DünyaAklı olan vazgeçer

Aklı olan vazgeçer

05.06.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Aklı olan vazgeçer

Aklı olan vazgeçer

MilliyetG.C.: İngiliz basınında bir günde 250 bin kişinin boşaltılacağı yolunda bazı haberler çıktı. Saatte 3 bin İngiliz turistin Ada'dan tahliye edilebileceği de söyleniyor. Bütün bunların Kıbrıs'ta bir savaş olasılığına karşı yapılan hazırlıklar olduğu belirtildi. Bunu nasıl karşıladınız. Böyle bir savaş olasılığı var mı? Varsa İngilizler neden bunu deklare ettiler?
R.D: Füzelerin gelişi hakkında bir değerlendirme yapmak istemiyorum. Füzelerin gelmemesi, getirilmemesi için ABD, İngiltere, Güvenlik Konseyi, AB'nin etkin ülkeleri Rumlar'ı ikaz etmektedirler. Türkiye söyleyeceğini söylemiştir. İngiltere bunun gerçekten bir sıcak savaşa götürebileceğini tahmin ederek yaptı zannedersem. Yalanlamaya rağmen ben size şunu hatırlatayım. 1963 olaylarından 1 - 1,5 ay önce Rum basınında `Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahale etme gücü yoktur. Paraşütü yoktur. Çıkartma araçları yoktur. Hiçbir hazırlığı yoktur. Dolayısıyla Türkiye'nin palavralarına bakmayınız' diye Rumlar'a moral verici haberler yayınladılar.
Bunun akabinde bir İngiliz subayı çantasını bir kabarede unutuyor. İçinden, İngiltere'nin, üssü olan bir Ada'da iki taraf arasında savaş çıkması halinde, Ada'daki İngiliz halkını üslere nasıl toplayacaklarına ilişkin bir hazırlık planı çıkıyor. Rum basını bunu derhal yayınladı. O zaman biz, `İngiltere burada bir şey olmasını bekliyor' ve olmaması için de sızdırıyor diye değerlendirdik. Sanırım şimdi yaptıkları odur.
G.C.: Bu ikaz sizce bir son sağlar mı? Yine deneyimlerinizden...
R.D.: Ve işadamları, özellikle turizmciler bu işin aleyhindedirler. Zannedersem birbirlerine düşecekler. Analar evlatlarını tehlikeye atmak istemiyorlar. Kıbrıs meselesi gideceği yere gitti. Bunu açıkça söyleyenler de var. "Bu noktada füzeyle, tankla, ne yapacaksınız" diye soranlar, `Denize mi süreceksiniz Türkiye'yi? Aklınızı başınıza alın' diyenler var. Klerides ve Yunanistan çok iyi düşünmelidir. Makarios'un yaptığı hatayı Klerides de yapıyor. Klerides, bunu kendi hatıratında altını çizerek yazmıştır: `Makarios, Türkiye faktörünü unutarak siyaset yaptı, başı duvara vurdu'... Niçin yapıyor? Çünkü Makarios'un etrafındaki çılgınlar, şimdi Klerides'in etrafında. EOKA, kilise, Kipriyanu, Disaritis... Yanlış yolda. Epey de yaşlanmıştır. Sanırım kendisini yanıltıyorlar. Yazık olacak...
G.C.: Bu sözlerinizden şu izlenimi alabilir miyim? İngiltere'nin ve hatta ABD'nin uyarılarına karşı hala S - 300 füzelerini almakta ısrarlı...
R.D.: Miller de geldi buraya. Aynı şeyleri o da söyledi. `Bu işi böyle devam ettiremezsiniz' dedi. Şimdi Klerides bu yolda ısrarlı görünüyor. Türkiye ne yapacak, ne kadar ciddidir, bunu deneyecek. Bu denemeleri geçmişte yaptılar ve zararlarını gördüler. İstedikleri nedir? Bizim devlet iddiasından, egemenlikten vazgeçmemiz, Türkiye'nin askerlerini çekmesi... Biz de, Türkiye de söylüyoruz: Bunlar cinayet aracıdır. Bunların getirilmemesi veya ortadan kaldırılması için pazarlık yapılmaz. Bu deliliği yapma... Nedir cinayet? Kıbrıs'ın bağımsızlığına zamanında yapmış oldukları saldırının devamıdır. İki tarafın müşterek makamı olması gereken cumhuriyet makamını silahla işgal ettiler. O işgal altında şimdi devam ediyorlar. Dünyayı kandırdılar. Klerides akıllı adamsa, vazgeçer.
