiğimizin resmi gibi.
40 bippp!
Yanlış saymış olabilirim, ama benim hesabıma göre tam 40 defa film “bip”lendi. Ben bu filmi defalarca izlemiş biriyim. Ve baktım bir “bip”lemedir gidiyor. Oturdum sadece filmi, bu sefer bunu saymak için izledim. Böyle bir rakam çıktı. Peki böyle film izlenir mi? Bu kadar kafa koparılacaksa bu film neden yayınlanır ki?
“Muhafazakârlaşıyoruz” diye bir muhabbet var ya hani, galiba filmin bu hale gelmesi bunun çarpıcı bir örneği. Bu filmi artık ezberledik. Her karesini, her diyaloğunu bildiğimiz bir Kemal Sunal filmi. Nasıl bu hale geldi? Belki de yayınlanması iyi oldu, bu haliyle. Nereden nereye geldiğimizi görmüş olduk. “Bip”ten geçilmeyen sesi kesilmiş bir film...
Buzlama cabası!
Saba Tümer “Bu Gece”de konuğu makyaj uzmanı Arzu Yurter olunca, çok güzel bir olay yaratmış, kendisini makyajla yaşlandırmış... Böyle bir fikir kimden geldiyse, cuk oturmuş. Ama oturmayan bir şey vardı. Saba Tümer gerçekten 50 yıl sonra böyle mi olacaktı? Yaşlanmak, çirkinleşmek değil ki... Yaşlanmaktan çok sanki kaza geçirmiş gibi bir hali vardı. Zombi filmlerindeki tiplere benzetmişler. Ben açıkçası Saba Tümer’in, böyle bir şekilde yaşlanacağını zannetmiyorum. Ama değişik bir çalışma olmuş bunu kabul ediyorum. Yaşlanmak, hiçbir zaman çirkinleşmek değildir. Ve Tümer’in çok tatlı bir yaşlılığı olacağına inanıyorum şahsen!
Tabii kriz geçirir
“Yaprak Dökümü”nde Ali Rıza Bey kalp kriz geçirdi. Bu kadar olay, bu kadar tantana, bu kadar bölüm yine iyi dayandı. Sürekli bir bunalım, biteviye bir mutsuzluk, bugüne kadar senaristler acımamışlar mı?
R bardakları
Reha Muhtar bir marka, tabii ki onun giyimi farklı olacak. Aslında uzaktan bakınca hani sesi
Saba Tümer “Bu Gece”de konuğu makyaj uzmanı Arzu Yurter olunca, çok güzel bir olay yaratmış, kendisini makyajla yaşlandırmış... Böyle bir fikir kimden geldiyse, cuk oturmuş. Ama oturmayan bir şey vardı. Saba Tümer gerçekten 50 yıl sonra böyle mi olacaktı? Yaşlanmak, çirkinleşmek değil ki... Yaşlanmaktan çok sanki kaza geçirmiş gibi bir hali vardı. Zombi filmlerindeki tiplere benzetmişler. Ben açıkçası Saba Tümer’in, böyle bir şekilde yaşlanacağını zannetmiyorum. Ama değişik bir çalışma olmuş bunu kabul ediyorum. Yaşlanmak, hiçbir zaman çirkinleşmek değildir. Ve Tümer’in çok tatlı bir yaşlılığı olacağına inanıyorum şahsen!
Tabii kriz geçirir
“Yaprak Dökümü”nde Ali Rıza Bey kalp kriz geçirdi. Bu kadar olay, bu kadar tantana, bu kadar bölüm yine iyi dayandı. Sürekli bir bunalım, biteviye bir mutsuzluk, bugüne kadar senaristler acımamışlar mı?
R bardakları
Reha Muhtar bir marka, tabii ki onun giyimi farklı olacak. Aslında uzaktan bakınca hani sesi
Saba Tümer “Bu Gece”de konuğu makyaj uzmanı Arzu Yurter olunca, çok güzel bir olay yaratmış, kendisini makyajla yaşlandırmış... Böyle bir fikir kimden geldiyse, cuk oturmuş. Ama oturmayan bir şey vardı. Saba Tümer gerçekten 50 yıl sonra böyle mi olacaktı? Yaşlanmak, çirkinleşmek değil ki... Yaşlanmaktan çok sanki kaza geçirmiş gibi bir hali vardı. Zombi filmlerindeki tiplere benzetmişler. Ben açıkçası Saba Tümer’in, böyle bir şekilde yaşlanacağını zannetmiyorum. Ama değişik bir çalışma olmuş bunu kabul ediyorum. Yaşlanmak, hiçbir zaman çirkinleşmek değildir. Ve Tümer’in çok tatlı bir yaşlılığı olacağına inanıyorum şahsen!
Tabii kriz geçirir
“Yaprak Dökümü”nde Ali Rıza Bey kalp kriz geçirdi. Bu kadar olay, bu kadar tantana, bu kadar bölüm yine iyi dayandı. Sürekli bir bunalım, biteviye bir mutsuzluk, bugüne kadar senaristler acımamışlar mı?
