MİT - Gülen kim kimi kullandı!

15 Ağustos 2016

Darbe girişimiyle gün ışığına çıkan FETÖ’nün pişman olmuş geçmişteki imamlarının açıklamalarına göre; Gülen Cemaati 1960’larda MİT aracığılıyla ABD tarafından kurduruldu. Yani bu kirli tezgahın temeli 50 yıl önce atıldı ve o yıllarda MİT’in yanı sıra CIA’nın desteğini de aldı. Bu ne demek? Bugün MİT de dahil devletin iliklerine kadar işleyen FETÖ aslında soğuk savaş dönemindeki Gladyo örgütlenmesinin 21. yüzyıl versiyonu. Ve diğer tüm örneklerinde olduğu gibi de önce bir amaç üzerine kullanıldı sonrasında ise FETÖ’ye dönüşerek kontrolden çıktı. Peki bu inandırıcı mı ya da ne kadar doğru? Dün bu soruyu Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş ile MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür’e yönelttim ve birbirinden ilginç yanıtlar aldım. İşte detayları:

İsmail Hakkı Pekin:

FETÖ’nün güçlenmesinde, bir yerlere gelmesinde tabii ki MİT’in etkisi olabilir. 1958-60’lara baktığınız zaman komünizmle mücadele dernekleri var,onların içine girmiş bunlar. Hedefleri İslamiyeti kullanarak inançlı nesil yetiştirmek ve dolayısıyla komünizmle mücadele etmek. ABD bunu Taliban ve El Kaide ile Afganistan’da da

Yazının Devamı

Subaylar okuldan FETÖ’cü astsubaylar sonradan

13 Ağustos 2016

Herkesin bilip konuştuğu ama darbe girişiminden sonra ete kemiğe bürünen TSK’daki FETÖ yapılanmasının birkaç istisna ve sivil imamlar dışında emir komuta zincirine odaklı olduğu ortaya çıktı. Yani TSK’daki komuta kademesinin yüzde 75’ini astsubaylar oluşturmasına rağmen, FETÖ’cüler ağırlıklı olarak general ve yüksek rütbeli subaylar. Düz mantıkta nedeni açık: Generalleri ele geçirerek ya da kendi adamlarını general yaparak tavandan tabanı kontrol altına almak ve yönlendirmek. Ancak tam tersi bir durum yaşandı, bir astsubay darbeci paşayı alnından vurarak oyunu bozdu, zırhlı birlikler ve hava üssündeki bazı astsubaylar da emirlere rağmen tankların çıkışı ve helikopterlerin uçuşunu engelledi. Tabii Cumhurbaşkanı’nı almaya giden ekipte yer alan, halkın üzerine ateş açan FETÖ’cü astsubaylar da vardı.

Bunlar FETÖ’nün ordu içindeki yapılanmasının rütbe ya da kademe boyutu. Bunun bir de kuvvetler açısından dağılımı var. Orada da TEMAD (Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği) Genel Başkanı Ahmet Keser’e göre, özellikle astsubaylar açısından FETÖ’nün en yoğun (yüzde 40 civarında) olduğu yer Jandarma. İkinci sırada da yaklaşık yüzde 10 gibi bir oranla Hava Kuvvetleri geliyor. Kara ve Deniz

Yazının Devamı

FETÖ neden Hava Kuvvetleri’ni seçti?

11 Ağustos 2016

Darbe girişiminin karanlığı sadece 15 Temmuz akşamı yaşananlarla sınırlı değil. FETÖ neden Hava Kuvvetleri’ni ve Akıncı Üssü’nü seçti, darbe girişiminin en önemli aktörlerinden Akın Öztürk, orgeneralliğe ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na kadar nasıl yükseldi ya da eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in “Böyle bir niyeti varsa neden Hava Kuvvetleri komutanıyken bunu yapmadı? O zaman bütün hava kuvvetleri elindeydi?” sözlerinde olduğu gibi yanıt bekleyen daha çok sayıda karanlık nokta var...

