Genel Sağlık Yaz tatili sonrası ağlama krizi başladı! Tahliller temiz çıkınca ailenin suçu anlaşıldı

Yaz tatili sonrası ağlama krizi başladı! Tahliller temiz çıkınca ailenin suçu anlaşıldı

07.09.2023 - 06:34 | Son Güncellenme:

Okulların açılmasıyla birlikte en çok karşılaşılan durumlardan biri de ilk günlerde çocukların okula gitmeyi reddetmesi oluyor. Tıpkı ağlama krizlerine girdiği, mide ve baş ağrıları yaşadığı halde ailesi tarafından anlaşılmayan 6 yaşındaki F.G. gibi. Çocuğunu doktor doktor gezdiren ve durmadan F.G.'yi kuzeniyle kıyaslayan ailenin büyük hatası ise tahliller temiz çıkınca anlaşıldı.

Yaz tatili sonrası ağlama krizi başladı Tahliller temiz çıkınca ailenin suçu anlaşıldı

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Çocukluk dönemlerinde ortaya çıkabilen okul korkusu, birçok aile içinde çeşitli huzursuzluk ve problemlere yol açabiliyor. Genellikle anaokul ya da erken ilkokul dönemlerinde, okula gitme dönemi başlangıcında yaşanan bu korku bazen de farklı zaman dilimlerinde görülebiliyor. Duygusal ve fiziksel olarak çeşitli belirtiler eşliğinde kendisini gösteren bu korku her çocukta farklı şiddetlerde yaşanabiliyor. Bu korkuya sahip çocuklar, özellikle de okulun ilk günlerinde ailelerinden ayrılmak istemiyor ve başta ağlama nöbetleri olmak üzere kaygılı davranışlar sergileyip öfke patlamaları yaşayabiliyor. Bunların haricinde karın ağrısı, mide bulantısı, kusma ya da iştahsızlık gibi fiziksel şikâyetler de görülebiliyor. Tıpkı 6 yaşında ilkokula yeni başlayan F.G. gibi...

Haberin Devamı

Yaz tatili sonrası ağlama krizi başladı Tahliller temiz çıkınca ailenin suçu anlaşıldı

6 yaşındaki F.G. yaz dönemi boyunca okula gitmekle ilgili çok heyecanlı olduğunu dile getirse de okul günü yaklaştıkça farklı davranmaya başladı. Okullardaki uyum haftası başladıktan sonra ailesine ısrarla okula gitmek istemediğini söyleyen F.G. sabahları erken vakitte uyanmasına rağmen yataktan çıkmak istemedi ve ağlama krizleriyle mücadele etti. F.G.'nin yaşadığı sıkıntı kısa zamanda öyle şiddetli bir hale geldi ki sık sık mide ve baş ağrıları çekmeye başladı. Aile, çocuklarının yaşadığı fiziksel problemlerden sonra soluğu hastanede aldı ve F.G. konsültasyon ile (bir hastalığa birkaç uzman hekimin birlikte tanı koyması işi) yönlendirildi. Yapılan incelemeler sonucunda F.G.'nin aslında fizyolojik bir rahatsızlığının olmadığı, yaşadığı ağrıların psikolojik kaynaklı olduğu tespit edildi. Aileden alınan detaylı bilgilerde ise çocuğa dair ilgisizlik, ihmal, baskı ve zorlama olduğu not edildi.

Haberin Devamı

'OKULA GİTMEZSEN İSTEDİĞİN HİÇBİR ŞEYİ YAPMAM'

"Çocuğun okula karşı geliştirdiği korkuların aile tarafından önemsenmemesi ve küçümsenmesi, korkuların giderek artmasına neden olmuş" diyen Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik, özellikle babanın yaklaşımlarının çocukta kaygılara neden olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Özellikle babanın 'Merak etme geçer' veya 'Büyüyünce unutursun' gibi yaklaşımları çocukta anlaşılmama ve ilgi görememe kaynaklı kaygılara neden oluyor. Çocuk, oyun terapisi sırasında korkularıyla ilgili birçok ipucu veriyordu. Hafta boyunca okulun kapısında hatta sınıfta olmak ebeveynlerini yormuştu. Baskı ve şiddet içeren bir yaklaşımla çocuğun daha fazla korku yaşamasına neden olmuşlardı. 'Okula gitmezsen istediğin hiçbir şeyi yapmam' ya da 'Akşam sen görürsün' gibi tehditler çocuğun kendisini daha yalnız hissetmesine neden oluyordu."

