Ünal Aysal Projesi’ndeki son durum

8 Ocak 2014

Tam bir sene önce burada Ünal Aysal Projesi’nden söz etmiş, özellikle de Galatasaray’ın Ağustos ve Eylül aylarında yaşadığı kaotik duruma ilişkin daha ortada hiçbir şey yokken bazı öngörülerde bulunmuştum.

29 Ocak 2013 tarihli yazının son bölümündeki cümleyi bir kere daha okuyalım.

“Dünya yıldızlarıyla dolu bir kadronun önümüzdeki dönemde yine marka değeri olan Mourinho benzeri bir teknik direktörle desteklenmesinin sürecin normal bir sonucu olacağını öngörmek kehanet olamayacaktır.”

(https://skorer.milliyet.com.tr/uzay-gokerman/unal-aysal-projesi/YazarYazisi/1661781/default.htm)

17 Ocak 2013 tarihli "Fatih Terim’i yararlı bir “eleman” yapan Ünal Aysal Modeli" başlıklı yazıdaki şu bölümün de özellikle üzerinden tekrar geçmek istiyorum.

“Bir kere yeni durumu bu şekilde tespit etmek gerekiyor.

Galatasaray'da Sneijder özelinde ortaya çıkan tartışmanın geri planında böylesi bir yönetim modeli ve anlayışı vardır.

Yazının Devamı

3 Temmuz'da Fenerbahçe'nin kuantum tanecikleri ne yaptı?

6 Ocak 2014

3 Temmuz sürecinde Fenerbahçelilerin gösterdiği duruş Cumhuriyet tarihi boyunca bir ilk olma özelliği de taşıyordu. Bir gün, bir hafta ya da ay değildi bu sürecin ölçüsü önce bir yıla yayılmış, sonrasındaki dönemde de bir altlık olarak belirleyici olma özelliğini sürdürerek günümüze kadar gelmiştir.

Peki, savcısından tutun da rakip takım taraftarına varıncaya kadar herkesi etkisi altına alan ve hakkını teslim etme zorunda hissettiren Fenerbahçe’yi ve Fenerbahçelileri bu kadar farklı kılan gerçeklik neydi?

Bunun için biraz sporun dışına çıkacağız, hatta oldukça bu bölgeyi terk edeceğiz; fizik ile felsefenin buluştuğu yeni dönem paradigmalardan biri olan kuantumun sınırlarını zorlayacağız.

Merak etmeyin eğlenceli olacaktır.

Klasik fizik ile kuantum fiziği arasında ne fark var, önce bunun üzerinden geçelim.

- Klasik fizik bize süreklilik, devamlılığı olan bir evren modeli sunar. Oysa kuantum uzay ve zamanın süreksizliğini ve kesintili olduğunu göstermeye çalışır. Klasik fizikte formüller yazılırken nesnelerin özellikleri için birer değişkenlik değeri verilir, her değişken değeri sonuç olarak hesap edilebilir bir sonuç kümesi oluşturur; oysa kuantum fiziğinde

Yazının Devamı

3 Temmuz'da Fenerbahçe'nin kuantum tanecikleri ne yaptı?

6 Ocak 2014

3 Temmuz sürecinde Fenerbahçelilerin gösterdiği duruş Cumhuriyet tarihi boyunca bir ilk olma özelliği de taşıyordu. Bir gün, bir hafta ya da ay değildi bu sürecin ölçüsü önce bir yıla yayılmış, sonrasındaki dönemde de bir altlık olarak belirleyici olma özelliğini sürdürerek günümüze kadar gelmiştir.

Peki, savcısından tutun da rakip takım taraftarına varıncaya kadar herkesi etkisi altına alan ve hakkını teslim etme zorunda hissettiren Fenerbahçe’yi ve Fenerbahçelileri bu kadar farklı kılan gerçeklik neydi?

Bunun için biraz sporun dışına çıkacağız, hatta oldukça bu bölgeyi terk edeceğiz; fizik ile felsefenin buluştuğu yeni dönem paradigmalardan biri olan kuantumun sınırlarını zorlayacağız.

Merak etmeyin eğlenceli olacaktır.

Klasik fizik ile kuantum fiziği arasında ne fark var, önce bunun üzerinden geçelim.

- Klasik fizik bize süreklilik, devamlılığı olan bir evren modeli sunar. Oysa kuantum uzay ve zamanın süreksizliğini ve kesintili olduğunu göstermeye çalışır. Klasik fizikte formüller yazılırken nesnelerin özellikleri için birer değişkenlik değeri verilir, her değişken değeri sonuç olarak hesap edilebilir bir sonuç kümesi oluşturur; oysa kuantum fiziğinde

Yazının Devamı

Sakatlanma bahanesiyle zaman geçiren oyuncuya sahada yaptırım

3 Ocak 2014

14 Mayıs 2006, yer Denizlispor’un sahası; Fenerbahçe ile kader maçına çıkılmış.

Bu karşılaşmanın başından sonuna içindeki olayları ile tamamlanabilmiş olması futbol tarihimiz açısından kara bir lekedir.

Neresinden bakarsanız bakın.

Bu maç resmi olarak hakem Selçuk Dereli tarafından 16 dakika uzatılmıştır; ancak karşılaşmanın bitiş düdüğü çaldığında saatler 21.30’a yakın olduğundan gerçekte ne kadar durduğu ve neden durduğu kadar oynatılmadığı tam bir şaibeli tartışma konusudur.

Ali Sami Yen Stadyumu’nda şampiyonluk turu için sabırsızlanan Galatasaraylıların 16 dakikadan fazla bekledikleri de malumdur.

Bu karşılaşmanın en kritik anı Appiah’ın son düdük çalmadan bir kaç dakika önce kale alanı içinde kaçırdığı mutlak gol pozisyonudur.

Hıncal Uluç’un deyimiyle “Appiah Süper Ligin namusunu kurtarmıştır.” O tarihte bu yoruma “ne güzel İstanbul” diye cevap yazmıştım.

O top dışarı çıkmak yerine kaleye girse o 16 dakikalık uzatma dahil olmak üzere herşey Fenerbahçe’nin tezgahı olarak gösterileceğinin net ifadesi ve itirafıdır bu açıklama.

Yazının Devamı

Rıdvan Dilmen'in bildiği ama bizim; bizim bildiğimiz ama Rıdvan Dilmen'in bilmediği gerçekler

31 Aralık 2013

Ne diyor Rıdvan Dilmen;

“İnsanlar bana gönül koyabilir ama Başbakanımızın şahsına karşı yapılan tezahüratları kınıyorum. 3 Temmuz sürecinde Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan herkesten fazla Fenerbahçelilik göstermiştir. Bildiğim için söylüyorum. Bu ayrıntıların hepsini sayın Aziz Yıldırım biliyordur ve konuyla ilgili açıklama yapmasını bekliyorum. Bir Fenerbahçeli olarak gerçekten çok üzüldüm. Çok ciddi hizmetleri olan ülkenin Başbakanına haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Neden haksızlık yapıldığını da Başkan Yıldırım'ın açıklamasını bekliyorum. Beğenmeyebilirsiniz, oy kullanmayabilirsiniz. Zaten Fenerbahçe kulübüne siyasetin karışmaması lazım. Sayın Başbakan herkesten fazla Fenerbahçelilik yapmıştır hiç haketmedi.”

3 Temmuz sürecinde neler yaşandığını hepimiz yakından biliyoruz, çünkü tam da içindeydik. Kimsenin bize kimin ne yaptığı ile ilgili olarak bilgi vermesine gerek yok.

Kuşkusuz hiçbirimiz Dolmabahçe’de Başbakan ile baş başa kalıp görüşmelerde bulunmadık, belki böyle bir olanağımız olsaydı süreçle ilgili başka katkılar sağlamasını da gerçekleştirebilirdik, olmadı!

Ne yaptık?

Öncelikle anlamaya çalıştık, sonra ortaya dökülenlerden kendimizce bir yapı

Yazının Devamı

Fenerbahçe'yi farklı kılan gerçek

29 Aralık 2013

Geçen hafta kaybederken hiçbir reaksiyon gösteremeyen bir Fenerbahçe vardı sahada ve bu oyun tarzı sezon içinde 8-9-10 puan "fark yakalayan" anlayışın oldukça uzağında kalmıştı.

Peşinden gelen tartışma Fenerbahçe'nin düşüşe geçeceği yönünde olmuştu.

Sezon içinde iniş çıkışları normal karşılamak gerekiyor. Bir takımın aynı tempoda bütün maçlara çıkması zaten eşyanın doğasına da aykırı bir gerçekliktir; burada merkeze alınması gereken şey Fenerbahçe'nin son bir kaç sezon oturmuş takım yapısıdır. Ersun Yanal kadro olarak istikrarı yakalamış, güçlü ve dengeli bir takımı devralmış bunun üzerine de kendi anlayışını yerleştirmiştir.

Karabükspor maçı sonrasında futbolcuların verdiği tepki ve Ersun Yanal'ın açıklamaları bunun "bir daha olmayacağı, yaşanmayacağı" üzerineydi.

Kayserispor karşılaşmasının ilk yarısında bu tutukluk, organizasyonluk, bireyselliğin ön plana çıkması gibi takım oyununu bozan uyumsuzluğu, senkronizasyonsuzluğu gördük.

Sow sanki bambaşka bir alemde gibiydi. Baroni kaleyi gördüğü her yerden şut çekiyordu ancak sonuca etki edecek türden değildi. Gökhan Gönül ve Caner, Fenerbahçe'nin bu sezona dair farkı yaratan kanat bindirmelerini gerçekleştiremiyordu. Orta alanda Meireles

Yazının Devamı

Beşiktaş'ın stadyum sorunu; nereden gelindi bu duruma?

27 Aralık 2013

Beşiktaş bu sezon ik travmatik maç oynadı.

İlk seyirci rekoru kırmayı amaçladığı Olimpiyat Stadyumu’nda Galatasaray, ikincisi Kasımpaşa kaşılaşmalarıydı.

Her ikisini de kaybetti ve her iki maçta da sahaya taraftar girdi; birinde kitlesel, diğerinde bireysel hareket gördük.

Ve Siyah-Beyazlılar bu durumdan fazlasıyla etkilendiler.

Biraz tarih konuşalım, sonra buraya tekrar döneceğiz.

Beşiktaş özellikle Süleyman Seba sonrası dönemde tam bir kaotik süreç içine girdi. Efsane Başkan Beşiktaş’ın tarihi misyonunu çok iyi bildiğinden Kulübü kendi iç dinamikleriyle ve başarıyla yönetti; milenyuma getirdi ve teslim etti.

Yapamadığı tek bir şey vardı bu bilgiyi, kültürü, yönetim anlayışını taşıyacak bir yönetim sistemi, modeli kuramadı. Bu onun görevi miydi ya da onun başkan olduğu tarihte böylesine önemli olduğunun farkında mıydı elbette tartışmaya açıktır. Yapamadıklarını onun başarısızlığı olarak göstermek doğru değildir.

Beşiktaş 1980’li yıllarda başlattığı ve 1990’lı yılların ortalarına kadar süren yeniden yapılanma hamlesini 1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başında o dönemin koşullarına göre revize edebilseydi muhtemelen bugün başka bir şey konuşuyor olurduk.

Yazının Devamı

Fenerbahçe'deki düşüş normal mi?

25 Aralık 2013

Takım oyunlarında bir sezon boyu form grafiği özellikle klasmanın ilk devresinde iniş ve çıkışlar gösterebilir Bu nedenle özellikle ülkemizde ilk yarı lideri ile ikinci yarı şampiyonu birbirinden farklı takımlar olabilir

Fenerbahçe örneğinde olduğu gibi Ekim ve Kasım aylarındaki yüksek tempo ve gücün Aralık ayı maçlarında düşmesi sürpriz sayılmamalıdır.

Galatasaray Fatih Terim’le devam ediyor olsaydı bu genelleme içine onu da alacaktık ancak sarı kırmızılı takım kendisine başka bir rota çizdi. Fenerbahçe ile Galatasaray aynı terazide değerlendirilecek takımlar değiller bu sezon için.

Beşiktaş’ın sorunu yine aynı merkezden hareketle yorum yapacaksak uzun zamandan bu yana ne son iki sezona ait Fatih Terim’in Galatasaray’ı ne de son dört sezonun Fenerbahçesiyle kıyaslanabilcek ya da karşılaştırılabilecek bir takım yaratılamamış olmasıdır.

Galatasaray bu sezon geçen sene Fenerbahçe’nin izlediği yolu takip ediyor. Lig, Kupa ve Şampiyonlar Ligi macerasını bir arada götürerek hem fazla maç yapıyor hem de takım içindeki futbol oynama arzusunu, rekabeti canlı tutuyor.

Eylül, Ekim ve kısmen de Kasım aylarındaki krizi atlatılabilecek çizgiye gelmiş görünüyor. Ancak Mancini’nin

Yazının Devamı