R bardakları
Reha Muhtar bir marka, tabii ki onun giyimi farklı olacak. Aslında uzaktan bakınca hani sesi
Böyle bir fikir kimden geldiyse, cuk oturmuş. Ama oturmayan bir şey vardı. Saba Tümer gerçekten 50 yıl sonra böyle mi olacaktı? Yaşlanmak, çirkinleşmek değil ki... Yaşlanmaktan çok sanki kaza geçirmiş gibi bir hali vardı. Zombi filmlerindeki tiplere benzetmişler. Ben açıkçası Saba Tümer’in, böyle bir şekilde yaşlanacağını zannetmiyorum. Ama değişik bir çalışma olmuş bunu kabul ediyorum. Yaşlanmak, hiçbir zaman çirkinleşmek değildir. Ve Tümer’in çok tatlı bir yaşlılığı olacağına inanıyorum şahsen!
Tabii kriz geçirir
“Yaprak Dökümü”nde Ali Rıza Bey kalp kriz geçirdi. Bu kadar olay, bu kadar tantana, bu kadar bölüm yine iyi dayandı. Sürekli bir bunalım, biteviye bir mutsuzluk, bugüne kadar senaristler acımamışlar mı?
R bardakları
Reha Muhtar bir marka, tabii ki onun giyimi farklı olacak. Aslında uzaktan bakınca hani sesi kapatıp, kıyafetiyle daha çok, bir tartışma programı sunmanın ötesinde, sosyetenin çapkın ve ünlü simalarından biri havasını veriyor.
Kaç kere çıkarsa çıksın, hep aynı şeyleri de söylese yine yazılır. “Bu Gece”de Saba Tümer’e konuk oldu. Bu sefer kanım ısındı. Sanırım Sayın Şaşmaz da böyle arada ekrana gele gele, bir şekilde, daha bir sempatik olmaya başladı. Ya da Saba Hanım ile yan yana gelince daha bir farklı oldu bilemem, ama kanım ısındı işte.
Yağ satarım bal satarım
Saba Tümer “hobilerini” sordu Necati Şaşmaz’a... “10 yıldır ney üflediğini” söyledi o da. Öyle kolay bir şey değil ney üflemek. Ve de on yıl. Bir kere çok değerli, derin bir olay üflemek. Püff diye bir şey değil. Anlam ve iç huzuru vardır üflemede. Sonra baktık, klarnet de var işin içinde. Sonra konuştukça öğrendik ki (muhtemelen daha önce de söylemiştir ama olsun kaç defa söylerse söylesin yine de yazılır!) Necati Şaşmaz şiir de yazıyormuş.
Alman Çeşmesi
Sultanahmet’te Alman Çeşmesi vardır. Hatıra fotoğrafı çekme mekânıdır. İstanbul’a gelen turistler, bu çeşmenin önünde fotoğraf
Efendim tabii ki Necati Şaşmaz, her daim izlenir, yazılır. Kaç defa ekrana çıktığı hiç önemli değildir. Kaç kere çıkarsa çıksın, hep aynı şeyleri de söylese yine yazılır. “Bu Gece”de Saba Tümer’e konuk oldu. Bu sefer kanım ısındı. Sanırım Sayın Şaşmaz da böyle arada ekrana gele gele, bir şekilde, daha bir sempatik olmaya başladı. Ya da Saba Hanım ile yan yana gelince daha bir farklı oldu bilemem, ama kanım ısındı işte.
Yağ satarım bal satarım
Saba Tümer “hobilerini” sordu Necati Şaşmaz’a... “10 yıldır ney üflediğini” söyledi o da. Öyle kolay bir şey değil ney üflemek. Ve de on yıl. Bir kere çok değerli, derin bir olay üflemek. Püff diye bir şey değil. Anlam ve iç huzuru vardır üflemede. Sonra baktık, klarnet de var işin içinde. Sonra konuştukça öğrendik ki (muhtemelen daha önce de söylemiştir ama olsun kaç defa söylerse söylesin yine de yazılır!) Necati Şaşmaz şiir de yazıyormuş.
Alman Çeşmesi
Sultanahmet’te Alman Çeşmesi vardır.
Mart ayını hiç sevmem. Uzun sürer ve sanki bütün ekonomik güçlükler bu ay sizi bulur. Çek, senet, mahkeme, icra... Karanlık, kasvetli bir ay. Nisan, sanki biraz neşeli gibidir. Şaka bir ay... Hatta bugün doğan biri var. Bugün doğmuş. Şaka gibi bir hayat mı? Bugün bizim milli takımın da maçı var, uzun bir süredir değişik reklamlar dönüyor. “Dünya büyükse biz de büyüğüz” gibi. “Amansız acıyı yener” diyor bir başkası. Bu akşam neyin ne olduğunu göreceğiz. Aklıma geldi “Hu ha dev adam” diye bir şarkı vardı Athena imzalı. Ne oldu o şarkı? Sonuçta bu bir tüketim olayı. Olay varsa reklamı da olacak.
‘Binbir Gece’ de var
Bu akşam “Binbir Gece” e ahlaksız teklif taraflarıyla dillendirilecek. Bennu ile Şehrazat hesaplaşacak. “Ahlaksız hikâye” olarak bu akşama damgasını vuracak. 1 Nisan böyle bir olaya da şahit olacak. “Bugün 1 Nisan neşe doluyor insan”!
Levent Kırca kaybetti!
Levent Kırca’nın kazanacağını mı zannediyor-dunuz? Ya da Levent Kırca,