KUZENİYLE KIYASLANINCA KENDİSİNİ YETERSİZ HİSSETTİ

Böyle dönemlerde yapılabilecek en büyük hatalardan birinin kıyaslama yapmak olduğunu hatırlatan Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik, F.G.'nin kuzeniyle kıyaslandığını ve kendisini yetersiz hissettiğini söyledi. Süreç içinde F.G.'nin öğretmeninden de bilgi alındığını belirten Çelik, şunları anlattı:

"Gözlem yapılarak gözlem raporu istendi. Çocukla kaygılarını ve korkularını azaltmaya yönelik oyun terapisi seansları planlandı. Aileye yaklaşımları ve tutumları konusunda psikoeğitim gerçekleştirildi. 3 haftalık bir sürenin sonunda F.G. daha sakin ve rahat bir şekilde okula gitmeye başladı. Kademeli bir şekilde okul ile çocuk arasındaki bağ güçlendirildi. Sürecin okula gidilmesiyle sonlandırılmaması ve amacına uygun bir şekilde bir süre devam etmesi gerekir. Yoksa korkular şekil değiştirerek tekrar karşımıza çıkabilir. Çocuğun baş etme becerileri geliştirilerek bağımsızlaşması desteklenmeli."

Bedensel yakınmaların okul fobisi olarak ifade edilebilmesi için öncelikle doktor kontrolüne başvurulması gerektiğine dikkat çeken Çelik, “Doktor tarafından gerçekleştirilen muayene ve tetkikler sonucunda herhangi bir rahatsızlığa rastlanmaması ve okul saatlerinde bunlara benzer şikâyetler artması durumunda burada okul fobisinden söz etmek mümkün olur. Ayrıca çocuğun eve dönebileceği zamanlar net olarak belirli olduğunda, hafta sonları ve tatillerde ve evde kalmasına izin verildiğinde fizyolojik semptomlar gözlenmez” diye konuştu.

Haberin Devamı

Yaz tatili sonrası ağlama krizi başladı Tahliller temiz çıkınca ailenin suçu anlaşıldı

SADECE İLKOKULA BAŞLAYAN ÇOCUK YAŞAMIYOR

Okul dönemine kadar ailesinden ayrılmayan çocuklar özellikle uyum haftasında ailelerinden ilk defa ayrılık yaşadıkları için adaptasyonda problem yaşayabiliyor. Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik, genel olarak korkunun çıkış noktasının birçok sebebi olabileceğine işaret etti ve "Çocuğun aile ayrılığına hazır olmaması, sosyal becerilerinin yeterince gelişmemiş olması ve somut işlemler dediğimiz bir dönemde olması korkunun çocukluk döneminde daha fazla yaşanmasına neden oluyor" yorumunda bulundu. Okul korkusunun farklı yaşlarda ve dönemlerde de görülebileceğini söyleyen Çelik, "İlkokula başlayan bir çocuk anne ve babadan ayrılmak istemezken, ergenlik çağındaki bir çocuk ise akran zorbalığı, sınav dönemi zorlanmaları veya öğretmen öğrenci ilişkisinin bozulması gibi stres faktörlerinin etkisiyle okula gitmek istemeyebilir ve korku geliştirebilir. Yani okul korkusunu sadece anasınıfına veya ilkokula başlamak olarak sınırlandırmamak gerekir" açıklamasında bulundu.

Haberin Devamı

'KORKU VE CEZA OBJESİ OLARAK SUNULMAMALI'

Okul korkusunun aşılmasında okul aile iş birliği büyük önem taşıyor. Eğitimin bir ekip işi olarak kabul edilmesi gerektiğinin altını çizen Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik, "Yalnızca akademik odaklı olunmamalı, aynı zamanda duygusal gelişim sürekli olarak takip edilmeli. Çocukların bütünsel gelişimi göz önüne alındığında aileye düşen sorumluluklar okul iş birliği içerisinde yürütülmeli. Okula karşı ebeveynlerin tutumu oldukça önemli. Okul, çocuklara bir korku ve ceza objesi olarak sunulmamalı. Okul ile ilgili ailenin tutumu her zaman olumlu ve teşvik edici olmalı. Okul, çocuğa yeni arkadaşların edinildiği, öğrenme ve eğlence fırsatları sunulduğu bir ortam olarak anlatılmalı. Okula başlamayan bir çocuk için okul soru işaretleriyle dolu bir yer. Hatta bu bilgi paylaşımını okul ziyaretiyle desteklemek çocuğun korku ve kaygılarının azalmasına yardımcı olur" dedi.

