Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu hafta AKP’nin önümüzdeki hafta CHP’nin kurultayları var. Birinde geçen hafta istişareler sonucu ilan edilen genel başkanlık onanacak, diğerinde adaylar arasında yarış varmış gibi yapılacak. Sonra da bunların adına parti içi demokrasi(!) denilecek. Oysa bu kurultaylar öncesi, daha doğrusu sandığın söz konusu olduğu her dönemde ekrana çıkan, gazetelere konuşan parti yöneticileri neden yakınıyor:
“Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirerek parti içi demokrasiyi işletemezseniz, topluma demokrasi vadedemezsiniz.”
Mesaj açık, parti içi uygulamalarda demokrasi adına sıkıntı var. Herkes fikrini açık açık söyleyemiyor ya da söyleyen sonunucuna (partiden ihraç, kızağa çekilmek gibi) katlanıyor. O nedenle de partilerde örgütten çok liderin dediği oluyor. Genel başkanlar tarafından seçilen milletvekilleri, delegeler liderlerinin aldığı kararlara vicdanları karşı çıksa dahi ‘evet’ diyorlar.
Tespitlere katılmamak mümkün değil. Anlayamadığımız bunları diyenlerin neden siyasi partiler yasası bahanesinin arkasına sığındıkları. Çünkü söyledikleri, yüzde 10 barajı, partilerin kapatılması, finans kaynakları gibi Meclis’in onaylayacağı yasadan çok kendi partilerinin tüzükleri ve iç işleyişleriyle ilgili konular. Bunu değiştirmek için de vatandaşa “demokratlık” görüntüsü vermek yerine partilerinin yetkili kurullarında seslerini çıkarmaları yeterli...

Haberin Devamı

Kurtarmayı değil aramayı biliyoruz

Kumburgaz’da denize açıldıktan sonra bir daha haber alınamayan beş gençle ilgili herkes seferber... Helikopterler uçuyor, gemiler Marmara’yı tarıyor. Ne zaman? Günlerin ardından hava yatışıp deniz çarşafa döndükten sonra... O nedenle bu olayda sadece deniz bisikletini kiralayan kıyıdaki adamı suçlamak, sorgulamak yetmez, çünkü denizde de tam bir ihmal ve vurdumduymazlık zinciri var. Bunun en büyük kanıtı da bir yolcunun ihbarı üzerine bölgeyi dürbünle gözetleyen feribot kaptanı ile, Sektör Marmara arasında geçen telsiz kayıtları. Şöyle ki; Kemal Reis 5, durumu bildirmek için Sektör Marmara’ya çağrı yapıyor. Yanıt yok... Çağrılarını defalarca tekrarlıyor, yine yanıt yok. Sonunda bir başka istasyonun “çağrıyı pas etmesi” ile devreye giren Sektör Marmara, olayı kavramakta hayli zorlanarak deniz otobüsünün tehlikede olduğunu sanıyor. Kaptanın “deniz otobüsü benim, ben denizde olduğu söylenen iki kişiyi bildirmek istiyorum” demesi ile “uyanıyor” ve ilgisiz bir sesle “mesajınız alınmıştır” diyor...
Sektör Marmara denilen, havalimanlarındaki kule benzeri, sularımızdaki seyir güvenliğinden sorumlu radar sisteminin bir parçası. Bu nedenle de uzun bir süre yanıt vermemesi söz konusu bile olamaz ama olmuş!.. Sonra mesaj alınmış da ne yapılmış? Bölgeye hava destekli, arama- kurtarma ekipleri mi yönlendirilmiş? Yooo. Peki, gitseydi, çok şey değişir miydi? Kestirmek zor ama 2012 ‘de Şile’de burnumuzun dibinde batmakta olan gemiye müadahale eden ekibin durumunu da biliyoruz. Kurtarmaya giderken, kurtarmalık olmuşlardı...

Haberin Devamı

Soma’da kayıp madenci var mı?

301 madencimizin yaşamını yitirdiği Soma faciasında vardiyadaki işçi sayısı(787) ilk günden beri çok tartışıldı. Çünkü, veriler çelişkiliydi. Sağ kurtulanların listesine ulaşmaya çalışan CHP’li Melda Onur’a SGK’nın verdiği “Bilgimiz yok” yanıtıyla şimdi aynı tartışma ve kuşku bir kez daha gündeme geldi:
Soma’da kayıp işçi olabilir mi?
İnanması zor ama Onur’a verilen yanıtın kafa karıştırdığı da bir gerçek. Bakalım bu konuda Soma Kaymakamı Mehmet Bahattin Atçı ne düşünüyor:
“Böyle bir şey söz konusu değil. Vardiyada 787 kişi vardı, 301’i vefat etti, 486’sı sağ kurtarıldı. Zaten 150’si de yer üstünde çalışıyordu. Ancak ölenlerden sonra sağ kurtulanların ailelerine de maddi yardım başlayınca, çevre ocaklardan kurtarma amacıyla gelip gazdan etkilenenler de AFAD’ın listesine eklendi ve 40-50 kişilik bir artış oldu. Yani sağ kurtulanların listesinde bir sıkıntı oluştu ama ölü sayısında değişiklik ya da kayıp söz konusu değil. Zaten böyle bir durum olsa ailesi, eşi ortaya çıkmaz mı. Kaldı ki 301 kişinin ailelerine emekli aylıkları bağlanıyor, paralar veriliyor, konutları yapılıyor kimse başvurmaz mı? Bir ara kayıp Suriyeli iddiaları da gündeme gelmişti ama o da boş çıkmıştı.”
Bu arada bütün delillerin toplandığına da dikkat çeken Kaymakam Atçı, gelecek rapor doğrultusunda Işıklar ocağının bu hafta açılabileceğini de söyledi...