Zafer Şahin

Zafer Şahin

zafer.sahin@kanald.com.tr

Tüm Yazıları

TBMM Genel Kurulu bugün CHP’nin isteğiyle Akbelen maden sahası için toplanıyor.

Muhalefete ve bazı çevreci STK’lara göre Akbelen’de ve maden çıkarılan her yerde çevre katliamı yapılıyor! Sadece onlar değil Almanya sermayeli DW Türkçe de aynı fikirde. DW Türkçe’ye göre Yeniköy ve Kemerköy santralleri halk sağlığını tehdit ediyor. Santraller 35 bin 195 erken ölüme ve 230 bin çocuğun da bronşit olmasına yol açtı! DW Türkçe, Türkiye’nin madenleriyle ilgili işte bu kadar titiz çalışmalar yürütüyor. Ve bizim sağlığımızı bizden çok düşünüyor!

Haberin Devamı

Aynı yayın organı kısa bir süre önce ise Almanya’nın yüksek doğal gaz fiyatlarına önlem için daha önce kapattığı 16 termik santrali yeniden açacağını büyük bir müjde gibi okuyucularına duyurmuştu!

Akbelen üzerinden yeni bir 5’inci kol faaliyeti yürütüldüğünü gösteren emareler çok. Ama şimdilik o konuya girmeyelim. Türkiye’nin madenlerini konuşalım. Rakamlarla anlatalım ki, bir bardak suda kopartılmaya çalışılan fırtınanın ne kadar boş olduğu ortaya çıksın. Bu ülkenin madenlerini ekonomiye kazandırmasının neden önemli olduğu anlaşılsın.

Hazırsanız başlayalım…

Türkiye doğal gazda %99, petrolde %93, kömürde %60, demir cevherinde yüzde 55, çinkoda %98, alüminyumda %95, altında %85, bakırda %75 oranında dışa bağımlı… Bu ne anlama geliyor? Yine rakamla anlatalım… Enerji, maden, metal, ara ürünleri ithalatında 2022 dış ticaret açığımız tam 106 milyar dolar… Yani Türkiye o doğal gazı, petrolü, kömürü, demiri ve diğerlerini çıkarmaya mecbur. 106 milyar doların yarısının cebimizde kaldığını düşünün. Türkiye bambaşka bir ülke olur.

Efendim çevre katlediliyor! Türkiye’nin ormanları madencilere peşkeş çekiliyor! Acaba öyle mi?

Söz yine rakamlarda…

Türkiye’de maden çıkarılmak için kazılan alanların toplam yüzölçümü ülke yüzölçümünün sadece binde biri kadar. Tam 12 milyon hektar alan madenciliğe kısıtlı bölge ilan edilmiş. Madencilik yapmanın izne bağlı olduğu yerlerde ise yasal maden arama ve çıkarma faaliyetleri sürekli “Doğa katlediliyor” yalanıyla yasa dışı faaliyet olarak durdurulmaya çalışılıyor.

Haberin Devamı

Orman meselesi ayrı bir trajedi... Türkiye’deki tüm orman alanlarının sadece binde 3’ü tüm madencilik faaliyetleri için geçici olarak kullanılıyor. Ama oluşturulan algıya bakarsan memleketin tüm ormanları rant için katlediliyor! Oysa ormanları gençleştirmek için her sene Orman Genel Müdürlüğü (OGM) tarafından ağaç kesimi yapılıyor. OGM verilerine göre 2022’de 25,5 milyon m3 endüstriyel odun, 4,5 milyon metreküp yakacak odun üretimi olmak üzere toplam 30 milyon m3 kesim yapılmış. Kesilen her 100 bin ağaçtan sadece 1’i madencilik faaliyeti için kesilmiş. Muğla’daki saha zaten OGM’nin endüstriyel odun üretimi yaptığı sahalardan biri. O bölgede faaliyet gösteren şirketin OGM ile imzaladığı protokole göre ülke genelinde diktiği fidan sayısı 3 milyon. Bu rakam 2025’e kadar 5 milyona ulaşacak.

Türkiye’de 2022’de çıkarılan maden miktarı 830 milyon ton. Maden çıkarılan her alan yasanın öngördüğü şekilde yeniden doğaya kazandırılıyor. Tartışmanın fitilini ateşleyen kömüre ayrı bir parantez açarak devam edelim.

Haberin Devamı

2022 dünya kömür üretimi 8,5 milyar ton. Türkiye’nin dünya kömür üretimindeki payı % 1. 2022’de Türkiye’de elektrik üretiminde kömürün payı %34,6. doğal gazın payı %22,2. su kaynaklarının payı %20,6. rüzgarın payı %10,8, güneş %4,7, jeotermal 3,7, diğer kaynaklar 3,3.

Türkiye 2022’de 328 milyar KWh elektrik tüketti. 2035’te tüketimimiz 510 milyar KWh seviyesine gelecek. Fosil yakıtlara bağımlılık oranımız % 83. Bu oranı kısa sürede %40’lara çekmemiz imkânsız. Fosil yakıtlardan aşamalı olarak çıkmak dışında bir seçeneğimiz yok.

Bugün “Çıkarılmasın” dedikleri linyit sayesinde 2022’de 1,3 milyar m3 doğal gaz ithalatının önüne geçildi. Bu cari açığın kapatılmasına her yıl 1 milyar dolarlık katkı demek. Bu rakamlar da gösteriyor ki kömür an itibariyle bizim için stratejik öneme sahip. Tıpkı Almanya için olduğu gibi. Almanya demişken… Bugün gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkın temel sebebi onların en az 100 yıl önce madenlerini ekonomiye kazandırmaya başlamaları… Biz otururken onlar kömür çıkarıyordu. O kömürü de Anadolu insanına kazdırdılar.

Sonuç… Muğla ve Türkiye’nin diğer maden sahalarında mevcut rezervler bitene kadar kömür başta olmak üzere diğer madenlerde de çevre standartlarına uygun üretim devam edecek. Mustafa Kemal Atatürk, ta 1930’larda madenlerin nasıl bir stratejik öneme sahip olduğunu tek cümleyle özetlemiş aslında: Maden hayattır, insanı maden yaşatır…

Gel de bunu bizim muhalefete ve sözde çevrecilere anlat!

Atatürk boşuna mı “Maden hayattır” dedi

Makas deyip geçme

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu…

20’li yaşlarında genç bir mühendis olarak adım attığı bakanlıkta çeyrek asrı geçen bir zaman diliminde hemen her kademede görev yaptı.

Karayolları Genel Müdürlüğü’nden sonra da bakanlık koltuğuna oturdu.

Tam bir görev adamı. Çalışkan, mütevazı.

Hayırlı olsun ziyaretine gittiğimde makam odasındaki makas koleksiyonu dikkatimi çekti.

Meğer o makaslarının her birinin ayrı bir hikayesi varmış. Bakan Uraoğlu, Türkiye’nin ulaşım altyapısını baştan başa yenileyen dev projelerin neredeyse tamamında çalışmış. Projeler hizmete girerken kurdeleleri kestiği makasları da saklamış. Ortaya böyle bir koleksiyon çıkmış. Herkese nasip olacak bir koleksiyon değil bu.

O makaslar Türkiye’nin çehresini değiştirdi. Yol oldu, köprü oldu, hayatları birleştirdi.

Bakanın makam odasındaki makasların sayısı umarım daha da artar.