İslami müzik kanalı

26 Mart 2009

Dünyanın ilk İslami müzik kanalı “4 Shebab” Kahire’de. Le Monde gazetesinin haberinde kanal bu şekilde tarif edilmiş. “Müslüman dünyasına yayın yapan 70’e yakın kanal var. Bu kanallar Arap müziği çalıyor. Oldukça açık, hatta çıplak denebilecek şarkıcıların yer aldığı kanallar”... Kanalın genel yayın müdürü Ahmet Abas Haiba bu şekilde yorumlamış durumu. Yani Arapça yayın yapan müzik kanallarını...
Gençlerin “sabahtan akşama müziksiz yayın yapan dini” kanalları izlemediğini fark etmişler. Ve bir şekilde MTV mantığıyla gençleri, sözünü ettiği kendi kanallarına çekmeyi düşünmüşler.
24 saat yayın yapan bu müzik kanallarında Haifa Wanby, Mısırlı seksi şarkıcı Ruby ve Nancy Ajram gibi Arap dünyasının (eh bizde de meşhurlar yani hele Ruby!) “olay yaratan kliplerine sahip” isimler büyük bir ilgiyle izleniyor! Haiba bakmış bu iş böyle olmayacak. Ama gençleri de sabah akşam müziksiz yayın yapan “dini kanallar” da pek sarmıyor, olaya

Yazının Devamı

Show TV’deki “Dudaktan Kalbe”de “Tribünlere oynuyorsun Lamia” diye bir ses duydum.

25 Mart 2009

Kaç yıldır devam ediyor? Ben çocuktum başladığında, hâlâ oynar. Bu da ölümsüz eserlerden birinin televizyona çekilmiş halidir. Eserde böyle bir diyalog muhtemelen hiç olmamıştır. Reşat Nuri Güntekin “Tribünlere oynama Lamia” demez... Halkımız seviyor, seyrediyor...
Orhan Ayhan’ın sözleri kitap olur
“Wipe Out” yarışması tuttuysa burada en büyük faktör Orhan Ayhan’dır. Sadece onun söylediklerinden şu ana kadar, bir kitap yazılabilir!

Köpek ve temizlik
Bu sıralar reklamlara taktım. Bir sabun reklamında el yıkama olayına “Ya da köpekle oynadığında” diye bir cümle eklenmiş. Aslında köpek için ne rencide edici bir şey. Onun haberi bile yok. Öyle kendi halinde çocuk beni seviyor zannediyor. Halbuki o, eve gidip reklamı verilen sabunla elini yıkayacak! “Elleme hayvanı sana dedim” diye bağıran anneler de vardır bilirim.
Bu reklamın güya o güzelim sesinin verdiği bu mesajın, o “Elleme sana pis hayvanı demedim mi?” diyen anneden ne farkı olabilir?

Yazının Devamı

Ölümsüz eserler

25 Mart 2009

Show TV’deki “Dudaktan Kalbe”de “Tribünlere oynuyorsun Lamia” diye bir ses duydum. Kaç yıldır devam ediyor? Ben çocuktum başladığında, hâlâ oynar. Bu da ölümsüz eserlerden birinin televizyona çekilmiş halidir. Eserde böyle bir diyalog muhtemelen hiç olmamıştır. Reşat Nuri Güntekin “Tribünlere oynama Lamia” demez... Halkımız seviyor, seyrediyor...
Orhan Ayhan’ın sözleri kitap olur
“Wipe Out” yarışması tuttuysa burada en büyük faktör Orhan Ayhan’dır. Sadece onun söylediklerinden şu ana kadar, bir kitap yazılabilir!

