Barajlardaki su seviyesi vahim. Kapasite hızla eriyor. Birecik Barajı'nın su tutması ise yavaşladı. Enerji politikamız adına kötü gelişmeler. Zaten hükümet de tasarruf için düğmeye bastı. GAP İdaresi Başkanı Dr.
Olcay Ünver ile konuşuyoruz:
Gerçekten vahim mi?
"Doluluk oranında çok kötüyüz. Hem kuraklık hem de geçen sene yapılması gereken tasarrufun uygulanmaması etkiledi."
Kış yaklaştı, yağışlar başlayacak.
"Ne kadar yağmur yağarsa o kadar iyi ama, sorunu çözmez. Atatürk ya da diğer barajların çoğunun suyu yağmurdan değil karın erimesinden gelir."
Antik kent Zeugma'da son durum nedir? Su altında kalması gecikecek mi?
"Sular biraz daha yavaş yükselecek sanırım."
Yani zaman kazanıldı?
"Onu da diyebilirsiniz ama; kurtarma çalışmaları zaten son aşamaya geldi. Bizim ve Zeugma Girişimi organizasyonunda iki ayrı koldan 300'e yakın arkeolog çalışıyor. Bir süre önce gelen iki İngiliz profesör 'Birecik Barajı Zeugma'yı boğmadı, tam tersine Zeugma Birecik Barajı sularından yeniden doğdu' sözleriyle bizi cesaretlendirdi."
Çıkanlar nerede korunuyor? Gaziantep'te sadece köhne bir müze var.
"Bunu da proje kapsamına aldık. Çünkü bölgede yağmur başladı. Mevcut müzenin bahçesine iki tane prefabrik bina yapıyoruz. Freskler ve mozaikler koruma altına alınacak. Bir yandan da restorasyon çalışması sürecek."
Hız kesici şart
Trafik kazalarının baş nedeni aşırı hız. Gaza bastıkça canavarlaşıyor, can alıyoruz. O nedenle özellikle şehirlerarası ağır vasıtalara (TIR, otobüs, kamyon) hız kesici cihaz takılması kaçınılmaz. Üstelik bu Avrupa Birliği'nce de kabul gören bir uygulama...
Ama bizde dikkate alan yok. Sadece bir iki otobüs firması (Varan, Ulusoy gibi) işi önemsiyor. Gerisi Allah'a emanet. Ulusoy firması, İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan'a verdiği kazaların önlenmesine yönelik raporda şöyle diyor:
"Hız kesici : Araçlara üretim aşamasında ya da sonrasında monte ediliyor. Cihaz sayesinde maksimum hız 100 km'yi geçmiyor.
Çalışma koşullarının denetimi :Kazaların baş nedenleri uykusuzluk, aşırı yorgunluk, dikkatsizlik. Çalışma koşullarına uymayan sürücüler trafikten men edilmeli.
Sağlık :Ticari araç kullananların sağlık kontrolleri daha sık ve yaygın olmalı. AB standartlarına uyarlanmalı.
Teknik yeterlilik :Sadece evrak üzerinden yapılan denetim yetersiz kalıyor. Özellikle lastik, ışık düzeni, aşırı yükleme ve yükleme bozuklukları denetlenmeli."
Postayı unuttuk
Cep telefonu, internet geldi mektup gözden düştü. Aslında haberleşme çağ atladı ama; devletin postacılığı sınıfta çaktı. Okurumuz
Tolga Tangüler yolladığı
e - mail'de şöyle diyor:
"Türk iş dünyası neredeyse tamamen devletin posta işletmesini dışlayarak, günlük şehiriçi kurye servisleri ya da şehirlerarası kargo gibi pahalı ama güvenilir - sağlam hizmeti seçti.
Yurtdışında yaşayan benim gibi bir çok Türk, posta idaresinde yaşanan ciddi soygunlar, evrak - paketlerin alıcısına hiç ulaşmaması nedeniyle özel kargo şirketlerini kullanıyor.
Direkt pazarlama ya da katalogla satış gibi kavramlar hala geniş kitlelelere ulaşmıyor. Şehiriçi mektuplar da dahi iki haftalık gecikmeler normal karşılanıyor."
Hayatımız tehlikede
İstanbul'da yaşamak mucize. Selektör yaptınız diye canınızdan olabilir, yolda yürürken kafanıza saksı düşebilir, kavga ayırırken bıçaklanabilir, evde otururken vurulabilirsiniz. İşte emekli memur
Ülker Baytok'un 9 eylül tarihinde başına gelen de böyle bir olay. Okurumuzdan dinleyelim:
"Moda'da yürürken havadan koca bir cam düştü ayağıma saplandı. Gençlerin yardımıyla hastaneye gittim, pansuman, tetanos aşısı yapıldı. O şaşkınlıkla karakola başvurmadık. Bir kaç gün sonra hastaneden adli rapor istediğimizde karakola gitmemiz söylendi. Karakol 'geç kaldınız, o gün gelecektiniz' dedi. Kazanın üstünden 12 - 13 gün geçti hala suçlu yok. Suçlu boş bir daire. Kimse dairenin sahibini bilmiyor. Ya cam ayağım yerine kafama saplansaydı?.."
Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr