Fenerbahçe kaderle zar attı.

15 Mart 2013

UEFA’nın yarattığı sessizlik ortamında oynanan Avrupa Ligi karşılaşmasında Fenerbahçe beklentilerin çok altında bir futbol oynamasına karşın Çek takımını elemesini bildi ve çeyrek finale çıktı.

Şu gerçeği bir kere not edelim, Fenerbahçe’nin sahaya çıktığı kadro ve diziliş sezonun ilk yarısında herkesi bayıltan, sıkan ve bir türlü pozisyon üretemeyen yapısal özelliği taşıyordu.

Bursaspor maçında Semih Şentürk her ne kadar iyi olamasa da taktiksel anlamda Fenerbahçe’nin sahada daha doğru işler yapmasına yardımcı olan bir yerde ve görevdeydi.

Webo’nun gelmesiyle Fenerbahçe 4-3-3 dizilişiyle sahaya yayılıyor ve bol pozisyon üretiyordu. Gol oluyor ya da olmuyor bu ayrı bir şeydir. Geçen hafta Plzen’deki karşılaşmada olduğu gibi.

Ancak Aykut Kocaman Caner’le başlamayı tercih edip, Semih’i yanında oturttu. Sow ileride yine yalnız kaldı. Kuyt ile sağdan bir şeyler yapılmaya çalışılsa da yetmedi. Orta alanda üretimden uzak standart futbolculardan kurulu sadece orada top çeviren bir Fenerbahçe vardı.

Fenerbahçe’nin bu oyunu kuşkusuz rakibi iştahlandırdı. Güven sağladı ve ilerleyen dakikalarda Fenerbahçe’den çok daha üstün bir takım görünümüne büründü.

Yine bir gerçekten söz

Yazının Devamı

Neden her maç sonunda bir ihbar var?

12 Mart 2013

Geçen sezonun son bölümünde oynanan Süper Final grubunun Fenerbahçe-Tebzonspor eşleşmesinde Emre ile Zokora’nın arasında geçenler gündeme oturmuştu.

Emre ile Zokora saha içinde girdikleri kıyasıya mücadele sonrasında kontrolsüzce birbirlerine ağır ithamlarda bulunmuşlar, küfür etmişler ancak burada Emre’nin söylediği ırkçı vurgu ön planda kalmıştı. İki futbolcu sahadan çıkarken birbirlerinden özür dilemişler, anlaşmışlar; her ne olmuşsa Zokora soyunma odasına girdikten sonra yaşanmış bir anda televizyon ekranlarının önüne olay taşınmıştı.

Rövanş karşılaşmasının devre arasında soyunma odası koridorlarında olanlarsa akıl alır gibi değildi. O güne ait fotoğraflar arşivlerde durmaktadır.

İki hafta önce Fenerbahçe-Kasımpaşa maçı sonrasında da bu sefer Sn. Şota Arveladze kameraların önüne geçip, maçı anlatmak yerine sahada küfür eden futbolculardan söz etmiş, hayatı boyunca hiç böyle bir şey yaşamadığını, çok şaşırdığını ifade etmiştir.

Bu konuyla ilgili yazdığım yazıya çok ilginç tepkiler aldım. Hele twitter üzerinden gelen yorumların arasında kendisini takip ettiğim bir kişinin yazdıkları çok anlamlıydı.

Okuyanlar bilirler ne yazılarımda ne twitter üzerinde veya başka

Yazının Devamı

Fenerbahçe futboluyla zirveye yaklaşıyor.

10 Mart 2013

Bol paslı, oyunun yönünü sürekli çeviren, bir kanat kapanmışsa hemen diğerine yönelen, organize ve düşünerek, koşarak, hareketlenerek, mücadele gücü yüksek çok güzel bir futbol oynamaya başladı Fenerbahçe.

Bu oyun sezon başından bu yana ilmek ilmek, düğüm düğüm, iğne oyası ile işlendi.

İnişler, çıkışlar yaşandı; beklenmeyen, hatta hak edilmeyen kayıplar oldu; ama yapılmak istenen, proje güzeldi, doğruydu, gerçekçiydi, Fenerbahçe’ye yakışan bir şeydi.

Herkesin Aykut Kocaman’a bu futbolu Fenerbahçe’ye oynattırdığı, Türkiye’ye, Avrupa’ya izlettirdiği için teşekkür etmesi gerekiyor.

Ve Fenerbahçe şu an uzak ara ligin bu anlamda en iyi futbolunu oynayan takımı pozisyonuna yükselmiş görünüyor.

Üstelik futbolcuya, yıldıza dayalı bir oyun anlayışından çok sistem, taktik ve kurguyla bu başarıya ulaşıyor.

Webo, Gökhan Gönül, Zeigler, maç içinde sakatlandıktan sonra Emre’nin yerine oyuna girenlerler takımın genel oyun yapısının içinde kendilerine yer buluyorlar.

Örneğin Webo’nun yokluğunda o boşluğun Semih’le doldurulması Aykut Kocaman’ın sezonun ikinci yarısında ısrarla denediği bir taktiğin sonucudur ve doğrudur.

Yazının Devamı

Dağılan, şaşıran, bozulan Galatasaray

9 Mart 2013

Galatasaray’ın özellikle ilk yarıda girdiği pozisyonlara bakıldığında bu maçı kaybetmiş olması sürpriz bir sonuçtur. İkinci yarıda oynadığı kaotik futbola göre normal bir yenilgidir.

Fatih Terim’in ceza almasına neden olan Orduspor maçı sonrasında yazmıştım Galatasaray niteliğindeki bir takıma telaş, gerilim, karmaşa yakışmıyor.

Uzunca bir süre sonra tek forvetli kadro tercihi ile çıktı sahaya Galatasaray, muhtemelen Almanya’daki maçın provası niteliğinde, belki kendisini izleyenleri yanıltmak için taktiksel bir değişiklik de yapmış olabilir, bilemiyoruz.

Tek forvetle çıkınca sanki gol atmanın daha güç olacağına ilişkin ilginç bir düşünce var futbol dünyamızda; oysa orta alanda oynattığınız futbolcuların niteliğine göre forvetsiz oynarken bile sayısız gol fırsatı yakalayabilir ve bunları gole çevirebilirsiniz.

Öyle de oldu. Çünkü Galatasaray’ın orta alanında da fazlasıyla kaliteli ayaklar var.

Fatih Terim, Amrabat çelişkisinden kurtulsa hayatı o kadar kolaylaşacak ki; ama yapamıyor. İlk yarıdaki etkili oyuna karşın sonuç alamadığı için Emre’yi çıkarıp yine Amrabat’ı soktu ve Gençlerbirliği’nin etkinliğini daha da artırdı. Kolay değil, Sneijder’dan bir milyon euro daha

Yazının Devamı

Fenerbahçe, Avrupa'nın zirvesine doğru

7 Mart 2013

Napoli’ye beş gol atan takım reklamıyla ülkemizde ünlenen Victoria Plzen’e ilişkin karşılaşma öncesinde yapılan yorumlar öylesine bir seviyeye getirilmişti ki Fenerbahçe’nin Real Madrid ya da hadi biraz yumuşatalım Atletico Madrid ayarında bir takımla oynayacağı havası oluşmuştu.

Napoli’nin kendi ligindeki pozisyonu unutulmuş, İtalyan takımının bütün konsantrasyonunu şampiyonluğa veya en azından Şampiyonlar Ligi’ne yöneltmiş olduğu atlanmıştı.

Çek takımını asla küçümseyecek durumda olamayız ancak Fenerbahçe’nin kalitesini fark edebilmek, ayırt edebilmek için de son bir aydır bu takımın neler yaptığını görmek gerekiyor.

Kuşkusuz Fenerbahçe’nin bu oyunu şimdi Victoria Plzen’inde “köy” takımı olduğu yönünde yorumlara neden olacaktır. Normaldir çünkü futbol böyle oynandığında her takımı sıradanlaştırabilirsiniz.

Hafta sonu derbide oyunun büyük bölümünde topla bir şeyler yapma yeteneğindeki takımdı Fenerbahçe, Trabzonspor deplasmanından neredeyse güle oynaya dönmüştü. Sezonun başından bu yana yapılmak istenen topa dayalı oyun anlayışı yeni transferlerin takıma oturması, dahası ileride gol bölgesinde bir kişi fazla oynamaya başlanmasıyla sonuca efektif olarak yansıdı.

Emre’n

Yazının Devamı

Cüneyt Çakır’ın ve hakemlerimizin sorunu

7 Mart 2013

Real Madrid mi yoksa Manchester United mı sorusunun cevabını bugüne kadar hep ilkinden yana kullandım; ancak ikincisinin yıllardır Alex Ferguson ile gösterdiği istikrar ve başarı çizgisini her zaman takdirle karşıladım, doğru bir model olduğu konusunda da düşüncelerimi paylaştım.

Salı gecesi Mourinho kendinden emin bir şekilde henüz karşılaşmanın son düdüğü bile çalmadan soyunma odasının yolunu tutarken, Alex Ferguson Cüneyt Çakır’ın maçı tamamlama düdüğü ile birlikte hakemimize parmağını sallayarak bu maçın sonucunu kendisinin tayin ettiğini ima eden bir hareket yapıyordu.

Her ne kadar Real Madrid’in tur atlamış olmasından memnuniyet duymuş olsam da İskoç teknik adamla aynı şeyi düşünüyor ve hissediyordum.

Cüneyt Çakır’ın Nani’yi saha dışına atmasının temel nedeninin hakemliğinin ne nerece etkili olduğunu göstermek olduğunu tahmin ediyorum.

Cüneyt Çakır’ın ve hakemlerimizin büyük bölümünün sorunu da bu işte.

Sürekli kendilerini ispat etme çabasındalar. Kafalarında her an bir hesap var. İradelerinin ne derece güçlü olduğunu gösterme kaygıları aslında bunun ne kadar zayıf bir temele dayanıyor olduğunun da işaretini veriyor bize.

Futbolda kırmızı kart genel anlamda

Yazının Devamı

Rus Ruletinde tetiği Fenerbahçe çekti.

3 Mart 2013

Tipik bir Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi oynandı. Böyle maçlarda nasıl oluyorsa gülen taraf Beşiktaş oluyor.

Fenerbahçe karşılaşmaya ne yaptığını bilen, sakin, pasa dayalı, kaliteli bir oyun anlayışıyla başladı. İlk 30 dakika Beşiktaş'a topu vermedi dersek yanlış bir yorum yapmış olmayız. Bu bölümde golü de buldu, ancak farkı arttıracak eyleme geçmedi.

Fenerbahçe'yi öne geçiren gol maçın dengeye gelmesine neden oldu.

Sow'un golünden sonra Fenerbahçe'nin ilk 30 dakikada oynadığı futbol, kazanma arzusunun şiddeti azaldı. Beşiktaş'ın topla birlikte hareketleri görünmeye başladı.

Bir başka şekilde Fernandes sahne aldı diyebiliriz.

Beşiktaş'ı bu sezon farklı kılan en önemli özellik kısa sürede rakip kaleye gidebilme ve orada yüksek etkinlik sağlama oldu. Fernandes, Olcay, Holosko sürekli hareket eden, kendisini takip eden savunmanın dengesini bozan futbolcular.

Fernandes'in kullandığı bütün duran toplar yüksek isabet oranıyla rakip kalede tehlikeye dönüşüyor.

Eşitlik sayısını getiren gol böylesine etkili bir duran top vuruşuyla geldi. Böylesine etkili duran top kullanabilen bir oyuncu varken Fenerbahçeli futbolcuların müdahalelerinden daha dikkatli olması gerekirdi.

Yazının Devamı

UEFA şartlı refleks veremez!

2 Mart 2013

UEFA’nın Fenerbahçe’ye vermiş olduğu iki çelişkili karar futbola ait gündemin içinde yine akıl karıştıran bazı şeyleri düşünmeye zorluyor bizleri.

Önce cezaya altyapı oluşturan “taraftar” olaylarını yorumlayalım.

Bate karşılaşması oynanırken bir anda stadyumun içine gökyüzünden paraşütle inen meşaleler görüldü. Muhtemelen spor tarihinde de bir ilk olmalıdır. Meşaleler saha içinde karışıklığa, tribünlerde de küçük çaplı yangınlara sebebiyet verdi.

Hakem maçı kısa bir süre durdurmak zorunda kaldı.

UEFA’nın gözlemcisi daha o dakika cezayı zaten kesmişti.

Açıkçası eğer bu fiil Fenerbahçe taraftarı veya Spor Kulübü tarafından organize edilen bir hareket olmuş olsa UEFA’nın verdiği ceza konusunda kimsenin söyleyecek tek bir sözü olamaz.

Şahsi fikrimi burada söyleme ihtiyacı hissediyorum, havai fişeği dışında, o da büyük bir zafer sonrasındaki kutlamalarda kullanılmak üzere, tribünlerde yakılan meşaleleri anlamsız buluyorum, görsel olarak da hiçbir keyif duymuyorum. Meşalelerin söndükten sonra ortamı kaplayan yoğun duman bulutu sahada olan biteni izlemeyi zorlaştıran sonuç olarak da ayrıca büyük sorundur.

Stadyumlardan kesinlikle uzak tutulması gerekiyor.

Yazının Devamı