Fenerbahçe Ülker, grup maçlarında Barcelona’yı devirmişti. Bunun adı zaferdi, destandı... Belki de bu sezon aynı başarının tekrarını yaşamak çok zor olacaktı. Ancak yaşandı, hem de fazlası.
Takımın en tecrübeli isimlerinden birisi olan Mirsad Türkcan sakattı, oynamadı. Vidmar’ın da yokluğu düşünüldüğünde savunmaya sertlik kazandıran ve dün de 23 dakika mükemmel oynayan Kaya Peker, önce hakemin, sonra da kendisinin saçmalamasıyla 5 faulle dışarıda kaldı. Ömer Onan bir haftadır idman yapmıyordu, maça da benchte başlamıştı.
Bu şartlar altında karşımızda bulunan rakip de, Avrupa’nın en pahalı takımlarından birisi, Papaloukas, Teodosic ve Spanoulis gibi birbirinden değerli üç guardı bulunan Olympiakos’tu. Bu takımın uzunları da Bourousis ve Nesterovic’ti. Daha 1 hafta önce deplasmanda Panathinaikos’u devirmişlerdi.
Ancak biz bu takımın da kusursuz olmadığını biliyor, forvetlerinin verimsizliklerini lehimize çevirmeyi başarırsak, kazanırız diyorduk. Spahija da bu açıklarını cezalandırmak için her şeyi ince ince düşündüğünü gösterdi, rakibin forvetlerden bulacağı şutları riske ederek, sadece guardların şutlarını ve ikili oyunlarını kesmeyi denedi. Plan, 3. çeyrek dışında tıkır
İlk turu beklentilerin çok üzerinde bir performansla bitiren Siena, kağıt üzerinde çok zor bir rakip gibi gözükse de, bugüne kadarki başarılarında en büyük pay sahibi olan isim McCalebb’in sakatlanması, Efes için büyük bir avantaj yaratmıştı. Dolayısıyla karşılaşma öncesindeki hedef sadece kazanmak değil, bu grubun çoklu averajlara da kalacağını düşünerek farklı bir galibiyet olmalıydı.
Maça da akıllı başladı temsilcimiz, McCalebb’in yokluğunda rakibinin top getirirken yapacağı hataların farkındaydı ve yaptığı baskı ile rakibi top kayıplarına zorladı. İtalyanlar daha nasıl hücum edeceklerinin kararını vermeden Rakocevic’in sayılarıyla fark 7 sayıya çıkmıştı. Böyle durumlarda üst düzey Avrupa takımlarının bir hamle daha yapıp, maçı bitirmesi gerekir ama Efes, art arda verdiği hücum ribauntlarıyla rakibi uyandırdı.
Neyse ki, Siena dün gerçekten çok kötü bir yüzdeyle şut attı da korkulan olmadı. Efes’in hücumdaki en büyük silahı Rakocevic, savunma yapmadığı için onun bulunduğu anlarda çok sayı atıp yiyen Efes, onu oturttuğunda rakibi durdurdu ancak bu kez de hücumda tıkandı. Neyse ki, Thornton iyi bir günündeydi ve eski takımına karşı ortaya koyduğu mücadele ile galibiyetin mimarı
HAFTANIN KARMASIDAVID HOLSTON (PINAR KARŞIYAKA)26 sayı, 7 asist, 4 ribaunt, 2 top çalmalık performans sergileyen ABD’li, takımının Erdemirspor karşısında galibiyet serisini devam ettirmesinde başrolü oynadı.
KZELL WESSON ( TÜRK TELEKOM)
Timuçin Meriç ile birlikte hem savunma hem de skor anlamında çıkışa geçen Ankara ekibinde, Renault’ya karşı 10 sayı, 14 ribaunt, 2 asist ve 2 blokla yıldızlaştı, boyalı alandaki sertliği arttırdı.
DERRICK OBASOHAN (MEDİCAL PARK TRABZON)
Bu sezon ilk kez üst üste iki maç kazanan Karadeniz ekibinin, bu iki maçta da en etkili isimlerindendi. Aliağa deplasmanını 18 sayı, 11 ribauntla bitirdi.
Efes Pilsen, sezon öncesindeki Cumhurbaşkanlığı Kupası mücadelesinde rakibini çok gerilerden gelerek devirmenin güveniyle olsa gerek, oyuna beklentilerin çok üzerinde bir sakinlikle başladı. Hatta kağıt üzerinde rakiplerinin çok daha ağır bastığı boyalı alanı mükemmel kullanan da lacivert-beyazlılar’dı. Fenerbahçe ise maçın başında savunma temposunu bir türlü bulamadı ve rakibin hem içeriden hem dışarıdan attığı basketlere sadece el salladı! Efes’in ilk periyotta 14’te 11’lik şut isabetiyle oynamasının nedenlerinden birisi de bu gölge savunmaydı.
İlk yarıda potasında 41 sayı görmesi, Fenerbahçe’nin savunma anlamında ne kadar aksadığının kanıtıydı ve kazanmak için mutlaka daha istekli olunmalıydı. Sarı-lacivertliler de zaten soyunma odasından bu düşünce ile çıktı.
