03.07.2015 - 10:53 | Son Güncellenme:
Nevsal Elevli - Milliyet
Genç ve cesur bir kadın Hülya Gedik. Kaynak ve demir sektörünün çok bilinen bir sanayi olmamasına rağmen; “Boğaz köprüsünden tutun da tanklara, uçaklara, bisikletlere, gemilere kadar her yerde kullanılan, alanı geniş bir ürün yelpazesi ile hizmet veriyoruz,” diyor.
Holding, 1963 yılında Türkiye’nin ilk kaynak mühendislerinden olan Halil Kaya Gedik tarafından kurulmuş.
Merhum Halil Kaya elleriyle kurduğu Holding’in yönetimini ilerleyen yıllarda kızına bırakmış.
Hülya hanım babasının güvenini karşılıksız bırakmamış. Devraldığı görevi hakkı ile yerine getirmek için çalışıyor. Babasının vefatından önce planladığı bütün yatırımları kesintisiz uygulamaya kararlı. Çünkü o da sanayide yatırım ve iyileştirmenin sürekli olması gerektiğine inananlardan.
Başarısının sırrını sorduğumuzda biraz buruk gülümsüyor. “Ben babamın kızıyım. Ne biliyorsam ondan öğrendim.Babamdan edindiğim deneyimleri günümüzün çağdaş yönetim anlayışı ile pekiştirmeye çalışıyorum. Her şey bir değişim içerisinde. Babam böyle yapardı derken bir yandan da üstüne ne koyabileceğimi düşünüyorum."
Hülya hanımla Pendik'teki fabrikada buluştuk. Kahvelerimizi içerken sorularımızı içtenlikle yanıtladı.
Hülya hanım, neler üretiyorsunuz?
Çeşitli kaynak elektrotlarından tutun da her çeşit kaynak makinesini üretiyoruz.
Ayrıca robotlu otomasyon tasarım ve uygulamaları gerçekleştiriyoruz.Türk Kaynak sektöründe %100 yerli sermaye ile çalışan tek firmayız ve lider konumundayız. Ayrıca hassas döküm ve vana alanlarında faaliyetlerimiz mevcut. Her iki sanayi kolumuzdayarım asrı aşkın gemi yapımı, boru hatları, çelik konstrüksüyon, makine, savunma sanayi, enerji, inşaat ,kimya, petrol ve gemi inşası gibi bir çok sektörün ihtiyaçlarını karşılıyor.
Dünyada şu an robot üretilen ülkeler var. Hatta sanayide kullanılıyor, Türkiye’de robot ne zaman üretilecek, ya da siz düşünüyor musunuz?
Türkiye’de henüz robot üretimine hazır bir altyapı mevcut değil . Bir ürünü üretme aşamasından önce düşünülmesi gereken ; satılabilecek teknolojide ve maliyette üretebilme kabiliyetlerine sahip olmak gerekir. Yeterli teknolojik vasıflara haiz robot üretim için Türkiye’nin en iyi beklenti ile 10 seneye ihtiyacı var.
Bu durumda kaynak basit bir kavram olmaktan çıkıyor mu?
Elbette. Örneğin çelik konstrüksiyonlar hep kaynakla olur. Etrafınıza bakın, metalin olmadığı çok az şey var ve burada metalleri birbirleri ile irtibatlandırmak için kaynak ürünleri devreye giriyor. Boğaz köprüsünden tutun boru hatlarına kadar her yerde kaynak var. Buna biz sentez teknolojisi diyoruz. Kaynak, metal malzemeleri birbirine birleştirme teknolojisidir. Makine mühendisliği ile metalürji mühendisliğinin buluştuğu teknolojik bir alan. Malzeme bilimi, tasarım ve matematiğin bir araya geldiği bu teknolojik alana Avrupalılar ‘Key technology’ diyor. Yani anahtar teknoloji.
İhracata önem veriyor musunuz?
İhracat da bizim için çok önemli.Kaynak ürünleri ile 80’e aşkın ülkeye ihracat yapıyoruz. Son 3 yılda en fazla ülkeye ihracat yapan orta ölçekli ihracatçılar arasında İMMİB tarafından birincilik ödülleri aldık. Bugün toplam ihracatımız 60 Milyon USD seviyesinde.
Babanızdan sonra böyle büyük bir işletmenin başına geçmek ve bir kadın olarak yönetmek kolay oldu mu?
