HAFTANIN?KARMASI
ROBERT LEE DIXON
(PINAR KARŞIYAKA)
Telekom’a karşı 3. çeyrekte geriye düşen takımını, son periyottaki etkili oyunuyla farka taşıdı. Zorlu maçı 21 sayı, 6 asist ile tamamladı.
HAKAN DEMİREL
(ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ)
Takımının galibiyet için yerli katkısına ihtiyacı vardı, Hakan da sahne aldı. 8’de 6 saha içi isabetiyle 16 sayı üretirken, 3 de asist yaparak Aliağa’yı yıktı.
Son maçlarda rakiplerinin üzerine akın akın giden ve hücumdaki müthiş yüzdesiyle sahayı dar eden Efes derbide kendi silahıyla vuruldu. Ergin Ataman maç öncesi oyuncularına ‘ne olursa olsun rakibe hızlı hücum yaptırmıyoruz’ demiş olmalı. Oyuncuları geriye koşma konusunda hiç hata yapmadı, Efes’in çok sevdiği tempoyu hiç kullandırtmadı. Hatta tempo isteği, buna çok iyi hazırlanmış savunma karşısında gereksiz top kayıplarını getirdi, devamında da Lacivert-beyazlılar’ın istediği kolay basketler, Galatasaray’dan geldi.
Burada önemli olan noktalardan bir tanesi de Göksenin’in, Farmar’a yaptığı baskıydı. ABD’li yıldız 23 sayı, 7 asistle yine bir oyuncudan beklenebilecek maksimum katkıyı yaptı ama Göksenin onu öyle rahatsız etti ki, Farmar bir türlü arkadaşlarını oyuna sokamadı. Özellikle Efes uzunlarına top inmemesi için de ekstra çaba harcandı Galatasaray’da, şutun riske edildiği yardımlar yapıldı. O riske edilen şutları, Efes de özellikle ilk yarıda berbat bir yüzde ile (10’da 2) kullanınca kontrol hep sarı-kırmızılı ekibin elinde kaldı.
Rakibi dışarıdan bomboş atışları sokamazken, Galatasaray’da ise tam tersi bir görüntü vardı. Gordon ile Macvan bu sezon ilk kez kendilerinden
Olimpiakos karşısındaki iç saha performansından sonra Cedevita karşısında zorlanmasını zaten beklemiyorduk Efes’in. Güzel olan oyuncular bizim gibi düşünmemiş. Çünkü maça çıkmadan kazanılan (!) birçok maçı hatırlıyoruz Avrupa arenasında. Ama Efes öyle bir başladı ki maça... Oktay Mahmuti’yi tebrik etmeli takımın oynadığı basketbol konusunda. Çünkü elindeki kadroya göre sistemini buldu, kısa zamanda. Efes ön alanda baskıyı Gordon ve Sinan ile mükemmel yapıyor, rakiplerin oyununu bozuyor. Savunma iyi olduğu anda da hücumda çok kolay basketler buluyor, tempoyu sürekli artırıyor. Cedevita karşısında da maçı ilk periyotta bitiren etkenler bunlardı.
Bir de Vujacic sahadayken oynadığı basketbol var Efes’in. Topun daha çok dolaştığı ve keskin şutöre pozisyon hazırlandığı... Yani Efes, ne gerekiyorsa onu oynadı ve çok rahat bir galibiyet aldı.
Tabii ki burada önemli Jordan Farmar’ın varlığı... Dün yine mükemmel oynadı. Sadece oyunu değil, düşüncesi de çok farklı. Bir oyun kurucudan ne beklerseniz, onu fazlasıyla yaptı.
Farmar skorunu atıyor; dün maçı 14 sayıyla tamamladı. En kritik anlarda sorumluluk alıyor, attığı sayıların 12’si maçın koptuğu ilk yarıdaydı. Asist de yapıyor
Eğer rakibin Real Madrid gibi bu sezonun en önemli şampiyonluk adaylarından birisiyle, hızlı hücum bu takım genlerine işlemişse, onlara istediklerini yaptırmayacaksın. Ne erken ve zorlama atış kullanacaksın, ne de basit top kayıpları yapacaksın, ne de bütün ribauntları rakibine sunacaksın. Dün ikisini de fazlasıyla yaptı Fenerbahçe Ülker, 16 top kaybıyla maçı bitirirken, Real Madrid 14 hücum ribaundu aldı, potaya 14 top daha fazla attı. Haliyle yenilmezlik unvanı da kalmadı.
Maçın başında boyalı alanı kullanma girişimi, Oğuz’un biraz da gereksiz şekilde daha 3. dakikada 2 faule ulaşmasıyla sekteye uğradı. Ardından ilerleyen dakikalarda Andersen-İlkan ikilisiyle boyalı alandaki ikilisini buldu Pianigiani ama onlar da ribaunt sıkıntısına çare olamadı. İşin kötüsü bu sıkıntı lig-Avrupa farketmiyor, Fenerbahçe için alışkanlık halini aldı.
Zaman zaman saman alevi gibi parladı savunma Fenerbahçe’de ama o anlar çok kısaydı, Real Madrid boyalı alanda güle oynaya sonuca giderken, kısalarımız yardımlarda sınıfta kaldı.
Hücumda da iyi oynadıklarını söyleyemeyiz aslında, özellikle ilk yarıda sayıya gidişlerin hepsi zorlamalar ya da rakibin hataları sonunda erken bulunan atışlardı.
HAFTANIN?KARMASI
DANIEL?BROWN (TÜRK?TELEKOM)
19 sayı, 10 asist ile double double yaparken, 3 ribaunt, 2 de top çalma ile müthiş oynadı, Antalya galibiyetinin kahramanlarındandı.
GERALD?HENDERSON (ERDEMİRSPOR)
Gaziantep deplasmanında takımı geride götürdüğü maçta galibiyete ulaşırken, 21 sayı, 9 ribaunt, 4 asist ve 2 top çalma ile yıldızlaştı.
DAVID?HAWKINS (G.SARAY?M.PARK)
7’de 5 iki sayı, 6’da 4 üç sayı isabetiyle 23 sayıya ulaştığı maçta 8 ribaunt ve 3 de asistle oynadı. Aliağa Petkim karşısında takımını krizden çıkardı.
Beşiktaş için belki de en önemli maçlardan bir tanesiydi Bamberg deplasmanı. Çünkü grupta ilk 4’e girmek için en az iki takımı geçmesi gereken temsilcimiz, geçtiğimiz hafta çift haneli farklarla devirdiği Partizan’dan sonra, Bamberg deplasmanından da galip ayrılarak, henüz ikinci hafta olmasına rağmen yolu yarılayabilirdi.
Bunu başardı Kara Kartal, Almanya’da şov yaptı. Partizan maçındaki müthiş şut performansını bu maça da taşıdı ve ilk yarıyı 10’da 7, 3. çeyreğini 14’te 9 ve 40 dakikasını da 18’de 10 üçlük isabetiyle geçtiği maçta farklı bir galibiyet aldı. Hafta sonunda Telekom karşısında çok kötü hücum edilmesi ve sadece 60 sayı atılması, sanırım konsantrasyonla alakalı. Dün Almanya’daki isabet oranı, bir deplasman takımı için biraz şova kaçtı! Jerrells da 27 sayı atarak, bu hücum şovun kahramanı oldu. Ancak hücumdaki organizasyon sıkıntısının henüz tam anlamıyla aşılmadığını söylemeliyiz. Beşiktaş’ın mutlaka boyalı alanını devreye sokması lazım. 2 sayılık atışların büyük bölümünün de ya birebir oyunlar sonunda atılan orta mesafe şutlar, ya da hızlı hücumlarla geldiğini düşünürsek, potaya yaklaşmanın bir formülü bulunmalı. İleride, daha sert takımlara karşı oynarken,
HAFTANIN?KARMASI
MEHMET?YAĞMUR
(OLİN?EDİRNE)
Gaziantep karşısında takımını sırtlayan isimdi. Hücumda 23 sayıya ulaştı, 7 ribaunt, 3 asistlik performansıyla gözkamaştırdı.
JORDAN?FARMAR
(ANADOLU?EFES)
Banvit karşısında özellikle oyunun son bölümünü müthiş oynadı. Kritik şut- larıyla rakibin savunmasını çözerken,
Henüz sezonun başı, özellikle savunmaların oturmadığı, düzenlerin tam anlamıyla kurulmadığı ortada. Ancak Fenerbahçe taraftarının çok mutlu olması gereken bir takım vardı sahada. Çünkü oyunun her anında sahada rakibine baskı yapan, kazanmayı çok istediğini yerden yere atlayışlarıyla tribünlere anlatan Fenerbahçe Ülker, seyircinin yıllardır beklediği bir görüntüydü.
5 oyuncunun çift haneli skorlara ulaşması, 9 oyuncudan skor katkısının alınması, sayı atamasa da Bremer’ın ilk maçında bu takıma istenileni verebileceğini gösteren asistler yapması dünün güzel notlarıydı. Kaptan Ömer Onan’ın, Oğuz Savaş’ın, Emir Preldzic’in müthiş oyunları, yabancılardan McCalebb’in yine büyülü penetrelerini sahaya yansıtması, Sato’dan sonra Batiste’in de formunu bulması da umutları artırdı.
Ancak tabii ki sıkıntılar da vardı. Mesela savunmadaki baskının istenen düzeye çıkması için 14. dakikada hakemlerin saçma sapan bir karar vermesi beklendi! O karar tribünleri uyandırdı, tribünler oyuncuları... Hani bazen coachlar oyuncularını uyandırmak için bilerek teknik faul alır ya, dün o teknik faulü sağolsun hakemler çaldı! Oysa Pianigiani’nin takımının tıpkı Siena’daki gibi bu baskıyı ilk dakikadan