Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sıkı tedbirler sonucu kısmen kontrol altına alınan Kovid-19 salgını yaz aylarındaki normalleşme adımlarıyla birlikte yeniden hız kazanmaya başladı. Vaka ve ölüm sayılarındaki artış yüzünden tüm dünya tedirgin, hatta birçok ülkede ikinci dalga endişesi yaşanıyor. Nitekim bazı ülkelerde sıkı tedbirlere dönüş var. Çünkü Dünya Sağlık Örgütü’nden de çok ciddi bir korona dalgası beklendiği uyarısı geldi. Yani gelişmeler oldukça sıkıntı verici. Ama aynı zamanda da umutlu bir bekleyiş de söz konusu. Hem insanlar üzerinde test edilme noktasındaki aşı çalışmaları hem de virüsün mutasyon hızının eskisine oranla alışılmadık derecede zayıfladığı, dahası virüsün genetik kodundaki değişikliklerin onu daha bulaşıcı ve şiddetli hale getirmediğine dönük bilimsel çalışmalar nedeniyle. Dolayısıyla aslında dünyada tam anlamıyla endişe ve umut ikilemi yaşanıyor. Dün bu durumu DSÖ’de uzun yıllar salgın hastalıklar ve virüslerle ilgili Tanı, Sınıflandırma ve Değerlendirme Bölüm Başkanlığı görevini yürüten Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedirhan Üstün’e sordum. Öncelikle de Kovid-19’un mutasyon hızının yavaşladığına dönük iddiaları. Yanıtı şuydu:

Haberin Devamı

“Mutasyon hızının yavaşlaması diye bir şey söz konusu değil ölüm hızında bir azalma var doğru çünkü giderek komplikasyonlarla daha iyi uğraşmayı öğrendi hastaneler hekimler… Daha erken teşhis daha çok test ve daha dengeleyici, destekleyici tedavi yaparak. Koronavirüs tespit edilen kişiler arasında daha genç popülasyon hasta olmaya başladı şimdilerde. Yani yaşlılardan ziyade gençlerde görülüyor, gençler arasında öldürücülüğü az olduğu için de ortalama öldürücülük hızı azalmış gibi gözüküyor. Yoksa yayılma hızında hiç bir değişiklik yok okullar açılınca kış başlayıp kapalı mekânlara girince bulaşma hızı daha da artacak. Zaten bakanlığın grafiklerine bakıldığında da azalma görülmüyor.”

Gençler arasında tehdit ciddi boyutta yani?

“Tehdit daha çok onların canına değil ama gençler bu hastalığı kapıyorlar yaşlılara bulaştırıyorlar asıl sorun o. Gençler o yüzden çok fazla da takmıyorlar belki. Yeni doğandan 8 yaşına kadar olan çocuklar da fiziksel olarak bağışık oluyorlar zaten. Çünkü virüsün resimlerini görmüşsünüzdür üzerinde kırmızı kırmızı kurdele gibi eklentiler var. O eklentiler girip vücutta belli hücrelere yapışıyor. O kırmızı kurdelelerin uyduğu hücrelerde çocuklarda gelişmemiş.”

Haberin Devamı

Peki ya herkesin, umutla, sabırsızlıkla beklediği aşı konusu? Üstün, devam ediyor;

“Şu anda dünyada 139 tane aşı var. Bunların en ileride olan ilk 10-16’sını yoğun bir şekilde inceledim. Bunların her birinin koruyuculuğunun grip aşısından daha fazla olacağına dair bir işaret yok.”

Ne anlama geliyor bu?

“Grip aşısının koruyuculuğu yüzde 60-65. Mesela ben bunu senelerdir oluyorum ama olduğum yıl korumuyor. Yani 2 yıl korusa bir yıl korumuyor. 3 yıldan birinde korumayacak. 3 kişiden birini korumayacak demek. İkinci konu da bunun lojistiği. Dünyadaki 8 milyar insana nasıl aşı yapacaksın? Bunun için uluslararası hava taşımacılığı 80 bin tane jumbo jet olması lazım diyor ve bunların soğuk zincirde gitmesi gerekecek. Bunları düşünecek olursan aşıyı buldum demekle bitmiyor iş, bu kadar insana eriştirmen lazım. Ayrıca mesela Türkiye’de zararlı diye kızamık aşası yaptırmayan yüzde 5-10 azınlık var. Yine kuş gribi aşısı yaptırmamakta direnenler olmuştu. Yani aşı gelse insanlar olacak mı? Aşı karşıtlığı da çok kritik bir konu.”

Haberin Devamı

Formüller verilip ülkelerde üretilemez mi? İlla nakli mi gerekiyor?

“Bu aşıyı üretenlerin çoğu ticari, bunun için milyonlarca dolar harcıyor niye formülünü versin… Adam bunu para kazanmak için yapıyor. Maskenin, ücretsiz olmadığı, hatta karaborsaya düştüğü yerde aşının bedava olacağını mı veya formül verip üretileceğini mi zannediyoruz. Yok, bu dünyanın kuralı böyle.”

Aşı fiyatı ne kadar olur mesela?

“Onun içinde çalışmalar yapılıyor. 10 dolarla 100 dolar arasında olacak. Dört değişik teknikle yapılıyor aşı, kaç doz yapılacağı konusu da var, dolayısıyla üretim maliyetleri farklı. Tabii bunun birde aşıyı enjekte etmek, hemşire ücreti gibi artı maliyetleri de olacak...”