Babamın kızı olarak değil de kendi yeteneklerimle başarmak istiyordum. Dolayısıyla babamı kaybettikten sonra iş yerinde zorlanmadım. Çünkü deneyimliydim. Babamdan sonra veraset nedeniyle bölündük ancak bu bölünmeye rağmen ciromuz yüzde 15 arttı.Çalışanlarımız ile aile olduğumuzu ve iş yerinin de evimiz olduğunu bana hep hatırlatırdı. Bu düşünce bende de yer etti. Milli bayram günlerinde bile hazırlanıp işe gelirim. Cumartesileri işe gelmediğim de huzursuz olurum.
Bu başarıyı nasıl yakaladınız?
Geçmişte babamın cesur ve isabetli verdiği yatırım kararları sonucunda büyüdük. Ben de geleneği bozmadım. Her zaman takım çalışmasına çalışanlarımıza inanarak , hedeflerimize odaklı ve değişimleri izleyen ve uygulayan çağdaş bir yönetim anlayışımız var.
Hülya hanımı biraz da iş kadınlığının dışında tanıyabilir miyiz?
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. Daha sonra işletme mastırı yaptım. Okulu bitirdikten sonra bir denetim firmasında çalıştım.Daha sonra kendi şirketlerimizin hemen hemen her bölümünde çalıştım.
1988 yılında eğitimimi tamamladıktan sonra başladığım iş hayatım kesintisiz sürdü. Öncesinde yani öğrencilik hayatımda da ara ara okul tatillerinde iş yerine gelip çalışır bazen babamı izlerdim.
Boş vakitlerinizde neler yaparsınız, örneğin hobileriniz var mıdır?
Yoğun çalışan kişilerin hobileri olması yorgun olan beyinlerini farklı konularla oyalayıp dinlenmelerini sağlıyor. Hobi anlamında son senelerde özgün takı tasarımına merak sardım. Bunun dışında farklı kültürlerin yemeklerini öğrenmek hoşuma gidiyor. Zaman buldukça kurslara katılıyorum.
Hem annelik hem iş. Kariyer ve çocuk aynı anda zor olmuyor mu?
İş benim hayatımın bir parçası. Yaşam biçimim diyebilirim. Zamanı iyi kullanıyorum ve sanıyorum her iki sorumluluğumu da zorlanmadan yerine getiriyorum.
Kızlarınızın da Gedik Holding’de çalışacak mı?
Kızımın biri liseye gidiyor. Diğeri üniversitede iş idaresi okuyor. Elbette istekleri doğrultusunda burada görev almalarını isterim. Ama istemezlerse de onları zorlamam. Sonuçta yaptığımız iş kolay değil. Adanmışlık gerektiriyor. Mavi ve beyaz yakalısıyla, işleri huzurlu bir ortam sağlayarak yönetebilmeleri gerekir. Ben kızlarıma güveniyorum, onların da kendilerine güvenip, eğitimlerine önem vermeleri gerekir.
Yerli malı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Eğer Türkiye’de ki üretilen ürünler miktar ve kalite olarak yeterli ise Türkiye’de ithalata belli bir kota koyulmalı ve standart dışı kalitesi düşük ürünler ülkemize girmemeli. Gelişmiş ülkelerde kendi yerli üretimini koruma maksatlı bu tip uygulamalar mevcut . Yüzde yüz yerli sermayeli şirketler ülkemizde elde ettiği karın belli bir oranını yatırıma dönüştürdükleri sürece desteklenmeli.
Çalışanlarınızın kaçı kadın? Kadın çalışanları destekliyor musunuz?
Firmalarımızda, 2014 yılından itibaren mavi yaka kadın çalışan istihdam etmeye başladık ve her geçen gün kadın çalışan sayımız artmakta. Mavi yakada kadın çalışan sayımız %20, beyaz yakada %40 oranındadır. İşletmelerimizde erkeklerle boy ölçüşecek performansta kadın çalışanlarımızın olduğunu söyleyebilirim.
Bu durumda kadın çalışanlar daha başarılı diyebilir miyiz?
Ben ayırım yapmak istemiyorum kadının da yeri olsun istiyorum kadın erkeği birbirine rekabet içine sokmak değil de kadının da mutlaka toplumda üretici bir rolü olmalı diyorum .
Başarılı olmanın yolu nedir?
Tüm çalışanlarımızın katkıları ile ortak bir akılla işleri yürütmek.Yönetim her zaman üst hedefler koyarak, yeniliklere, inovatif fikirlere açık bir yönetim şeklini benimsenmeli.Başarının arkasında her zaman iş ile bütünleşmek, takip etmek ve işin içinde yaşamak diyebilirim. Aksi takdirde zaten yürümüyor.. Memuruyla işçisiyle, bir bütün olarak aynı gemideyiz. Coşkuyu birlikte yaşamak gerektiğine inanıyorum. İçimdeki heyecanı çalışanlara taşıyabilmek benim için önemli.
