Aranan tasarımcı oldular

Eminönü Çarşısı’nda alışkın olmadığınız türden dövmeli, küpeli iki esnaf, içinden de metal müzik sesleri gelen bir dükkan görürseniz, mutlaka durun ve bir çay molası vermek için içeri girin. Yanlış anlamayın, burası bir kafe değil. Kafe ve mekanlarda görmeye alışık olduğumuz dekoratif ürünleri üreten ve satan bir atölye. İsmi de Atölye Kafası! Sahipleri iki kuzen: Mert Erşahin ve Koray Karakaya. Üniversiteyi bitirip bir süre kurumsal hayatın tadına baktıktan sonra “küçük bir atölye açma” fikrinin peşinden gitmişler.

Amaçları kendilerine daha çok vakit ayırıp müzik yapmak. Yıllardır birlikte çaldıkları, Kadıköy ve Taksim’de konserler verdikleri Akustik Adam adında bir grupları var. Planları şaşmasaydı yani dükkanın işleri bu kadar iyi gitmeseydi belki de bugün en tanınan müzik gruplarından biri olacaklardı. Onun yerine ünlülerin ve ünlü mekanların sahiplerince aranan tasarımcılar oldular. Şimdiki projeleri ise Atölye Kafası ile Akustik Adam projesini birleştirip Balat’ta hem müzik hem de ahşap işleri yapabilecekleri bir kafe-restoran açmak.

Mert Erşahin: Ben reklamcılık mezunuyum. Reklam ajansında metin yazarlığı yapıyordum. Günde 15-16 saat çalışıyorduk. Akustik Adam diye bir müzik grubumuz var. Hedefim, az kazansam da cumartesi-pazarı bana ait olan bir iş yapıp müzikle ilgilenmekti. Durum hiç de öyle olmadı. Müzik ikinci planda kaldı, hafta sonu sipariş yetiştirmeye çalışıyoruz.

-Neden ahşap işi?

Mert E.: Dedem ve babam daha önce Eminönü’nde ahşap işiyle uğraştılar. Tek başıma yetişemediğim anda da kuzenim Koray’dan yardım istedim.

-Siz ne iş yapıyordunuz o sırada?

Koray Karakaya:Ben de üniversiteyi yeni bitirmiştim. Halkla ilişkiler okudum. Kurumsal hayatı bırakmıştım ve bir barda barmenlik yapıyordum. Gece hayatı çok yorucu. Asosyal bir insan oluyorsunuz. Benim de tek amacım kendime vakit ayırabileceğim bir iş yapmaktı. Mert bahsedince hemen geldim.

“Karaköy’deki mekanların yüzde 90’ı müşterimiz”

-Hangi mekanlarla çalıştınız?

Mert E.: Karaköy’de açılan yeni mekanların yüzde 90’ının işlerini biz yaptık. Akın Balık, Pan, Bando, Gakkı, Muhit... Herkesle çalıştık. Şimdi Migros, Carrefour gibi birçok yerle çalışıyoruz. Belki çok iddialı olacak ama Türkiye’de ahşap üzerinde yemek servisini, ahşap kasaları biz trend haline getirdik.

-Birçok kişinin kafasında işi bırakıp küçük bir kafe açma planı var...

Koray K: Plazalarda çalışan insanların son dönemde kafasında hep bu var. Kafe açalım, bir köye yerleşelim, doğal yaşayalım.... Onlar işlerinden ayrılıp kafe açıyorlar, biz de onlara masa, sandalye, dekoratif ürün satıp para kazanıyoruz.

-Tam anlamıyla esnaf oldunuz mu peki?

Koray K.: Bizim buradaki mottomuz çay. Kimseyi çay içmeden göndermeyiz. Bizden bir şey alması şart değil, sohbete gelsinler. Gün içinde buraya o kadar çok gelen giden oluyor ki size anlatamam. İnsan ilişkilerimizin iyi olması yani esnaf olmamız bize çok şey kattı.

Mert E.: Geçen gün birisi aradı, sipariş için konuştuk. Günlerce bizi Instagram’dan paylaştı. “Bu çocuklara gidin. Atölye Kafası müthiş” gibi yorumlar yazdı. Meğer Sezen Aksu’nun menajeriymiş; Yaşar Gaga. Biz tanımıyorduk tabii. Işıl Saadet Aksoy, Feridun Düzağaç gibi birçok ünlü müşterimiz de var. Samimiyet ve dürüstlüğümüz bize çok şey kazandırdı.

“Esnaf bizi önce yadırgadı ama şimdi çok seviyor”

-Eminönü esnafı için fazla marjinalsiniz. Yadırgamadılar mı sizi?

Koray K.: Bu kadar geleneksel adamların arasında tabii ki ilk başta yadırgandık. Dövmemiz, küpemiz var. Dükkanı toplarken akşam metal müzik açıyoruz. Bakışlarından rahatsız olduk bir süre. Zamanla aştık ama bu durumu. Şimdi çok seviyorlar bizi.