2011 Nisan ayında Suriye’den göç başladığında “kırmızı çizgimiz” yüz bindi. Bugün Türkiye’de 400 bini aşkın Suriye vatandaşı var. AFAD’a (Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) göre, 192 bin 770 kişi 8 ildeki “Geçici Kabul Merkezleri’nde, yani denetim altında. Ancak diğer 200 bin kişi (neredeyse Erzincan’ın nüfusu kadar) hakkında net bir veri yok. Ne yaparlar, nerelerde kalırlar, neyle geçinirler hepsi meçhul! İnsani- vicdani kaygıyı anladık da, güvenlik kaygısı ne olacak?
“Akrabamın yanında kalacağım diyerek” geçiçi ikametgahı kapan soluğu İstanbul’da almış, çoktan “kalıcı” olmuş. Artık git diyemezsin, kal diyemezsin. Aralarında dilencilik, çakma turist rehberliği yapan temizlik işinde çalışan ne ararsan var. İnanmayan gitsin baksın Eyüp Sultan Camii’ne ya da Sultanahmet’e.
Kamp dışında yaşayan Suriyeli sayısının 200 binin üzerinde tahmin edildiğini doğrulayan BM yetkilileri “Tam rakam maalesef belli değil. Bilinen, yüzde 75’inin kadın ve 18 yaş altı çocuk olduğu. Kamp dışında, şehirlerde yaşayanların ikametlerini resmi ve kesin olarak bildirmeleri için çağrı yapıldı, kayıtlar da hızlandırıldı”diyor.
AFAD resmi açıklamasında (3 Mayıs) bugüne kadar Türkiye’ye giriş yapan Suriye vatandaşı sayısını 299 bin 275 olarak veriyor. Bunların 106 bin 505’inin ise geri döndüğünü söylüyor. Ama bir yandan da 3 ilde daha “Geçici Kabul Merkezi” planlaması yapıyor.
Annenin ölümü
Babamı kaybettiğimde çok küçüktüm. Hatırlamıyorum bile. 56 yıllık yaşamımda ‘O’ benim hem annem hem de babamdı. Bense ‘O’nun küçük oğlu ve sırdaşıydım. Artık hepsi mazide kaldı. 3 Mayıs 2013 günü annemi annesinin koynuna koyduk. Benim için de “çocukluk” bitti.
En zor günümüzde yanımızda olan, acımızı paylaşan, dostlar, arkadaşlar, akrabalar, komşular, okurlar; “iyi ki varsınız”...
İstanbul‘un geleceğini neler tehdit ediyor?
Çevre ve Şehircilik Şûrası Danışma Kurulu’nun görevi dünyadaki şehirleri inceleyip rapor hazırlamak. Uygulayıp uygulamamak siyasi iradenin kararı. Ama daha biraraya bile gelemediler. Bana göre gelecekleri de yok. Çünkü; “yanlış yapıyorsunuz” diyene danışıldığını hiç gördünüz mü? İşte kurul başkanı Ahmet Vefik Alp’in İstanbul için tespitleri:
Deprem: Büyük Körfez depreminden 14 yıl geçti. Milyonlarla ifade edilen çürük-çarpık Istanbul konutlarımız için kağıt üstü çalışmalar hariç ciddi bir yenileme yapamadık. Depremin bizden uzak olmasını dilemekten başka çaremiz yok.
Ulaşım: UIaşım akıcılığını sağlayacak projeleri gerçekleştirmeyi başaramadık. Boğaz altı tüp geçişlerini geciktirdik. Giderek sıkışan ulaşım ile ciddi mesai kaybı, hava ve gürültü kirliliğine neden olduk.
Aşırı yapılaşma: İstanbul’un boşluklarını beton ile doldurduk. İngilizce isimli AVM ve ‘rezidans’ projelerini çok sevdik. Kent parklarımızı, çağdaş düzeylere getiremedik. Kenti düşeyde ve yatayda hormonladık.
Plansız şehirleşme: Büyük projelerin hiçbirinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce uzmanlara hazırlatılan 1\ 100.000 ölçekli İstanbul Metropoliten Ana Planı’nda olmayışını kabullendik. Spontane yeni projeleri mevcut plana montajladık, plansızlığı ilke, kenti yamalı bohça yaptık.
Kuzeye doğru büyüme: İstanbul’u Tekirdağ’dan Gebze’ye betonladık. Elde kalan ve en kuzeydeki son yeşil doku ve su kaynaklarının kaybedilmesinin İstanbul’un ekolojik dengesini yıkarak Istanbul’u çölleşme trendine sokacağını göremedik.
Bellek ve kimlik kaybı: Kenti geçmişinden koparmaya, belleğini silmeye başladık. Istanbul’un imzası olan Tarihi yarımada Siluetini de yaraladık.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025