Çalışkanlık, dürüstlük zaten olmazsa olmaz.
Sanayide kadın patron alışıldık bir portre olmasa gerek.
Benim farklı bir durumum olabilir. Babamın sözünü dinleyen yapımla her zaman disiplinli bir şekilde işe geldim. Tüm çalışanlarımız her zaman beni yanlarında gördü ve benimsedi. Kısacası zorluk yaşamadım diyebilirim. Çoğu zaman toplantılardaki tek kadın oluyordum fakat son on yıldır bu durum değişmeye başladı. Bizim sektörlerde yurt dışında özellikle kadınların sayısı artıyor.
Her şeyin başı Eğitim
Her şeyin başı eğitim. Eğitimli, deneyimli insan gücü ülkenin en büyük sermayesidir. Kadın erkek eşit eğitim olanaklarına sahip olmalı. Kadınlar iş hayatında söz sahibi olmalı. Daha etkin görevler üstlenmeli. Özgüveni yüksek, ekonomik olarak özgür, eğitimli olan kadınların sayıları arttıkça büyümemiz ve gelişmemiz daha hızlı olacaktır.
Holding ve Üniversitede yeni projeler var mı?
Sadece Sanayi kolunda değil, eğitim alanında da gelişmeye devam edeceğiz. 2010 yılında Gedik Meslek Yüksek Okulu ile başlayıp, 2011 senesinde üniversiteye dönüştük. Mühendislik, Güzel sanatlar ve Mimarlık, İktisadi ve idari bilimler ve Spor fakülteleri ile eğitim sektöründe de kısa sürede istediğimiz hedeflere ulaşacağımıza inanııyoruz. İstanbul Gedik Üniversitesi Pendik’te 72,000 m2’lik kampüs yatırımına kısa süre içinde başlayacak.
Kampüse yeni yatırımlar yapıyoruz. İki yıl içinde tüm fakültelerimiz AR-GE çalışmalarının yürütüleceği bir kampüs olacak.
GEDİK Kaynak, çeşitli kaynak malzeme üretimlerini, otomasyon çalışmalarını, eğitimlerini, kaynak test merkezini tek çatı altında toplamayı başarmış dünya’daki tek kaynak kuruluşudur.
İnsan faktörü bizim sektörde önemli. Biz de bunu biliyoruz. Eğitime ve elemanlarımıza yatırım yapıyoruz.
Kaynak alanında uluslararası geçerliliği olan diploma ve sertifika veren bir kuruluşuz.
Üniversite adaylarına tavsiyeleriniz var mı? Örneğin herkes sizin üniversiteye müracaat edebilir mi?
Üniversite’de bölüm seçen gençlere tavsiyem kendilerini iyi tanımaları. Sevebilecekleri meslekler de eğitim almalarında da yarar var. Belli bir konuda uzmanlaşmak ve eğitim sırasında da imkan bulabildikleri süreçte çalışmaları kendilerini iş hayatına hazırlamaları avantaj sağlayacaktır.
Gedik Üniversitesi, sanayi-üniversite işbirliği!
İstanbul Gedik Üniversitesi, Gedik Eğitim Vakfı (GEV) tarafından 2010 yılında Gedik Meslek Yüksekokulu ile eğitim hayatına başladı. Üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde, teorik ve uygulamalı eğitim vermek yanında yayın ve araştırma odaklı bir üniversite halen nitelikli ve deneyimli eğitim kadrosu öncülüğünde iş hayatının ihtiyaç duyduğu geleceğin profesyonellerini dört fakülte (Güzel Sanatlar ve Mimarlık; İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler; Spor Bilimleri ve Mühendislik Fakülteleri), Meslek Yüksekokulu, Yabancı Diller Yüksekokulu, dört uygulama ve Araştırma Merkezi (Asya Çalışmaları; Avrupa Birliği; Kaynak Merkezi, Robot Teknolojileri; Yaşam Boyu Uygulama ve Araştırma Merkezleri) ile hayata hazırlıyor.Ayrıca, lisansüstü eğitimleri 3 enstitü bünyesinde (Fen Bilimleri; Sağlık Bilimleri; Sosyal Bilimler Enstitüleri) devam ediyor. Üniversitenin şu anda yaklaşık 3200 öğrencisi var.