Türkiye’de eylem yapacak PKK’lılar yeni Kandil olarak tanımlanan Kobani’de özel olarak eğitiliyor. Suruç üzerinden Türkiye’ye yasadışı yollardan giriş yaptıktan sonra da İstanbul-Dolmabahçe ve Kayseri’de olduğu gibi kalleşçe saldırılarla masum insanları katlediyorlar. Yani bataklık burnumuzun dibinde. Hatta sınırdan öteye baktığında çıplak gözle bayraklarının görüldüğü yerler dahi var. Bu da ülke insanının canına tak etmiş durumda. Dolayısıyla da herkesin aklından geçenler aynı:
Fırat Kalkanı Harekatı’yla ABD’nin güdümündeki PYD/PKK’nın Kürt Koridoru planını bozan Türkiye, Kobani’ye duyarsız mı kalacak? Kalmazsa da ABD’nin tavrı ne olur ya da olabilir?
PKK’nın İzmir’deki saldırısı sonrasında konuştuğum eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Korg. İsmail Hakkı Pekin’in bu konudaki düşüncesi şöyleydi:
“Türkiye’nin ABD’ye bu böyle devam ederse ‘Kobani’ye, girer, dağıtırım’ demesi lazım. Çünkü artık çok fazla bedel ödüyoruz, bunun hesabını sormak gerekiyor. İncirlik’in kapatılması, Kobani ve Irak’a müdahale hepsini düşünmek gerekir.”
- Türkiye Kobani’ye girebilir mi?
“Girip kalmanıza gerek yok tanklarla 15-20 kilometre girersiniz darmadağın eder çıkarsınız. Bu kadar basit, bunu yaparsınız. Yani girip de orayı almanız söz konusu değil. Bir cezalandırma operasyonundan bahsediyorum. Başka Afrin’e girersiniz. Tabi bunu yaparken Rusya’yla görüşmek lazım çünkü bölgedeki Kürt gruplarla Rusya’nın ilişkisi var. Hedefi iyi tespit etmek lazım. Rusya’yla anlaşırsak gireriz.”
- El Bab gibi değil yani?
“El Bab farklı bir şey. O koridoru kesmek için 50 kilometre derinlik bir tarafta El Bab, bir tarafta Menbiç öyle bir alan gerekiyor. Orada Türkiye kalıcı ateşkes ya da barış oluncaya kadar kalacak başka çaresi yok ama diğeri cezalandırma operasyonu. 50 tank girer, dağıtır, Türkiye’ye döner. Herkes de bilir ki bir olay olduğu zaman Türkiye bunu yapar.”
- Bunun bedeli ne olur?
“Rusya ile anlaşılırsa sorun olacağını sanmıyorum. En fazla ABD bize müdahale etmeye kalkar, ambargo zaten uyguluyorlar ama canlarını yakmak zorundayız. Yakmazsak bu işin üstesinden gelemeyiz. Herkes yaktığı can kadar kendi canının yanacağını da bilmeli. Artık son dakikaya geldik bu susarak falan olacak bir iş değil...”
IŞİD’in uyuyan hücreleri
IŞİD’in Türkiye’ye bela olacağını uyaranların başında Türksam (Uluslararası ilişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı, eski MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan vardı. Haziran 2014’deki konuşmamızda IŞİD’in Türkiye’de yarı uykuda hücre evleri olduğuna dikkat çekerek, işinde gücünde olan bu insanların eylem talimatı geldiğinde bir anda canlı bombaya, teröriste dönüşebileceğini söylemişti..
Oğan yüzden fazla kişinin yaşamını yitirdiği Ankara Gar katliamından(10 Ekim 2015) sonra yaptığımız konuşmada da IŞİD’in, istihbarat örgütleriyle bağlantılarına değinerek şöyle demişti:
“Bu saldırının IŞİD’in ana karargâhında alınmış bir karar değil, bir istihbarat örgütü organizasyonu olduğuna inanıyorum. IŞİD burada kullanılmıştır. Onun için Ankara bombacılarının kimliği tespit edilir ama onun ötesine gitmek çok mümkün olmayacaktır. Faili meçhul kalacaktır.”
Yıl 2017...IŞID’in Reina katliamı sonrasında bir kez daha konuştuğumuz Oğan’ın saptamaları bu kez daha da vahim:
“IŞİD’in dünyada en kolay eylem yapacağı ülke Türkiye. Çünkü doğal alt yapısı var. Bunda şunun da çok etkisi oldu, Esad’ı devirmek için dışarıdan gelen cihatçılar Türkiye’deki sempatizan düzeydekileri radikal cihatçıya çevirdi. Sonra bunların önemli bir kısmını Suriye’ye götürdü ve o isimler birer canlı bombaya, ölüm makinesine dönüştürüldü. IŞİD’in ABD’de Avrupa’da yaptığı eylemin maliyetiyle Türkiye’de yapacağı eylemin maliyeti arasında çok fark var. IŞID batıda yapacağı bir eylemi çok daha az maliyetle Türkiye’de gerçekleştirerek daha fazla can kaybına sebebiyet veriyor ve daha çok da ses getiriyor. O nedenle IŞİD’in eylemlerinin duracağı kanaatinde değilim.”
İşte son 3-4 yılda ısrarla yinelenen uyarılar ve geldiğimiz noktanın özeti...