Şişli Belediyesi’nde Başkan Hayri İnönü ile eski Başkan Mustafa Sarıgül arasındaki kavga patlak verdiğinde CHP’nin yaklaşımı; ‘Bireysel anlaşmazlıklar aile içinde çözülür. Aile büyükleri, ailenin küçüklerini, gençlerini bir araya getirir, sorun çözülür” idi... Ama çözülmedi...Barıştı sanılan ‘gençler’ karakolluk oldu, arabulucu “daha da içinde Şişli kelimesi bulunan bir cümle kurmam” diyerek kenara çekildi... Şimdi ise aynı CHP, hele bir yargı gereğini yapsın da, ondan sonra bize görev düşerse bakarız havasında. Yani teşkilatın aksi yöndeki düşünce, hatta baskısına rağmen yine beklemede. O nedenle de iktidar bunu koz olarak kullanıyor ve başbakan gittiği her yerde Şişli‘yi hedef tahtasına oturtarak ana muhalefeti eleştiriyor, daha doğrusu yıpratıyor. Bu durumda da akla şu soru geliyor:
“Aile büyükleri” bunu da mı kestiremedi? Ya da olanları görmüyor mu?
Yanıt CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın’dan:
Aynı savcı mı yoksa farklı savcı mı bilmiyorum ama daha önce “bu sorunu aranızda çözün” şeklindeki bir yaklaşımın re’ sen soruşturmaya dönüşmesi gündem değiştirmeye yönelik. AKP’lilerin dört bakanla ilgili yürütülen çalışma ve 5 ocakta (bugün) yapılacak oylamaya dönük bir takım hafifletici sonuçlar çıkartmak istediklerini düşünüyorum. Bunu da çok gülünç buluyorum çünkü karşılaştıracakları bir olay değil. Bizim tavrımız net, olay siyasi değil adlidir. Adı geçenlerin siyasi kişilikleri bu olayın siyasi olmasını gerektirmiyor. Eğer bir yanlışlık, usulsüzlük yapılmışsa kamu kaynakları bir kuruş dahi olsa kötü kullanılmışsa tüzüğümüz, yasalar çerçevesinde kim olursa olsun tereddüt etmeden gereğini yaparız.
Devam ediyoruz sorulara,
Kim olursa olsun mu? Parti içi dengeler deniliyor, Mustafa Sarıgül’ün ayrılabileceği konuşuluyor?
Sayın Sarıgül CHP’nin üyesi, bir zaman kurucusu olduğu harakete geçeceğine ilişkin benim bir izlenimim yok ama siyasi gelişmeler ne olur onu kestirmem tabii... Denge meselesine gelince;bizim terazimiz var. O da hukuk ve tüzük. Denge tutturmak durumunda değiliz tüzüğümüzün terazisini kullanmak durumundayız.
O terazi hemen kullanılamaz mıydı?
Tabii o da olabilirdi, partide bir soruşturma komisyonu kurulabilirdi. Ama bu komisyonun ulaşamayacağı bilgiler, olduğu için başlatılan süreci beklemekte yarar var diye düşündük.
Ya o arada İçişleri Bakanlığı devreye girerse?
Sanmıyorum. Eski bir belediye başkanı olarak asla böyle bir şeyin olmaması gerektiğini söylüyorum. Ama bunların sağı solu belli olmaz. Ancak şu da bilinsinki eğer böyle bir şey olursa buna çok sert tepki gösteririz...”
Yeni yıl sürprizi!
Yeni yılın ilk cumasını İstanbul’da geçiren Başbakan namazını kıldığı camiden Dolmabahçe’deki çalışma ofisine yaya döndü. Ama bunu yaparken de alışılagelmişin dışında bir davranış sergileyerek kırmızı ışıkta bekledi ve yanan yeşil ışıkla birlikte, kullandığı yaya yolundan karşıya geçti. Bu da “başbakandan örnek davranış” diye haber oldu.
Ne garip değil mi? Aslında olması gereken ve batı ülkelerinde sıradan görülen bir davranış bile bize “ilginç” geliyor... Çünkü kuralsızlığa ve ayrıcalığa alıştırıldık... Onun için de diyoruz ki; sürprizlere devam. Önerimiz şu:
Başbakan yanına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı alsın ve eskortsuz bir araçla İstanbul’da dolaşsın. Tabii yine yolların trafiğe kapatılmaması şartıyla...
Portakalın iyisine hasret kaldık
Mandalina mevsiminin sonu yaklaştı, portakalın tazesinin yenme dönemini de ortaladık nerdeyse... Ancak C vitamini deposu bu narenciye ürünlerinin ipek gibi zarı, bal gibi tadı olanlarını büyük kentlerde bulmak zor. Portakal için Finike’ye, Çıralı’ya, mandalina için de İzmir Gümüldür’e gitmek gerekli sanki. Yoksa ortalama marketlerde ve mevsim fiyatlarına uygun damakları şenlendirecek ürünlere ulaşmak imkansız... Çok özel manavlardan Avrupa’nın ortalama fiyatlarında bulunabiliyor ancak, kilosu 5 - 6 liraya... Oysa geçen yaz, ayva başta olmak üzere tüm kış meyvelerinin bol olacağını ağaçların ilk görüntüleri haber vermişti. Ne olduysa ya dalından satın alanlar arttı ya da ihracat rekor kırmak üzere!..
Kırmızı hat
- TEM üzerinde art arda seyreden çöp kamyonları, adeta bir biriyle yarış ediyor. Olumsuz hava koşulları bir yandan, bir de onlar trafikte tehlike yaratıyorlar...İnsanın yetkisi olsa bunlardan birini durdurup şu soruyu sorası geliyor: Bu ağırlıkla, bu hızla ve bu ıslak zeminde frene bastığın anda durma mesafen ne kadardır? Hiç birinin bileceğini sanmıyoruz.. Alper Doğuştan