G.C.: Rusya'nın tavrını nasıl buluyorsunuz? Böyle bir yangının üzerine benzin dökecek mi?
R.D.: Rusya Akdeniz'e girme oyununu oynuyor para kazanmanın ötesinde. Mafyasıyla, off - shore bankalarıyla 20 - 30 bin Rus var güneyde. Askeri uzmanlar da gelecek. Bu füzeleri bizden daha çok ABD ve İngiltere düşünmelidir. Çünkü İngiltere'nin tüm radar sistemini de etkileyecektir. İngiltere'nin gördüklerini Ruslar da görecek. İsrail'i de etkiliyor bu iş. `Bu Türkiye'nin, Kıbrıs'ın meselesidir' diye geri çekilmesinler. Dengeyi bozmaktadırlar. ABD, İngiltere ve İsrail bölgedeki değişikliğe razı olamayacaklarını söylesinler. Bizim istediğimiz bu.
G.C.: Kaç teknisyen gelecek bu füzeler yerleştirildiği takdirde. Böyle bir istihbaratınız var mı?
R.D.: Tam rakam bilmiyorum. 50 - 60 kişi diyorlar. Sonrasını bilmiyorum. eski Sovyetler'de de askeri uzmanların girdiği yerlerde neler yaşanmıştır, iş nelere gitmiştir hepimiz gördük. Dolayısıyla bu kolay değil. Bunlar başları sıkıştıkça Rusya'ya gitmişlerdir. `Gel sana üs verelim' demişlerdir ABD'yi kışkırtmak için. Çok büyük oyun oynuyor. Çok feci bir şekilde kaybedecekler.
G.C.: Ruslarla bu konuyu konuştunuz mu?
R.D.: Biz kendilerine yapmamaları gerektiğini, Güvenlik Konseyi kararlarına uymaları gerektiğini söylüyoruz. `Güvenlik Konseyi'nin Kıbrıs'la ilgili kararı var. Tarafları ve durumu daha da alevlendirecek hiçbir şey yapılmamalı' dediğimizde, bu ticari bir şeydir, askeri bir şey değildir demeye geldiler. Cevabını verdik.
Biz çocuk değiliz. Ticari bir meseledir deyip işin içinden çıkamazsınız. Sattığınız, bu bölgede 150 - 200 mil kare bir sahayı etkileyecek bir füzedir. Siz bunları buraya satamazsınız. `Efendim müdafaa aracıdır'... Kime karşıdır? Türkiye 24 yıl Kıbrıs'tadır, 24 adım atmış mı Rumlar'a doğru? Türkiye'den siz bir beyanat duydunuz mu `Baf'a, Limasol'a gireceğim, Türk bayrağını çekeceğim' diye? Aksini söyleyen bunlar. Siz kime silah satıyorsunuz. Kıbrıs cumhuriyetine. Kıbrıs cumhuriyetinin ikiye bölündüğünü siz de biliyorsunuz. Güvenlik Konsey'indesiniz. Niçin bölündüğünü, Güvenlik Konseyi'nin 34 yıldır bu işi niçin halletmek için uğraştığını görüyorsunuz. `Biz, sizin gibi düşünmüyoruz' deyip işin içinden çıkıyorlar. O zaman senin niyetin, Akdeniz'e inmek, ama bunu kimse yanına bırakmaz. Rusya tarihe çok kötü girer.
G.C.: Bu Cyprus Mail'in `Nasıl olsa gelmeyecek, nasıl olsa size getirtmeyecekler. Niye bu toplumu aldatıyorsunuz' sözünün arkasında hangi tespitler var?