Dün bunlara yanıt bulmak amacıyla Akın Öztürk’ten bir dönem daha kıdemli ve Hava Kuvvetleri’nde Üs Komutanlığı, Lojistik Komutanlığı’nın da aralarında bulunduğu pek çok kritik görevde bulunan emekli bir generalle konuştum. Anlattıkları çok çarpıcıydı çünkü 1990’lı yıllardan sonra FETÖ’nün TSK’ya sızma girişimlerinin nasıl ivme kazandığı, kritik görevlere kimin nasıl getirildiği, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarıyla Akın Öztürk’ün önünün açılmasını da içeren çok fazla detay vardı. İşte o konuşmamızdan bazı satır başları:

- 1990’lı yıllara kadar FETÖ’nün dershanelerinden geçen hiçbir öğrenciyi Hava Kuvvetleri almazdı. Onlar da Işıkevleri’nde abiler ve ablalarca eğitilen çocukları sokmaya

Yazının Devamı

Bu fotoğrafı çok özlemiştik

8 Ağustos 2016

Duruşu, içeriği, mesajı ve katılımcılarıyla dün tarihi bir buluşmaya tanıklık ettik... 15 Temmuz akşamına kadar birbirleri hakkında ağıza alınmayacak sözler sarfeden siyasi aktörlerden biri hariç (HDP) tümü Yenikapı’da yanyanaydılar, hangi görüşten ya da etnik kimlikten olursa olsun omuz omuza meydanı dolduran milyonların elinde ise parti değil sadece ayyıldızlı Türk bayrakları vardı. Buna Atatürk’ün “Mevzubahis olan vatan ise gerisi teferruattır” sözünün bir kez daha yaşam bulması diyebiliriz. Çünkü:
İlk defa; iktidar ve muhalefet partilerinin milletvekilleri, teşkilatları ve tabanı aynı meydanda buluştu. Milyonlar üç koldan meydana akarken de tek bir parti sloganı ya da bir lidere yönelik tepki sözü duyulmadı.
İlk defa; bütün siyasi partiler aynı ideal üzerine kendi organizasyonlarıyla alana adam çağırıp, taşıdılar, dolayısıyla da mitinge dönük “motorize kalabalık” tartışması olmadı.
İlk defa; meydanı dolduran kalabalığın profiline bakıp “A” ya da “B partisinin mitingi yorumunu yapmak olası değildi çünkü başı kapalılar kadar açık kadınlar da vardı. Sakal ya da bıyık formu ise tek tip değil dalgalıydı.
İlk defa; meydanda siyasi partilerle özdeşleşen şarkı ya da türküler

Yazının Devamı

Akıncı Hava Üssü’nde MİT’in yeri varmış...

6 Ağustos 2016

15 Temmuz akşamı hâlâ çok karanlık... Özellikle de MİT’ten Genelkurmay’a iletilen istihbaratın içeriği ile bunun Cumhurbaşkanı ve Başbakan’la neden paylaşılmadığı noktasında... MİT’ten gelen istihbarat içeriğiyle ilgili Genelkurmay kanadından sızan neydi? Kara Havacılık Okulu’nda üç dört helikopter saat 19.00’da kalkabilir ve bir faaliyette bulunabilir diye Fetocu, pişman olmuş bir subaydan gelen ihbar. Bundan da darbe çıkarımı yapmak olası değil. Aynı konuda MİT’in sonradan verdiği bilgiye dayanarak siyasi kanat ne dedi? Saat 15.00’te MİT’e gelen bir binbaşı kendisinin de içinde bulunduğu bir timin MİT Müsteşarı’nı kaçırmakla görevlendirildiğini söyledi. Bunun üzerine de Genelkurmay acil koduyla önce faksla, sonra da sözlü olarak darbe teşebbüsü hakkında bilgilendirildi. Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarı da saat 20.00’ye kadar darbeyi önlemek amacıyla toplantı yaptı...

Bir yanda duyuma dayalı flu bir istihbarat olduğunu söyleyen Genelkurmay, öte yanda MİT’in sonradan verdiği bilgiler ışığında nokta istihbaratla darbe ihbarı yapıldığını anlatan siyasiler. Yani tam bir kara nokta...