Köpek ve temizlik
Bu sıralar reklamlara taktım. Bir sabun reklamında el yıkama olayına “Ya da köpekle oynadığında” diye bir cümle eklenmiş. Aslında köpek için ne rencide edici bir şey. Onun haberi bile yok. Öyle kendi halinde çocuk beni seviyor zannediyor. Halbuki o, eve gidip reklamı verilen sabunla elini yıkayacak! “Elleme hayvanı sana dedim” diye bağıran anneler de vardır bilirim.
Bu reklamın güya o güzelim sesinin verdiği bu

Yazının Devamı

‘Gölgesizler’in ardından

24 Mart 2009

 Saat sabahın altısı... Islak bir İstanbul sabahı... Okul minibüsleri gelip gidiyor... Bu saatte okula gitmek nasıl da bir işkencedir. Ben de poğaça almaya gitmeyi düşünürken, yazımı yazmaya başladım. Kürşat Başar’ın yemekli sohbeti CNN Türk’te biraz değişmiş, ama yine de o eski havası yok. Bir kadın vardı ve dört erkek. Bir kadın, erkeklere filmde nasıl öpüştüğünü anlatıyordu.

Alt dudak mı?
Ben hikâyenin farkında olmadan, dinlemeye ve izlemeye başladım; bir kadın ve dört erkek....
Dört erkek derken, hani tanıdığımız, bildiğimiz isimler; Can Dündar, Mehmet Güleryüz, Genco Erkal ve Kürşat Başar... Taies Farzan hoş bir hanım. “Gölgesizler” filminin oyuncusu. Baktım da meğer öpüşme sahnesi pek bir olay olmuş. Onu anlatıyor...
Bu arada bir minibüs daha geçti, çocukları almak için. Dedim ya tam bir işkence. Neyse, Farzan’ı öpen Hakan Karahan heyecanlıymış. Genco Erkal sahnenin bir seferde mi çekildiğini sordu. Provasız çekilmiş. Hakan arkadaşımız genelde üst dudaktan öpermiş

Yazının Devamı

Saat sabahın altısı... Islak bir İstanbul sabahı... Okul minibüsleri gelip gidiyor... Bu saatte okula gitmek nasıl da bir işkencedir.

24 Mart 2009

 Ben de poğaça almaya gitmeyi düşünürken, yazımı yazmaya başladım. Kürşat Başar’ın yemekli sohbeti CNN Türk’te biraz değişmiş, ama yine de o eski havası yok. Bir kadın vardı ve dört erkek. Bir kadın, erkeklere filmde nasıl öpüştüğünü anlatıyordu.

Alt dudak mı?
Ben hikâyenin farkında olmadan, dinlemeye ve izlemeye başladım; bir kadın ve dört erkek....
Dört erkek derken, hani tanıdığımız, bildiğimiz isimler; Can Dündar, Mehmet Güleryüz, Genco Erkal ve Kürşat Başar... Taies Farzan hoş bir hanım. “Gölgesizler” filminin oyuncusu. Baktım da meğer öpüşme sahnesi pek bir olay olmuş. Onu anlatıyor...
Bu arada bir minibüs daha geçti, çocukları almak için. Dedim ya tam bir işkence. Neyse, Farzan’ı öpen Hakan Karahan heyecanlıymış. Genco Erkal sahnenin bir seferde mi çekildiğini sordu. Provasız çekilmiş. Hakan arkadaşımız genelde üst dudaktan öpermiş ama Taies Hanım yüzünü dönünce çekimde, alt dudağına denk gelmiş. Bunu haberlerde buldum. Bir kadın ve

Yazının Devamı

Saat sabahın altısı... Islak bir İstanbul sabahı... Okul minibüsleri gelip gidiyor... Bu saatte okula gitmek nasıl da bir işkencedir.

24 Mart 2009

 Ben de poğaça almaya gitmeyi düşünürken, yazımı yazmaya başladım. Kürşat Başar’ın yemekli sohbeti CNN Türk’te biraz değişmiş, ama yine de o eski havası yok. Bir kadın vardı ve dört erkek. Bir kadın, erkeklere filmde nasıl öpüştüğünü anlatıyordu.

