İngiltere’de DAEŞ’e ürküten sempati

25 Mart 2017

DAEŞ’in üstlendiği Londra saldırısı Avrupa’daki dini referanslı terör paniğini tetikledi. Bunda Irak ve Suriye’de DAEŞ saflarında savaşmaya giden başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkeleri vatandaşlarının payı da var. Çünkü DAEŞ’in Ortadoğu’daki varlığı azaldıkça bunların birçoğu ülkelerine döndü. Sona yaklaşan Musul ve eli kulağındaki Rakka operasyonunun ardından da kalanı dönecek. Hem de gittiklerinden daha şiddet yanlısı, daha fazla radikal olarak... Peki, Avrupa’yı bekleyen tehdit sadece gidenlerin geri dönmesi mi? Ya da onları kontrol altına alarak veya yok ederek tehdit ortadan kalkar mı?.. Dün konuştuğum Terör ve Güvenlik Uzmanı, eski bordo bereli Abdullah Ağar’ın bu sorulara yanıtı olumsuzdu. Nedenleri de şunlardı:
“Asıl konuşulması gereken konu, Ortadoğu’daki radikalleşmenin insanlığa nasıl bir maliyet ürettiği. Orada IŞİD’i gerekçe göstererek müdahale ediyorsun ama şu ana kadar Suriye’de 550 bin insan ölmüş ve bunların hemen hemen hepsi de masum. Bundan etkilenen insanlar var. Yapmış olduğunuz müdahalelerle IŞİD’in saflarını sıklaştırmış oluyorsunuz. Yani dini anlamda kırılmaya sebebiyet veriyor. Böyle temel bir gerçek var. Şu an en büyük sıkıntı IŞİD’in askeri

Yazının Devamı

Merkel talimat verdi BND Başkanı açıkladı

23 Mart 2017

ABD Fethullah Gülen’i iade eder mi, edecek mi derken, Alman Dış İstihbarat Örgütü (BND) Başkanı Bruno Kahl’ın “Darbe girişiminin FETÖ tarafından yapıldığına ikna olmadıklarına” yönelik çıkışı Türkiye ile Almanya arasındaki tansiyonu artırdı. Bir başka tansiyon yüksekliği de Kerkük’teki kamu binalarına Kürdistan bayrağı çekilmesi nedeniyle Barzani’yle yaşandı. Yani batı ve doğu yakasındaki krizler son birkaç gündür yeni bir boyuta evrildi. Aslında buna Türkiye’ye yönelik kurgulanan oyun ya da filme eklenen parçalar da denilebilir. Çünkü farklı aktörlere rağmen her ikisinin de daha öncekiler gibi bir bütünü tamamlamaya dönük hamleler olduğu çok net. Dolayısıyla da akla gelen sorular şunlar:
Alman istihbarat başkanı böyle bir çıkışı neden, nasıl yaptı? Bu çıkış zaten tartışılan Türkiye-Almanya ilişkileri için kopma noktası mı? Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) lideri Mesud Barzani’nin atadığı Kerkük Valisi’nin kamu binalarına Kürdistan bayrağı çekme kararı ne anlama geliyor? Barzani Türkiye’ye dost mu, değilse ilişki nasıl yürüyor? Barzani hayalindeki bağımsız Kürdistan’ı gerçekleştirebilir mi?
Dün bu soruları MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e yönelttim. Öncelikle BND

Yazının Devamı

AB’nin tehlikeli göçmen oyunları

20 Mart 2017

Türkiye’nin zaten yürümeyen geri kabul anlaşmasının iptal edileceğini duyurması AB’de yeni göç dalgası endişesini artırdı. O nedenle de AB ülkeleri yöneticilerinin hem söylemleri sertleşti hem de göçmenlere dönük Avrupa’ya gelmelerini caydırıcı propaganda taktikleri geliştirilmeye başlandı. Bu arada da 3 milyondan fazla Suriyeliye kucak açan Türkiye’yi hedef alan kirli tezgahlar devrede. Yani AB verdiği sözleri hatırlayıp sorunu çözmek yerine, krizi daha da artıracak ya da ilişkileri hepten kopartmaya yol açacak tehlikeli oyunlar peşinde. Yaşanan bu gelişmeleri İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır’a sordum. Bu konuda korkunç bir propaganda mekanizmasının işletildiğini belirterek şunları söyledi:

“Avrupa göç dalgasını önlemeye yönelik tedbirlerini sürekli artırıyor. Bunlardan birisi de oluşturulacak bir portalla mültecilerle ilgili filmlerin yayınlanması. Yunan adalarına gelenlerin çektiği acılar, yoklukların anlatılacağı bu filmlerle ‘gelmeyin, gelirseniz böyle olursunuz’ gibisinden caydırıcı bir enformasyon kampanyası amaçlanıyor.

