Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Reina’da 39 kişiyi katleden terörist hâlâ bulunamadı. Gelinen nokta itibarıyla bilinenler DAEŞ’li katilin kaldığı yerler, adım adım katliam rotası ve görüntüleri ile Doğu Türkistanlı Uygur Türk’ü olabileceği... Dahası, katliamda birden fazla saldırgan olduğu iddiaları ya da ikinci eylem hücresi kuşkusu. Ve tüm bunlarla bağlantılı olarak polise gelen binlerce ihbar ile aralıksız süren operasyonlar... Yani teröristin uyruğundan, eldeki seri numarası silinmiş Kalaşnikof’a kadar (DAEŞ niye silecekse) olayın daha da karmaşıklaşması için gereken ne varsa her şey mevcut. Dolayısıyla da katliamın sorumlusu olarak görüntüde taşeron DAEŞ var ama asıl adres açık. Bu durumda da akla gelen olasılıklar şunlar:

Haberin Devamı

Davranışı, çok iyi silah kullanması, soğukkanlılığıyla tam bir profesyonel olduğu anlaşılan terörist öldürülmüş olabilir mi? Mümkün. Eğer bu teröristi bir gizli servis kullandıysa “Git kendini patlat” yerine “Biz seni koruyacağız” deyip cesaretlendirmiş, sonra da kaçırıp kafasına sıkarak infaz etmiş olabilir. Şu ana kadar bulunamaması da buna bağlanabilir...

Ülke dışına kaçırılmış olabilir mi? Mümkün. Bu tür katiller bir iş için yetiştirilip, kullanılmazlar. İnfaz edilirse bunun gibi eylem yapacak adam bulamazlar. Dolayısıyla da suikasttan sonra kaçırılmış ve başka bir projede kullanılmak üzere ülke dışına çıkarılmış olabilir.

Peki, sağ olarak yakalanabilir mi? O da mümkün. Eğer istihbarat örgütleri bunun yakalanmasını istiyorsa ve kendileri bir senaryo dahilinde bu teröristin anlatmasını istediklerini ona inandırarak yaşatmışlarsa gönderirler, o da onu anlatır. Tabii çatışma çıkıp vurulmazsa. Yani bu alçağın görünür bazı ilişkileri dışında gerçek bağlantılarının ortaya çıkartılması ya da varsa yeni bir saldırı planının önceden deşifre edilmesi gibi bir beklentinin gerçekleşmesi biraz zor. Kaldı ki terörist hangi gizli servisin elemanı olduğunu söylese ne değişecek, sadece “üst akıl” denilip geçilecek...

Açıkçası dememiz o ki; üç olasılığın da sonucu karanlık...

‘Kan’daki kırmızı alarm kalktı

Haberin Devamı

Türk Kızılayı Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık’ın Twitter üzerinden yaptığı “Kan stokları yetersiz” uyarısına vatandaşlar duyarsız kalmadı ve on binlerce kişi bağış için kan merkezlerine koştu. Dolayısıyla, “aranan kanlar” hızla bulundu ve günlük 20 bin ünitenin altına düştüğü zamanlarda verilen “kırmızı alarm” durumu kalktı. Ama bu sorun bitti anlamına gelmiyor çünkü şu an için 23 binlerde olan günlük kan stokunun 40 bin üniteye çıkması ve bu rakamın sabit kalması şart. Yani her gün binlerce ünite kan gelecek ve gidecek. Böylece de yılda yapılan 15 milyon ameliyatın kan ihtiyacı karşılanacak ve Türkiye olası terör olayları, operasyonlar ya da afetlere karşı hazırlıklı olacak...

Peki, ya yeterli bağış olmasaydı ya da olmazsa? Bu soruya dün konuştuğum Dr. Kınık’ın yanıtı şuydu:

“Böyle bir durumu Türkiye için düşünemiyoruz. 1300 tane hastane bizden her gün kan bekliyor. Bunun için bizim kan sistemimizde 3 bin 300 kişi çalışıyor. Uçaklarımız, THY uçakları, TIR’larımız, otobüslerimiz, kamyonlarımız her gün Türkiye’nin tamamında böyle bir sirkülasyon içinde... Dün Muş’taki bir hastaneye kan yetiştiren arkadaşlarımız fotoğraf göndermişler, araçlarının üstünde 3 metre kar vardı.

Haberin Devamı

Sur’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de o operasyonların sürdüğü dönemlerde oralara gidildi. Örneğin, Diyarbakır’daki merkezimiz Sur’daydı, orada kurşun yedi arkadaşlarımız, kan merkezimiz çok sayıda isabet de aldı. Van’da kan bağışı arabalarımız yakıldı, yolda bir iki sefer özellikle tehlikeli güzergâhlarda kan araçlarımız giderken teröristler tarafından çevrildi. Şoförleri, çalışan personelimiz alıkonuldu ve girişimlerle bıraktırdık. Yani biz her dakika Türkiye’nin her noktasında bu operasyonu yapmak zorundayız...”

Özetle; ‘kan’daki kritik denge ortada. Sıkıntı yaşamamak için bağış yapmaya devam...