Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Milliyet hep “ilk”lerin gazetesi oldu. İlk ekonomi ve eğitim sayfaları. İnternet gazeteciliğinde öncülük... Yılın sporcusu, ilkokullararası bilgi, liselerarası müzik yarışmaları gibi... Şimdi bunlara ülke ekonomisinin lokomotifi konumundaki gayrimenkul sektörü ‘dev’ lerinin “Ankara Buluşması” da eklendi. Biz de Milliyet Ekonomi Servisi’nin önderliğinde çarşamba gecesi başkentin tepesi Çankaya’daki Swiss Otel’de gerçekleştirilen bu “ilk” zirvenin katılımcıları arasındaydık. Gece boyunca konut, AVM, otel, ofis projeleriyle başkentin çehresini değiştiren “marka” firmaların sahipleri ve temsilcilerini dinledik. Onlar, projelerini, hızla dönüşen Ankara’yı ve sorunlarını anlattı, biz de kafamıza takılanları sorduk...
Ankara kökenli bir gazeteci olarak gördüklerim ve duyduklarımdan çok etkilendiğimi öncelikle belirtmekte yarar var. Nedenine gelince; benim bıraktığım Ankara’nın gecekondularıyla özdeşleşen semtleri milyon dolarlık markalı konut projeleriyle artık gözde yerler olmuş. Kendi, orman ve göllerini yaratan “çevre dostu” sitelerle, geçmişte kalorifer ya da duvardan duvara halı diye ayrıcalık olarak gösterilen “lüks”ün tanımı da değişmiş.
Öyle ki kayak pistiyle sakinlerine yılın 365 günü kayak yapma olanağı sunan projeler bile var.

Daire sayısında sınırlama
Anlatılanlar arasında ilgimi en çok çekenlerden biri de yeni projelerdeki dairelerin boyutlarıydı. Çünkü çoğunluğu 150 ila 175 metrekare arasındaymış. Bazı özel projeler dışında 1+1 ya da 2+1 konut yapımı ise oldukça azmış. 65 metrekarelik bir evde büyüyen eski bir Ankaralı olarak nedenini sorduğumda Özçelik İnşaat Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Özçelik’ten aldığım yanıt ilginçti:
“Ankara’daki imar planı uyarınca toplam inşaat alanı 150 ya da 175’e bölünerek daire sayısı netleşiyor. O nedenle de dairenin birini küçültseniz diğeri devasa boyutlara geliyor.”
“Nasıl yani?” dediğimde Özkan Bey, konuyu rakamlarla somutlaştırdı:
“Örneğin 10 bin metrekare arsanıza bir emsal yani 10 bin metrekare inşat izni vererek sınırlandırıyor. Bunda mahsur yok. Doğrusu da bu... Ancak diyor ki bunu 150’ye böl. Ne çıkıyor 66... İşte sıkıntı burada başlıyor. Çünkü siz o alanda 66 tane daire yapmak zorundasınız. Bu ne demek dairenin birini 100 metrekare yaparsanız diğeri 200 metrekare olmak zorunda. O nedenle de yatırımcı ister istemez 150’şer metrekarelik 66 daire yapıyor. Belediye ise bunun gerekçesini nüfus yoğunluğu hesabına (4 kişilik bir aileye yetecek alan) dayandırıyor. Oysa İstanbul ve İzmir’de durum farklı, orada da toplam inşaat alanında sınırlama var ama daire sayısı esnek. Yani yatırımcı 50, 75, 100, 150 metrekarelik daireler yapabiliyor.”
Peki, bu durum hem yatırımcıyı hem de alıcıyı etkilemez mi? Özçelik’in
bu sorumuza verdiği yanıt çok net:
“Etkilemez mi? Özel imarla çıkan projeler dışında bölgenin talebine göre daire çeşitliliği yapma şansınız yok. Örneğin Ankara’nın en gözde semtlerinden Çayyolu’nda 1+1 daire yok gibi. Dahası Ankara’daki projelerin
yüzde 80’inde küçük daire bulmak zor...”