O gece aslında ne oldu?

28 Temmuz 2016

İfadeler ortaya çıktıkça 15 Temmuz gecesinin karanlığı yavaş yavaş aydınlanıyor ama hâlâ bu noktaya nasıl gelindiği konusunda ciddi karaltılar var. Örneğin, Truva atları kritik görevlere nasıl geldi, darbenin atlanmasındaki istihbarat zafiyetinin gerçek sorumlusu MİT mi, Genelkurmay mı; MİT’ten uyarı geldiyse neden önlenemedi ya da Cumhurbaşkanı’nı kimin bilgilendirmesi gerekiyordu gibi. Evet, bunlara dönük açıklamalar ya da bilgi sızıntıları var ancak o kadar. Yani bu noktalarda görüntü tam anlamıyla net değil. Buna önceki yazımızda da dikkat çekmiştik. Bunun üzerine bazı askeri yetkililer aradı ve “Aslında olay böyle” gibisinden ilginç detaylar aktardı. İşte anlattıkları:

Genelkurmay’ın böyle bir planlamadan haberinin olması imkânsız çünkü istihbarat kaynağı, istihbarat imkân kabiliyeti yok, kanunen de yasak. Eskiden GES vardı o MİT’e bağlandı. Şu anda bütün istihbarat tamamen MİT, Emniyet İstihbarat ve kısmen de Jandarma’nın bölgeye yönelik istihbaratından alınan bilgilerden sağlanıyor. Duyumla sağdan soldan bazı ihbarlar gelse bile herhangi bir işlem yapamaz. Mutlaka MİT ve Emniyet İstihbarat’a göndermek suretiyle teyit alınır.

İstihbarat paylaşımı deniliyor, nedir

Yazının Devamı

Demokrasi sınavında Taksim tam not aldı

25 Temmuz 2016

15 Temmuz’dan önce CHP’nin Taksim’de yapacağı mitinge iktidar partisinden de destek gelecek, hatta AKP’li büyükşehir belediyesinin otobüsleri meydana ücretsiz adam taşıyacak deselerdi yanıtımız “ya bi git” olurdu. Çünkü son dönemde siyasette ve sokakta kutuplaşma öyle hadsafhadaydı ki birinin ak dediğine diğeri hiç düşünmeden kara diyordu. Kaba dil ve üslubun dozajı giderek artmış, tahammülsüzlük ve eleştiriye tepki zirve yapmıştı. Farklı partilerden, görüşlerden siyasiler değil meydanlarda yan yana gelmek, Meclis çatısı altında dahi aynı kareye girmekten kaçınıyorlardı. Böyle olunca da üslup sertleşiyor, nezaket ve insaniyet kayboluyordu. Buna bir de “lidere tam biat” ve kendini gösterme eklenince küfürler, yumruk ve tekmeler havada uçuşuyordu. Hem de ülkede oluk oluk akan kana ve her gün gelen şehit haberlerine rağmen...
İşte dün Taksim’de bunların tam tersi, daha doğrusu Türkiye’nin çok özlediği bir tablo gerçekleşti. Yani 15 Temmuz öncesi olmaz dediğimiz oldu ve AKP’nin yöneticileri ile belediye başkanları CHP’nin organize ettiği mitinge destek verdi. Parti bayrağı ve sloganı olmaksızın meydana akan her renkten, her görüşten on binler de Atatürk posterleri ve Türk

Yazının Devamı

İstihbarat zaafiyeti?

25 Temmuz 2016

Darbe girişi-minden sonra herkesin vardığı ortak nokta istihbarat zaafiyeti. Bunu Cumhurbaşkanı da çok açık ve net ifade etti. Ancak bu istihbarat zaafiyetine iki açıdan bakmakta yarar var. Şöyle ki; istihbarat nedir? Her devlet için, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzenine, varlığına, bağımsızlığına ve güvenliğine yönelik içten ve dıştan gelecek mevcut ve muhtemel tehditler hakkında bilgi toplamak, sonrasında da o bilgileri işleyerek, nokta saptamalar yapmak...
Darbe girişiminin 15 Temmuz saat 16.00’ya kadar olan bölümüne bakıldığında bunların hiçbirinin yapılmadığı ortada. Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı’nın en yakınına hainler yerleştiriliyor kimse farkında değil, ABD, Rusya Türkiye’deki olası bir darbeden söz ederken MİT’in ya da Genelkurmay’ın planlaması aylarca süren kalkışmadan haberi yok. Hemde ordu içindeki kripto cemaatçilerin bilinmesine rağmen...
Evet bunlar istihbarat zaafiyeti ve kesinlikle affedilecek gibi değil ama 15 Temmuz’un birde 16.00’dan sonrası var. Yani MİT tarafından Genelkurmay Başkanı’na TSK’daki hareketliliğin bildirildiği saatler ya da istihbaratın geç de olsa “darbe oluyor” diyerek nokta atışıyla uyardığı dönem. İstihbarat gelmiş ve

Yazının Devamı

Darbeciler kilit noktalara nasıl geldi?

