Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Taraf gazetesinin “darbe belgesi” ortalığı karıştırdı. Aslında karıştırmıyor. Millet iplemiyor bile. Şöyle ki; ÖTV oranı daha çok ilgisini çekiyor. Bu belgeleri de “James Bond” filmi gibi izliyor. Amcam (Orhan Koloğlu) hep der; “Aydınımız bunalımda”. 

Nınınnnn darbeler süreci!

Habertürk “Darbeler süreci kapandı mı?” diye bir başlık ile gönül tellerimizi titretti. Mehmet Altan, Ömer Laçiner ve Süheyl Batum, Erdoğan Aktaş’ın favorileri. Aslında sakin bir ortam vardı. Mehmet Altan “Bundan önceki darbeleri Amerika istedi. Şimdi istemiyor” diyerek “isteyenlerin yakalandığını” söyledi. Amerika istese olurdu yani.
Şimdi darbe görevi başka isimlere ve daha “sivil” insiyatiflere verilmiş bulunuyor. Aman neyse, ben mi bileceğim? Ömer Laçiner de “ordunun içinde darbe isteklisi grup var” dedi. Ordunun kendi içini temizleyemediğini, bunun için parlamentoya yetki verilmesi gerektiğini söyledi. Böyle yekneksak gitti. Kavgasız ender programlardan biriydi. Ama o gece zaten bir vukuat olmadı sanırım. 

Daha önce Gülen’e gitti

Ruşen Çakır ve Mirgün Cabas “Yazı İşleri” ile görevdeydi. En hareketlisi bu program oldu galiba. Yasemin Çongar, Fikret Bilâ, Murat Yetkin ve Mustafa Karaalioğlu programa çıktı. Karaalioğlu, bu belgenin dehşetli olduğunu ama bir “Sarıkız” kadar da dehşetli olmadığını söyledi. Dehşetlinin, en dehşelitinin, en dehşetlisi.. “Fethullah Gülen Hocaefendi”nin hep hakarete uğradığını belirtti.
Bu arada Ruşen Çakır; “Bu belgelerin daha önce Fethullah Gülen’e gittiğini düşünüyorum” dedi. Ve bu durumu saptayan örnekleri sıraladı. E, daha ne desin yani Çakır? 

Artık o kuşum değil

Evet Aydın kardeşimiz yeni albümüyle ortaya çıktı. Saba Tümer’e konuk oldu. Saç siyah, şöyle favoriden diğer favoriye doğru ince bir sakal, burnun altında bıyıkla bir bütünlük sağlıyor. Takım elbise... O zıptırı çıktırı bizim sevdiğimiz “Kuş”tan eser yok. “Yine ben eski Aydın’ım” diyor. Yook olmaz, nasıl olur ki? Fatih Ürek ile anlaşmışlar galiba! 

Playback tarihe karıştı!

Programda başka bir trajikomik durum yaşandı. “Bir şarkı söylemesi” istendi. Ama şarkıyı söylemedi. Koymuşlar CD’yi, o çaldı. Ha, tamam playback raconu, hiç olmazsa ayağa kalkıp, mikrofonda söylüyormuş gibi yapıyorlar. Burada hiç böyle olmadı. Ayağa bile kalkamadı Aydın, oturduğu yerden çalan kendi şarkısını dinledi. Hani ne play ne back; ortada çalan bir CD ve onu dinleyen sesin sahibi. Aydın tarih yazmış oldu!