Sigmar Gabriel haklıydı

4 Mayıs 2021

ABD’nin yeni yönetiminin istediği tam olarak bu mu bilinmez ama Türkiye-ABD ilişkilerinde telafisi hayli zor görünen büyük bir kırılma yaşanıyor.

Soğuk savaş ikliminde başlayan ve bir dönem “Örnek müttefiklik ilişkisi” olarak gösterilen Türk-Amerikan dostluğu artık çok gerilerde kaldı. Biden’ın 1915 olaylarına ilişkin “Soykırım” ifadesini kullanması bardağı taşıran son damla oldu.

Peki, ne oldu da daha önce yaşanan sekiz büyük krize rağmen bir şekilde devam eden Türkiye- ABD ilişkisi kopma noktasına geldi?

Aslında mesele ne Türkiye’nin Ruslardan S-400 hava savunma sistemi alması ne de Biden’ın Ermeni lobisine şirin görünmek için yaptığı skandal açıklama. Mesele çok daha derin.

Kendisini dünyanın süper gücü olarak konumlayan ABD’nin küresel politikaları ile Türkiye’nin bölgesel ve ulusal çıkarları tarihin bu döneminde örtüşmüyor. Hal böyle olunca, iki ülke arasında ne gerilim ne de kriz eksik olmuyor. Ne demişti Almanya eski Dışişleri

Yazının Devamı

Kılıçdaroğlu nasipse aday

30 Nisan 2021

Henüz izlemediyseniz ve politik sinema seviyorsanız 17 günlük kısıtlamada Ercan Kesal’ın “Nasipse Adayız” filmine bir göz atmanızı hararetle tavsiye ederim.

Belediye başkanı adayı olmak isteyen bir doktorun hikâyesini anlatıyor film. Karakterler, diyaloglar, amaca ulaşmak için her yolu mubah gören siyaset esnafının iş tutma biçimi gerçek hayatla bire bir örtüşüyor.

Kesal’ın canlandırdığı mahcup ama hedefine ulaşmak için son tahlilde her yolu denemekten çekinmeyen, bazen de mecbur kalan doktor karakteri bana niyeyse CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu hatırlattı.

Kemal Bey aslında Cumhurbaşkanı adayı olmak istemiyor ama şartlar onu oraya sürüklüyor. “Genel başkanların aday olmasını doğru bulmuyorum” noktasından “Aday olmayacağımı nereden biliyorsunuz?” aşamasına durduk yere gelmedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın “Genel Başkanımız Millet İttifakı’nda yapılan görüşmeler sonucunda adaylaşırsa ki bizim temennimiz odur” açıklaması bu projenin olgunlaştığını gösteriyor.

Kılıçda

Yazının Devamı

Sırada Pontus yalanı var

27 Nisan 2021

ABD’nin Ermenilerin ‘sözde soykırım’ iddialarını sahiplenmesi öyle hafife alınacak bir gelişme değil. Ermeni lobisinin bir sonraki adımı Türkiye’ye yönelik bireysel tazminat davaları olacaktır. Nihai hedeflerinin toprak talebi olduğu ise bir sır değil.

PKK’nın siyasi kanadının Biden’dan gelen açıklamaya jet hızıyla verdiği destek onların kafalarındaki makro planın da bu olduğunu gösteriyor. Bize yeni bir Sevr dayatmak isteyenler bunlarla sınırlı değil. Bir de “Sözde Pontus Soykırımı” iddiaları var.

Yunanistan 1981 yılından beri bu konuyu uluslararası arenada gündemde tutmaya çalışıyor. 19 Mayıs 1994’te parlamentolarında aldıkları bir kararla 19 Mayıs’ı “Pontus Helenizminin Soykırımını Anma Günü” ilan ettiler!

Adamlar bizim Milli Mücadele’yi başlattığımız günü tam 27 yıldır sözde soykırım anması yaparak karşılıyor. Selanik’te Atatürk’ün evinin tam karşısına “Pontus Soykırım Anıtı” diktiler. Gözlerini o kadar karartmış durumdalar ki iki yıl önce Ankara’da “Pontus Soykırımının

Yazının Devamı

Ordu göz bebeğimizse bu tartışmalar niye?

23 Nisan 2021

Bu topraklarda en sık tekrarlanan klişelerden biridir: Coğrafya kaderdir.

Doğrudur. Dünyanın en kıymetli mülkü üzerinde oturduğumuzu dünya bilir ama biz niyeyse bu gerçeğin farkında değilmiş gibi davranırız.

Bu coğrafyada güçlü bir orduya sahip olmak yaşamsal önemdedir. Ve orduyu tüm günlük tartışmaların dışında tutmak gerekir. Peki, biz ülke olarak bunu yapabiliyor muyuz?

Maalesef hayır... Son bir ayda yaşanan tartışmalara bir bakın. Gizli bir el göz bebeğimiz dediğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) kısır siyasi gündemin göbeğine oturtmak için olağanüstü bir çaba gösteriyor.

Orduyu yıpratıyor. Bu ordu şu an ülkemize yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve sınır ötesinde görevini kahramanca ve fedakârca yerine getiriyor.

Mehmetçiklerimiz Suriye’de, Irak’ta, Kıbrıs’ta, Azerbaycan’da, Libya’da, Doğu Akdeniz’de ve daha birçok coğrafyada hak ve menfaatlerimizi korumak için kelle koltukta görev yapıyor. Yakın tarihte TSK’nın bu kadar

Yazının Devamı

Gençler kime yakın, kime uzak?

20 Nisan 2021

Son dönemde muhalefet partileri sözleşmiş gibi aynı nakaratı tekrarlıyor: “Gençler AK Parti’ye oy vermeyecek. İktidarı gençler değiştirecek.”

Yaşı 70’e dayanan siyasilerimizin genç nüfusun önemini gecikmeli de olsa fark etmesi olumlu bir gelişme. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı en büyük koz olarak gördükleri gençler AK Parti’ye onların düşündüğü kadar uzak mı? İşte o biraz tartışılır.

AK Parti’nin gençlik kollarındaki üye sayısı 1 milyon 200 bin. Bu rakam CHP’nin toplam üye sayısıyla hemen hemen aynı. Diğer muhalefet partilerinin tamamının toplam üye sayısı AK Parti gençlik kolları üye sayısının yarısına ancak ulaşıyor.

Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere gençler AK Parti’ye muhalefetin ve bazı anketçilerin düşündüğü kadar uzak görünmüyor. AK Parti genç seçmenin önemini rakiplerinden çok daha önce kavramış ve epey yol almış.

Darısı diğer partilerin başına deyip, devam edelim. Hafta sonu Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet

Yazının Devamı

Kanal İstanbul bir Ecevit projesi mi?

16 Nisan 2021

“Marmaray’ı Ecevit yaptı” diyen Tuncay Özkan, biraz abartmakla beraber, aslında ‘Devlette devamlılık esastır’ sözüne bir atıfta bulunmuştu.

Marmaray’ın müşavirlik ihalesi Özkan’ın dediği gibi 2000 yılında Ecevit’in başbakanlığı döneminde yapıldı. 15 Şubat 2000 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ihale metninde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli’nin de imzası var.

Ancak DSP-MHP-ANAP döneminde ihalesi yapılan dev projeyi hayata geçirmek ve iki kıtayı denizin altından birbirine bağlamak Recep Tayyip Erdoğan’a nasip oldu.

Rahmetli Ecevit’in geniş vizyonu sadece Marmaray ile sınırlı değildi. Eğer iktidarda kalabilseydi muhtemelen CHP’nin bugün şiddetle karşı çıktığı Kanal İstanbul’u yapmak için de harekete geçecekti.

Nereden mi biliyorum? Çünkü DSP bu kanalı Türkiye’de bir seçim vaadi olarak gündeme taşıyan ilk parti. DSP’nin 1994 yerel seçimlerinde en önemli vaadi İstanbul’un Avrupa yakasında Karadeniz ile

Yazının Devamı

Nerede bu 128 milyar dolar?

13 Nisan 2021

Başlıktaki soru siyaseten iyi bir malzeme. Öyle olmasa muhalefet konuyu bu kadar gündemde tutmazdı zaten.

Ekonominin “Hiçbir şey durduk yerde ortaya çıkmaz ya da ortadaki değerler durduk yerde yok olmaz” kuralını tartışmalı hale getiren bu iddiayı iktidar cephesinden KİT Komisyonu Başkanı Mustafa Savaş’a sordum.

Cevaba geçmeden önce bugünkü tartışmayı anlamamıza yardımcı olacak iki anekdot aktaralım.

İlki 27 Mayıs darbesinin mağduru Cumhurbaşkanı Celal Bayar’la ilgili.

Darbeden sonra dönemin gazetelerinde Bayar’ın İş Bankası’ndaki bir kasada tam 103 milyon lirasının olduğu yazılıp çizilmeye başlanır. Radyodan da sabah akşam bu haber okunmaktadır.

Darbeciler bir heyet oluşturur, bankadaki kasa açtırılır.

İçinden para değil bir tutam saç çıkar. Bayar’ın yıllar önce hayatını kaybeden oğlu Refii’ye aittir o saç.

İkinci anekdot 80’lerden. Turgut Özal döneminde devlet iki tane özel uçak alır.

Yazının Devamı

E-Muhtıra’nın devamı

9 Nisan 2021

Tarih 9 Eylül 1922... Halide Edip Adıvar, İzmir’in düşman işgalinden kurtulduğu gün Mustafa Kemal’e bir öneride bulunur: “Paşam, çok yoruldunuz, artık biraz dinlenseniz.”

Mustafa Kemal’in cevabına dikkat: “Dinlenmek mi? Yunanlılardan sonra daha birbirimizle kavga edeceğiz, birbirimizi yiyeceğiz.”

O gün bugündür, tam da Gazi’nin dediği gibi, birbirimizi yemekle meşgulüz.

Atatürk’ten sonra kavgasız sorunsuz cumhurbaşkanı seçemedik.

Yakın tarihimizdeki bütün büyük krizlerin Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesine denk gelmesi nasıl tesadüf değilse, bugün yaşadıklarımız da tesadüf değil.

Emekli amirallerin gece yarısı muhtırası.

Ortada bir Montrö tartışması yokken Kanal İstanbul üzerinden toplumsal muhalefeti genişletme çabaları.

ABD’nin yeni başkanına ve küresel salgına bağlanan umutlar...

Yazının Devamı