Korkunç bir propaganda taktiği daha işliyor. Mesela ‘Mültecilerin Avrupa’ya gitmeleri ve 3-5 yıl sonra orada radikal İslamcılığın

Yazının Devamı

Çanakkale Savaşı kazanılmasaydı

18 Mart 2017

Çanakkale sadece bir kahramanlık destanı değil Türkiye’nin ayakta kalmasını, Kurtuluş Savaşı’nı ve Cumhuriyet’i mümkün kılmış olan bir zaferdir. Dolayısıyla, dünya tarihini etkileyen, daha doğrusu, tarihin akışını değiştiren bir olaydır. O nedenle, 18 Mart 1915 - 9 Ocak 1916 tarihleri arasında denizde ve karada yapılan Çanakkale Muharebelerini anlamak için aslında Çanakkale geçilseydi ya da Çanakkale Savaşı kazanılmasaydı ne olurdu noktasına odaklanmak daha doğru. Tabii öncelikle o günleri de anımsayarak... Bazılarını Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahdettin Engin anlatıyor:
n Çanakkale cephesinin açılması o zaman İngiltere Deniz Bakanı olan Churchill’in projesi. Churchill birkaç yıl önce Balkan Savaşı’nı kaybeden Osmanlı ordusunu bitmiş olarak düşünüyor. Daha deniz savaşları aşamasında “Türkler savaş gemilerimizin toplarını gördüğü anda cepheden kaçarlar, merak etmeyin, hemen Çanakkale’yi geçeriz ve bir hafta sonra da İstanbul’da kahvaltımızı yaparız” diyor. Gelirkenki psikolojileri bu. Hiç bekledikleri gibi olmadı tabii ki. İstanbul’u ele geçirip boğazları kullanarak Rusya’ya destek vermeyi ve 1. Dünya Savaşı’nı bitirmeyi planlarken çok ağır bir

Yazının Devamı

Askeri liseler ne kadar suçlu?

16 Mart 2017

FETÖ’nün TSK’ya sızma stratejisinin önemli bir ayağını KHK ile kapatılan “askeri liseler” oluşturuyordu. Çünkü askeri liseler, ordunun ana subay kaynağı olan Harp Okulları’na doğrudan geçiş sağlayan temel eğitim kurumlarıydı. Dolayısıyla da FETÖ’nün “kemikleşmiş subay” ihtiyacı için can damarıydı. O nedenle, FETÖ’nün TSK’ya nasıl girdiği, nasıl geliştiğinin aşama aşama ortaya konulduğu 15 Temmuz darbe girişimi çatı iddianamesinde öncelikle “askeri liselere” dönük faaliyetler tüm detaylarıyla anlatılıyor. Özellikle de bu okullara sadece maddi durumu iyi olmayan zeki çocukların değil, FETÖ mensubu kurmaylar başta olmak üzere subayların, Emniyet Teşkilatı mensuplarının, hâkim ve savcılar ile üst düzey bürokrat çocuklarının da Fethullah Gülen’in talimatı gereği yerleştirildikleri irdelenerek. Yani iddianameye göre, abi/ablalarca yönlendirilenlerin yanı sıra FETÖ’cü anne babalarca zorlanan çok sayıda çocuk askeri liselere girmiş. Ancak buna rağmen FETÖ’nün asıl “kemikleşmiş subay” kaynağı olarak askeri değil “sivil liselerden” Harp Okulları’na soktuğu öğrencileri kullandığı da belirtilen iddianamede, bunun nedenleri ise şöyle ifade ediliyor:
“Talimat gereği bu okullara yerleştirilen

Yazının Devamı

Sandık odaklı siyaset

13 Mart 2017

Siyasetin farklı tanımları var. Bir tanıma göre siyaset, insanlığa, insanlara hizmet için yapılır. Başka bir tanıma göre ise iktidarı ele geçirmek için yapılan her türlü faaliyeti kapsar. Ya da siyaset bir yönetme sanatı ve bilimidir. Onun için de sorun değil, çözüm üretme odaklıdır. Tabi bunların hepsi yapanın kişiliği ve niyetiyle doğrudan bağlantılı olmak kaydıyla. Zira siyaset bir çatışma çözme ya da uzlaşma sanatı olarak görülse de uygulayıcının hareketleriyle bir anda kirlenebilir ve daha da olumsuz sonuçlar doğurabilir. Aynen bugün Almanya’da başlayan, diğer Avrupa ülkelerine sıçrayan ve Hollanda’da zirve yapan gelişmelerde olduğu gibi...

