Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı sayısı 2 milyona yaklaştı. Her biri ilçe büyüklüğündeki 24 çadırkent, sınır illerimiz ve ilçelerimiz mültecilerle doldu. Sadece son dalgada gelenlerle 100 bin kişinin yaşadığı Suruç’un nüfusu da ikiye katlanmış durumda. İstanbul ve İzmir’de bile yüz binlerce Suriyeli mülteci var. Ve bu akının ne kadar süreceği belirsiz. Bu nedenle de ikilem söz konusu. Bir yanda insanlık, öte yanda iç güvenlik, sosyolojik boyut ve 4 milyar doları bulan harcamalar...
Elbette hiç kimse “IŞİD’in zulmünden kaçanlara sınır kapatılsın, yaşlı-kadın, çoluk çocuk ölüme terk edilsin” diyemez, demedi de... Ancak, öngörüler ve kriz yönetimi konusunda ciddi hatalar yapıldığı konusunda kafalarda soru işaretleri var. Şöyle ki; dört yıl önce Suriye’de iç savaş çıkıp sınırlarımıza yığılma olunca ne denilmişti?
“Kırmızı çizgimiz 100 bin, bu rakamdan fazlasını Türkiye ağırlayamaz, böyle bir durumda Suriye içinde güvenli bölge ilan edilmeli, uluslarası toplum harekete geçmeli.” Sonra gördük ki o kırmızı çizgi ya da “psikolojik eşik” defalarca aşıldı, gelenlerin sayısı milyonları buldu ama ne güvenli bölge ne de yapılan tüm çağrılara rağmen uluslarası toplumun hareketliliği konusunda gelişme olmadı. Sadece birkaç ülke göstermelik maddi destek verdi o kadar. Açıkçası “yalnız” kaldık, tıpkı daha önceki göç dalgalarında olduğu gibi... Peki, bu Türkiye’nin fıtratı mı yoksa anlatma ya da anlamama konusunda sorun mu yaşanıyor? Yanıt İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır’dan:
“Türkiye sınırlarını açık tutarak BM ilkesine sadık kaldı. Ancak daha baştan uluslararası yardıma kapılarını kapattı ve “kendi imkânlarımla hallederim’ dedi. Oysa bu yaptıklarını dış dünyaya duyurmak açısından da önemliydi. 2012’nin ortalarına doğru gelenlerin sayısı yükselince ise durum değişti, yardım çağrıları başladı. Ama bu seferde “Parayı gönderin, Kızılay aracılığıyla dağıtılacak’ denilerek BM ekipleri ve STK’ların kamplara girişine izin verilmedi. Bu da onların tarzına uymadı.”
Kapanan ocakların sorumlusu bulundu!
12 yıldır ülkeyi yöneten AKP, nabza göre şerbet vermeyi iyi biliyor. Çoğunluk, yetki onlarda ama bakanlar, milletvekilleri bazen öyle şeyler söylüyorlar ki, sanırsınız iktidar değil de muhalefet konuşuyor. Bunun en yakın örneğine 10 işçinin öldüğü asansör faciası sonrası yapılan açıklamalarda tanık olduk:
“Maliyet zorlaması var. Siz işi daha ucuza yaptırmak için insanları köleleştirerek bir uygulama içine girerseniz bu anlayış ister istemez güvenliği ikinci derecede bırakmaktadır.”
Şimdi de Soma faciasının ardından güvenliği artırmak için çıkarılan torba yasanın maliyetleri yükselttiği gerekçesiyle kapatılan ocaklar ve 5 bin kişinin işsiz kalmasıyla ilgili açıklama:
“Torba yasa ile birlikle işçilerin işsiz kalabileceğini öngördük, bunun için bir önerge hazırladık ama bu bir muhalefet milletvekilinin itirazı ile geri çekildi.”
Bu konudaki bir başka ritüel ise “çoğunluk, yetki sizde” anımsatmalarına rağmen süregelen suskunluk. Nitekim bu kez de böyle oldu, ocakların kapanması ve insanların işsiz kalmasının sorumlusu olarak gösterilen CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun “O madde bizim değil, iktidar milletvekilinin önerisi ve oylarıyla geri çekildi” sözlerine yanıt gelmedi. Neyse ki kimin ne söylediğini ortaya koyacak meclis tutanakları var:
Tarih: 18.7.2014 Birleşim: 119
(Sözü edilen 10. maddenin metinden çıkarılmasını öngören aynı mahiyetteki önergelerden Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ve arkadaşlarının verdiği önerge üzerinde konuşuluyor. Kuşoğlu ve diğer muhalefet milletvekilleri söz alarak çekincelerini anlatıyorlar.)
....
BAŞKAN -....10’uncu madde üzerinde, metinden çıkarmaya ilişkin aynı mahiyette bir önerge daha vardır, okutuyorum:
639 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10. maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Doğan Kubat Ramazan Can....
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki dört önergeyi birlikte oylatacağım.
Kabul edenler. Kabul etmeyenler. Önerge kabul edilmiştir, 10’uncu madde metinden çıkartılmıştır.