Fenerbahçe dönülmez akşamın ufkuna gelmeden...

10 Ağustos 2010

Özellikle 2002’den sonra yaptığı transferlerle büyük sükse yapan Fenerbahçe son yıllarda hızını kaybederek vasat bir çizginin üzerinde yol almayı tercih ediyor. Üstelik yapılan transferlerde de çok ciddi bir momentum düşüşü var. Oysa Galatasaray geçen sene Beşiktaş da bu sezon çok önemli futbolcuları takımlarına kazandırdılar.

Transfer iki nedenle yapılır.

- İyi bir kadro kurmak

- Kulübün adını önemli futbolcular transfer ederek dünyaya duyurmak (marka değerini yükseltmek)

Fenerbahçe’nin 2000 ile 2007 yılları arasında yaptığı şey biraz ikincisine benziyordu; ancak takıma gelen oyuncular aynı zamanda katkı da sağlıyordu. Bu dönemde kazanılmış üç şampiyonluk bir anlamda yeniliğin, enerjinin, heyecanın ürünüydü ve Fenerbahçe futbol takımı her sene kendisini yenileyebiliyordu.

Yine bu dönemde özellikle Fenerbahçe Kulübünün başkanı Sn. Aziz Yıldırım neredeyse tek başına yabancı oyuncu sınırlamasının kaldırılması için mücadele başlatmıştı. Aynı yıllarda

Yazının Devamı

Aykut Kocaman'ın Alex olayındaki yanlışı

9 Ağustos 2010

Fenerbahçe’nin sıradan bir Avrupa takımına elenmesinden sonra futbol takımın içinin karışması beklenen bir gelişmeydi; sonunda oldu. Fenerbahçe’nin tarihi göz önüne alındığında burada olağanüstü bir şey yok. Garip olan şey futbolun içindeki yönetici ve teknik adamların yaşananlardan hiç ders çıkarmamış olmasıdır.

Young Boys eşleşmesi ve sürecinde genel hatlarıyla başarısızlığın önemli bir yüzdesinin oyuncular olduğunu düşünüyorum. Çünkü sahada futbol oynama ile alakası bile olmayan futbolcular vardı ve çoğunluğu oluşturuyordu. Böylesi bir kadronun turu geçmesi zaten rakip takım için haksızlık olurdu.

Ancak, maçlar öncesinde Aykut Kocaman’ın yaptığı açıklamalar, maçlar sırasında tam da yerine oturmayan taktik değişiklikler kenar yönetiminin de bu başarısızlık sürecinde etkin rol oynadığını göstermektedir.

Ne demek istiyoruz, şimdi onun detayına girelim.

Aykut Kocaman’ın 20 Temmuz günü yaptığı çok önemli bir açıklama vardı; okurken “bu

Yazının Devamı

Bursaspor-Trabzonspor finalinde "tecrübe konuştu."

7 Ağustos 2010

Avrupa’nın birçok ülkesinde süper kupa finalleri sezonun hemen öncesinde oynatılıyor. Bunu haklı sayısız sebebe bağlayabilirsiniz; ancak ortaya çıkan sonuç futbol yönünde hiç kimseyi memnun edemiyor. En son örneği de dün gece oynanan Bursaspor-Trabzonspor finaliydi. Bu karşılaşma ligin hemen tamamlanmasıyla birlikte oynanmış olsaydı muhtemelen bu kadar kötü bir futbol izlemiyor olacaktık.

Evet, bu finali diğerlerinden farklı kılan bir yenilik vardı, uzun yıllar sonra üç büyükler dışında şampiyon olmuş bir takım vardı sahada ve herkes nasıl bir Bursaspor izleyeceğini merak ediyordu.

Bu maçın özeti; “tecrübe konuştu” olmalıdır. Yılların tecrübeli hocası, üç ay önce Fenerbahçe ile benzer bir final oynamış olan Şenol Güneş pratiği fazla olmanın avantajını sonuna kadar kullandı.

Karşılamanın ilk yarısında sahada tam bir kör dövüşü vardı. Rakibine kasti faul yapıp ellerini havaya kaldırarak “ne yaptım ki?” diyerek hakemden hesap soran futbolcular vardı sahada. Böylesi

Yazının Devamı

Kewell fark yaratıyor

5 Ağustos 2010

Rijkaard “aklın yolu birdir” dercesine bir kadro sürerek, özellikle de Kewell gibi önemli bir silahla sahaya çıkarak Sırp takımını daha sahaya çıkmadan elemiş gibiydi. Maç öncesindeki analizimizde Galatasaray’ın sorununun gol pozisyonuna girmek değil atmak olduğunun altını kalın çizgilerle belirginleştirmiştik. Böylesi kritik bir karşılaşmaya Mehmet Batdal ile çıkıp bu genç adama sorumluluk yüklemek yerine, Kewell gibi profesyonelliğin zirvesindeki donanımlı bir oyuncu ile başlamak bu karşılaşmanın kilit hamlesiydi.

Ancak maçın kilidini ilk periyotta Kewell değil de Sarp açtı; ancak takımı rahatlatan golleri hep Kewell attı. OFK’nın ikinci yarıda neredeyse tura ortak olacak 15 dakikalık baskılı oyununu bitiren de Kewell oldu.

Maçın skoru 5-1 gibi gösterişli olsa da maçın 2-1 olduğu 32. dakika ile Galatasaray’ın 3-1’i bulduğu 57. dakikalar arasında Belgrad Galatasaray kalesini çok zorladı. Tam da bu zaman aralığında Galatasaray defansının her atakta biraz daha acemileşmesini şaşırarak izledik.

Kaleci Aykut yediği golde ne kadar hatalıysa,

Yazının Devamı

Fenerbahçe bu kadar işte!

4 Ağustos 2010

İsviçre’deki karşılaşmanın hak edilmiş sonucu Fenerbahçe aleyhine açık farkla yenilgi olmalıydı. Ama o gün futbolun bütün perileri Fenerbahçe’nin yanındaydı. 2-2’lik skor deplasmanda alınacak en iyi sonuçtu, şanstı da.

Alex önceki gün İstanbul’da oynanacak ikinci maçın farklı olacağını iddia etti. Bir anlamda taraftarın alev alev yanan yüreğine su serpti.

Oysa Fenerbahçe, futbolumuz açısından artık önemini tamamen yitirmiş Galatasaray maçı dışında, oynadığı bütün karşılaşmalarda işte bu kadardı.

Ne kadardır?

Futbol takımı demek için insanın ciddi olarak zorlanacağı bir cisme sahip bir şeydi işte.

Fakat bu Fenerbahçe için yine bir şanstır; çünkü play off’ta öyle bir takımla eşleşirdi ki kimsenin altından kalkamayacağı bir trajediye dönüşürdü.

Fenerbahçe yönetiminin 12 yılda yarattığı takım işte bu kadar!

Fenerbahçe’nin nasıl bir takım olduğunu görmek bakımından Young Boys mükemmel bir teraziydi. Herkesin gözlerine inmiş perdeyi yırtıp atıverdi.

Yazının Devamı

Galatasaray'ın tur kapısını aralayacak adamları...

3 Ağustos 2010

Galatasaray, İstanbul’da oynanan karşılaşmada son çeyrekte yaptığı hatalar yüzünden maçı berabere tamamlayınca Fenerbahçe’nin tam tersine mutlak surette kazanması gereken bir maça çıkıyor. Bu nedenle rakibinin tam tersine hücum etmesi gerekiyor.

Tam da bu noktada aslında Galatasaray’ın hücum yönünde bir sıkıntı yaşamadığının tespitini yapmamız gerekiyor. Galatasaray gole yönelik oyunu Türkiye’de en iyi oynayabilen bir takımdır. Ancak uzun zamandır gol bulmada önemli sorunlar yaşıyor. Önceki maçta Galatasaray’ı İspanya ile kıyaslamıştık. Dünya Şampiyonu olmuş takımın da gördük ki çok ciddi bir gol sorunu vardı. Ancak David Villa’nın kritik zamanlarda sahne almasıyla sonuca ulaşmasını bildi.

Kuşkusuz Galatasaray ile İspanya takımlarını aynı denklikte kıyaslıyor olmak çok da doğru değildir.

Yeni transferler Mehmet Batdal ve Beşiktaş’tan büyük bir ihtimalle gol atamadığı için gönderilmiş olan Serdar Özkan’ın şimdilik Galatasaray’ın bu sorununa çare olamadığını tecrübe ediyoruz.

Yazının Devamı

Ezber bozan bir Yanıt; Nevin!

1 Ağustos 2010

Elvan Abeylegesse’nin 10 bin metrede rakiplerine tur bindirerek olmasa da altın madalya kazanmasını ülkemizde herkes biraz bekliyor gibiydi. Hatta zaman zaman girdiği turnuvalarda madalya alamadığında sanki içten içe eleştiriliyordu.

Ancak Cumartesi akşamı Barcelona’da öyle bir şey oldu ki insan gözlerine inanamadı. Sadece biz de değil; o başarının sahibi de yaptığı şeye inanamamış olacak ki bir süre kendisini parkurun üzerinde oradan oraya savurdu durdu.

Nevin Yanıt isimli bir Türk kızı Avrupa’nın sayılı koşucularının arasına kafasını öylesine uzattı ki altın madalyayı çekti aldı ellerinden.

Nevin Yanıt’ın başardığı şey, Elvan’ınkinden nitelik açısından epeyce farklıdır.

Kendimizi kandırmayalım, 10 metrenin birincisi Elvan Abeylegesse olsun, 5 bin metrenin birincisi Alemitu Bekele olsun devşirme sporcularımız. Bir anlamda atletizm dünyasında bayrağımızı dalgalandırması için yapılmış yatırımlar. Öyle olduğu için de ulusal marşımız çalarken Nevin’in hissettiği şeylerle diğerlerininki arasında duygusal anlamda da çok ciddi farklar vardır.

Devşirmeye

Yazının Devamı

Fenerbahçe'nin kronik sorunları

30 Temmuz 2010

Fenerbahçe sezon açılışından bu yana oynadığı hazırlık karşılaşmalarında hazır olmayı bir kenara koyun daha henüz takım olmayı bile başaramamış gözüküyor. Şimdi bunları alt başlıklara ayırarak tartışalım.

Kırmızı Kartlar

Selçuk ve Kazım’ın atılma sebepleri futbol gereklerinden, sertliğinden değil tamamen ciddiyetsizliklerinden kaynaklandı. Üstelik hakemin gözünün içine bakarak, ayağına basarak yaptılar. Bilica, Cristian Galatasaray maçında, Santos Young Boys karşılaşmasında futboldan uzaklaştılar. Bunlar oyuncuların zaten uzun zamandır belirli periyotlarla sergiledikleri davranış ve tutumlarıydı. Açıkçası kontrolsüzce ve önceden hesap edilmesi asla mümkün olmayan bu eylemleri üzerine bir takım inşa etmek mümkün değildir. Herhangi maç için taktik geliştirmek de.

Sakatlıklar

Gökhan Gönül, Özer, Mehmet Topuz, Uğur Boral, yeni transfer İlhan sakatlıkları yüzünden forma giyemiyorlar. Ayrıca Emre iki, üç maçta bir ya sakatlanıyor ya da maçı tamamlayamıyor. Lugano Dünya Kupası nedeniyle

Yazının Devamı