Dün, bu durumu MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür’e sordum. Eymür’ün ilk sözü

Yazının Devamı

Emniyet’teki FETÖ

4 Ağustos 2016

Farbe girişiminden sonra TSK’da olduğu gibi Emniyet teşkilatında da Fethullahçı yapılanmaya dönük “temizlik” operasyonu sürüyor. Şu ana kadar açığa alınan ve haklarında soruşturma başlatılan polis sayısı 10 bini buldu. Ancak bu da gecikmiş bir karar çünkü bugüne kadarki uygulama daha çok kritik noktalardaki FETÖ’cüleri görevden alıp başka illere ya da şubelere atamaktı. Örneğin 17 Aralık operasyonundan hemen sonra 2 binden fazla FETÖ’cü amir ve memurun görev yeri değiştirilmişti. Bir başka deyişle, kanserli hücrelere neşter vurulmamıştı. Nitekim biz de o günlerde (9 Ocak 2014 tarihli yazımız) buna değinerek şöyle demiştik:

Şimdi bu atamalarla operasyonel şubelerden (KOM, TEM gibi) alınıp daha pasif göreve atanan polislerin kafa yapıları mı değişti? Yoksa “tövbe mi” edecekler? Dahası bu iddialar doğruysa yargılanmaları ve meslekten çıkarılmaları gerekmez mi?.. Ya kilit noktalara yeni gelenler, onlar hangi kriterlere göre belirlendi? Sonuçta giden ve gelen aynı okuldan devre arkadaşları değil mi? Üstelik o okullar cemaatin arka bahçesi olarak bilinmiyor mu?

Haklı çıktık, önce paralel Emniyet’in kaynağı polis okullarına ayar verildi, şimdi de meslekten ihraç etme uygulanıyor. Keşke üç

Yazının Devamı

FETÖ’nün ordudaki disiplin tezgâhı

1 Ağustos 2016

Neden makyaj yapıyor-sun?’ diye sorgulanıp ‘disiplinsizlik ve ahlaki durum’ gerekçesiyle ordudan uzaklaştırılınca intihar eden (7 Kasım 2012) bir çocuk annesi Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’na baskı yapan ve göz yuman generaller de FETÖ’cü çıktı. Sürpriz mi? Hiç değil? Ordu içinde özellikle de Hava Kuvvetleri’ndeki vatansever subay, astsubaylara dönük bu tezgâh yıllardır biliniyordu. Nazlıgül üsteğmenin intiharı da bunun kırılma noktasıydı. Çünkü onun gibi Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’nca yürütülen ‘iffetsizlik’ sorgulamalarıyla, özel hayatları didik didik edilerek ordudan atılan ve gördükleri psikolojik baskı nedeniyle intiharın eşiğinden dönen yüzlerce asker vardı. Hepsine yöneltilen ortak tek soru da şuydu:

Kadın-erkek ilişkileri, eşini aldattın mı, bilmem kiminle yattın mı? Kanıtlar da saçma sapan video görüntüleri ve isimsiz mail ihbarlarıydı.

Kirli tezgâh sadece bu da değildi. Yine amir veya üste nezaketsizlik, selamlama ile ilgili kurallara riayet etmemek, kendini geliştirmede yetersiz kalmak, olmadığı halde bir rahatsızlığı varmış gibi davranmak, kılık ve kıyafeti bozuk olmak, saygısız davranmak gibi içeriği esnek olan ve kararı amire bırakan, yani iki

Yazının Devamı

Güneydoğu da sorgulanmalı

30 Temmuz 2016

15 Temmuz’un karanlığı sadece o gece yaşananlar ya da emir komuta zincirinin bağlantılarını kapsamıyor. Rus uçağının düşürülmesi ve 2011 yılında PKK’lı diye köylülerin bombalandığı Uludere katliamı gibi çok kritik olaylar da bu karanlığın içinde. Örneğin, darbe girişimine kadar Rus uçağının düşürülme gerekçesi hakkında ne biliyorduk? Angajman kuralları uygulandı ve de gereği yapıldı. Bugün ne deniliyor? Bu da paralel yapının işi olabilir. Yani Türkiye ile Rusya arasında kriz çıkartan, hatta savaşın eşiğine getiren uçak düşürülmesi belki de darbenin hazırlıklarından bir tanesiydi. Nitekim buna dönük olarak gözaltına alınan pilotların sorgusu da sürüyor.

Dün konuştuğumuz eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ise sadece uçak düşürme ve Uludere bombalaması değil Güneydoğu’daki terör olayları ve uzun süren çatışmaların da sorgulanması gerektiğini söyledi. Niyesini de şöyle açıkladı:

“Güneydoğu’ da çatışmaların uzun sürmesi ve bu kadar şehit verilmesinde paralel yapının ilgisi var mı, incelenmesi gerekiyor. Bazıları gerçekten görevini yapmadı mı iş kötüye gitsin diye, yoksa PKK mı çok güçlendi ve direndi, bakmak lazım. Çünkü TSK çok daha kısa

Yazının Devamı