İstifaya davet nasıl bir taraftarlık hizmetidir?

10 Mart 2011

Galatasaray taraftarı son Karabükspor maçında dev bir pankart açtılar.

“İstifa da bir hizmettir.”

Bu mesajın iki adresi vardı; bir tanesi teknik direktör Hagi’ye, diğeri de başkan Adnan Polat’a. Karşılaşma boyunca da bunu sözle de ifade ettiler.

İstifaya davet edilen sayın başkanın Galatasaray’ın son iki şampiyonluktaki etkisi ve katkısı azımsanabilir mi?

Biz nasıl bu kadar kolay unutabiliyoruz.

Geçen sene Beşiktaş başkanı Sn. Demirören de stadyumlara giremiyordu; deplasman maçlarını da gizli kapaklı, pencerelerin ardından izliyordu. Beşiktaş taraftarının özellikle sezonun ikinci bölümünde kazandıkları ya da kaybettikleri maç sonlarında tek bir seslenişi vardı.

“Yıldırım Demirören yeter!”

Beşiktaş’ın çift kupalı şampiyon olduğundan bir yıl sonrasından söz ediyoruz.

Yazının Devamı

Kaç puanla şampiyon olunur?

10 Mart 2011

Dün Trabzonspor teknik direktörü Şenol Güneş şampiyonluk potasındaki takımların puan kayıp hesabına girince işin matematiksel sağlamasına kafa yormak için bir bahane yaratmış olduk.

Şenol Güneş Fenerbahçe’nin Konyaspor, Galatasaray ve Bursaspor serisinden mutlak surette puanlar kaybedeceğini düşünüyor.

Buna karşılık Trabzonspor’un Kasımpaşa, Gençlerbirliği ve Konyaspor serisinden 9 puan alma ihtimalinin kuvvetli oluşunu ifade ediyor.

Şimdi bu beklentileri zihnimizin bir köşesine not edelim ve şampiyonluk yolunda takımların ne kadar puan kaybetme lüksü içinde olduğuna yönelik geçmişe dönük bir istatistik inceleme yapalım.

2005 ile 2010 arasında 24. hafta ile 34. hafta arasında nasıl bir hareket olduğuna bakmamızın fikir verici olduğunu düşünüyorum.

Son altı yılın ilginç bir özelliği de var; lig tarihimizde şampiyonluk yaşamış beş takımdan dördü bu küçük periyotta ligi birinci sırada tamamlamışlardır.

Peki, şimdi seçtiğimiz periyotta takımların gösterdikleri performansa bir bakalım.

Yazının Devamı

Şenol Güneş'in kritik kararı

8 Mart 2011

70’li yılların sonlarında Coca-Cola şişelerinin mantarlı kapaklarının altından futbolcu fotoğrafları çıkardı. En büyük eğlencemiz o kapakları biriktirmek, kendimize hayali takımlar kurarak evimizin halısının üzerinde bu takımlardan oluşan lig maçlarını yapmak olurdu.

Şenol Güneş, Rasim, Yasin, Adil, Yavuz takımların kalecileri olurdu.

Şenol Güneş bizim çocukluğumuzda en az ve en zor gol yiyen kaleci demekti; zaten o yıllar Trabzonspor’un üst üste şampiyonluklar kazandığı zaman dilimine denk geliyordu, Trabzonspor’u yenmek de ayrı bir meseleydi.

Bu girişin dayandığı tarihçe neredeyse profesyonel futbol tarihimizin üçte ikisine kadar gitmektedir. Bu kadar süre boyunca bizim gibi futbolseverler süreci dışarıdan takip edip, izlerken; Şenol Güneş gibi futbol adamları da direkt olarak içinde, merkezinde bulunuyordu.

Tarihe tanıklık ediyor; bizzat o tarihi yaşıyorlardı.

Yani ne demek istiyoruz; dün yaşandı, oldu, bitti, bugün neler yaşanıyor, hepsini bir şekilde biliyoruz. Futbolumuzun temel meselesi neredeyse 40 yıldır ona bakış açımızın, değerlendirmelerimizin

Yazının Devamı

Fenerbahçe'nin tartışmaları bitiren saha içi adaleti

8 Mart 2011

Karşılaşma çok tartışmalı iki pozisyon sonunda 2-0 olunca maçı dışarıdan izleyen Fenerbahçeliler gibi saha içindeki futbolcular da bu skoru içlerine hazmedememiş olacaklar devre bitmeden tabelayı eşitlemek istediler ve oyunu bıraktıkları bir zaman diliminde peş peşe golleri yediler.

Bu Fenerbahçe’nin kolayı zorlaştırdığı bir karşılaşmaydı ve ikinci yarı başında ağırlaşan saha şartlarıyla birlikte maçı çevirmek giderek çıkmaza girecekti.

Gençlerbirliği çok tutuk ve geride kabullenerek başladığı maçın 2-0 olmasından sonra kaybedecek bir şeyinin kalmaması, Fenerbahçe’nin böyle rahatladığı karşılaşmalarda gevşeyerek rakibe oynayacak alan bırakmasının bir benzerinin yaşanması sonrasında üst üste ataklar izledik. Sağlı sollu, uzaktan atılan, direklerde patlayan şutlar ve onların en güzel ikisi Fenerbahçe’nin kalesine maçı dengeye getiren goller olarak girdi.

Ancak Gençlerbirliği oyunun bu bölümünde öylesine yoğun bir güç harcadı ki ikinci yarıyı tamamlayacak potansiyeli tüketti; üstelik saha her

Yazının Devamı

Galatasaray'da durumdan kim "istifade" edecek?

6 Mart 2011

Hagi, kupa maçında ne yapmışsa Karabükspor karşısında tam tersini yaptı. Bu Galatasaray adına maç boyunca inisiyatif almış baskılı bir takım görüntüsü ortaya çıkardı. Ancak kazanmak için yetmedi.

Öncelikle Galatasaray’ın eğer yanlış hatırlamıyorsam iki senedir orta sahasında aralıksız forma bulan Barış, Ayhan, Mustafa Sarp üçlü havuzundan ilk defa hiçbir oyuncu oynatmadan sahaya çıkmıştı. Bu bölgede forma giyen Culio ise özellikle ilk yarıda Galatasaray’ın ileri çıkan organizasyonlarını etkili bir şekilde yönlendiren oyuncu oldu.

Solda başlayıp sağ kanatta maçı tamamlayan Yekta ilk yarı Galatasaray adına kanat akınlarını geliştirdi. Sağda oynayan Kazım’ın da etkili olmaya gayret gösterdiğini izledik. Yekta forma buldukça Galatasaray için daha yararlı olacakmış hissi uyandırdı.

Galatasaray savunma hattını hazır Emenike yokken Gökhan Zan’la tamamlamak istemişti. Karabükspor’un santraforu İlhan Parlak o kadar etkisizdi ki Hagi bunun farkında maçın son yarım saatinde varıp Cana’yı çıkarıp

Yazının Devamı

10 kişi kalmanın Beşiktaş ve Trabzonspor'a etkileri

6 Mart 2011

Beşiktaş iki hafta önce oynadığı Fenerbahçe karşılaşmasını neden kaybettiğini Ferrari-Lugano mücadelesinin sonrasında oluşan duruma bağladığı ve gerçekleri ısrarla görmezden geldiği için dün de 10 kişi kalmış Trabzonspor’a yenildi; üstelik aynı şekilde kendisi de on kişi kaldı.

Beşiktaş kendi hatalarını sezon boyunca sürekli dışarıda aradığı ve içindeki uyumsuzluğu tedavi edemediğinden hem taraftarını mutsuz hem de koca bir sezonu heba etti.

Ferrari’nin gördüğü kırmızı kart nasıl aklın durduğu bir anda ortaya çıkmışsa, Sivok’un dün birkaç dakika içinde aldığı iki sarı kart için de benzer yorumlar yapabiliriz. Kuşkusuz aynı şey Serkan Balcı için de geçerlidir; ancak Trabzonspor 10 kişi kalmanın kendisi için bir dert olduğunu düşünmeyen bir takım. Oysa karşısında oynayan Beşiktaş Sivok atıldığı an karşılaşmayı kaybedecek kadar kendisine inanmayan bir ekipti.

Schuster’in ikinci yarı başında yaptığı Nobre değişikliğini anlayan biri var mı?

Nobre ile Bobo’yu aynı anda oynatmanın gerekçesini 45 dakika boyunca

Yazının Devamı

Galatasaray'da Magna Carta döneminin sonu ve etkileri

5 Mart 2011

Hakan Şükür’ün geçen hafta Arda Turan için söylediği şeyler bir anlamda itiraf niteliği taşıyordu. Bu aynı zamanda Galatasaray ve futbolumuza hangi dinamiklerin etki ettiği yönünde güçlü mesajlar içeriyordu.

Kişiler bir durum hakkında yorum yaparlarken kimi zaman farkında olmadan empati kurarlar. Çoğunlukla ya geçmişlerinden gelen tecrübeler ya da olmak istedikleri şeyler veya hissettikleri duygulardır buna yön veren.

Örneğin son dönemin popüler hakem yorumcularının hakemlerin saha içinde nasıl ve hani etkiler altında kalarak kararlar verdikleri hakkında düşüncelerinden bir zamanlar aynı şeyi onların da yaptıklarını varsayabiliriz.

Hakan Şükür’ün Galatasaray’ın içinde çok uzun süre futbol oynamış biri olarak kulübün genel havası ve yapısı hakkında bize en iyi yorumu yapacak kişi olduğuna da kuşku duymamak gerekir.

Açıkçası bu durum benim yıllardır düşündüğüm ve burada da Galatasaray’la ilgili yorumlar yaparken sık sık dile getirmeye çalıştığım; futbolcuya

Yazının Devamı

Euroleague'de Fenerbahçe buraya kadar

4 Mart 2011

Karşılaşmaya iki basket faulle başlayan ve faul atışlarının ikisini birden kaçıran Lavrinoviç sanki bu maçta kendisinin ve Fenerbahçe’nin nasıl oynayacağı konusunda bir fikir veriyordu.

Vatandaşı Jasikevicius’un sahada bulunduğu süre boyunca yaptığı 3 kritik top kaybına karşılık Valencia’da forma giyen bir diğer Litvanyalı Jastokas 6/7’lık 2 sayılık isabet yüzdesi, çok kritik 5 ribaunt ile oynayınca bir anlamda Fenerbahçe Ülker’in kaderini Litvanyalı oyuncular çizmiş oldu.

Top 16’nın bu son final maçında birinci periyot her iki takım açısından basketbol adına hatalarla dolu kötü bir bölümdü. Fenerbahçe Ülker rakibinin bocaladığı tek periyot olan bu kısımda hazır da hakemlerin üst üste Valencia aleyhine çaldığı düdükler fazlayken arayı açıp kontrolü eline alması beklenirken; yarışırcasına hata üstüne hatalar yaptı.

Bu bölümlerde Marko’nun kritik bir top kaybı, Lavrinoviç, Oğuz ve Ukiç’in kaçırdığı sayılar peş peşe bütün etkinliği

Yazının Devamı