Emniyet’teki “paralel yapılanma” iddialarına yönelik operasyon görüntüleri Ergenekon soruşturmasında yaşananların tekrarı gibiydi. O gün askerlerin ellerini arkadan kelepçeleyip, kafalarına bastırarak araçlara bindiren polisler, bugün aynı şekilde gözaltına alındılar. Hem de evlerine yapılan gece yarısı baskınlarıyla... Öncelikle beş yıl önce yazdıklarımızı bugün yineleyelim:
Suç ve suçlu kim varsa üzerine gidilsin ama böyle zamansız ev baskınları ve onur kırıcı görüntülere hiç gerek yok... Çağırırsın insanları gelirler.
Dönelim operasyona; suçlamalar ağır, yasa dışı dinlemenin yanı sıra “casusluk” iddiaları var. Ve durum açığa almak ya da atama furyasıyla geçiştirilecek gibi değil. Dahası soruşturmanın savcı ve hâkimleri kapsaması da gündemde. Medya ve iş dünyasına uzanacağını söyleyip “Tek istikamet Silivri” diyenler bile mevcut. Bu arada bir başka beklenti de yeni kaset ve dosya bombaları yaşanacağı yolunda... Açıkçası adliye ve emniyet koridorları oldukça tedirgin. Tabii bu da günlük işlerin aksamasına yol açıyor. Dün bu durumu İstanbul’daki bir polis müdürüyle konuştuk. İşte anlattıkları:
“17 Aralık’tan sonra mülkiye müfettişleri Emniyet’ten hiç ayrılmadılar. Atama dalgaları nedeniyle herkes huzursuzdu, elini kıpırdatmıyordu. Bundan sonra ise hiç kimse iş yapmaz. Çünkü müdürler bırak inisiyatif kullanmayı, ’yarın başıma iş alırım’ diye kanunların verdiği yetkiyi bile kullanmaktan çekiniyor. Müdürlerini kelepçeli gören memurlar da ‘Ya ben de suçlanırsam’ endişesi içinde.”
Sendikalaşma mücadelesi veren Emniyet-Sen’in Genel Başkanı Faruk Sezer’in bu konudaki tespitleri daha da vahim:
“Sendika için ağzımızı açtımızda ‘teşkilat Pol - Der, Pol- Bir dönemi gibi olur’ diyorlardı ama bugün polis seksene bölünmüş durumda... Bir yanda hükümetçiler, direnen paralelciler, öte yanda hali hazırda sessiz duran ülkücüler ve bize de bulaşmasın diye bekleyen sosyalistler. Şimdi de paralelci dedikleri, daha doğrusu kendilerine operasyon yapan adamları elleri kelepçeli olarak alıyorlar. Böyle bir teşkilatta huzur olur mu? Şu an polis korkuyor. Yani kanun adamlarının korkup, ürkttüğü bir dönemdeyiz.”
Soma vurdumduymazlığına sağlık raporu eklendi
TBMM Soma Maden Kazalarını Araştırma Komisyonu dün 301 madenciye mezar olan ocağı işleten holdingin yönetim kurulu başkanı Alp Gürkan’ı dinleyecekti. Biz de sıcaklığın 45 dereceye kadar yükseldiği ocakta insani yaşam ve çalışma koşulları neden yoktu ya da tuvaleti bile olmayan ocakta insanlar ihtiyaçlarını nasıl gideriyordu gibi soruların yanıtını öğrenecektik. Ama olmadı, gelen sağlık raporu üzerine komisyon mutabakatla aldığı kararla bu buluşmayı(!) erteledi. Hem de üç ay sonrasına... Bu medyaya yansıyan ama, Komisyon üyesi CHP Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün verdiği bilgi farklı:
“Ekim geç bir tarih. Komisyon başkanının bizimle görüşüp, fikrimizi sorması gerekirdi. Aynısını bir önceki basın toplantısında da yaşamıştık. O zamanda ocağın yanma nedeniyle tekrar kapatıldığını başkanın açıklamasından sonra duymuştuk.”
Soma’daki cinayetin tespitlerinin bir an önce yapılmasını ve iş-işçi güvenliği sağlanarak ocakların açılmasını istediklerini belirten Öz, devam ediyor:
“Bu baştan beri olan vurdumduymazlığın bir başka örneği. Olayın nedeni de buydu. Ocak sahibi komisyona gelseydi belki bunun bir kaza olduğunu anlatabilirdi. Ama bu sürece dahil olmayıp ötelemesi kamufle etmeye çalışıyor ya da bir şeyden kaçıyor anlamına geliyor. Çünkü gerçekten haklı bir sağlık gerekçesi varsa biz kendisini hastanede de dinleyebiliriz.”
KIRMIZI HAT
Gençleri uyuşturucu vb. maddelerden uzaklaştırmanın en önemli yolu onlara spor alışkanlığını kazandırmak, takım ruhu ve birşeylere ait olma hissini vermektir. Böylece kendilerine ve bedenlerine saygı duymalarını sağlayabiliriz. Atama bekleyen Beden Eğitimi öğretmenleri olarak bu yılki düzenlemelerde kontenjan artırılma talebimizin bu açıdan da değerlendirilmesini öneriyoruz.