Euroleague'de Galatasaray Efes'in işini mi kolaylaştıracak?

20 Ocak 2012

Avrupa’nın en önemli basketbol organizasyonunda yola üç takımla devam ederken iki takımımızın aynı gruba düşmeleri bir taraftan talihsizlikken diğer taraftan da bir üst tura en azından bir takım çıkarabilme ihtimalini güçlendirmesi bakımından da şans olarak görülebilir.

Anadolu Efes bu şansı kullanma yönünde önemli bir adım atmış oldu.

Galatasaray MP bu turnuvaya ilk defa katılmış olmanın acemiliğini yaşıyor. Efes gibi tam bir Euroleague takımının karşısında karşılaşmanın hiç bölümünde net bir üstünlük sağlayamazken maçı da neredeyse birinci çeyrekteki oyunu ile kaybetti.

Efes ile Galatasaray arasındaki en belirgin fark bir anlamda uzun oyuncularının çeşitliliği ve verimliliğinden kaynaklandı. A. Efes savunmada 30, hücumda da 15 toplamda 45 ribaunt toplarken; Galatasaray MP rakibinden savunmada 5, hücumda da 6 daha az alarak toplamda 11 ribaunt gerisinde kaldı.

Savanoviç 17 ribaunt ile yıldızlaşırken ilk yarı bulduğu 16 sayı ile Galatasaray MP’ın tüm direncini kıran oyuncu oldu.

İkinci yarı 17 sayı ile Vujacic ve 12 sayı ile Barac devreye girerken, Kerem Tunçeri’nin yaptığı 7 asist karşılaşmanın önemli sayısal verilerindendi.

Galatasaray ilk yarı denediği 10

Yazının Devamı

Euroleague'de Fenerbahçe Kazan'amayacağı oyun oynadı.

19 Ocak 2012

İlk devre Fenerbahçe Ülker öylesine güzel bir oyun ortaya koydu ki çoktan Kazan’ılmış bir maç olarak görüldü; ancak karşılaşmanın ikinci bölümünde etkili bir Unics takımı vardı sadece Kazan’makla kalmadı ekibimize karşı psikolojik bir üstünlük de kurdu.

Euroleague basketbolun Avrupa’daki en üst düzeyde mücadelelerin yaşandığı önemli bir platform ve kazanmak için takım halinde mücadele edebilmeyi başarmak gerekiyor.

Fenerbahçe Ülker, ülkemizde düzenlenecek Final Four’u hedefleyerek sezona başlamasına karşın, kadro anlamında Euroleague standardını yakalayacak istikrara bir türlü ulaşamamanın sıkıntılarını yaşıyor.

Spahija Fenerbahçe Ülker’e takım oyunu ve savunmasını yerleştirmeye çalışsa da yaşanan sakatlıklar ve formsuzluklar nedeniyle bir türlü kafasındakini sahaya yansıtamıyor.

Takım halinde arzulanan oyunu yakaladığında neler başarabileceğini TOP16 öncesindeki bazı grup maçlarında görme şansımız olmuştu.

Ancak yine hem ligde hem de Euroleague’te beklenmeyecek derecede kötü oyunlar sonucu alınan yenilgileri de izledik.

Unics Kazan karşılaşması o kötü tecrübelerden biri oldu.

Fenerbahçe Ülker ilk devre 41 sayı atıp rakibini 24 sayıda tutma başarısı gösterirken; ik

Yazının Devamı

Ortada kaç Aziz Yıldırım var ve siz hangisini tanıyorsunuz?

18 Ocak 2012

6 Kasım 2002 futbol tarihimizin önemli günlerinden biriydi. Bu maçın oynandığı sırada Fenerbahçe taraftarı sahaya fiili müdahalelerde bulunuyor, takımının saha içindeki mücadelesini gölgeleyecek hareketler yapıyordu.

Gollerin atıldığı sırada Aziz Yıldırım oturduğu koltuğu terk edip, stadyumun dahili anons sisteminden “taraftarının doğru dürüst maç izlemesiyle” ilgili çok sert bir uyarıda bulunmuş, bu hareketi de yanında birlikte karşılaşmayı takip ettikleri Galatasaray Başkanı Sn. Canaydın tarafından önce alkışlanmış sonra da elini sıkmak suretiyle tebrik edilmişti.

Canaydın’ın Aziz Yıldırım’ı tebrik etmesi bir süre sonra kendisine verilen bir Fair Play ödülü ile taçlandırılmıştı.

Aziz Yıldırım, Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nu büyük bir özenle inşa ederken taraftar profilinin de değiştirilmesine önem vermişti. Bu uğurda birçok taraftar grubu ile ters düşmeyi de göze almıştı.

Yıllar sonra o taraftar Özhan Canaydın’ın vefatında stadyumda bir ilki gerçekleştirecek; kendisi için yapılan saygı duruşu sırasında birçok noktadan eş zamanlı olarak başlayan bir alkış tufanı ile ebediyete uğurlayacaktı.

Fenerbahçe taraftarının değişen taraftarlık profilini ve temsil ettiği şeyi

Yazının Devamı

Fenerbahçeli futbolcular lige güçlü bir "ihtarname" gönderdi.

17 Ocak 2012

Geçen hafta Fenerbahçe’nin Gaziantepspor maçının son on beş dakikasında oynadığı futbol takımın istediği zaman o durağan yapısından sıyrılıp rakibi zorlayacak bir oyuna dönüşebileceğinin sinyallerini vermişti.

Manisaspor karşılaşması devamlılık göstermesi bakımından önemli bir virajdı.

Bu maçın sonunda Fenerbahçe’nin kazanmış olması hiç kuşkusuz sahada oynayan futbolcusundan taraftarına kadar herkesi çok mutlu etti, coşturdu; ancak kazanılmamış olsaydı da oynanan futbolun niteliği yeteri kadar tatmin duygusu yatacaktı.

Kazanılması ekstra bir güç verdi. Bundan sonrası biraz daha kolaylaşabilir.

Zor olan nedir?

Fenerbahçe çok çalışıyor, bir atağı olgunlaştırmak için peş peşe paslaşıyor, sağdan deniyor, soldan zorluyor, ver kaçlara giriyor, şut çekiyor; futbolda yapılması gereken birçok şeyi bazen bir gol pozisyonu yaratmak için ortaya koyuyor.

Ancak arzulanan gol bir türlü gelmiyor.

Son iki sezon sakatlıklar ve yanlış transfer stratejiler nedeniyle Galatasaray birçok maçını santraforsuz oynadı. Ortaya gol atmasını beceremeyen bir takım çıktı. Üstelik golle sonuçlanması gereken birçok atağın geride kalesindeki sayıya dönüşmesiyle seri yenilgiler, puan kayıpları yaşa

Yazının Devamı

Carvalhal'in Beşiktaş'ı

16 Ocak 2012

Bursaspor’un iki sene önceki takımdan çok uzak futbol oynadığı bir gerçektir. Dünkü oyunla şampiyon olduğu sene arasında neredeyse Himalayalar kadar fark var.

Bir kere takım halinde çok dağınık bir futbol oynuyorlar. Birbirlerine çok uzak duruyorlar. İleride oynayan forvetle defans arasında mesafenin çok açıldığını izledik. Belki özellikle ikinci yarıda baskılı ve etkili bir oyun oynuyormuş gibiydiler ama bunda Beşiktaş’ın gereksiz geri çekilmesinin önemi büyüktü.

Kaçırılan gol pozisyonlarındaysa Batalla, Sestak, Turgay ve Ozan’ın zamanlama hatalarıyla birlikte bireyselliklerini ön plana çıkarmalarının etkisi vardı.

Pas olarak verilmesi gereken toplara o kadar sert vuruldu ki uygun pozisyonlardaki İbrahim ve Ömer gibi kritik gollere imza atan futbolculara dokunma şansı kalmadı.

Maç boyunca Bursasporlu oyuncuların 9 kez ofsayda düşmeleri de dikkatsizliğin ne kadar üst düzeyde olduğunun kanıtı gibiydi.

Ertuğrul Sağlam takımı yeniden disiplin ve kontrol altına almak için fazlasıyla uğraşıyor.

Sivok’un yokluğunda İbrahim Toraman’ın haftalar sonra formasına kavuşması Beşiktaş defansındaki düzeni de bozmuştu. Birinci golde orta sahada kaptırılan top kadar Batalla’nın

Yazının Devamı

"Fenerbahçe formasını sırtımda değil, başımda taşıdım."

14 Ocak 2012

Cihatlar, Lefterler, Canlar, Fikretler…

Benim içinde bulunduğum kuşak dünyaya geldiğinde bu futbolcular çoktan aktif futbol yaşamlarını tamamlamışlardı. Ancak isimleri dedelerimizin, babalarımızın dillerinde hiç durmaksızın anılır, futbolculukları o günkülerle kıyaslanırdı.

O zaman hala bir kıyaslama yapılabilecek kadar formasıyla bütünleşmiş futbolcular vardı.

Dinlediklerimden etkilenir, ertesi gün kimmiş bu adamlar diye düşünür, nereden nasıl bilgi alabilirim diye evin içinde dolanır dururdum.

O zamanlar google henüz yoktu. Televizyon birkaç senedir vardı.

Yine de şanslıydım, çünkü dedem olsun, babam olsun her hafta o zamanlarda çok daha takip edilir olan spor dergilerini alırlardı; hatta bu dergiler ciltlenirdi.

İşte Cihatlar, Lefterler, Canlar, Fikretlerle yakın temasım bu dergiler sayesinde olmuştu.

İlk istatistiklerimi bu dergilerden derleyip, toparladığım bilgilerden oluşturmuştum.

Yazının Devamı

Fenerbahçe'nin takım kurgusundaki doğru ve yanlış

12 Ocak 2012

Uzun süre forma giymeyen veya takıma yeni katılmış oyuncunun nasıl oynayacağı üzerine o kadar çok odaklanıyoruz ki takımın nasıl oynadığını fazlasıyla kaçırıyoruz; geriye de genellikle sonucu belirlemesi beklenen futbolcular üzerinden yapılan yorumlar kalıyor.

Alex’in sonucu belirleyici oyunu; Bienvenu’nun kaçırdığı pozisyonlar, Özer’in kaptırdığı toplar, Caner’in, Stoch’un bindirmeleri vs. gibi…

Kuşkusuz bir futbol takımını kaliteli hale getiren şey forma giyen oyuncuların gösterdiği yüksek performanstır.

Ancak, takımın saha içindeki dağılımı, taktiği ve nasıl oynadığı belirleyicidir.

Konya Turku çok zayıf ve asla Fenerbahçe’nin rakibi olamayacak bir takım; bu halleriyle bile sarı lacivertlilerin ailece korner atışı kullanmak için rakip alana geçtiği üç dört pozisyonda kaptıkları toplarla Fenerbahçe’yi eksik yakaladılar, gol pozisyonu ürettiler.

Konya temsilcisinin geliştirdiği bu ani ataklar Süper Lig’de gole dönüşüyor; Gaziantepspor maçı gibi…

Hastalık çok net olarak teşhis edilmiş olmasına rağmen buna önlem alınamaması önemli bir takım zafiyetidir. Fenerbahçe son yıllarda hep böyle goller yediği için çok rahat kazanması gereken maçları kaybetti.

Bu negatif tara

Yazının Devamı

Fenerbahçe'den Trabzonspor'a kupayı taşıyan ince ayar süreci

12 Ocak 2012

İddianame ve ek klasörlerin içinde binlerce dinleme kaydı var. Bunun da yüzlerce kişi arasındaki konuşma trafiği oluşturduğunu okuyoruz.

Savcılık makamı bu konuşmalardan kendisine bir suç oluşumu ile ilgili kanaat bildirmiştir.

Bu kanaatle insanlar özgürlüklerinden mahrum edilmiş, cezaevinde kalmaktadır.

Cezaevinde kalanlar kimsenin tanımadığı, bilmediği kişiler olsa belki bu kadar tepki yükselmezdi; ancak Fenerbahçe Kulübü’nün tüm vizyonunu, profilini, maddi varlığını değiştiren başkanı Aziz Yıldırım’ın bu kanaatle suçla suçlanıyor olması çok önemlidir.

Önceki gün hükümetin Trabzonlu bir bakanı çıkıp geçen sezon ikinci tamamladığı ligin şampiyonluk kupasını “ince ayar bir çalışma yaparak Trabzonspor’a kazandırılacağını” kamuoyu önünde itiraf etmiştir.

Sonra da “bunun arkasında kimse bir şey aramasın” diye sanki herkesin her dediğini doğru anladığı hiçbir farklı tarafa çekmediği bir ülkede yaşıyormuşuz gibi yaptığını düzeltme gayretine girmiştir.

Normal olan elbette karşılıklı anlayışı göstermektir. Anlamaya, empati kurmaya çabalamak hatta o yönde gönüllü seçim yapmaktır.

Ancak insanların birbirlerinin ne demek istediğine karşı anlayışlı olma süreci özellikle 3 Tem

Yazının Devamı