Ömer Onan ile Kaya’nın savunmadaki müthiş mücadelesi, Lavrinovic’in yerine giren Oğuz’un da katkısıyla tavan yaptı. Efes 3. çeyrekte sadece 8 sayı bulup, rakibinin 23-4’lük serisine engel olamayınca, kontrolü rakibine bıraktı, daha da önemlisi, tribünlerin uyanmasını sağladı. Taraftarı arkasına aldıkça, savunmasını daha da mükemmel hale getiren Fenerbahçe Ülker, geldiği günden bu yana en iyi oyununu oynayan Tomas ve
İki takımın kadro yapılarına, form durumlarına ve son hallerine baktığımızda kağıt üzerinde bariz bir Galatasaray üstünlüğü vardı. Çünkü en önemli silahı Chatman’i kadro dışı bırakan, Cüneyt ve Likholitov gibi iki önemli ismini sakatlıkları nedeniyle kullanamayan, bu sezonun çıkış yapan oyuncusu Serhat’ın da 6. dakikada sakatlanmasıyla kadrosu iyice daralan Beşiktaş’ın, müthiş taraftar desteğine rağmen kazanması mucizelere bağlıydı.
O mucize son dakika içinde gerçekleşiyordu ama Iverson’ın dalgınlığı, 1 dakikaya 3 üçlük sığdıran Ignerski’nin bitime 2 salise kala serbest atışı atamaması, Kartal’ın hevesini kursağında bıraktı.
Galatasaray, rakibinin pota altındaki zaafını bildiği için maça sürekli Ermal’i topla buluşturarak başladı. Yıldız oyuncu da mükemmel oynayınca, oyunun gidişatı daha ilk çeyrekte anlaşıldı. Tabii bunda siyah-beyazlıların berbat üç sayı yüzdesine rağmen sürekli dış atış denemesinin de etkisi vardı. Yüzdeler o kadar düşüktü ki, alınan 15 hücum ribauntunun avantajı hiç kullanılamadı.
Galatasaray, farkı 16 sayıya çıkardığında ‘güle oynaya kazanıyorum’ havasındaydı. Ancak o hava az kalsın pahalıya patlayacaktı. Bu sezon ilk kez Galatasaray’ın rehavet
Derbilerde, son yıllarda ‘ev sahibi’ kazanır geleneğinin (geçen yılki hükmen yenilgi hariç) bozulmadığı maçtaki kırılma anlarını bazen zorunluluk, bazen coach hamleleri ortaya çıkardı.
Fenerbahçe tecrübe avantajını başta Ömer olmak üzere kullanıp böyle bir seyirci baskısıyla oynamaya hiç alışık olmayan Galatasaray’a etkili savunması ve ribauntlarla üstünlüğünü kabul ettirmişken, Ermal’in çok erken 2 faule ulaşması, onun yerine Andric’in oyuna girmesi için de Rochestie’nin kenara alınıp, Tutku’nun maça dahil olması, Galatasaray için belki de dünün en kritik anıydı.
Uzun süre sadece 1 hızlı hücum basketi ve serbest atışlar ile 5 sayı bularak, 10 farkla geriye düşen Galatasaray, Tutku’yla toparlandı. Fenerbahçe de Ukic’i dinlendirmek için Greer’le oyun kurmaya kalkınca, guard farkı ortaya çıktı. Aynı anda Oktay Mahmuti’nin 5 kısa hamlesi de kırılma anlarındandı. Fenerbahçe savunmasına karşı boyalı alanı bir türlü kullanamadıklarını gören Mahmuti, Shumpert ve Rancik’i aynı anda sahaya sürüp kısalınca, maçın temposunu değiştirmeyi başardı ve sarı-kırmızılı ekip 11-0’lık seri ile rakibini yakaladı.
Fenerbahçe adına maça en iyi başlayan isim Ömer de, savunma konusunda ‘gelecekteki
HAFTANIN TAKIMI - ANTALYA BŞB.
Mucize performanslarını her hafta bir adım öne götürüyorlar. Medical Park Trabzon engelini de inanılmaz mücadele ederek aştılar, 8. galibiyetlerini alarak zirveden kopmadılar.
HAFTANIN KARMASI
BARIŞ ERMİŞ - (Banvit)Telekom karşısında mükemmel bir performans gösterdi, 20 sayı, 6 ribaunt, 8 asist, 3 top çalma ile oynayarak Bandırma ekibinin ligdeki 9. galibiyetine ulaştırmayı bildi.
RENALDAS SEIBUTIS - (OLIN EDİRNE)Bir haftalık aradan sonra yine performansı müthişti. Erdemir maçında attığı 29 sayıyla takımını sırtlarken, 4 ribaunt, 4 asistlik istatistikleriyle görevini yerine getirdi.
GERALD FITCH - (ALİAĞA PETKİM)
Takıma katılalı daha iki gün olmuşken sahayı çıktı, Mersin karşısında 15 sayı, 10 ribaunt, 3 asist, 4 top çalma ile oynadı.
PATRICK CHRISTOPHER - (ANTALYA BÜYÜKŞEHİR
HAFTANIN TAKIMI
PINAR KARŞIYAKA
Ligin namağlup tek takımı Fenerbahçe Ülker karşısında en kritik bölümünü gözyaşları içinde oynadıkları maçı kazanmayı başardılar, evlerindeki güçlerini ortaya koydular.
HAFTANIN KARMASI
DAVID HOLSTON - (PINAR KARŞIYAKA)
31 sayı, 6 ribaunt, 3 top çalma ile Fenerbahçe Ülker maçının yıldızıydı. Özellikle maç sonu ve uzatmalardaki sayılarıyla takımına kazandırdı.
AUSTIN NICHOLS - (TOFAŞ)