Haberin Devamı

"Okul rutinine alışmak çocuk için zor olabilir. Okulun açılmasına yakın zamanlarda ve oryantasyon haftasında günlük rutinleri okula göre planlamak çocuğun alışmasını kolaylaştırır. Çocuklar okulla birlikte sosyalleşir. Yeni arkadaş edinmekte zorlanan, sosyal oyunlara uyum sağlamakta zorlanan bir çocuğun ebeveyni çocuğuna rehberlik etmeli. Çocukların okul ile ilgili korkuları ertelenmemeli ve ciddiye alınmalı. Çocuğu asla geçiştirmeden ciddi bir şekilde korkuları dinlenmeli. 'Bunda korkacak ne var? Hepimiz okula gittik, abartma' gibi küçümseyici cümleler çocuğun anlaşılamamasına ve korkusunun giderek artmasına neden olur. Çocuk okul ile ilgili bir kaygı yaşıyorsa bu sınıf öğretmenine ve okul psikolojik danışmanına mutlaka bilgi verilmeli. Okul ve aile iş birliği korkunun daha kolay atlatılmasını sağlar. Çocukla geçirilen zamanlarda okula hazırlamak ve kaygılarını azaltmak için oyuncaklarla okul modeli oluşturulan oyunlar kurgulanabilir. Bu oyunlarla çocuğun pozitif deneyimler yaşaması sağlanabilir." - Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik

Yaz tatili sonrası ağlama krizi başladı Tahliller temiz çıkınca ailenin suçu anlaşıldı

'BEN AŞIRI KORUMACI BİR AİLENİN ÇOCUĞUYUM' MESAJI

Çocuğun kaygılarını azaltan en iyi çalışmanın onunla oyun oynamak olduğunu söyleyen Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik, bu oyunları seçerken dokunsal oyunlara yer vermenin ve okulla bağdaştırmanın çocuklar üzerinde pozitif bir etki yaratacağına ve böylelikle çocuğun rahatlamasının sağlanacağını söyledi. Çelik, "Dokunsal oyunlar paylaşımın yoğun olduğu enerjik oyunlardır. Saklambaç, körebe, top oyunları ve park oyunları gibi. Eğer okul fobisi ciddi bir hale gelirse veya çocuğun yaşamını olumsuz etkiliyorsa profesyonel yardım almayı düşünebilirsiniz" dedi.

Fobi yaşayan çocuğun yeni ortamlara girmekte zorlandığına ve ailesinden kopamadığına dikkat çeken ve verilen mesajın, ‘Ben bağlanma sorunu yaşıyorum, ben aşırı korumacı bir anne-babanın çocuğuyum, benim travmalarım var, okul hakkında olumsuz tutumlarım var’ türevinde olabileceğini söyleyen Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik, "Ben, çocuğun konfor alanı artırılarak kendisini hazır hissettiğinde çocukla iletişim kuruyorum. Bu iletişim oyun terapisi odasında oyuncaklar aracılığıyla oluyor. Okul fobisini yenemeyen çocukların aile içi iletişimi güçlendirilmeli ve aile ile aktif bir şekilde iletişim halinde kalınarak süreç ile ilgili aileye psikoeğitim verilmeli" diye konuştu. "Kendinden daha büyük bir kardeş veya örnek alabileceği bir kuzenin varlığı, çocuğun okulda daha güvende hissetmesini sağlayabilir" diyen Çelik, "Bu rol modellerin okul ile ilgili paylaşımları ve davranışları çocuğun korkularının azalması üzerinde etkili olur. Çocuğun okul konusundaki endişeleri ile ilgili, olumlu tutum ve davranışlarını örnek alabileceği birilerinin olması çocuk için ilham kaynağı olabilir" yorumunda bulundu.

'BASKILANDIĞINDA ALT ISLATMA VE GECE TERÖRÜ YAŞANABİLİR'

Okul fobisi ile ilgili bir değil birden fazla hatanın yapıldığını her yıl okul başlangıcında gördüğünü söyleyen Enes Çelik, “Çocuğa aşırı derecede baskı yaparak zorlandığını görüyorum. Bu yaklaşım çocuğa bir fayda sağlamaz. Korku ortadan kalkmaz aksine daha da derinleşir ve başka patolojik problemlerle kendisini gösterir. Baskılanan bir okul fobisi kendisini gece terörü, alt ıslatma, şiddetli mide şikâyetleri, agresyon tepkileri gibi davranışsal ve fizyolojik durumları ortaya çıkarabilir” diyerek sözlerini şöyle noktaladı:

"Aşırı korumacı bir tavırla çocuğa yaklaşmak çocuğun problem çözme becerisinin gelişmesinde en büyük engeldir. Bu çocuklar yaşamlarında karşılaştıkları sorunları çözmede maalesef başarılı olamazlar. Ortamdan aşırı korumacı ebeveyn uzaklaştığı anda çocuk ne yapması gerektiği konusunda kaygıya kapılır ve çözümsüz kalır. Üçüncüsü çocuğun endişelerinin hafife alınması. Okul fobisi yaşayan bir çocuk anlaşılmak ve ebeveynleri tarafından desteklenmek ister. Çocuğun yaşadığı korku hafife alınmamalı ve anlaşılmaya çalışılmalı. Çocuk için çözümsüz görünen bu durum ebeveyni tarafından ciddiye alınmaz ise çocuk kendisini yalnız ve daha kaygılı hisseder."

Yazarlar