23 Temmuz 2016

Darbe girişi-minden sonra gördük ki sızdı denilen paralel yapı TSK’yı kanser gibi sarmış. Ağırlıklı olarak hava ve jandarma olmak üzere her unsurda var, hatta bir numaranın en yakınındaki isim bile hain çıktı. Bunu çok sinsiydiler, atlanmış ya da YAŞ’ta neşter vuracaktık gibi gerekçelerle geçiştirmek mümkün mü? Değil, çünkü Ergenekon, Balyoz, Casusluk kumpaslarıyla TSK’nın kimyasını bozan paralel yapı, iffet suçlamalarıyla da binlerce “gerçek” askeri hiçbir hak, hukuk gözetmeksizin ordudan atarak varlığını ve amacını fazlasıyla hissettirmişti. Bunun en çarpıcı örneği de bugün darbe girişiminin merkez üssü olarak görülen Hava Kuvvetleri’nde yaşanmıştı. Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’nca 2012-2013’te yürütülen sorgulamalarda pilot ve çok kritik görevlerdeki subay, astsubaylar “Birlikte görev yaptığınız bayanlarla ilişki yaşayıp yaşamadığınızı anlatınız, (...)’nın eşi hakkında bildiklerinizi anlatınız. Evlendikten sonraki süreçte yaşadığınız diğer ilişkiler var mı, bugüne kadar eşcinsel şahıslarla ilişki yaşayıp yaşamadığınızı, aynı ortamda bulunup bulunmadığınızı söyleyiniz” gibi garip sorulara muhatap kalmış, delil olarak da facebook, msn, twitter’dan görüntü ve mesajlar öne

Yazının Devamı

Dikkat! Asker - polis birbirine kinlenmesin

21 Temmuz 2016

TSK’daki paralel yapı rahatsızlığı ve darbe söylentileri uzunca bir süredir dillerdeydi ama herkes “Bu devirde mi?” deyip önemsemeyip geçiştiriyordu. Nitekim biz de birçok kez ordudaki cemaatçi yapılanma tehlikesine dikkat çekmiş, özellikle, Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’nca özel hayatın ihlali ve hukuka aykırı delil toplanması suretiyle, sorgulanan yüzlerce subay ve astsubayın ordudan atıldığını somut örnekleriyle yazmıştık. Bunların çoğu kritik görevlerdeydi, aralarında istihbaratçılar bile vardı. Onların yerine yenileri görevlendiriliyordu. Yani 15 Temmuz gecesi helikopterden halkın üstüne ateş açan, bomba yağdıranlar gibileri. Ordunun içinde ciddi rahatsızlık yaratan bu durumu da yine TEMAD (Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği) Genel Başkanı Ahmet Keser’in ağzından aktarmıştık. Keser üç ay önce yaptığımız görüşmede de Cumhurbaşkanı’nın Harp Akademileri Komutanlığı’nda yaptığı konuşmadaki “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Sizlerin huzurunda buna bir de tek ordu, tek komutan vurgusunu da eklemek isterim” sözleriyle paralel yapıya karşı mesaj verdiğini söylemişti. Özellikle albay kadrosunun 50-70 bin lira ikramiyeyle emekliliğe teşvik edilmesinin

Yazının Devamı

Erler silah alıp darbe yapmaz

18 Temmuz 2016

Demokrasi zaferiyle sonuçlanan darbe girişiminin ardından en çok tartışılan konu başarılı olma şansı bulunmayan, hatta intihar anlamına gelen bu kalkışmayı neden yaptılar? Bu noktada da hem girişimciler hem de zamanlama açısından “ağustos başında yapılacak YAŞ’ta ihraç edileceğini bilen kadronun son gayreti” ya da “darbe planının sızdığı ve gözaltına alınacağını hisseden subayların tarihi erkene çektiği” gibi farklı olasılıklar söz konusu. Ama bu şu anki görüntü ve bilinen tablo itibariyle çünkü kalkışma gerçekten bir F16, 3-5 helikopter ya da yakalanan askerlerle sınırlı mıydı, dahası emir-komuta zinciri nereye kadardı konusu da flu. Nitekim sürdürülen soruşturma kapsamında yüksek rütbeli çarpıcı gözaltılar oldu. Bakalım nereye kadar uzanacak?
Bunlar olayın darbecilerle ilgili bölümü, bunun bir de ihmalciler boyutu var. Yani gerçekten üzerinde aylardır ciddi ciddi çalışılan bir projeden ve TSK’daki bu hareketlilikten Genelkurmay’ın, askeri istihbaratın nasıl ya da neden haber alamadığı konusu. Hemde TSK içindeki ciddi tehdit olan cemaat yapılanmasının darbe yapabileceği, hatta “emniyet,yargıdaki örgütlenmeye yönelik tedbirler alındı ama askere hiç dokunulmadı” gibi iddialar

Yazının Devamı

Türkiye’de darbeler dönemi şimdi bitti

17 Temmuz 2016

1960’lı yıllardan bu yana askeri darbelerle dolu geçmişimizde her normale dönüş sürecinde “Artık bitti” sözünü çok duyduk. Ama bir süre sonra yine darbe söylentileri başladı ve “muhtıra”, “kadife kaplı postal sesleri”, “postmodern” ya da “balans ayarı” gibi tanımlamalarla yenilerine tanık olduk... Tıpkı 15 Temmuz öncesi ve gecesi yaşananlar gibi. Zira bir süredir yine kulaktan kulağa darbe sözcüğü fısıldanıyordu ve her zamanki gibi de siyasi, askeri cenahtan, “Artık o günler geride kaldı ya da bitti” nakaratı geliyordu. Açıkçası, küreselleşen Türkiye için artık böyle bir tehlike söz konusu değildi. Ama ne oldu? Beklemediğimiz bir anda, üstelik de hiç alışık olmadığımız bir saatte halkın iradesine, Meclis’e karşı darbe girişimi yinelendi, dahası bomba atmak, kurşunlamak gibi çılgınlık yaşandı.
Önce ciddiye almadık, sonra gelen Twitter mesajlarıyla meraklanıp heyecanlandık, ardından da “Eyvah darbe” dedik.
Ancak bu kez durum farklıydı. Çünkü ilk defa halkıyla, siyasetiyle, medyasıyla, STK’larıyla, yargısıyla Türk halkı öncekilerin aksine direniş sergiledi. Darbecilerin “Dışarı çıkmayın” tehditlerini dinlemedi ve tanka, topa, tüfeğe rağmen sokaklara dökülerek, sabaha kadar

Yazının Devamı

Terörle ortak mücadele şart

16 Temmuz 2016

Türkiye bunu hak etmedi

Türkiye terör belası yanında bir de yönetim sorunuyla iç içe görüntüsü verdi. Tankların üzerinde elleri tetikte bekleyen askerler ve onlara “asker kışlaya” diye bağıran siviller. Gece boyunca da patlayan bombalar ve çatışma sesleri...
Bunlar Türkiye’nin asla hak etmediği ve hafızasından silmek isteyeceği görüntülerdi.
Yazık. çok yazık...
Bu ülkeye darbelerden hayır gelmedi. İhtiyacımız olan tek şey demokrasi. Seçimle gelen insanların seçimle ayrılmaları gerekir. Aması, fakatı yok bu işin...

Paris saldırılarından 8 ay sonra Fransa bir kez daha terörün hedefi oldu. Aslında bu Euro 2016 günlerinde de sıkça dile getirilen ya da beklenen bir durumdu ve Fransa buna karşı hazırlıklıydı. Yani Kasım 2015’teki saldırılardan sonra ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yeni yasalar çıkarılmış, yetkiler artırılmıştı ve sokaklarda 10 bin tam donanımlı asker görevlendirilmişti. Açıkçası ülke teyakkuzdaydı. Nitekim alınan bir istihbarat kapsamında da Fransa güvenlik gerekçesiyle Türkiye’deki kutlama etkinliklerini iptal etmiş, vatandaşlarını uyarmıştı. Ama ne oldu? Terör trafik kazası gibi yepyeni bir yöntemle Fransa’yı evinde vurdu ve masum insanları katletti. Hem de

Yazının Devamı