Zeugma antik kentini kurtarmakta geç kalan devlet, Hasankeyf'te işi sıkı tutuyor. Başbakanlık GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) İdaresi Başkanı
Olcay Ünver, 'Zeugma'dan aldığımız dersle çalışmayı hızlandırdık' diyor. Zeynel Bey Türbesi'nin taşınacağını, finans sorunu olmadığını da söylüyor.
Az da olsa yüreklerimize su serpildi. Çünkü; devlet Zeugma konusunda gerçekten vurdumduymaz davrandı. Birecik Barajı'nın yapımı 1984'te plandı, inşası da 1993'te başladı. Ve göz göre göre antik kentin ilk terası sulara gömüldü.
Zeugma Girişimi, kamuoyunu ayağa kaldırmasa ikinci teras da yok olacaktı...
Zeugma şimdi ne durumda? Olcay Ünver, Profesyonel bir İngiliz ekibin 2.5 aydır bölgede kazı yaptığını söylüyor. İkinci teras için geç kalınmadığını savunarak, şöyle diyor:
"Şu an 100 arkeolog çalışıyor. İngiliz ekibin yöneticileri sevindirici haberler veriyor. Sökülenler baraj sitesi içindeki bir yere taşınıyor. Ekim ayından sonra da C bölgesi diye adlandırdığımız üçüncü terasta kazılar başlayacak. Antik kentin asıl önemli bölümü burası."
Keşke daha önce yapılsaydı...
Gözler Hasankeyf'te
Güneydoğu Anadolu Bölgemiz insanlık tarihinde medeniyetin beşiği olarak biliniyor. Verimli Hilal ya da Yukarı Mezopotamya olarak da adlandırılan bölge tarih öncesi çağlardan beri birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Zeugma bunlardan sadece birisi. Özetle daha kurtarılacak o kadar çok yer var ki...
İşte Hasankeyf. Barajın temeli bugün atılsa 7 yıl ömrü var. Peki bu barajlar başka yerde planlanamaz mıydı? Ünver, şöyle yanıt veriyor:
"Nehir sistemi böyledir. Bir baraj bittiğinde öbürü başlar. Tıpkı merdiven gibi. Birini geriye alırsanız diğerini etkiler. Hasankeyf'teki teknik sıkıntı da o. Kodunu alçalttığınızda baraj ekonomik olmaktan çıkıyor, yerini değiştirdiğinizde de mühendislik açısından anlam taşımıyor."
Bu durumda ne olacak? Ünver, şunları söylüyor:
"Taşınabilir, her şeyin kurtarılmasını amaçlıyoruz. Açık mağaraların alt kodları gibi suya gömülecek yerler de var. Onların da hiç olmazsa belgelenmesi hedefleniyor. Su altında korumaya yönelik çalışmalar da yapılacak."
Çakıcı'nın parasına teftiş
Kartal Cezaevi'nde parasal teftiş var. Ama bu devletin değil,
Alaattin Çakıcı'nın hesabına yönelik. Malumunuz, ünlü babanın haftada yüz milyonlar harcadığına yönelik haberler çıkmıştı.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü
Ali Suat Ertosun, tutuklu ya da mahkum harcamalarının haftada 20 milyon lirayı geçemeyeceğini belirterek, şunları söylüyor:
"Bütün kayıtlar inceleniyor. Kantin hesapları gözden geçiriliyor. Alaattin Çakıcı'nın ne kadar para çektiği, ne kadarını harcadığı araştırılıyor. Devletin her şeyi kayıt altında."
Parasal durum hareketli. Ya asayiş? Ertosun,
Kartal'da da Eskişehir'de de duruma hakimiz. Alaattin Çakıcı ve Mehmet Ali Ağca'nın sürekli yanlarına birinin verilmesi için talepleri oluyor ama; kabul edilmiyor" diyor. Nuriş (Nuri Ergin) çetesinin bulunduğu Uşak Cezaevi'nde de asayiş berkemalmiş... Aman öyle olsun...
'Kokuda hatalıyız'
Okurumuz Sedat Vural'ın Didim - Akbük'te kaldıkları otelle ilgili şikayetlerini aktarmıştık. Her akşam sulanan bahçeden pis kokular geliyordu, hasta olanlar dahi vardı... Yanıt veren The Holiday Resort'un Genel Müdürü
Nevzat Odabaşı, şöyle diyor:
"Tesisimizde, Türkiye'de çok az yerde bulunan ultraviole cihazı olduğundan havuz suyu dahil tüm sularımızda sıfır bakteri ve insanları hasta edecek hiçbir mikroorganizma bulunmamaktadır. Takdir edersiniz ki aşırı sıcakların yaşandığı günlerde dengesiz beslenmeye bağlı ve vücutta su kaybından dolayı rahatsızlıklar olmaktadır. Arıtma ile ilgili probleme gelince; çıkan atık su çevreye karşı duyarlılığımızdan dolayı 4.5 kilometrelik deşarj hattı ile denize değil ormana basılmaktadır. Aşırı sıcaklarda çimlerin yanmasını önlemek amacıyla 2 gece bahçe sulamasında kullandık. Koku yayılınca işlemi iptal edip tekrar deşarj hattına bağladık. Bu da bizim kusurumuz ve hatamızdır..."
Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr