O ne özgüven o!

18 Mayıs 2012

Galatasaray Medical Park’ın sahasında oynanan ilk maçı kaybetmişsin, bu karşılaşmayı kaybetmen durumunda seride 2-0 geriye düşeceksin. Yine rakip sahadasın, sarı-kırmızılı taraftarlar da tribünleri büyük oranda doldurmuş. Yani baskıyı hissetmen lazım.
Ama Beşiktaş Milangaz bunu yapmadı. Coach Ergin Ataman’ın sahaya çıkarken yüzüne yansıyan rahatlığı, belli ki bütün takımda vardı. Çok akıllı oynadılar, ne yapacaklarını iyi biliyorlardı. İlk maçta kendilerini 17 sayıdan maça ortak eden düzen belliydi, yine tekrar ettiler. Rakibin ikili oyunlarını ne olursa olsun savunmak adına şutu riske ettiler ve bütün maç bunda ısrarcı oldular.
İlk çeyrekte Savovic planları bozdu. 4 numaradan şut bekleyen Galatasaray, bunu sezonun en iyi oyununu oynayan Sırp oyuncusu ile buldu. İlk çeyrekte 10 sayı attı Savovic, takımının sürekli önde olmasını sağladı. Ancak ikinci çeyrekte hiç oyuna alınmadı, yerine görev yapan Shumpert da çok kötü bir gününde olunca, üstünlük yavaş yavaş ellerinden kaçmaya başladı. Tutku ile Göksenin’in katkısıyla ayakta kaldı Galatasaray ama yüzde giderek düşüyordu. Beşiktaş ise dedim ya, öyle sakin, öyle büyük bir özgüvene sahipti ki... Hawkins’in liderliği,

Yazının Devamı

Güzel başladı

16 Mayıs 2012

Ligin en çok sükse yapan iki takımının yarı finaldeki buluşması beklendiği gibi iyi savunmalarla başladı, iki taraf için de öncelik rakibi durdurmaktı. Zaten ilk 5 dakika 5-4 geçilmişti ve bu tempo özellikle Beşiktaş’ın istediği kıvamdaydı. Ancak Galatasaray’ın hücumdaki durgunluğunu sonlandıran isim Tutku Açık oldu. Tecrübeli oyuncu 5. dakikada sahaya adım attıktan sonra önce bir üçlük yolladı, ardından 2 asist yaptı, takımı skorda öne fırlarken, uzunları da maça sokmayı başardı. Tutku-Furkan ikili oyunları, Lakovic-Andric ile devam edince, daha da önemlisi Oktay Mahmuti’nin hücumu hareketlendirmek için 3 kısaya döndüğü anlarda bile ribauntları hep Galatasaray toplayınca fark ev sahibi lehine açılmaya başladı. Savunmada çok agresif olan sarı-kırmızılı ekip, tam 21 ikili oyun sayısı bulduğu devrede farkı 17 sayıya kadar çıkardı.
2. yarıda Ergin Ataman, takımını maça ortak etmek için savunmada risk almaya başladı. Soyunma odasında artık neler konuşulduysa (!) oyuncuların yüzlerindeki ifade çok farklıydı. 20 dakika boyunca bir tane bile top çalamayan, ribauntlarda kontrolü tamamen rakibine bırakan Beşiktaş bu kez çok daha agresif şekilde sahadaydı. Savunmada Furkan ile Andric’e

Yazının Devamı

Mucize

14 Mayıs 2012

Yıllardır adeta parayı sokağa atan, 50 milyon dolarlık bütçelerle hep hüsran yaşayan Olympiakos, sezon başında yatırımı kesip, yıldızlarını art arda elinden çıkarınca bu sezonu boş geçeceklerini düşünenlerin sayısı hiç de az değildi. Elde sadece Spanoulis kalmıştı, bir de yıllardır hep hayalkırıklığı olan Printzeis ile Yunan basketbolunun yeni umudu ama henüz çok tecrübesiz ismi Papanikolaou...
Ivkovic’in, Spanoulis önderliğinde kurduğu takım sezon başında tıpkı beklendiği gibiydi. İlk turdan çıkması bile mucizeydi. Fenerbahçe Ülker’in 16 sayı farkla devirdiği Yunan ekibi, ikinci turda da Galatasaray Medical Park’ın grubundaydı ve son hafta temsilcimizi devirerek çeyrek finale kalabilmişti. Çeyrek finalde Siena favoriydi ama Olympiakos da giderek performansını yükseltiyordu. Printzeis, ‘artık bu piyasada ben de varım’ derken, Papanikolaou, ‘beni fazla beklemeyeceksiniz, ben artık oldum’ dedi... Siena’yı da geçti Olympiakos, final-four’a geldi, Final-Four için İstanbul’a geldi, yarı final maçında kendisinden 7-8 kat fazla bütçe ile kurulan Barcelona’yı da yendi.
Sürpriz-sürpriz bir yere kadar. Elbette bitecekti... Ama bitmedi. Hem de sürpriz, mucizeye dönüştü, efsaneleşti.

Yazının Devamı

Yarı final tam heyecan

12 Mayıs 2012

Bir tarafta yaptığı flaş transferlerle kupanın favorisi olan CSKA Moskova, diğer tarafta Coach Obradovic ile takımın yıldızı Diamantidis gibi çok özel yeteneklere sahip Panathinaikos olunca, ilk yarı final gerçekten nefesleri kesti.
Maçın ilk periyodunu sürekli ikili oyunlarla uzunu potaya gönderen Panathinaikos domine ederken, ikinci çeyrekte Moskova savunması devredeydi. Boyalı alanı Krstic-Lavrinovic ikilisiyle korumayı başaran CSKA, rakibine tam 7 dakika sayı şansı tanımadığı anlarda hücumda biraz daha dikkatli olabilse, 14 sayı geriden gelip sadece beraberliği sağlamakla kalmaz, daha soyunma odasına giderken maçı koparmış olabilirdi. Ancak inanılmaz yeteneklerine rağmen büyük maçlarda belki de aşırı motive olduğu için bir türlü istenilenleri yapamayan Teodosic, takımının bunu başarmasına izin vermedi.
Ancak onun hatalarını kapatan isim takımın genç ismi Sheved oldu ve CSKA’yı oyunda tutmayı bildi. İlk yarı 2 sayılık Panathinaikos üstünlüğü ile kapandıktan sonra ikinci yarının büyük kısmı, Rus ekibinin en genci Sheved ile Komşu’nun en yaşlısı Jasikevicius arasında düello şeklinde geçti. Kirilenko ile Diamantidis de bu düelloya sık sık katkıda bulunsa da, bu zaten

Yazının Devamı

Sezonun özeti

10 Mayıs 2012

Çeyrek final derbisi tüm sezonun özeti gibiydi. Beşiktaş’ın boyalı alana gömülüp, rakibi dış şuta zorlaması, Fenerbahçe’nin baskı altında oynayacağı düşünüldüğünde doğru bir karardı. Yani strateji yine doğru hazırlanmıştı.
Rakibin farkı yükselttiği anlarda panik yapmamak ve maçı bırakmamak da siyah-beyazlılar’ın ‘asla pes etmeme’ özelliğinin sahaya yansımasıydı. Can ve Ersin’in sakatlığında yerli rotasyonu çok daralan ve maçın büyük bölümünü yine 5 kişiyle tamamlayan Ergin Ataman, hangi rakibi, hangi 5’le yeneceğini çok iyi bildiğini bir kez daha ispatladı. Efes maçında fazla süre almayan Bonsu, Fenerbahçe serisinin tamamında sahadaydı, o maçın yıldızı Erceg dün kısıtlı dakikalar aldı. Yani yine sahada rakibe göre 5 vardı. Bu da Ataman’ın ustalığı...
İlk devre boyalı alanı 26’da 16 ile kullanan, baskı yapan ve rakibi 8 top kaybına zorlayan Fenerbahçe yine istikrarsızdı. 3. çeyrekte bir tane bile boyalı alan sayısı yoktu Fenerbahçe’nin; Ergin Ataman’ın tuzağına düşüldü, sürekli dış şut düşünüldü. Baskı da bırakılmıştı. Sebep, enerjiyi son çeyreğe saklamak olsa, doğru bir hamle denebilirdi ama, Spahija hâlâ baskıyı saklıyor olmalı! Bu da coachun sezon boyunca yaptığı tercih