Aslında bu yaşananlara Avrupa’nın özellikle de Hollanda’nın akıl tutulması da denilebilir. Çünkü iki gün sonraki (15 Mart) seçimlere dönük hesaplar içinde olan Hollandalı siyasiler ancak savaş durumunda olabilecek, ki o halde bile bazı ayrıcalıklar söz konusuyken aldıkları karar ve tavırlarıyla uluslararası bir skandala ve utanca imza attılar. Ve bir taraftan ifade özgürlüğü demokrasi gibi nutuklar atarken, diğer taraftan Türk bakanların Hollanda’ya, dahası Türk toprakları sayılan elçilik binasına girişini bile engellediler. Yani seçimlerde

Yazının Devamı

‘Orduya sosyal medya darbesi’ iddianamede

11 Mart 2017

FETÖ’nün TSK’ya nasıl girdiği, nasıl geliştiğinin aşama aşama ortaya konulduğu 15 Temmuz darbe girişimi çatı iddianamesinde, vatansever askerlerin “disiplin tezgâhıyla” ordudan nasıl uzaklaştırıldığı da şöyle anlatılıyor:
“FETÖ, yönetemeyeceğini anladığı yüksek rütbeli subayları yerinde iftiralarla, karalamalarla, komplolarla yerinde de etkiledikleri siyasilerle tasfiye edilmesini sağlamıştır.
FETÖ son yıllarda yaygınlaşan sosyal medyadan azami derecede istifade etmiş, Facebook ve Twitter’ın yanında TSK’daki milli subayları karalamak ve bu kişilerin kurumla ilişiklerini kesebilmek için “TSK KULİS, SÜPERDENİZCİLER, GATAKULİS, BULUTALI, HANGARINSESİ, PAŞAKEYFİM, KİRLİ OYUNLAR” internet siteleri kurdurmuştur. Bu sitelerde karalama haberleri yapılmış, asılsız ve imzasız mektuplar yayınlayarak vatanperver komutanların TSK’dan kopmaları sağlanmıştır.”
Aslında bunlar bilinmeyen şeyler değil; dahası, bilinme zamanı da 15 Temmuz’un çok öncesine uzanıyor. Örneğin, “TSK’daki Nazlıgül sorguları” başlıklı yazımızda (14 Ocak 2013) iffetsizlik suçlaması nedeniyle intihar eden üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu gibi yaşamına son verme noktasına gelen yüzlerce subay, astsubay olduğuna dikkat

Yazının Devamı

“Türkiye’ye Suriye’den çekil diyemezler”

9 Mart 2017

Türkiye’nin El Bab’dan sonra Menbiç’e doğru yönelmesinin işaretleri alınınca ABD ve Rus bayraklı hareketlilik oldu. Yani herkes Menbiç’te var olma derdine girdi. Halihazırda PYD/YPG, ABD, Rus ve Suriye rejim güçleri Menbiç’e yığılmış durumda. Buna Fırat Kalkanı Harekâtı’yla planları bozguna uğrayan iki süper gücün kendi çıkarlarına dönük PYD/YPG’yi kollama ya da kullanma çabası da denilebilir. Çünkü Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda her ikisinin kafası da Türkiye gibi açık ve net değil. Dahası, Kürtler için yeni bir yol açılması (bağımsız veya üniter yapı içinde federatif olabilir) sevdasındalar. Dolayısıyla da Türkiye’nin Menbiç’i de kontrol altına alma kararlılığından rahatsızlar. Gelinen bu durumu eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş şöyle yorumluyor:
“Anlaşılıyor ki sahadaki konumu, El Bab’dan Menbiç’e muhtemel yönelişi konusunda Türkiye’nin bölgede kalıcı olup olmayacağına dönük gerek ABD gerek Rusya’nın tereddütleri var. Ya da Türkiye’nin pozisyonunun Rusya’yla birlikte hareket etme veya ABD ile birlikte hareket etme durumunun birbirlerine karşı yarattığı tedirginlik söz konusu...”
Yani sözde müttefik havası veren ama sahada tam tersi bir görüntü sergileyen süper

Yazının Devamı