Alt dudak mı?
Ben hikâyenin farkında olmadan, dinlemeye ve izlemeye başladım; bir kadın ve dört erkek....
Dört erkek derken, hani tanıdığımız, bildiğimiz isimler; Can Dündar, Mehmet Güleryüz, Genco Erkal ve Kürşat Başar... Taies Farzan hoş bir hanım. “Gölgesizler” filminin oyuncusu. Baktım da meğer öpüşme sahnesi pek bir olay olmuş. Onu anlatıyor...
Bu arada bir minibüs daha geçti, çocukları almak için. Dedim ya tam bir işkence. Neyse, Farzan’ı öpen Hakan Karahan heyecanlıymış. Genco Erkal sahnenin bir seferde mi çekildiğini sordu. Provasız çekilmiş. Hakan arkadaşımız genelde üst dudaktan öpermiş ama Taies Hanım yüzünü dönünce çekimde, alt dudağına denk gelmiş. Bunu haberlerde buldum. Bir kadın ve

Yazının Devamı

Okan Bayülgen’in “Disko Kralı”nda Oray Eğin konuklardan biriydi.

23 Mart 2009

Yeni kitabı çıkmış: “Bunları Kimse Yazamadı”... Hayırlı olsun. Bu vesileyle Okan da bir iki kelam etti. “Televizyonda gördüm, şunu yazdım” demeyen bir yazar olduğundan bahsetti Eğin‘in.
Ben de ister istemez bu kategoriye giriyorum. Kolay bir iş tabii ki, anlayanların deyimiyle “loser” bir iş. Şöyle kanepeye yayılıyorum, elime kumandayı alıyorum, iki dizi izleyip işi bitiriyorum. Bana da bunun için para veriyorlar.
Düşünmeye filan gerçekten gerek yok. Dünyanın en bal işi. Türkçe’yi de bilmiyorum. Ha bire imla hatası var. Yaa bir de bunu katınca, katmerli tembel oluyorsun. Bu saatten sonra da zaten değişecek halim yok. Televizyonda görüp yazmaya devam edeceğim. Sakalım uzamış, onu da bir süre kestirmeyi düşünmüyorum. Sırtım kaşınıyor, sivilceler oluşmuş. Televizyona bakmak taaa siyah beyaz yıllardan beri pek bir keyif vermiştir. Bu arada okulda da tembeldim ben zaten. Ha bire ikmale kalırdım, zor bitirdim. Demek ki, ondan televizyon izlemek benim için tam bir bulunmaz hint kumaşıymış!


Şimdi obua zamanı
Şu sıralar bir reklam

Yazının Devamı

Ben sıradanım

23 Mart 2009

Okan Bayülgen’in “Disko Kralı”nda Oray Eğin konuklardan biriydi. Yeni kitabı çıkmış: “Bunları Kimse Yazamadı”... Hayırlı olsun. Bu vesileyle Okan da bir iki kelam etti. “Televizyonda gördüm, şunu yazdım” demeyen bir yazar olduğundan bahsetti Eğin‘in.
Ben de ister istemez bu kategoriye giriyorum. Kolay bir iş tabii ki, anlayanların deyimiyle “loser” bir iş. Şöyle kanepeye yayılıyorum, elime kumandayı alıyorum, iki dizi izleyip işi bitiriyorum. Bana da bunun için para veriyorlar.
Düşünmeye filan gerçekten gerek yok. Dünyanın en bal işi. Türkçe’yi de bilmiyorum. Ha bire imla hatası var. Yaa bir de bunu katınca, katmerli tembel oluyorsun. Bu saatten sonra da zaten değişecek halim yok. Televizyonda görüp yazmaya devam edeceğim. Sakalım uzamış, onu da bir süre kestirmeyi düşünmüyorum. Sırtım kaşınıyor, sivilceler oluşmuş. Televizyona bakmak taaa siyah beyaz yıllardan beri pek bir keyif vermiştir. Bu arada okulda da tembeldim ben zaten. Ha bire ikmale kalırdım, zor bitirdim. Demek ki, ondan televizyon izlemek benim

Yazının Devamı