Yazının Devamı

Teşekkürler Kara Kartal

30 Nisan 2012

Debrecen’de herkesin dilinde 16 yıllık hasret vardı. Hep Avrupa’nın en iyilerinden olduğunu savunduğumuz Türk Basketbolu erkek basketbolunda ilk ve tek şampiyonluğunu Koraç Kupası’nda Efes Pilsen ile yaşadıktan sonra oynanan finallerden hep üzgün ayrılan biz olmuştuk. Beşiktaş Milangaz’ın sorumluluğu bunun için büyüktü. Siyah-beyazlı camiaya yaşatacakları sevincin yanında Türk Basketbolu’nun makus tarihi de sonlandırılacaktı. Zaten takımın başında belki de en uygun isim vardı. Koraç zaferinde Aydın Örs’ün yardımcılığını yapan, ardından İtalya’da Siena ile Saporta’yı kazanan Ergin Ataman bu işi başaracaktı. Zaten sezon başından bu yana da dilinde hep Avrupa Kupası kazanmak vardı. Onun inancı bütün takımı, camiayı, yönetimi sardı ve işte bir Avrupa Kupası daha Türkiye sınırlarına alındı.
Macaristan’da ilk maçtaki kötü hücumun bir daha yaşanmayacağı açıktı. Zaten siyah-beyazlı ekip, maça fırtına gibi başladı. Bonsu-Erceg ikilisi ilk periyotta 10’ar sayı, 6’şar ribaunt ile oynayınca Beşiktaş 12 sayılık üstünlüğü yakaladı, ikinci çeyrek başında fark 17 sayıya çıktı. İyi ki çıktı, rakibin alan savunmasına karşı yaşanan kriz anlarında, sürekli dış atışlarla savunmayı delme çabaları

Yazının Devamı

Kazanmak yeter

28 Nisan 2012

Beşiktaş dün yapması gerekeni yaptı, yani kazandı. Gücü, kesinlikle temsilcimizin seviyesinde olmayan Macarlar önünde oynanan basketbol, tabii ki final için umut verici değildi ama böyle organizasyonlarda ilk gün her zaman sürprizlere gebedir, hele ki rakibiniz ev sahibiyse işiniz daha risklidir. Yapılan hatalar genellikle o güne özeldir!
Dün Beşiktaş’ın hiç şahit olmadığımız kadar kötü hücum etmesi, Arroyo gibi bir süper yıldızın maç sonunda faulleri sokarak kritik bir iş yapsa da oyunun genelinde ortada gözükmemesi, çılgınca şut atan, 5. saniyede topu potaya yollayan bir rakibe karşı, zaman zaman temsilcimizin de benzer tempoya bürünmesi ve zaten maçın da o anlarda kafa kafaya gelişi, 15’te 2 üç sayı, 73’te 23 saha içi yüzdesi başka neyle açıklanabilir ki...
Normal şartlarda böyle bir Beşiktaş’ı izlediğimizde, özellikle hücumu yerden yere vurmak gerekir. Ancak dedik ya, bu maç normal değil; kazanmak yeterlidir.
İyi yaptığı şeyler de vardı Beşiktaş’ın ‘kazanmak’ dışında. Mesela rakibin en etkili ismi Trotter üzerinde, Hawkins ile kurulan baskı, ABD’li guardın ilk basketini 25. dakikada atıp, maçı 7 sayıyla tamamlaması, 50 şutun kaçtığı bir günde en azından ribauntların

Yazının Devamı

BASKETBOL PANORAMA

24 Nisan 2012

HAFTANIN KARMASIKEREM TUNÇERİ ANADOLU EFES
Fenerbahçe Ülker karşısında sakat sakat oynamasına rağmen takımını çok iyi yönetti. 11 sayı, 6 asist ve 3 ribauntluk istatistiğiyle maçı bitirdi.

CARLOS ARROYO BEŞİKTAŞ MİLANGAZ
Tecrübesi takımına gerçekten çok şey katıyor. Trabzon deplasmanında da topun el yaktığı anlarda sorumluluk aldı, 17 sayı, 6 asistlik performansıyla maçı kazandırdı.

FLIP VIDENOV OLİN EDİRNE
Pınar Karşıyaka potasını bombardımana tuttu, 21 sayıya ulaştı. Ancak 6 ribaunt ve 5 asistle maçı tamamlayarak, her alanda etkili olduğunu ispatladı.

JURICA ZUZA TOFAŞ

Yazının Devamı