R.D.: Zannedersem ABD'den daha ziyade ışık alıyorlar. Bunlar, ABD'lilerin sıkça söylediği şeyler. Ondan sonra bunu Holbrooke - Denktaş görüşmesinde baskı aracı olarak kullanmaya çalıştılar. Ben `Füzeler benim işim değil, Rum'un işidir. Beni ilgilendirmez' deyince o, baskı aracı ortadan kalkmış oldu. Onlara da sürekli, `Siz füzelerden vazgeçmedikçe, Türkleri masaya oturtamayız' diye baskı yapmaya çalıştılar. Bilmedikleri bir şey var. Adam bizim masaya oturmamızı istemiyor. Çünkü Kıbrıs hükümeti olarak yoluna devam etmek istiyor. Yanlış ve bilmeden oynuyorlar. Ona söylenecek laf, `Eğer sen bunları getirirsen, Türkiye de başına binerse bizden yardım bekleme. AB, bu bölgede bir olay çıkmasını istemiyorsa en büyük silah sahiptir. `Silahtan vazgeç, yoksa müracaatını burada noktalarız' dese Klerides düşünecek. Meseleye inmiyorlar.
2 Mayıs 1964 tarihli bir İngiliz belgesi var. 4 Mart'ta Güvenlik Konseyi, `Kıbrıs hükümeti' kelimesini içeren bir kararla buraya BM askerlerini gönderdi, bilirsiniz. `Bu hükümet yoktur. Hükümet kelimesini koymayalım. Bunu Makarios alır kaçar Kıbrıs Kıbrıs meselesi halledilmez olur' dedik, dinlemediler. Bize ve Türkiye'ye garanti verdiler. Oradaki `hükümet' kelimesini biz `meşru hükümet' olarak uygulayacağız dediler, uygulamadılar. 2 Mayıs 1964'te, zamanın İngiliz Başbakanı'nın mektubu var. `Genel Sekreter, niye Makarios'la Dr. Küçük'ü bir araya getirip, işleri birlikte yürütmeye başlamıyor?' diyor. Makarios Kıbrıs hükümeti değildi, bundan daha büyük tespit olur mu? Ama uygulamada, Makarios, Kıbrıs hükümeti gibi oldu. Ondan sonra vasiyet etti; Ben Kıbrıs hükümetinden Türkleri atmakla, Kıbrıs meselesini ENOSİS'e en yakın noktaya getirdim. Bu noktadan geri gitme yok. Bu noktadan ancak ENOSİS için geri gidilir' diye... Kipriyanu, 11 yıl boyunca benimle masa etrafında dolaştı. Sonunda, `Ben federasyona inanmıyordum, Makarios'un vasiyetini yerine getirdim' dedi. Vasilu geldi, aynı şey. Klerides zaten başından federasyona karşı çıkmış bir adam. Bunları anlatıyoruz yabancılara. `Dünya onları Kıbrıs hükümeti olarak tanıyor, biz bu kararı değiştirebilir miyiz, bunu mu bekliyorsun?' diyorlar. Tabii bekliyorum. Hiç olmazsa İtalyan Dışişleri Bakanı Dini söyleyebilmiştir. `Tanırız veya tanımayız. Kıbrıs'ta iki halk, iki hükümet, iki demokrasi vardır' diyebilmiştir. Holbrooke, `Klerides Kıbrıs Türkleri'nin hükümeti olmadığını biliyor' demiştir. Klerides bana `Sizin hükümetiniz olmadığımı biliyorum' demiştir. Bu kadar gerçekler karşısında sen hukuka bakmayacaksın, Kıbrıs'ı Rum'a maletmek için her şeyi yapacaksın ve Türkleri cezalandıracaksın. Niçin? Kıbrıs'ta askeri varmış diye. Bu asker gelmeseydi Kıbrıs Türk'ü toplu mezarlarda olacaktı. Ama bunların oyunu 1963 anlaşmalarını yok farzederek oynanan bir oyundur. Çünkü hedefleri bunu yok etmektir. AB bunlara `Tamam, sen üye oldun' dediği gün, bu anlaşmalar geçerli değildir. AB üyesi bir ülkenin garantörü olamaz. Dolayısıyla `Türkiye ile AB karşı karşıya kalsın' oyununu oynuyorlar. Yunanistan nasıl bu kadar yanlış bir siyaset yürütür, bu kadar zaman böyle bir siyaset nasıl yanına bırakılır, anlamak mümkün değil...



KEŞFETYENİ
Kafa karıştıran sözler! Paylaşımını dakikalar içinde sildi
Kafa karıştıran sözler! Paylaşımını dakikalar içinde sildi

Cadde | 17.05.2025 - 09:08

Almeda, Instagram'dan paylaştığı kafa karıştıran hikayesini dakikalar içinde sildi.