Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İstanbullu yeraltı ulaşımına ısınamadı. Yılan hikayesine dönen metronun nihayet devreye giren Taksim - Levent hattında vagonlar boş gidip geliyor. Şu anda günlük taşınan toplam yolcu sayısı 70 bin... Oysa hedeflenen saatte 70 bindi.
Sorunun kaynağında başlıca iki temel neden var. Birincisi halk korkuyor ve güvenmiyor. İkincisi de yeraltı ile yerüstü entegrasyonunun yokluğu. Otopark, otobüs - minibüs hatlarının yeniden organize edilmesi gibi... Görüntü belediyeyi de panikletmiş olacak ki; harıl harıl rapor hazırlığında. Kolay değil; 631 milyon dolar harcandı. İstanbul trafiğine kesin çözüm denildi, henüz rahatlama fark edilmedi.
Korkudan başlayalım. Vatandaşın en büyük endişesi; deprem... Malum İstanbul tehdit altında. Sarsıntı her an olası. İşte bu nedenlerle insanlar 'Ya ben aşağıdayken deprem olur da tünel ağızları kapanırsa' diye düşünüyor.
İkinci büyük korku da enerji darboğazıyla birlikte gündeme gelen elektrik kesintileri. Ve şehir şebekesindeki ani arızalar. 'Böyle bir durumda ya tünelin ortasında kalırsam' paniği...
Gelelim üçüncüsüne; o da yürüyen merdivenlerle ilgili. Yine olası bir elektrik kesintisinde onca merdiveni nasıl çıkarım endişesi. Özellikle yaşlılar bu konuda çok tedirginmiş...
Bakalım bu korkularla ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi ne diyor:
"İstanbul'un birinci derecede deprem uşağında olduğu bilinen bir gerçek. Bu nedenle metro 9 şiddetindeki depreme dayanıklı olarak yapıldı. Elektrik kesintileri ise yersiz bir endişe, çünkü direkt şehir şebekesiyle bağlantılı değil. Ayrıca özel besleme sistemi var. Enerji kesilmesi durumunda jeneratörler otomatik olarak devreye giriyor."
Özetle korkulacak bir şey yok. İyi de kabahat kimin? Şov yapacağınıza insanları bunları anlatsanıza?

Bağlantılar neden gecikti

Acil çözülmesi gereken diğer konu da güzergah planlaması. Daha önce de yazıldı; yeraltı hat uzunluğu 8.5 kilometre ama, çıkış bağlantıları yok. Örneğin otobüs, minibüs ya da taksi... Aynı güzergahta yerin üstünde de değişen bir şey olmadı. En büyük sorun ise otopark... Anadolu'dan Levent'e gelen adam arabasını nereye park edecek?.. Aynı şey Taksim için de geçerli. Belediye şimdi şimdi bunları düşünmeye başlamış.
Başta da dedik; metro yapımı tam bir yılan hikayesine döndü. Açılışı defalarca ertelendi. Otopark sorunu o zaman düşünülemez miydi?.. Belediye düşünüldüğünü söylüyor, hatta planlandığını belirtiyor.
Neden yapmadınız o zaman?..

Hayırlı avantalar

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yüklendik. Ama yaptıkları iyi işler de var. Örneğin asfalt çalışmaları... Zamanlama olarak gecikse de bir çok yol yenilendi.
Her şeye rağmen; güzel. Komik olan yapılan işin takdimi. Bu adet de yeni çıktı. Yollarda dev bez pankartlar. Bir köşesinde 'Büyükşehir Belediyesi çalışıyor' sloganı, altında açıklaması:
"Asfalt çalışmalarımız, İstanbul vatandaşlarımıza hayırlı olsun..."
Bir başka örnek;
Belediye yeşillendirme ve yeşil alanları sulama işi yapıyor. Pankartlar yine yollarda:
"Yeşillendirme ve otomatik sulama işi İstanbullulara hayırlı olsun..."
Bunlar yerel yönetimlerin yapması gereken sıradan işler değil mi? Ayrıca para verip (acaba kim - kaça yapıyor), pankart hazırlatmaya gerek var mı?..
Başkan Ali Müfit Gürtuna'ya göre var. Dediğine göre; pankartlar belediye çalışanlarını teşvik ediyormuş...

Yasa yeter mi?

TBMM'nin trafik canavarıyla mücadelede yasasını neden geciktirdiğini eleştirmiştik. Okurlarımızdan bazıları ise sadece yasayla canavarın yok olmayacağı inancında. Örneğin Adil Kocabaş, şöyle diyor:
"Kazalarda alkollü ya da hızlı araç kullanmanın elbette etkisi var. Ama asıl sorun ulaşım altyapısı. Biz Avrupa ülkelerinin çoğundan 2 - 3 misli genişlikle bir coğrafyaya sahibiz. Ulaşım karayollarında kalırsa, yasa ile canavar yok edilemez. Tek çözüm deniz ve demiryolu taşımacılığını geliştirmek..."
Doğru... Bunu biz de defalarca dile getirdik. Ama bu kararları alacak da TBMM değil mi?..


Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr