Verda Özer

Verda Özer

verdaozer@gmail.com

Tüm Yazıları

"Bu çok anlamlı, küçümsenmemesi gereken bir gelişme. Türkiye’de geçmişte inkâr edilmiş, onlarca yıl tabu olmuş anıtların bugün sahiplenilmesi, öne çıkarılmaları çok önemli. Tekrar ortak yaşam kültürüne dönüldüğünün örneğidir bu.”

Bu sözleri sarf eden kişi, Türkiye’deki Rum cemaatinin ileri gelenlerinden, “Cemaat Vakıfları 1. Temsilcisi” Laki Vingas. Ona bu cümleleri kurduran ise, Cumhurbaşkanlığı’nın Ermeni toplumunun en sembolik anıtlarından olan Van’daki Akdamar Kilisesi’ni sahiplenerek tüm dünyaya tanıtması.

Haberin Devamı

Çarşamba akşamı Akdamar’ın tanıtımının yapıldığı Aya İrini Kilisesi buram buram, Vingas’ın bahsettiği “ortak yaşam ruhu” kokuyordu.

Ankara’dan azınlık açılımı

Ermenilere mesaj

Van Gölü’ndeki 1100 yıllık Akdamar Kilisesi’nin restorasyonu aslında 2005’te yine AK Parti iktidarında başlatılmıştı. 2010’da açılan kilisede 95 yıl sonra ilk kez ayin yapılmıştı. Zira burası 1915’e kadar din adamlarının yetiştirildiği, sadece Ermeniler değil tüm Hıristiyan âlemi için kilit bir kiliseydi. İşte şimdi Prof. Fahrettin Altun’un başkanlık ettiği Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Akdamar’ı tüm dünyaya tanıtıyor. Açtıkları “Akdamar Kutsal Haç Kilisesi” web sitesi sadece Türkçe değil, İngilizce ve Ermenice de hazırlanmış.

Kaldı ki bu tanıtım projesi, Türkiye’deki tüm inançlara ait dini ve kültürel mirasın dünyaya tanıtılması girişiminin daha ilk ayağı. İşte bu ilk ayak, Türkiye için birçok tarihi ilki içinde barındırıyor. Tüm dünyaya da kritik mesajlar veriyor.

Tarihi ilkler

Bunlardan ilki, Türkiye devletinin ilk kez resmi olarak “Kutsal Haç” kavramını kullanması. Laki Vingas, “Türkiye’nin en üst resmi makamının Kilise’yi bu ifadeyle, böyle bir idrakla benimseyip sunması, çok etkileyici ve sembolik olarak önemi çok büyük” diyor.

Bununla birlikte, bu girişimin yine bir Hıristiyan kilisesi olan Aya İrini’de ve Yahudi kökenli usta fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar’ın çektiği Akdamar resimleriyle yapılması verilen mesajı güçlendiriyor. Davete Türkiye’deki Ermenilerin ruhani önderi Ermeni Patrik Kaymakamı Sahak Maşalyan’ın ve Türkiye Musevileri Hamambaşı Rav İsak Haleva’nın katılması bu mesajın tezahürüydü.

Haberin Devamı

***

Bir diğer ilk de, devletin ilk kez bir kiliseye özel resmi web sitesi açmış olması. Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök de köşesinde buna dikkat çekerek sormuş: “Acaba bu site Türkiye devletinin Ermenice yaptığı ilk hizmet mi?” Bu konuda en yetkin cevabı verebilecek kişi olan Vingas, “Devlet daha önce Ermenice kitaplar bastırdı. Ancak bu, ilk Ermenice web sitesi” diye yanıtlıyor.

Vingas’ın dikkat çektiği bir nokta da, bu anıtların yenilenme ve açılış süreçlerinde ilgili azınlıktan yardım alınması. Yani paydaşlık ruhuyla yapılması. “Ama Türk halkını da o anıtın paydaşı yapmak lazım” diye de ekliyor. Zaten Türkiye’nin tarihten devraldığı mirası canlandırması bu yüzden çok önemli. Kamuoyunda yaratacağı olumlu hava ve bilinçlenme, atılacak daha ilerici adımlar için zemin hazırlıyor.

Özgün Türkiye

Kendi topraklarında bulunan farklı inançlara ait anıtların önem kazanması Türkiye’nin stratejik değerini de vurguluyor. Müslüman çoğunluklu bir ülkenin Hıristiyan ve Yahudi dünyası için Osmanlı’dan gelen mirasını koruması ve sunması ülkenin dünyadaki konumunu eşsiz kılıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın davette verdiği mesajında, “Ortak kültürel mirasımızın hak ettiği değere yeniden kavuşması için” çabalarını sürdüreceğini vurgulaması böyle bir vizyonun habercisi.

Haberin Devamı

***

O halde Maşalyan’ın sözleriyle bitirelim: “Şimdi değil ama geçmiş zamanlarda her medeniyetin doruğu, ulaştığı en uç nokta, mabetlerinin görkemiyle ölçülürdü. Bu yüzden insanlar zenginliklerinin tüm olanaklarını, tapınaklarını kurmak ve donatmak için seferber ederlerdi.”

Türkiye de kendi topraklarında bulunan, tüm inançlara ait mabetleri sahiplendiği ölçüde büyüdü ve büyüyecektir. Bir devleti büyük yapan tam da budur.