Mecliste görüşülecek olan ve internet düzenlemelerini de içeren torba yasa, kulaktan kulağa “WhatsApp mesajları takip ediliyormuş” korkusu saldı. Koronavirüs salgını yüzünden karantina, sosyal mesafe ve bilgi bombardımanıyla zaten gergin olan pek çok insan, “Bir bu eksikti şimdi” diye, birden telaşa kapıldı.
Yazdığı mesajların paylaştığı kişiler dışında görünmesini istemeyenler, endişeye kapılarak grupları terk etti.
Zamanla kalabalıklaşmış gruplar tekrar elden geçirildi, bahar temizliği sonrası ayıklanarak yeniden kurulur oldu.
Peki işin gerçeği nedir, gelin yanıtı birlikte arayalım.
“WhatsApp hesaplarında yazılanlar ne kadar gizli?”
Basit bir soru.
Yanıtı ise biraz karışık.
Sokaktaki vatandaştan profesörüne, politikacısından ev kadınına, doktorundan mühendisine bir koronavirüs efsanesidir gidiyor. Bilimsel gerçekler değil, virüsle ilgili komplo teorileri ve şehir efsaneleri başta sosyal medyadan olmak üzere salgın gibi dilden dile yayılıyor.
Hatta öyle bir yayılıyor ki; “Yok o aslında öyle değil, bak uzmanlar şunu söylüyor” diyecek olsa Bir Bilen, “Haydi canım sende” denip geçiliyor. Bu üstelik sadece bize özel değil, tüm dünyada yaşanıyor.
Baz istasyonlarını yakalım!“Virüsü 5G yayıyor” diyerek İngiltere’de ve İsrail’de cep telefonlarının baz istasyonları yakılıyor. “Alkol içince virüs ölüyor” sözüne inandığı için, İran’da yüzlerce insan sahte alkolden ölüyor. Kelle paça, sarımsak, sumak ülkemizde yok satıyor.
Bu gibi örneklere inanmak, sadece gelir ya da eğitim seviyesiyle de ilgili değil. En alt düzeyden en üste kadar bu efsanelere inanıp, yayanların sayısı oldukça fazla.
Çin’de başlayan ve hızla yayılan koronavirüs salgını dünyanın dört bir yanındaki insanları evlerine hapsetti.
Sosyal izolasyonla değişen hayatlar, kapanan iş yerleri, ara verilen eğitim sistemi ve zarar gören ekonomiler hepimizin ortak sorunu.
Peki bu dünya çapındaki karantinada hiç mi iyi bir şey olmayacak?
İnsanoğlu bu dönemde verimli ve yaratıcı bir sonuç ortaya çıkaramaz mı?
Tarihteki bazı örneklere bakacak olursak, böylesine zor zamanların çok parlak işlere neden olabildiğini görebiliyoruz.
Veba salgını kabus gibidir
Temmuz 1665. İngiltere’nin Cambridge kasabasında ilk veba vakası görülür ve beş yaşındaki bir çocuğun hayatını kaybetmesiyle, yaşam kabusa döner. Kasabadaki dünyaca meşhur Cambridge Üniversitesi kapanır ve eğitime ara verilir.
Veba nedeniyle tüm öğrenciler ve hocalar evlerine dönmek zorunda kalır. Üniversiteye 90 kilometre uzaklıkta, annesinin yaşadığı Woolsthorpe çiftliğine dönen öğrencilerden biri, karantina günlerini boş geçirmek istemez, Cambridge’te elinde ne çalışma ve p
İki günlük sokağa çıkma yasağıyla birlikte bir anda gündem ‘ekmek’ oldu. Fırınların açık olacağı bildirilmesine rağmen, halk, ekmek almak için uzun kuyruklar oluşturdu. Hem de sosyal izolasyon kuralları bir kenara bırakılarak...
Peki neden ekmek?
Acaba marketler değil de neden sadece fırınlar açık tutuldu?
İki gün ekmeksiz yaşasak, ölür müyüz?
Aslında bunun anlamını hepimiz içgüdüsel olarak da biliyoruz. Ekmek tüm insanlık için yemekle eşdeğer ve tarım toplumuna geçilmesiyle beraber tüketilen ilk yiyeceklerden.
Arkeologlar ve tarih uzmanları ilk ekmek yapımını 12.000 yıl öncesine dayandırıyor.
