Üniversite mezunu polis memurları, kendilerine haksızlık yapıldığını iddia ediyor. Şöyle ki:
Teşkilatta ihtiyaca göre
komiser yardımcılığı sınavı açılıyor. Ancak, alınacak personel konusunda üniversitelilere kısıtlama uygulanıyor. Örneğin; 1998'deki sınava 10 bin lise, 1500 üniversite mezunu girmiş. Alınanların sadece yüzde 10'u üniversiteli olmuş. Tüm kamu ve kuruluşlarında yüksekokul bitirenlerin rütbe ve derece aldığına dikkat çeken mağdurlar şöyle yakınıyorlar:
"Kendi içerisinde hukuk kurallarını uygulamayan bir teşkilat, başkalarına nasıl uygulayacak? Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü'nün İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği 3 Mart 1987 tarih, 5 sayılı genelgesinde, Açık Öğretim Fakültesi'ni bitirenler, yüksekokul bitirenlerle aynı haklara sahiptir açıklaması mevcut. Kaldı ki; üniversitelerin çeşitli bölümünden mezun birçok personel mevcut. Bizi en çok üzen de beklediği terfii alamadığı gerekçesiyle dün hukuka başvurup hak arayanların bugün emniyet teşkilatının başında olmaları..."
Bakalım şikayet hakkında teşkilat ne düşünüyor? Üst düzey bir yetkili şöyle diyor:
"Kısıtlama olduğu doğrudur. Belli üniversiteler ve polis akademileri tercih ediliyor. Çünkü komiser muavini olan her üniversiteliye 1. sınıf emniyet müdürü olma yolu açılıyor. Oysa teşkilatın orta dereceli amire (lise mezunları en çok başkomiser olabiliyor) de ihtiyacı var."
Dereceye aldanmayın
Sıcaklık yine artmaya başladı. Ama meteorolojiye göre; havada anormallik yok. Hatta son 89 yılın en sıcak temmuzu söylemleri de doğru değil. Geçmişte daha sıcak günler yaşanmış. Örneğin İstanbul - Göztepe'de 1970'li yıllarda ısı 40.5 derece olmuş. Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahminleri Daire Başkanı
Seyfullah Çelik, 'bu rekorun aşılmadığını' söylüyor. Ardından da her ölçüme aldanmamak gerektiğini vurgulayarak, 'sağlıklı ölçümün standartları var' diyor. Ne olduklarına gelince;
Öncelikle; zeminin mutlaka çim, derecenin bulunduğu sathın da yerden iki metre yükseklikte ve de rüzgar alan bir yerde olması gerekiyormuş...
İstanbul'da böyle yer kaldı mı?
Muz ve çaya yasak
Transit muz ve çay ihracatı ikinci bir emre kadar durduruldu. Nedeni de Altınbaş Holding'in Kuzey Irak'a sevk ettiği (!) 66 milyon kilo
muz...
Tam bir komedi. Yaklaşık 1.5 yıldır kıyak tezgah sürmüş. Bir kişi çıkıp da 'Yahu bu muzlar nereye gidiyor' diye sormamış. Ya çaylar? Tonlarcası transit yutturmacasıyla iç pazara sürülmüş ya da sahte beyanla vergisiz ithal edilmiş. Malını satamayan Çay - Kur ise inim inim inliyor. Ama; kimsenin umuru bile değil? Paraşüt operasyonu patlamasa olmayacak da... Üst düzey bir gümrük yetkilisi şöyle diyor:
"Muzların Kuzey Irak'a gitmediğini bilmeyen yok. Ama adamın elinde transit izin belgesi var. Onu verenlere niye sormuyorlar?"
Anı Tour'dan yanıt
Okurumuz Sedat Vural'ın Didim - Akbük'le ilgili yakınmasını dile getirmiştik. Cennet yer pis kokuyordu. Aslında şikayet kaldıkları otelle ilgiliydi ama; yanıt
Anı Tour'dan geldi. Genel Koordinatör
Levent Çardaklı, şöyle diyor:
"Yolculuk 12 saat sürüyor bu doğru. Ancak otelle ilgili şikayetler ve denetimler bizimle ilgili değil Turizm Bakanlığı'nın sorumluluğunda.
Firma olarak misafirlerimize kalacakları yerlerle ilgili tüm bilgiler detaylarıyla anlatılmaktadır. İptal ve rezervasyon değişiklik koşulları da şartnamemizde belirtilmiştir. Altında da misafirlerimizin imzası vardır. Eğer misafirimiz gördüklerini beğenmeyip geri dönseydi parasını iade ederdik. Ya da başka otel talebi olsaydı fark ve yer bulunma koşuluyla yerine getirirdik..."
Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr