Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ülkedeki “yoktan” yere ölümleri engellemek için öncelikle kaza ve cinayet gibi tanımlamaları yeniden yapmak ve cezai yaptırımlarını buna uyarlamak kaçınılmaz... İşte en çok işçi ölümünün meydana geldiği inşaat sektöründeki facia nedenleri:
Asansör düştü, inşaat, iskele çöktü, halat koptu ya da şantiyede yangın çıktı...
Bunların tamamı iş ve işçi güvenliğinin önemsenmemesinden kaynaklanan olaylar. Muhatabı kim? işveren ve onu denetlemekle görevli devlet. Ama biz ne yapıyoruz? Kitaba yazdıklarımızı umursamıyor olay olduğunda da kaza deyip geçiyor ve yenisi olana dek de unutuyoruz...
Aynı durum Avcılar’da üst geçite çarpan tanker için de geçerli. Neydi faciaya yol açan sürücünün tutuklanma gerekçesi? Taksirle ölüme sebebiyet vermek. Yani, dikkatsizlik ve istemeyerek gerçekleşen bir suç. Pes... Aslında bu olası kast, hatta organizeye(!) kadar gidebilecek bir suç. Niye mi? Anlatalım; damperi açık tam gaz giden bir tankerin faciaya neden olmaması mümkün mü, üstelik de olmaması gereken bir saatte ve yerdeyken? Peki, bu tankerin oraya girmesini engelleyecek polis var mı? Yok. Devam edelim, TSE’nin 2010’da önerdiği “Damper açılır ya da tam kapanmazsa araçların hızının 10 kilometreyi geçmesini sınırlayacak” tertibatın neden uygulanmadığını sorgulayan oldu mu? Yooo.
Asansör ya da tankerler böyle de diğerleri farklı mı? Ne mümkün. İşte yollarda yanan otobüslerin durumu. Bugüne kadar 30’un üstünde otobüs yandı, bir çok insan öldü. Oysa iki sene önce çıkan (26 Haziran 2012) bir yönetmelikle 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren tüm otobüslerde yangın alarm sistemi olması zorunlu hale getirilmişti. Buna göre; her otobüse sensörlerden oluşan ekranlı bir düzenek konulacak, olası bir kıvıcılcımda da sistem şoförü sesli ve görüntülü olarak uyaracaktı. Konuldu mu? Hayır, çünkü; o yönetmeliği çıkaran bakanlık ve TSE hangi cihazların önerileceği konusunda ancak harekete geçti ve tarafları toplantıya çağırdı. Ne zaman? Yönetmelikte öngörülen yürürlük tarihinden 8 ay sonra... (14/08/2014)

Haberin Devamı

Partiye iktidar olmak

Haberin Devamı

CHP’nin 18. Olağanüstü Kurultayı’yla ilgili en anlamlı yorumu yerel seçimlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterilen Mansur Yavaş yaptı:
“Hedefiniz partiye iktidar olmak”
Yavaş çok haklı, kurultaydan akılda kalanlar ne? Parti içine yönelik “ince”,“sert” mesajlar ve de milletvekilliği kapısını aralayan parti meclisine girebilmek için sabahlara dek süren kulisler...
Peki ya sokak? İki günlük kurultayda ülke geneline dönük, günlük sorunlara çözüm öneren ve sokaktaki insana “umut” veren tek bir söz, proje duyduk mu? Hayır, sadece aldığı 415 oyla “partilileri” şaşırtan Muharrem İnce, dokunur gibi oldu ama o da ağırlıkla “kendi sokağının” sorunlarıyla yetindi ve delegelerin hoşuna gidecek laflar etti. Kemal Kılıçdardoğlu ise etrafındaki çekirdek kadronun gazına gelip esti gürledi...
Oysa her ikisinden de sokağın beklentisi neydi? Birleştirici güç olduğunu savunan CHP’nin bu yönde siyaset üretmesi, işsizlik, vergi, eğitim, sağlık ve dış politika gibi konularda somut çözüm önerileriyle halkı ateşlemesi. Örneğin son Cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş’ın somut proje ve önerilerle meydanlara çıkıp (beğenirsiniz, beğenmezsiniz) oylarını ikiye katlaması gibi...
Tamam, sonuçta bu bir kurultay, partide “iktidar olmak” yarışı ancak bu kafayla, yani sol söylemin ezberleri üzerinden farklılık edebiyatıyla, hele hele kendi pozisyonunu güçlendirmek mantığıyla “sokaktaki iktidarı” yakalamak çok zor. Çünkü bu tezi haklı çıkaran geride kaybedilmiş dört seçim var...

Haberin Devamı

‘Balık adam gönderelim mi?’

Geçen yıl İzmir’de yaşanan sel felaketine ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Twitter’de ne yazmıştı:
“Bu, siz CHP’lilere ders olsun. Kurtarma aracınız kurtarılacak hale gelirse sizle alay ederlerse bundan ders çıkarmalısınız. Şimdi ‘size balık adam gönderelim mi?’ derlerse kızma yok tamam mı?”
Önceki akşamda aniden başlayan yağış nedeniyle Ankara-Sincan’da sel meydana geldi. Bazı vatandaşlar araçlarıyla birlikte sel sularına kapıldı. Bir çok ev ve işyerinin yanısıra araçlar da su altında kaldı. Ama hiçbir yerden, hiçbir kimseden dalga geçer gibi bir mesaj ve söz duyulmadı...