Dünyada koronavirüs krizine nispeten hazırlıklı yakalanan ülkelerin başında Almanya geliyor. Böylesine bir salgının geleceğini yıllar öncesinden öngörerek hazırlık yaptığı ortaya çıkan Almanya, nisan ayıyla birlikte, yine bir adım öteye giderek, virüs sonrasının planlarını yapmaya başladı.
Birçok Alman bilim insanı ve ekonomistin yaptığı 2 Nisan 2020 tarihli geniş kapsamlı son çalışma; elbette Almanya’yı kapsıyor ancak, başta Türkiye olmak üzere, tüm dünya için “Kriz sonrasında ekonomi ne olacak?” sorusuna da ışık tutuyor.
Mart ayı itibariyle Almanya’da çarkların yüzde 35 ila yüzde 48 arasında daha az döndüğü hesap ediliyor.
Bu da Alman ekonomisine salgının bir aylık maliyetinin en iyi senaryoda 150 milyar euro, en kötüsünde 260 milyar euro’ya çıkması anlamına geliyor.
Kriz üç ay devam ederse bu rakam 354 ila 729 milyar euro’luk bir kaybı bulabilir.
İstihdam kayıpları büyük önem taşıyor. Almanya’da en iyi senaryoya göre 160 bin, en kötüsüne göre 1.1
Virüs salgınının dünya ekonomisi üzerindeki etkilerini bu kez farklı bir şapka takarak anlamaya çalışalım. Şu ana kadar ekonomist ve bilim insanı cephesinden birbirinden değerli pek çok görüş ve öngörüyü Korona Notları’nda paylaştıktan sonra, gelin birlikte iş ve moda dünyasının etkili ismi Giorgio Armani’ye (86) kulak verelim.
Modanın efsane ismi Armani, virüs krizinde özellikle İtalya’nın içinde bulunduğu durum karşısında, sessiz kalmadı ve oldukça iddialı bir söylemle, “Bu düzen değişmeli” çıkışına imza attı.
Deneyimli işadamı aslında korona günlerinde iki açık mektup yayımladı.
Biri, doktorlara ve sağlık dünyasında yönelik idi. Diğeri kendisinin de temsil ettiği moda dünyasına idi.
Teknoloji dünyasından tanıdığımız Kerem Özdemir’in, Linkedin’de paylaştığı; “Kovid-19 Egemenliğindeki Günlerde İnsan Olma Rehberi” adlı çalışma; koronavirüsün “insanlığa” etkisini anlatıyor.
Burada, salgın karşısındaki davranışlar “Korku”, “Öğrenme”, ve “Gelişme” bölgesi olarak 3 temada toplanıyor.
Basit anlatımla; koronanın bize öğrettiklerinden yola çıkılarak, bundan sonra neleri yapıp, neleri yapmamamız; yani nasıl biri olmamız gerektiği noktasında ipuçları veriyor.
KORKU BÖLGESİİhtiyaç olmayan gıda, tuvalet kağıdı ve ilaçları toplayıp stoklama.
Virüs salgınının Türkiye’de etkisini artırdığı ilk günden beri, bu köşede, birçok değerli ekonomistin görüşlerine yer verdik. Hepsinin ortak noktasına bakıldığında 5 husus öne çıkıyor.
(1) Bu krizi geçmişteki hiçbir büyük kriz ile karşılaştırmamak gerek, dolayısıyla eski ve sıradan çözümler işe yaramaz.
(2) Bu bir finansal kriz olmadığından, öncelikle sağlık sorununun çözülmesi şart.
(3) Ekonomiyi, şirketleri ve şahısları ayakta tutmak için açıklanan paketler, ya da para basma dahil atılacak adımlar şimdilik ancak geçici çözüm sağlayabilir.
(4) Koronavirüs salgınında en kötüsü henüz görülmedi, dolayısıyla bu zirve görüldükten sonra, tahribatın boyutu ortaya çıkacak.
(5) 2020 yılında dünya ekonomilerinde, istisnasız, daralma kaçınılmaz.
Efsane ekonomiste kulak ver
Deneyimi ve görüşleriyle ekonomi çevrelerinde efsane ekonomist olarak adlandırılan Dr. Gary Shilling ile öngörü turumuzu sürdürüyoruz.